FİTNENİN FIRSATÇILARINA DİKKAT!
Hal-i hazırda manzara hepinizin malumudur.
Yaşadık. Yaşattılar.
Olayların 5 günlük bilânçosu hayli ağır.
Hem de çok ağır.
Telafisi mümkün değil özellikle kaybedilen "canlar" noktasında!
Giden geri gelmez; hele ki bu can kurşunlara hedef edilmişse.
***
Buradan öncelikle ölenlere Allah’tan rahmet.
Ailelerine de, başsağlığı diliyorum.
Ki hepimizin de başı sağ olsun.
Çünkü çok vahim kâbus gibi, günler, saatler geçirdik.
Allah, bir daha bu günleri bize gösterip-yaşatmasın.
Evet, 13 kişi hayatını kaybetti.
Ölümler, yakmalar yıkmalar "Kobani'nin" sesini duyurdu mu diye sorarak başlarsak?
Evet duyurdu?
Lakin "ölümlerin ve fitnelerin" üremesiyle duyuruldu.
***
Kar-zarar, tartışılır.
Taraflar, "pozitif-negatif" anlamda kendilerini tartıya alsın.
Geride bıraktıkları; enkazın vahameti açısından.
Ama velâkin!
Ölümler Diyarbakır ve Güneydoğu için; "ateşe" benzin oldu.
Ölenlerin "siyasi" görüşü herkesçe biliniyor.
Saklı değil.
Kimi PKK sempatizanı. Kimi de HÜDA-PAR mensubu.
Tabi siyasi düşünce ayırımı; "ölümü" hak görmüyor.
Göremez de!
***
Lakin ölen de, öldüren de.
Tetiğe basan da, kurşunlara hedef olan da; bu bölgenin insanı.
Ve hepsi Kürt.
Öldürülen de Kürt, öldüren de Kürt.
Bilanço ve gelinen son nokta; her yönüyle kahredici olduğu kadar, kaygı verici.
Kardeşkanı!
Kardeşi kardeşe kırdırma; "senaryosu."
Yıllar değil, asırlardır aynı.
***
ÖLDÜREN DE KÜRT ÖLEN DE KÜRT?
Cumhuriyetin, ikmaliyle ki evveliyatı da var.
"Kürtler" hep bu coğrafyada fitne ve fesadın "dehlizinde" birbirine kırdırılmıştır.
Bir dönem; "harita" düzeyinde.
Bir dönem, "iktidar" olma hırsıyla.
Bir dönem; "siyasal düşünce" üstünlüğü akımıyla.
Bir dönem; "dini" değerlerle; "hep" birbiriyle çatıştırılmıştır.
Evet, hep Kürtleri kanı akmıştır.
***
Vuku bulan olaylarla ilgili olarak nasıl öldü ve öldürüldüler sorusuna gelirsek?
Hayatını kaybeden; 13 gencecik beden.
Denilene göre; ölenler "karşılıklı çatışma" sonucu ölmüş.
Birebir "cinayet ve katliam."
Bir önceki yazımda da dillendirmiştim. Bir daha mülahaza etmede fayda var.
Diyeceksiniz ki sokaktaki hâkimiyet el değiştirmiş.
Orman kanunu misali, kim kimi yakalarsa.
Aynen de öyle.
Herkes kendini savunma ve öldürme pozisyonuna sokulunca; bu ölümler yaşandı.
Yoksa bu kadar vahim ve kan davasını körükleyen, ölümler olmazdı!
***
Vatandaşların dediği gibi.
Güvenlik zafiyetinin sonucu "ölümlerin" çok oluşundandır.
Bence bu nokta ve ayrıntıları iyi irdelenmelidir.
Neden ve niçin diyerek?
Çünkü üst düzey birçok yetkili de "sokaktaki otoritesizliğe" altını çizerek dikkat çekiyor.
Malum; "ortalık toz duman" olunca, hesabı olanlar fırsat kollar.
"Emeline" ulaşabilmek için.
90'lı yılları hatırlarsak; "bölgedeki kaotik ortamdan" kimlerin nasıl nemalanıp, rant temin ettiklerini daha anlarız?
***
90'LI YILLARDAN BESLENENLER?
Bir taraftan; JİTEM.
Bir taraftan, Hizbul-kontra.
Bir taraftan, PKK.
Bir taraftan; "uluslararası" ajanların faaliyeti.
Ve birbirleriyle; "farklı davası" olan çevrelerin fırsat kollayıcılığı.
Tarihsel kaotik bir atmosferle; "insanlar" yargısız infaz edilerek, katledildi.
50 binin üzerinde, insan öldürüldü.
Kısacası insanlık dışı, hadiseler Kürtlere ve bu coğrafyaya yaşatıldı.
