FETÖ ÖNCESİ BALYOZ, FETÖ SONRASI BALYOZ!…
Geldiğimiz noktaya bakar mısınız!..
FETÖ laneti.. FETÖ şeytani yapısı.. İfritliği…
Tabiri caizse!..
Gelinen aşama itibariyle temizlik malzemesi oldu..
Yani "deterjana" döndü..
Temizle de temizle; "mintaks" deterjanı!..
Önüne gelen; "tüm kirliliklerin" temizlik malzemesi!!..
Ne kadar "kirliliği" varsa…
İllegal yapılar.. Hainler.. Kan emiciler.. Ülkeyi ve bölgeyi "kan gölüne" çevirenler bununla yıkanıyorlar….
***
Asit kuyularını.. Köy yakmaları.. Yerinden, yurdundan edilen 3 milyon Kürt insanı!…
Gözaltı "infazları..!' Faili meçhul cinayetleri…İnsan hakları ihlalleri.. İşkenceler..
Mezar evleri.. Toprağa gömülü cesetleri..
Evlerden fışkıran, "insan bedenleri..!" Tek kurşunları… Sokak taramaları..
Kahvelerde, köy baskınlardaki katliamların failleri bile!!!…
Ama "40 tas su ve mintaks" deterjanla" yıkanmış misali "biz temiziz" diyorlar…
***
Yolsuzluğu.. Usulsüzlüğü.. Hırsızlığı.. Fuhuşu.. Toplumsal çürümüşlük!..
Banka hortumlamaları.. Hayali ihracatçılığı..
Velhasıl kelam "ne kadar iğrençlikler" var ise..
Ne kadar, "Siyonizm’in…" Ne kadar ideolojik yapıların faaliyeti söz konusu olduysa da!..
Terörün.. Şiddetin enva-i despotluğu dahil olmak üzere…
Hiçbiri, ama hiçbiri yaşanmamış!!!.. Hepsi; "mintaksla" peru-pak edilmiş!!!…
Ülke güllük, gülistanlık, temiz!!!!
***
Buarada, 28 Şubat evresinde konuştuklarınız!… Yaşadıklarınız!
Ne JİTEM.. Ne Kontrgerilla.. Ne Ergenekon.. Ne Balyoz..
Yani, "darbeler, muhtıralar.." Ulusalcı yapılar. Bunların da bir teki dahi "suçlu" değil..
Masumlar.. Bu ülkede vuku bulmamış!… Yer edinmemiş..
Ülkenin ve milletin "hayat damarına" dinamit koymamış!..
Oluşum içerisinde olmamışlar… Yani "mintaks" temizliği yapılmış..
***
Bilaistisna!… Kurguluymuş..
Kurguyu yapan da; FETÖ ve onun yaverleri, şeytanı, ifritleri imiş!…
"Yani mintaks…!"
O günün aktörleri.. O günün komutanları.. O günün apoletlileri..
O günün siyasileri.. O günün, hakimi, savcısı, idarecisi olan da masum!. Suçsuzmuş..
Günahkar değillermiş.. Çünkü; "mintaksla" yıkanılmış!…
Bir teki dahi; "bu işlere" bulaşmamış… Yanından bile geçmemiş!… "Hayali" imiş…
28 Şubat dahil…
***
Genelkurmaydaki "brifingler"…
Askere.. Hakime ve savcıya.. Gazetecilere..
Hatta iş adamı ve örgütlü yapılara "ayar" çekilmemiş…
"Hazır ol" denilmemiş.. Dizayn edilmemişler, "özgür bırakmışlar?"..
Cumhuriyet mitingleri.. Darbe çağrıları.. Asker göreve diye "manşetleri" bile…
***
Anlayacağınız…
60 ihtilalini.. 70 müdahalesini.. 80 darbesini bile….
