EKMEK ZAMMI?..
Halk deyimiyle; "fakirin kuru ekmeğine de göz diktiniz ya.. Helal olsun size.." Evet, Diyarbakır'da da "ekmeğe" zam yapıldı.. Önceki gün itibariyle "uygulamaya" girdi.. Doğrusu; iki gündür yoğun bir şikayet ve tepki telefonları alıyorum… "Her şey ateş pahası" şu gizli zamların yarattığı "hayat pahalılığına" bir de, "ekmek zammı" eklendi?.. 100 gram artışla, 2.5 liraya satılan ekmek şimdi artık, 3.5 liraya satılıyor.. El insaf..
***
Yani bir dizi, tepki yorumları alıyorum!!!.. Doğrusu hak vermemek elde değil; vatandaşa!.. Hele ki, döviz kurundaki düşüş.. Piyasadaki "pandemi" durgunluğu.. Yani, ekonomideki "hareketsizliğin" doğasına uygun olmayan, "maliyetler" öne sürülerek, piyasada gayri ahlaki olmayan "gizli zamların" her sektörde, vahşice icra edilmesini anlamak gerçekten zor!… İnsanlar yasaktan değil; zamlardan "sokağa, alış-verişe çıkamaz" oldu!..
***
Elektrik, doğalgaz, su faturalarındaki "katlamalı" ama organizeli zamların faturalara yansıması!!.. Ki, un, şeker, yağ.. En çok tartışılan "ay çiçeği yağındaki" insafsızlığın en dibini içeren zam oranı!!!.. Mutfak yanıyor… Toplu taşımadaki zamlar da ekstra… Gerçek şu ki, gelinen aşama itibariyle; halkın ifadesiyle "kim kimi ne kadar vahşice kazıklayabilir" noktası.. Tabi vatandaş cephesindeki bakış, tepki bu minvalde!..
***
Peki, "zam yapan" kişi, sektörün savunması ne!… Tek kelimelik, yanıt.. "Her şeye katlamalı zam geldi, maliyet yükseldi.. Biz de iflas mı edelim?"… Hal böyle olunca, "hak vermemek" elde değil?.. Herkes karını, kazancını düşünür!?…
***
Ama, şu ekmek zammına ilişkin, "maliyet yükseldi de" zam, zorunlu diyen yetkili ve etkili zevata, belalı zihnimin sorgulama yaptığı soruları sormak istiyorum!… Bu zamdan kısa süre önce, piyasadaki ekmeği 2.5 liradan değil de, 2 liradan satan bir çok fırıncı oldu… Ki, "halk ekmek" büfelerindeki ekmek satışındaki düşük fiyat oranı da ayrı… Bir de, markete, bakkala, büyük restoranlara toptan ekmek satışında "kar payı" bırakarak, düşük fiyatla satılıyor…
***
Şimdi, tüm bunları dikkate aldığımda; "maliyet" aynı ise, neden düşük fiyat!… Demek ki, fiyat kurtarıyor!… O zaman, vatandaşa neden "ucuz fiyata" satılmıyor.. Mevzu tıpkı, "sebze, meyve" fiyatı gibi.. Tarlada, 1 liraya alınan bir kilo domatesin, tezgahta 5-6 liraya satılması gibi!.. Fırıncı dostlar, gocunmasınlar, alınmasınlar… Bu işin içerisinde, "vatandaşı göz ardı eden" bir söğüşleme vardır…
***
Sonuç itibariyle, piyasa hal-i hazırda denge ve denetleme mekanizması, iflas etmiş durumda.. Yani, "devre dışı.." Onun içindir ki, vahşi bir piyasa "fahişliği" söz konusu.. Vatandaşın en temel gıda maddelerine "ucuz ve kaliteli" ulaşabilmesi için, devre dışı bırakılan mekanizma sektörel inisiyatife değil, devletin "inisiyatifiyle" müdahale edilmesi gerekir… Zamları sektörün temsilcisinin inisiyatifine bırakırsanız, ki hali hazırda durum böyle; "halk kuru ekmek bile bulamaz?"..
