ERDOĞAN VE ERBİL SEYAHATİ!
Dün,
Pür dikkat ettim, Başbakan Erdoğan'ın Irak seyahatinin Erbil ayağını...
Öyle ki,
Yazılı ve görsel ajansları ve bültenlerini gözümü kırpmadan, takip ettim.
En küçük ayrıntıları da "irdeledim" neyi ihtiva ettiğini.
Çünkü;
Bu ziyaret "coğrafik" anlamda tarihi öneme haiz olduğu kadar...
Kürtler açısından, hayli "önem" arz edici idi.
Evet.
Erdoğan. Hiç kuşkusuz ki;
Şu an Ortadoğu ülke liderleri arasında "en popüler" ve yıldızı bol, imrenilen siyasi bir lider.
Bu da,
Coğrafik anlamda "söz sahibi" olma noktasında, ciddi manada güven arz edici.
Ki bu popülariteden dolayı,
Türkiye ülke olarak da, "istikrarı" öne çıkaran bir "imaj" reytingi zengini olarak görünüyor.
Malum;
Ortadoğu ülkelerinin hal-i ruhiyeti!
Hepsi,
Cadı kazanı misali "iç yapılarında" fokurduyorlar.
İstikrarsızlık,
Güvensizlik,
Yoksulluk, fakr-ü zaruret, işsizlik.
Ve yönetimsel anlamdaki, liderlerin "despot" yapıları.
* * *
İşte,
Mısır, Tunus, Yemen ve Libya'nın "kan gölüne" dönen, ülke coğrafyası.
İçten içe kaynayan; komşu ülke Suriye'nin hali.
Esad,
Dün hükümeti feshetti. Ancak geçici olarak, görev verdi.
Zorunlu bir durumla;
Eski vesayete dayalı "yönetim anlayışını" terk edip reformlara yöneldi.
Siyasi af mı,
İnsan hakları mı,
Olağanüstü halin kaldırılması.
Düşünün;
Bir ülke ve o ülkenin yönetimi kendi ahalisine 48 yıldır.
Olağanüstü hali uygulatıyor.
Evet!
Ortadoğu'daki doku "siyasal ve coğrafik" anlamda, değişim geçiriyor.
İşte;
Bu değişim "rüzgârında" Türkiye'nin akıbeti ve biçilen rolü ne olacak?
Bu önem arz edici.
Erbil seyahatini,
Akıbet ve biçilebilinecek rol’ün penceresinden baktığımızda "hassasiyeti" daha bir düşündürücü.
* * *
Onun içindir ki;
Dünya ve pek tabi ki Türkiye ahalisi ki özellikle Güneydoğu insanı pür dikkat kesildi; Başbakan Erdoğan'ın, Bağdat ve Erbil'i kapsayan ziyaretine.
"Ağır" bir vasfa sahip bi seyahat.
Bu tarihi ve içerisinde "ilkleri" barındıran ziyareti, "birçok" hadisenin penceresinden de okunabilinir.
Şöyle ki;
Önceki gün, Irak Parlamentosunda konuştu Başbakan...
Bu hitap,
Gerek Saddam yönetimi esnasında ve gerekse sonrasında gerçekleşen; İlk yabancı bir Başbakanın Parlamento'da konuşması oldu.
Bu vasfın ilk olma özelliğine,
Bir de tarihsel açıdan "ilk" teşkil edici bir ifadesi oldu. "Ana gibi yar, Bağdat gibi diyar olmaz" diye!
"Iraklılar, kardeşiz biz!"
Bir önemli ifadesi de;
Türkiye'nin "uzun yıllar" komşularıyla küs ve çatışma içerisinde, olmasının getirdiği zaafiyet vurgusu oldu.
Onu da, şu cümlelerle ifade etti.
Hem de Arapça olarak; "Car, kabl el-dar"
Arap atasözünü hatırlattıktan sonra, "Ev alma komşu al" dedi.
Yani,
Irak ne kadar istikrarlı olursa, ne kadar zengin ve güvenilir olursa, Türkiye de o kadar huzurlu ve zengin olur.
* * *
Gelelim; seyahatin ikinci gününe!
Başbakan,
Kürdistan bölgesindeydi.
Yani; Kuzey Irak'taydı.
Ve Kürdistan Federal Yönetimi Başkanı Mesut Barzani'ye konuk.
İlk Sünni lider ve Erbil'e giden ilk Türk Başbakanı.
Erdoğan burada;
İlk olarak Barzani ile birlikte Türk firması tarafından yapılan Uluslararası Erbil Havaalanı’nın açılışını gerçekleştirdi.
Ardından;
Konsolosluk ve Vakıfbank şubesinin açılışı yaptı.
Tabi,
Havaalanı açılışı sırasında Başbakan Erdoğan'a sürpriz bir de mektup ulaştırıldı.
Mektubu veren kişi, eski DEP Genel Başkanı ve sözde sürgündeki Kürt Parlamentosu Başkanı Yaşar Kaya’ydı.
