Gençlik Spor'un yapılarına neşter gerek
Evet, Diyarbakır için hep ifade edilir...
Ki, haklı ve yerinde bir tabir.
Deriz ya; "Diyarbakır taşı gibi bahtı kara."
Ne yazık ki "aynen de "öyle!
Kent bir bütünlük içerisinde "kara bir bahta" sahip!
Çünkü "politize" olmuşluk iliklere kadar işlemiş.
Öyle ki, İster sivil, ister resmi olsun, dün olduğu gibi bugün de aynı.
"Mecra kaybında" yol haritasında "akıl" kilitlenmesi, duraklar silsilesi.
***
Tabir yerindeyse "kurum ve kuruluşlar" dökülüyor.
Bakınız önceki gün Haber merkezinden arkadaşlar bir haber yaptı.
Şu, "övüle övüle" bitirilmeyen, Elazığ yolu üzerinde inşa edilen "Uluslararası Spor Salonu(!)".
Denildiğine göre, 4 yıl önce inşat’ına başlanmış. Ve şuan bitirilmiş.
Muhtemelen de, 2 Haziran'da Başbakan Erdoğan tarafından "açılışı" yapılacak.
Daha doğrusu; AK Parti Diyarbakır İl Kongresi burada yapılacak.
Güzel.
Şimdi gelelim; Kurumsal "dökülüşe" ve övülen "salonun", hal-i haraplığına.
***
Arkadaşlarca yapılan, salonun "vehim" eksikliklerini içeren haberi inceleyince.
Doğrusu hem haberi yapanları kutladım.
Hem de bu memlekete yatırım yapılması için gönderilen paraların nasıl heba edildiğini bir kez daha anladım.
Şöyle ki; Diyorlar ki salon, Doğu ve Güneydoğu'nun "en büyük" salonu.
Pek tabi ki; "Uluslararası Standartlara uygun" diye!
Kim diyor; Kurumun yetkilileri.
Eskiler ve yeniler dâhil olmak üzere!
İşi üstlenen müteahhit firma dâhil.
Peki, hakikat öyle mi?
Hayır.
Şöyle ki, 6 bin 800 seyirci kapasiteli salon "sıradan" bir salon!
***
Basit, bir örnek verirsek, "Uluslararası standartta" olabilmesi için.
Öncelikle salonun yanında "antrenman" sahası olması gerekir.
Ama yok.
Uluslar arası spor organizasyonları için bu şartı herkesi biliyor.
Ama ne hikmetse salonu yaptıran ve yapanlar bilmiyor(!)
Bunlar halkı ve Diyarbakır ahalisini "saf mı" görüyor.
Bilemiyorum. Ama bildiğim, Antrenman sahasının varlığını biliyorlardı.
Ama sonradan; "hiç" etmişler.
Belki de; "kâğıt üzerinde" var, ancak fiiliyatta yok!
***
Salondaki diğer eksikliklere gelirsek.
Sıralayacağım.
Mesela Engelli müsabakaları yapılacak deniliyor!
Lakin engelliler salona nasıl girecek nereye oturacak o meçhul?
Salonda ne engelli girişi, ne engelli rampası ve ne de engelli tribünü var.
Zerre-i miskal; "engelliye" hitap eden bir "yapı ikmali" yok!
Burada ihmalden ziyade ‘cin olmadan şeytan çarpma’ anlayışı var.
***
Şöyle ki; bize ulaşan bilgilere göre bunlar da sonradan projeden çıkarılmış.
Neden?
Fazlalık mı, yoksa "antrenman sahası" gibi.
Projede var, kâğıt üzerinde yapılmış.
Ama hal-i vaziyette yok.
Paralar çuka.
Salon için tabiri caizse neresine bakarsanız bakın elinizde kalıyor.
Taşı gibi bahtı kara. Başka ilde olunsaydı; şimdi "kıyamet" kopmuştu.
Ama bizde; "çıt" yok. İsteyen, istediği kulvarda "at koşturabiliyor" maalesef.
Salondaki koltuklarla ilgili "pis" kokular gelmiyor değil.
Salona, monte edilen koltuklar! Sıradan, plastik!
***
Aldığım istihbarata göre;
Bu koltukların devlete maliyeti 50–55 TL’den hesaplanmış.
Oysaki bunların piyasa değeri;
Benim bildiğim kadarıyla 20–25 TL arasında.
Hele bir de çevre düzenlemesi var.
Maşallah!
"Uluslararası" standartların da üzerinde!
***
Aslında Gençlik Spor’daki enkaz ve çarpık ilişkilerin tepeden tırnağa sorgulanması lazım.
İlçelerde yapılan sahalar.
Spor tesisleri ve bunlarla ilgili iddialar tam "batak" hali.
Neşter vurulursa, tahminlerin ötesinde "pis irin" akacaktır.
Çünkü bu kurum, politize olmuş kurumların "ağababası" haline gelmiş.
Rant kurumu.
Öylesine iddialar var ki yenilir yutulur gibi değil.
En basit ifadeyle; Gençlik Spor İl Müdürlüğünün neden 20–25 yıldır tüm işlerin ihaleleri aynı isimlere veriliyor?
Diyarbakır'da, bölgede ve ülkede "başta müteahhit" yok da, sadece bunlar var.
Saysanız; bırakın bir elin sayısı kadar, tek elin sayısını geçmez.
***
Ki her dönemde de; bu isimlerin yaptığı işlerde ne gibi usulsüzlükler hep tartışma konusu olmuştur.
Aslında kamuoyu birçok şeyi biliyor.
Ama biz kendimizi savcılık yerine koymak istemiyoruz.
Yine ballandıra ballandıra anlatılan; Seyrantepe’deki yüzme havuzu.
Ki daha 2 yılı geçmeden mermerler sökülmeye başlanmış.
Havuzda, "ot biçilir" hale gelinmiş. Su sızıntısı. Tavanlar akıyor.
***
Yani.
Sormak gerekir, hangi kritere göre "Olimpik" deniliyor?
Ki bugüne kadar Türkiye geneli bir şampiyona yapıldı mı?
Hayır.
Anlayacağınız kâğıt üzerinde olimpik gösterilmiş!
Ya, "yapımı, yıkımı, inşaatı" yılan hikayesine dönen, Mardin yolu üzerindeki yapılar.
Ne fırıldaklar dönüldü orda..
Evet, daha yazılacak çok şey var.
Üstadın ifadesiyle;
Politize olmuş, politize.
Neşter gerekli neşter.
Aynen de öyle.
Hayırlı Cumalar...