Tüm müsebbip; FETÖ'nün "şeytan ifritlerinin?" eseri!… "Mintakslı" temizlik; "her şey" aku-pak!!…
Vay be!…
Nasıl bir "melunluk" bu!…
Nasıl bir "temizlik" formülüne sahip ki; "her şeyi" ak ediyor şu FETÖ "mintaksı!"…
***
Evet, hep derim!..
İyi polis.. Kötü polis..
Tabi zamanın "konjöktürüne" göre, rollerin değişimi var!…
Ki bu ülkede hep olmuştur..
Dün de, bugün de öyle görünüyor ki yarın da olacaktır…
Baksanıza!…
Dünün kötü polisleri.. Ki bugünün iyi polisleri diye; arzı endam edenler!...
Ulusalcılar.. Balyozcular.. 28 Şubat'ın ana akımındaki, aktörler…
Döktürüyorlar; "mintaksı!!"
Diyorlar ki!…
15 Temmuz darbesini "biz önledik?"…
Sokaklara biz indik.. Biz vardık…
Tankların, topların, kurşunların, önüne biz atladık, kendimizi siper ettik…
Göğsünü açan biz olduk..
Uçaklara direnen.. Helikopterlere karşı koyan da; "biz idik..!"
Yani.. Bu halk değildi.. Bizdik!..
Eee.. Ne diyeceksin..
"Kim bu halk?"…
***
İşte, kaç gündür konuşuluyor.. Meclisteki; "söz düellosu..!"
Hulusi Akar.. Ak Partili.. Milli Savunma Bakanı.. Eski, Genelkurmay Başkanı..
Karşısında, ulusalcı bir isim.. Özgür Özel.. CHP Milletvekili..
Özel.. Tepeden inmeci, buyurgan.. 28 Şubat karakteriyle, Akar'a "sorgulama" çekiyor..
Meydan okuyarak..
Diyor ki… Ey Akar.. Sen niye, Balyoz davasında "tutuklanan" komutanları o gün "ziyaret etmedin?"
Yani "Balyozculara" destek vermedin?..
***
Akar yanıt veriyor.. "Ziyarete gittim..!" Bir de şahit gösteriyor..
CHP'li Büyükçelebi'yi..
Özel!.. Yine de, çıkışıyor… "Niye 15 gün sonra…?"
Buyurganlığa bakar mısınız?…
Adam tutuklanmış.. Adam cezaevine konulmuş..
Adam yargılanıyor.. Hapis cezası alınmış!.. Vay Paşa sen niye ziyaretine gitmedin?…
Nasıl bir despotik akıl!?…
***
Neyse ki!.. Akar, "şirretli Özel'e" gereken cevabı veriyor…
Çıkışıyla.. Kullandığı ifadelerle… derler ya; "taşı gediğine koyma" misali…
Ağzının payını veriyor...
Hele ki, FETÖ ile mücadele konusundaki, yaşananları..
O anı şöyle aktardı…
"15 Temmuz'da o alçaklar kafama silah dayadılar; 'başımıza geçeceksin' dediler. (…) Reddettim.
Aranızda kafasında silah varken hayır diyebilecek kaç kişi var?.."
***
Eee.. Özel ve aynı kulvarın, Lideri Kemal bey!…
Hain darbe girişimine ne diyorlardı?
"Tiyatro.. Güdümlü, darbe girişimi" diye…
İnanıyorum ki..
Akar'a "laf, saldırı" yetiştirmeye kalkanlar.. Eğer ki, Akar "FETÖ'cüların" isteklerini yerine getirmiş olsaydı..
"Başlarına geçseydi?"..
Ve tabi ki "darbede" başarılı olunmuş olsaydı.. Yani, "ihanet hançeri" ülkeye ve Erdoğan'a saplanmış olunsaydı..
Bunlar avazları çıktığı gibi..
Tüm buyurganlıklarıyla şu sloganı atarlardı, "Akar paşa çok yaşa!" Kahraman ilan ederlerdi..