***
Demem o ki!.. 3.5 liraya satılan "ekmek" pahalı ekmektir.. Bunu, bana hiç kimse savunma mekanizmasını işleterek, anlatamaz!.. Nokta.. El insaf diyorum… Zam gözden geçirilir mi bilmem.. Ama teklifim var; "fiyatta rekabet" serbestiyeti, denge ve denetim gözetiminde, sağlansın!…
***
KİM İL BAŞKANI OLACAK…
Evet, AK Parti'de "beklenen" oldu… Her ne kadar, istifa, görevden alınma, kongrede adam olmayacağım.. Gibisinden "laflar" üretiliyorsa da.. Süleyman Serdar Budak'ın, Diyarbakır'daki teşkilat yenilemelerinde, her ne kadar arıza-ı durumlar var ise de, 17 ilçedeki değişim sonrası; kendisinin orada kalması, denir ya "tabiatın kanununa" aykırı olurdu?.
***
"Seçim başarısızı" denilerek, 17 İlçe "teşkilatına" el çektirilecek.. İl, ilçe teşkilatlarının tümünde, kadın ve gençlik kolları değişecek… Ama tepedeki kişi, kalacak?.. Olmaz idi.. Ki olmaması gerekiyordu.. Neyse, önceki gün itibariyle bazı kesimlere "sürpriz" gelse de, beklenen sonuçla, Budak'ın partideki "devri" bitti..
***
Şimdi, gündeme gelen soru!.. Budak'ın yerine "Kim İl Başkanı" olacak, ay sonunda yapılması hesaplanan, kongrede aday kim gösterilecek?.. Bana ulaşan, çok sayıda isim var.. İsimleri zikretmek istemiyorum, ancak Teşkilattan sorumlu Erkan Kandemir'in dün Diyarbakır'a Budak'la birlikte Ankara'dan gelip, "görüşmeler sonrasında" Tunceli'ye gitmesi; "Parti Merkezinde" odaklanılan bir ismin var olduğuna işarettir…
***
Neyse!.. Bir kaç gün kulis yoğunluğuyla, meşgul olacağız gibi.. Burada, şu gündeme gelen İstanbul İl Teşkilatı'nın partiye tahsis ettiği, minibüsün, el değiştirmesi, satışı, paranın da akıbetinin meçhuliyetinin yarattığı tartışma da ayrı bir garabet durum.. Bakalım; önümüzdeki günlerde Budak sonrası, ne tür "çıkınından" şeyler çıkacak göreceğiz…
***
BAY KEMAL'İN DOSTLARI?..
Ne diyor Kemal Kılıçdaroğlu… "Biz dostlarımızla birlikte iktidar olacağız?." İfadenin muhtevası kadar, dostlar da kim ne demek?… Bir parti "seçmeniyle, gönüldaşıyla" iktidar olur.. Seçimi kazanır.. Pek tabi ki, "dost bellediklerinin de" desteğiyle de yol alabilir?.. Ama; o dostlar kim?.. Mevcut görünürdeki "ittifak" içerisinde oldukları mı dostlar?…
***
Eğer ki, onlar ise!.. Peki "kaçak güreş" neyin nesi?.. Dost dediğin, yanında olur, ırağında değil.. Bir karede, buluştuğunda, el ele omuz omuza verip, yürüdüğünde olur, dostun!.. Sahi dostların iktidar olduğunda, "makam ve mevki isterlerse ne olur?".. Dağıtır mısın?.. Yoksa, "köprüyü geçene kadar olun" dayılığı mı gösterirsin?..
***
Neyse!.. Bu lafta bir gaf….Vaki mi, "eski dostlarına selam bile vermeyen bir kişinin, yeni dostlar bulması?"... Zaten, "dost dediği" bu vatan sathındaki dostlar değil.. Kıtalar ötesi, okyanus ötesi dostlar… Eee; o dostlar da ne demişti; "iktidara karşı, muhalefetteki dostlarımızı destekleyip, iktidar yapacağız?"… Nitekim, mahalleden değil de sokaktan ayrılan İnce de böyle demiyor mu?…
***
AH Kİ AH…
Şu her renge ve kılıfa libas olabilen, edilen "kamu menfaati" tanımı ve ifadesi var ya… Ah ki ah, dedirtiyor.. Ne yazık ki; "kamu menfaatinden" daha çok, "rant odaklı, kişi menfaati" gözetilerek, icra ediliyor.. Ne demişti bir siyasetçim, "idarecim işini çok ama çok iyi bilir?"…
***
GÜNÜN SÖZÜ...
Ne yani böylesi korkunç bir dünyanın bir de cehennemi mi var?..