***
İşte bugün!
Şu 5 gün süreyle yaşanan hadiseler bu nedenle, bana ürkütücü geliyor.
Çünkü "eski günlere dönüyor muyuz?" kaygısını körüklüyor.
Şöyle ki; PKK'nın "yaygın organlarına" bakıyorum.
HDP ve DBP'lilerin beyanatları.
Diğer yandan; Hüda-Par.
Ve Hizbullah'ın kendi yayın organları; "ateşi" körüklüyor.
Tabiri caizse; "ateşe" benzin döküyorlar birbirlerini karşılıklı suçlamalarla.
Ben haklı, sen haksız
Hele ki gençler; "fırtına" gibi.
Sosyal medyada kullandıkları dil ve suçlamalar "kurşundan" beter!
***
Diyeceğim odur ki.
Vuku bulan; "kıyamet" atmosferi devam etmesin.
Ve birilerinin, yeniden "alevlendirmek" istediği "şer" duruma, gelinmesin.
Sıcağı sıcağına bu ateş söndürülmeli.
Çünkü Hüda-Par taziye kurmadığını söylüyor.
Karşı taraf ise farklı bir suçlamanın, eşiğiyle kendini savunuyor.
İntikam duygusu herkesin malumudur; "çök kötü ve yıkıcıdır"?
***
Evet.
HDP, DTK, DBP.
Ve Hüda-Par ve bileşenleri.
Farklı kesimlerden "heyetler" devreye girip uzlaşı, zemini arıyor.
İnşallah sonuç bulur.
Yoksa!
İşte bu yoksanın devamını getirmek istemiyorum.
Ki 90'lı yılları, birebir yaşayan biri olarak; "maazallah" diyorum.
Ve bir kez daha diyorum ki, "Allah o günleri" bir daha geri getirip-yaşatmasın.
***
Elbette ki, bunun temini de halktan geçmektedir.
Şiddete, kaos üretici fitneye!
Sokağa geren.
İntikam duygularını köpürten düşüncelere "aman ha" prim vermemeliyiz!
Herkes ama herkes.
Özellikle taraflar; "gençlerin haleti ruh iyesinde var olan" o fırtınayı indirmeleri gerekir.
Aman ha aman!
***
YARALI VE GÖZALTI BİLANCOSU!
Yaralı sayısı mı?
Zafiyetler zinciri devam ediyor burda da.
Çünkü ciddi bir çelişki var.
Resmiyete göre, yaralı 40'ın üzerinde!
Ama gayri resmi verilere göre, bu rakamın üç dört misli yaralı var.
Bazı yaralılar "güvenlik" nedeniyle hastaneye başvurmaktan kaçınarak evde tedavi ediliyorlar.
***
189 kişi gözaltına alındı.
175'inin sorgulaması dün tamamlandı. 12'si serbest bırakılırken, 45 kişi tutuklandı.
18 kişi hakkında ise adli kontrol kararı verildi.
14 kişinin ise sorgusunun sürüyor.
Buarada; olaylar esnasında öldürüldüğü söylenen Mesut Menekşe'nin otopsi raporu açıklandı.
Tespite göre; Menekşe kalp krizi sonucu hayatını kaybetmiş.
Üzerinde; "ateşli silah ya da darp izi" yokmuş!
***
HASARIN TESPİTİ VE TELAFİSİ!
Maddi hasar ise; hayli yüksek.
Yüzlerce bina. İşyeri. Banka şubesi.
Ve tahrip edilen; 37 civarındaki okul.
İl Valiliği beyanına göre; sadece resmi kurumlara yönelik zayiatın parasal tutarı 8 milyon lira.
Esnafın. Bankaların. İşporta tezgahı olanın; "kaybı da" yüksek.
Vatandaş şuan için 'kendi imkânlarıyla" yaralarını sarıyor.
Borç-harç misali.
***
Herkesin gözü; "hasarın nasıl ve hangi işlemlerle" karşılanır olunacağına çevrilmiş.
Bir ikilem var.
Polisin "tutacağı" hasar tespit tutanağı mı geçerli olacak?
Yoksa farklı kurumların mı gerekli?
Cevap net değil.
En önemlisi de, "sigorta şirketlerinin" tutumu terör tanziminde "ikili" oynuyor.
Bazıları da, bölgeden çekilmiş durumda şuan.
***
Sonuç itibariyle; siyasi hava.
Ve sokaktaki, manzara böyle.
Şimdilik; "öfkenin" dindiği görülüyor.
Ama "pür" dikkate gerek yok değildir de.
Umarız. Dua ve temennimiz de odur ki.
Diyarbakır bir daha; "yakma-yıkma ve öldürme" eylemleriyle yüz yüze gelmesin.
Bu son olsun!