Hakkında sürmekte olan dava nedeniyle 18 yıldır yurt dışında yaşayan Yaşar Kaya.
Kaya, mektubunda ne talep ettiğini NTV’ye açıkladı:
"18 yıl geçti, kalp hastasıyım ve Türkiye’ye dönmek istiyorum. Hukuki koşullar hazırlanmalı."
Erdoğan'ın,
Erbil ziyareti hiç kuşkusuz ki, o bölgede yaşayan Kürtler arasında da memnuniyet yarattı.
* * *
Çünkü
Erbil kenti Türk bayraklarıyla donatıldı.
Nitekim
Erdoğan'ın ziyaretine Barzani de ikili ilişkilerin yumuşak karnı olan Kerkük konusunda jest yaptı.
Kerkük Valiliği görevine Kürt İttifakından Necmeddin Kerim'i,
Meclis Başkanlığına da Türkmen grubundan Hasan Turan'ı seçtirdi.
Erdoğan,
Erbil karşılaşmasında Barzani'ye bir hitap şekli vardı ki.
Bu satır arası çok geniş ve kapsam ihtiva etmektedir.
Hitabı aynen şöyle; "Sevgili Başkan. Sevgili kardeşim".
Belki,
Farklı mülahazalar üzerinde üretilebilinir. Ama bu söylem.
Türkiye'nin,
Daha iki yıl öncesine kadar "Kürdistan" kelimesinden bile imtina ettiği.
Kuzey Irak'ta,
Kürt Federal Yapıyı kabul etmeden, çekindiği. "Üzerine" inkar politikaları ürettiğini düşünürsek.
Erdoğan'ın,
Tarihi ve ilk teşkil eden bu ziyaret ve ifadeleri.
Türkiye,
Kuzey Irak'ta "Federal" anlamda bir Kürt devletini "kabul" edebilecek aşamaya gelmiştir diyebiliriz.
Çünkü,
Erdoğan "Artık inkâr politikalarını" yapmayacağız demesi de, sıradan bir söz değil.
* * *
Erdoğan ve Barzani'nin,
Başbaşa bir saat süren görüşmenin muhtevası açıklanmadı.
Muhtemelen,
PKK ve sınırdaki güvenlik bu görüşmede yer almıştır.
Muhtemelen,
Türkiye'nin seçim sath-i mailinde, bölgesel anlamda huzur ihtiva edici bir seyrin icrası noktasını konuşmuşlardır.
Muhtemelen,
Ortadoğu'daki gelişmeleri ve Kuzey Irak'ta iki hafta önce yaşanan "halk ayaklanması" da tartışılmıştır.
Ancak,
Erbil'deki konuşmasında Erdoğan bir noktayı dillendirmede imtina ettiğini söyleyebiliriz.
O da,
PKK ve Güneydoğu'da olası operasyonlar..
Hiç ama hiç bahsetmedik.
Irak parlamentosunda değindi, "İki ülke arasında terör olmasın" diye!
Hikmeti kamil bir nokta!
* * *
Sonuç itibariyle;
Başbakan Erdoğan'ın "tarihi ve ilkleriyle" not düşen Erbil seyahati.
Birçok mesele açısından;
Kuzey Irak ve Türkiye açısından "hayra" vesile olacağını ifade edebilirim.
Özellikle de;
Kürt sorununun süreç dâhilinde siyasi minvalde "çözümü" noktasında, Kuzey Irak'ın oynayacağı rol.
Bu gezide;
Gösterilen hassasiyetle biçilmiştir diyebilirim.
Türkiye,
Büyüyorsa, Ortadoğu'da ülkelerin hamiliğine soyunmuşsa.
Elbette ki,
Kürt sorununu "siyasi zeminde" barışçıl, ortak aklın ikmaliyle tez elden çözmesi gerekir.
Elbette ki,
Önce komşuları dâhil edecek. Ondan sonra da; kendi Parlamentosunda bu işin çözümüne nokta koyacak.
Velhasıl,
Ev seyahat "baş" derbast bu!
HAZRETİ ALİ TÜRBESİNE ZİYARET
Erdoğan,
Irak ziyareti çerçevesinde Şiilerin kutsal kenti Necef'e de gitti.
Burada bulunan Hz. Ali'nin türbesini ilk ziyaret eden Sünni lider olma vasfını aldı.
Erdoğan'ın bu ziyareti İslam dünyası için bir ilk.
Zira ilk kez Şii mezhebi dışında Sünni bir Müslüman lider Hz. Ali türbesini ziyaret etmiş oldu.
Erdoğan'ın türbe ziyareti, iki mezhep arasında gerilimin arttığı bir dönemde Sünni ve Şii dünyasının yakınlaşmasında önemli bir adım.
Erdoğan, türbeden çıktıktan sonra şehir merkezinden yürüyerek Şii dini lider Büyük Ayetullah Ali Sistani ile görüşmeye gitti.