GALİBA BİZ BİRAZ ABARTIYOR MUYUZ??..

Aynen de öyle.. Ayıp ya!… Amma da, “olayları” büyütüyorsunuz?… Pireyi deve yaptınız?.. Ne olmuş k; “Adam Meclisin huzurunda, zarif bir el hareketi yapmış?.” Diğeri, “hiçi tozla” alem yapmış, yanına da bayan almış.. Ötekisi , ithal bürokrat olma vasfıyla, beş maaş alabilmenin becerikliliğini ortaya koymuş!?.. Nedir bu kadar abartılacak haliniz?..

***

ADAM  ZARİF BİR EL HAREKETİ YAPMIŞ.

El insaf.. Adam beyfendi.. Kravatlı.. Zarif.. Nezaket bilen, gün görmüş, “devlet ahlakı” almış.. Yeri gelmiş, “milletadına kurum batırmış.. Ki, hiç de dahli olmayan bir görevi üstlendi.. Hem de, “kaset kumpası” libasını giyme adına bu yola koyulmuş biri…

***

Yahu, Adam 11 yıldır, kahır çekiyor.. Girdiği seçimleri “kaybetmesinerağmen.. Gitmesini isteyenlerin “hakaretlerini, küfürlerini, eylem ve söylemlerini” ülke ve millet adına “içinesindirerek, o koltuğu bu ülke ve millet icin bırakmadı!.. “Vesayetebile şapka çıkardı..

***

Olmadı, Darbecilere bile “sesiniçıkarmayıp, tankların arasından sıvışarak gitti!.. Aman kimse, “bana bir şey demesin de…Neme lazım, bir şey dersem, işin tılsımı bozulur” fikriyatıyla, gidip kahve içti, olup-biteni izledi.. Duydunuz mu, bir güne bir gün, darbecilere laf ettiğini.. Daha ne olsun, “solu bırakıp sağa bile geçti..”

***

Şimdi, siyasetin tüm bu kahır dolu yaşamı içerisinde, adam zerafetini, saygınlığını, beyefendiliğini koruyup, bir el hareketi çekti diye, “linç mi” edelim?..  İdam sephasına mı çekelim?. Deyin ya ne yapalım?... Bereket versin, “kol ayak” hareketi çekmedi.. Ya onu çekseydi!… Yok ya çekmez, adam beyefendi ya!…

***

ADAM, ZARİF BİR AKŞAM PARTİSİ VERMİŞ!…

Ayıp ya!… Vallahi de billahi de, olayları çok ama çok abartıp, büyütüyorsunuz.. Ne olmuş ki; “Adam sulu alkolü bulamamış.. Gitmiş, -Liceli dostlarım alınmasınlar, onların bir deyimiyle- “hiçi toz  bulmuş!”...  Kendince bir akşam partisi tertiplemiş!…Kalkıp, adamı ifşa ediyorsunuz ya gunah değil mi yani?!..

***

Yazık ya!.. El insaf demek lazım size!.. Adam genç, beyefendi.. Grant takım giyiyor… Koca bir tarihi ilçenin muhafazakar partinin teşkilat başkanı… İktidar mensupluğunu da göğüslemiş.. Parası var, pulu var, babadan kalma servette… İktidar olmanın her kapıyı açan etiketi de üzerinde…

***

Adam feragat sahibi.. Yeri gelmiş, kendi davasından feragat edip rakip partiye bile mensubiyet vermiş.. Dile kolay, herkes işçi alımında 40-60  bin lira cebine indiriyor.. Denilene gore o daha bir insaflı şekilde, kendisi değil, aracıları yarı yarıya istiyormuşlar?.. O kadar paragöz değil yani…

***

Öyle ki, iki yılda partinin, teşkilatın çehresini değiştirdi… Her şey süt liman.. Ne gelen var, ne giden var.. O da canı sıkıldığı için, biraz da “haylazlık” biraz da “iktidar sarhoşluğu” biraz da, servet, azıcık da gençliğin ruhuyla, abi takılmış…

***

Eee, abi danışmalar otomobilde “kokain partisi”  veriyor da o vermez mi denilsin?... Yani, o yapar da biz niye yapmayız. Zaten, ruhumuz sıkılıyor.. Bakmış her gece tüketilen sulu yok, demiş ki “hiçi toz yok mu”, sevkiyatına girmemiş, içici mahiyetiyle nakil yapmış… Gençlik bu!.. İşe biraz da “cinselliği de” loşlandırmış.. Belki dozu biraz aşmıştır..

