GİZEMLİ SİYASETİN YORUCULUĞU?…

Siyasi kulvarın seyr-ü seferinde “nerden bakarsanız bakın, alan, tutarsızlık üretiyor..” Özellikle de, muhalefetin yürüdüğü kıyıda.. Tabi muhalefet derken, “Erdoğan” hasımlığı üzerine siyaset üretenlerin topyekün buluşma alanındaki “tutumdan” söz etmiyorum..

***

Benim odaklandığım, Partilerin kendi eksenlerindeki; “siyasi fikriyatlarına” dair ürettikleri politikanın, zaafiyeti!.. Ki bu zaafiyet, ittifak ya da ortak paydada buluşmada, “ne kadar samimiyet” ikmal eder, işte kafayı meşgul eden sır burası!..

***

Altılı masanın iki büyük temsilcisi!.. Ki, onlar “millet ittifakı” resmiyetine de sahipler.. İyi Parti ve CHP.. Libya “tezkeresinde”, kimin “milli” duyguları kabardı; İyi Parti'nin.. Ve “evet” oyu verdi.. Ama, Cumhuriyet’in kurucu partisi CHP “milli duyguları” fora edip, “hayır” dedi..

***

Peki, yavru muhalafettekilerin tavrı ne oldu?!.. Ekseriyeti “evet” meyilli oldular.. Oy temsiliyetleri bir ikiden fazla olmazsa da; “evet” dediler.. Masa dışındaki altı artı 1 diye bilinen HDP’nin tutumuna gelince, değişmedi!.. Her tezkerede olduğu gibi Libya tezkeresine de; “hayır” dedi!..

***

Vaziyet bir masada buluşmayı, ittifakı, ortak payda noktasında; “vücut bulan” duruştaki tutarsızlığın izahı zor.. Ve kafa meşguliyeti, icra ediyor.. Masadaki “tezat” durumdan biri de, enva-i batılı ve batı kültürünü empoze eden, İstanbul Sözleşmesine ilişkin sergilenen tutum!…

***

Malum, imzalayan AK Parti, ama CHP, HDP ve MHP’nin “oy birliğiyle”, Meclisten geçti.. Uygulama ve ortaya çıkan, “şirretlik” hali nedeniyle, AK Parti “geri adım” attı.. Cumhurbaşkanı Erdoğan da “yok hükmünü” verip, iptal etti…

***

Ki, uygulandığı dönem açısından AK Parti’ye “ciddi ve ağır bir tahribat” faturası kestiyse de!.. Şimdi; 2023’e odaklı, “muhalefetin” seçim vaadi olarak, meydanlarda zikrediliyor!.. Ancak burda da, masanın zat-ı muhteremlerinde, “fikri tezatlık” var..

***

Ne diyor CHP lideri Kılıçdaroğlu!.. LGBT’lilere “sahip çıkıp” masa kuran CHP olarak, biz iktidara geldiğimizde “cinsel eşitliğe” sahip çıkacağız, İstanbul Sözleşmesini uygulayacağız.. Ki, İyi Parti de evet diyor, her ne hikmetse!…

***

Peki, masadaki “muhafazakar ve muttedeyin” takılan partiler ne diyor?!.. Liderler “mırın-kırın” kodunda, aman ha diye çekingenlik içerisinde duruyorsa da; “taban” tepkili, öfkeli.. “Eşcinsellerin” İstanbul’daki “onur yürüyüşü” adını verdikleri eyleme “bu nasıl bir onursuzluktur ki, Lut kavmi” yürüyüp, bizi kemiriyor, dediler!.

***

Denir ya gel de çık işin içerisinden, mevcut tablonun oluşturduğu “siyasi tutarsızlığın”, arenasından.. Ya, Milletvekili dokunulmazlıklarıyla alakalı; “milliyetçi” takılıp, kendini inkar eder pozisyon sergileyen parti olma durumuna düşülmesi!… Dün kahvaltı, bugün hadi ordan misali!..

***

Diyeceksiniz ki, “Cumhurbaşkanlığı” adayı eksenli tarafgirlikleri nasıl seyrediyor!.. Hiç değişmiyor.. Bu halleri de, merhum Ahmet Kaya’nın şarkı sözünde ifade ettiği gibi; “nerden bakarsan, tutarsızlık?”.. Liderlerin dediğine bakarsak!..

***

Kılıçdaroğlu, “altılı masa ittifakla uygun görürse, ben adayım” diyor?.. Her ne kadar partisinin içerisinde, “kendisiyle adaylık” konusunda, yarış içerisinde olan, hatta itibar suikastlerine de bile maruz kalır hali olsa da, masadakilerden henüz onunla alakalı “net bir tavır” beyanı yok!?.