***
Sonuç itibariyle!…
İyi polis, kötü polis; "hakikatiyle…" Kaçırılan nokta var?…
Dedik ya; "zamanın konjonktürüne" göre renk değişiyor.. Ama mimar ve üst akıl aynı!...
Aynen de öyle.. FETÖ "laneti, iffetsizilği, şeytani" planını, biliyoruz..
O gün, iyi polisti, bugün kötü polis!…
Ulusalcıları da.. Ergenekoncuları da.. Darbeci ruha sahip olanlar da, dünün kötü polisleri idi..
Ama bugün; "iyi polis" görünümünde..
Peki, "iki cenahın" buluştuğu nokta ne?… Ya da; "birbirlerine" besleme, operasyonel duruşları?….
Elbette ki belli; "hakimiyet" kurmak!..
***
Aslında; temel hedef ikisinin de Erdoğan!..
Tabi ki, Türkiye!… Yoksa; "iki taraf da" muhalefet cephesinde olmazdı..
İki tarafta; "hasım" kesilmezdi? "Birlikte" saldırı modunda olunmazlardı!… Birbirlerini koruma ve kollama içerisinde olmazlardı?
Diyorum ki.. Takvimsel olarak, meselelere artık şu pencereden bakalım…
FETÖ öncesi, Balyoz.. FETÖ sonrası Balyoz!…
***
ABD'NİN SURİYE'DEN ÇEKİLMESİ!….
İzahatı ne?…
Çok şey söylenir… Ama velakin, "kısa ve öz" tabiriyle…
Kemal Sunal.. Şener Şen filminden bir "replikle", hadiseye bakarsak..
Diyeceğim şu… "Ağam bizimle eğleni…!"
Bir atasözü var.. Halka mal olmuş bir ifade..
Der ki.. "Karamanın koyunu, sonra çıkar oyunu?.."
Trump'un.. Beyaz Saray'ın "çekiliyoruz" beyanı..
Pentagon'un "ortaklığımız sürecek", söylemi…
Çift başlı; "değneği" gösteriyor!?. Gerisi sizin, mülahazanız olsun!…
***
KAPAĞI TAKTIK, İŞ BİTTİ Mİ?..
Şimdi..
Dicle Barajındaki "kapak" mevzusu!.. Bitti mi?
Kopan kapağın yerine yeni "kapak takıldı", sorun hal oldu mu?.
İhmaller.. Sorumsuzluklar.. Keyfiyete dair, idarecilik..
Tabi ki, "cevap istenilen" sorular!..
Dahası, felaketin yarattığı, "ekonomik" kayıp..
Ekolojik dengesizlik.. Nehir yatağında oluşan; tahribat!..
Bunun zarar ziyanının temini?..
Yani, kapak takıldı, her şey bitti; "enseye" devam mı?!…
Galiba öyle görünüyor.. İş "üç maymun modunda!…"
***
İNCE'NİN EVDEKİ BULGURU…
Ne yazık ki!..
Muharrem İnce'nin "siyasi" serüveni de böyle noktalandı..
Dimyat'a pirince giderken,
Evdeki bulgurdan olma, halini yaşıyor..
Öyle ya..
Yola çıktı, Cumhurbaşkanı "olabilmek" için..
İyi oy aldı, ama olamadı!…
Eee; "milletvekili de" seçilemedi, yasadan dolayı!…
Parti liderliğine soyundu; o da olmadı..
Kemal Bey'in "fendi" İnce'yi yendi.. Yani İnce; "buradan da" zılgıtını aldı..
Bekledi, bu kez yerel seçimler var..
Gözler, İstanbul'da idi!…
O da olmadı.. CHP, Ekrem İmamoğlu'nu "aday gösterdi?"…
Netice itibariyle!…
İnce "siyaset kulvarında" soyadı gibi hayli "inceldi?"..
Kopar mı, bilmem?..
Ama uzun bir süre, "ortalıkta görünmeyip, sahillere kendini" atacaktır?..
Yoksa; çekilir mi "evdeki bulgursuzlük.?"!