***

Vaziyet bu iken, size ne.. Özel hayat değil mi.. Hani özel hayatın “dokunulmazlığı vardı?”.. Çıkıp afişe ettiniz.. O da, kapıyı vurup çıktı gitti.. Peki, saygınlığını, beyefendiliğini korumayıp, “her şey parasıyla değil mi” deyip, oturduğu koltuktan, kalkmasaydı!… Ayıp ediyorsunuz galiba..

***

ADAM, BU ZAMANDA BİR MAAŞLA GEÇENEBİLİR Mİ?

Yapmayın, etmeyin ya!.. Hakikaten de, bu kadar insaf yoksunluğu olamaz.. Ekmek Aslan’ın ağzında değil, midesinin de gerisinde.. Bu zamanda geçinmek kolay mı, hangi babayiğit bir maaşla geçiniyor deyin hele?.. Beş maaş adam alıyorsa bu çok mu yani?..

***

Sizinkisi de, hiç insani değil.. El insaf ya… Adam binlerce kilometre öteden gelmiş.. Seçtiğin Belediye’nin.. Pardon seçtiğinin görevden alınmasıyla yerine yapılan atamanın ardından, Belediyenin “yönetimine” gelmeye rıza göstermiş… Riskleri göğüslemiş..

***

Etini dişine takmış!… Kendi ilinde, görev yaptığı kurumda “inzivaya” çekilmişken, bölgene teşrif etmeyi kabul etmiş biri.. Eşini, çocuğunu bile, getirmemiş, ki kente yük olmasın, külfet artmasın diye… Emanet deyip, kimseye de güvenecek adam olmadığı için, bir değil beş görev üstlenmiş…

***

De bakalım.. Senin koca kentinde “güvenebilecek, makam ve mevki verebilecek” adamın varmı ki?.. İşte rey verip, seçtiğin siyasiler.. Sor bir bırakalım, ne derler?.. Eğer ki, ehil ve liyakat sahibi olan olmuş olsaydı, “çıkar tepki verirlerdi?”… Ne bu keyfiyet diye nara atarlardı?!..

***

Demediklerine göre… Onlar da razı.. Ve demek ki, koca memlekette güvenilecek, adam yok muş?… O makamlarda iş yürütecek, ehil ve liyakat sahibi, kalmamış!… İşte bunlara rağmen, o adamlar gelip görev yapıyorsa… Eee, bunun bedeli bir maaş mı olmalı?.. Elbette ki, beş maaş alması gerekir..  Fazla da uzatmaya gerek yok!?..  bugün yarın çıkar “bak satar giderim ha derse” ortada kalırız..

***

Ama diyeceksiniz ki!.. İyi hoş da, her biri “3,4 ve 5” maaş alırken, ne bu Sayıştay raporuna yansıyan, usulsüz işlem.. Bakar mısınız Sayıştay raporunda, Belediye 30-40 sayfalık işlemle, “yıldız olmuş..” Doğru, haklısınız… Ama ya, gözden kaçmıştır, ya da haftasonlarına denk gelmiş, malum onlar cumadan gidip, pazartesi sabahı döndükleri için, o arada mesai fazlalığında işlem yapılmış olabilir.. Neyse, zaten sayıştaş raporu pek görünmez!.. Mazur görün..

***

Hasılı kelam!.. Galiba biz de ayıp ettik, ya da çok mu abarttık bilemem.. Bir kaç notla, ülkenin siyasetini, bölgemizin de ruh halini “ironi” bir duyguyla, aktarırken çok mu laf ürettik?..

***

Netice itibariyle biraz ciddi olalım.. Sözün özüyle sözlerimi, Şeyh Edebali’ye atfedilen, bir kaç sözcükle noktalamak istiyorum!?.. Ki yaşanan, yaşatılan ve yarınlara dair ders-i ibret ihtiva edici yol gösteren rehber sözlere kulak verelim!!?..

***

Ne diyor, Şeyh Edebali..

Ey insan, düşüncelerine dikkat et, sözlerin olur...

Ey insan, sözlerine dikkat et, davranışın olur…

Ey insan, davranışına dikkat et, alışkanlıkların olur...

Ey insan, alışkanlıklarına dikkat et, günahların olur...

Ey insan, günahlarına dikkat et, sonun olur...”

Vesselam!…

GÜNÜN SÖZÜ

Amacımız, insanları memnun etmek değil Rabb’imizi râzı etmektir.