***

Ne diyor, İyi Parti Lideri Akşener “ben Başbakan olacağım?”.. Kılıçdaroğlu’yla alakalı “ağzından” çıkan bir laf, söz konusu değil. Ne evet, ne hayır?.. Ama beri yanda, kendisine “İstanbul Fatihi” diye oluşturduğu kahraman(!) İmamoğlu’na, “yürü bu yolda” diyor!..

***

Öyle ki, kendisine “milliyetçilik” noktasında en yakın olan Yavaş’a bile “ırak” duruyor!.. Elinden tutmuyor, Ankara’nın “Fatih’i” demiyor?!… İlla ki, İmamoğlu.. Ve hedef, “Parlamenter sistemde”, icraatın başında olmak, yani “Başbakan?”..

***

Peki, masadaki diğerleri ne diyor!.. Net değiller.. Kimi “biz de aday oluruz, ya da aday çıkarırız”, kimi de, “üçüncü bir ittifak bloku oluşturalım!..” Yani bu alanda da; “nerden bakarsanız bir tutarsızlık var.?”

***

Gel gelelim, HDP’nin hal-i durumuna!.. Malum, açılan bir dava var.. Ne zaman açıldı, kaç yıl geçti, geldiği aşama nedir; davanın kararı ne zaman belli olur, hüküm verilecek mi, verilmeyecek mi!?. Parti kapanır mı, kapatılmaz mı, siyasilerine topyekün yasak mı getirilir, bireysel yasaklar mı uygun görülecek?!..

***

Veyahutta, ortaya dökülen, koca koca yüzlerce dosyanın muhtevası “temiz mi” çıkar!… Ve daha bilmem ne!.. Yanıt aranan sorular olduğu gibi, sonuçları da beklenen bir hadise!… Ki bu hal, HDP’ye de, HDP’nin “oylarından medet umanlara da” bir haller, ettiriyor!..

***

 

Malum, önümüzde seçim var!.. Ki 2023 seçimlerinde hep ifade ettiğim gibi; “kilit ve belirleyici” role sahip, oy ve parti HDP’nin bulunduğu kulvardır.. Seçime girer mi, girmez mi, başka bir partinin çatısı altında mı, yoksa…!

***

Aslında, her partinin HDP üzerinde bir hesabı var.. Ama en ağırlıklı CHP.. Son dönemin “en yüksek dozajlı birliktelik hareketinde, kanka?”.. Her ne kadar, HDP’liler için, “celladına aşık” deniliyorsa da CHP’ye olan ilgisinden dolayı..

***

Ne diyordu, Sırrı Süreyya Önder!.. Bunlar “kör bıçak..” Neyse; kafaları meşgul eden hal, HDP davası ne olacak?!.. Düşün, seçime 11 ay kaldı, “pat diye bir karar çıksa” siyasi süreç, tepe taklak olmaz mı!..

***

Hem HDP cephesinde, hem de HDP üzerinde hesap yapanlarda!..  Anayasa Mahkemesi’nin üyelerini durum ne kadar alakadar eder bilmem ama muhalefetteki partileri çok alakadar eder!.. Bir oy da bir oy!… Hele ki o oy, beleş ise!..

***

İroni olacak belki!.. Kemal Bey.. Şu son dönemlerdeki kurumlara yönelik “baskın” eylemlerinden birini, AYM’ye yaparsa!.. “Nerde adalet, nerde devlet, deyip HDP’nin akıbetini” sorgularsa; sahi ne olur!?..

***

 İşin şakası diyeceğim, ama!.. Sormamak da olmaz; Kılıçdaroğlu vaziyeti hiç mi merak etmiyor ya da, kendisine has beyanlarla “akıbeti” sormuyor?!… Yoksa; içten içe “HDP kapatılsa da, oylar CHP’ye hurraa etse mi, düşünüyor?”.. Eee; cellat bu ya!..

***

Sonuç itibariyle; 2023’e odaklı seçimin “manevra” alanı, Türkiye ahalisinin “milli ve yerli” kimliğinin temsiliyeti ile ABD ve AB’nin özelde de İngiltere’nin “mandacılığına” soyunma gayreti içerisinde peşinen “bayrak” açan zümrenin hesaplaşması olacak!.. Ümit ve beklenti, hassasiyeti yüksek olan iradenin hükmünün “milli ve yerli” olmayı tercih etmek, “anlık hasımlık” duygusuyla, “mandacılığa” biat edici, olmasın!…Üstadın ifadesiyle; zafer inananların olur inşallah!..

***

GÜNÜN SÖZÜ

“Aklın ölümü ne?” dedi, “Düşüncenin terki!” dedim “Kalbin ölümü ne?” dedi, “Zikrin terki!” dedim.”