GÜZEL ŞEYLER DE KONUŞULMALI!…
Gökyüzü şenliği.. Hiç kuşkusuz ki, bir hoş olur, buram buram tarih kokan kadim kentin 3 bin yıllık geçmişe sahip Zerzevan Kalesi'nde; "gökyüzüne" odaklanıp, gecenin derinliğinde seyretmek!… Şarkı sözünde ifade ettiği gibi, "Kah çıkarım gökyüzüne, seyrederim alemi" diye… İşte geçtiğimiz haftanın son mesai gününde, "böylesi" muhteşem bir organizasyon tertiplendi.. Ve üç gün sürdü… Az sonra; solunan havayı, aktaracağım.. Ama önce "dünden bugüne ne değişti" olası bir soruya şimdiden açıklık getirelim!…
***
Dünkü yazımda kısmi bazda kent ahalisinin "kanayan, derin sorunlarına" değinmiştim.. "Can, cep yakan" mevzular deyip, Diyarbakır'daki "bürokratik oligarşiye" ve giderek palazlanan "adi örgütler ve örgütçülerle" alakalı, konuları dillendirmiştim.. Şehrin gündemi başka, seçilmiş ve atanmışların gündemi başka diyerek.. Siz istediğiniz kadar kıymete değer işler, hizmetler, binalar inşa edin, şenliklerden, muhteşem organizasyonları tertip edin, eğer ki "insanların dertleriyle dertlenmiyorsanız" yaptıklarınızın bir kıymeti harbiyesi olmaz, dedim!…
***
İşte bu noktadan hareketle, elbette ki ilk yapılması gereken "kötülükleri, çirkinlikleri" ortadan kaldırmak, hayatı zorlaştıran etkenleri bertaraf edip, "kolaylaştıran" çözümler, üretmek gerekir!.. Bunlar icra edildikten sonra, güzellikler, gönül birliktelikleri, şenlikler, sevinçler, coşkular kendiliğinden, "zincirleme" kenetlenerek, gelişip, büyür!.. Hasılı, dün sorunları dillendirdik, bugün de, "güzelliklerden" söz edelim!… Belki de, kimi zaman tersten başlamak lazım… Güzellikleri büyütüp, kötülükleri, yok edebiliriz diye!..
***
Zerzevan 3 bin yıllık bir geçmişe sahip.. Ki öncesi de var.. Bir çok tarihçi ve bilim adamı; Zezevan'daki kalıntılar "mevcut tarihe dair anlatımlarda" değişime, rota değişikliğine neden olabilecek verilere sahip!.. Özellikle; "inanç" açısından!… Nitekim, yerli ve yabancı "turist" açısından, artık Zerzevan "uğrak" merkezi!… Tur operatörlerinden "tercih" edilen… Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ifadesini, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank'ın açılış gecesinde, söylediği gibi.. Burası Şanlıurfa'daki "Göbekli Tepe" gibi, turizmin cazibe merkezi olacak!…
***
Aslında, kadim şehir Diyarbakır her karış toprağı tarihsel noktada "buram buram" tarih ve medeniyet kokuyor.. Mezopotamya'nın beşiği, 33 medeniyetin "yaşam" bulduğu, İslam orduları tarafından fetih edildiği tarihten bu yana, tüm savaşlara, işgallere göğüs gerip, Bayrağını indirmeyen şehir.. Peygamberler, sahabeler, evliyalar diyarı!.. Ki, Beşinci Harem-i şerif var, Diyarbakır'da!… Neyse, tarihe odaklanınca, cümleler akıp gidiyor.. O muhteşem "Gökyüzü" buluşmasına gelelim!...
***
Etkinlik tam bir festival havasında gerçekleşti!… Yüzlerce genç son teknolojinin "baş döndüren" ihtişamı ve buluşlarıyla; bütünleştiler!… Havanın kararmasıyla Zerzevan kalesine davetlilerin tırmanış görselliği, başlı başına seyirlik... Astronomi alanındaki çalışmalarıyla tarihte öne çıkan gizemli Mithras Tapınağı'nın da bulunduğu kale… Tıpkı, Keçi Burcundan, Hevsel'in doyumsuz, "yeşilliğini" seyretmek gibi.. Buradan, "Gökyüzüne" odaklanıp, Yıldızları seyretmek, tarifi imkansız.. İşte buraya konulan "Gökyüzü Gözlem" noktası, bir deha aklı misali!…
***
Çünkü, tablo öylesine muhteşem, öylesine insanı ruhlar alemine götürüyor ki, sanki "gökyüzünün" bir yıldızı gibisiniz.. Yıldızlara "elinizle" dokunacak, yanında gibi.. Duygu seli, insanı bir astronot haline getirmiyor değildi…
Gök bilimi meraklılarının, son hilal evresinde olan Ay’ı, güneş sisteminin en büyük gezegeni Jüpiter’i, halkalı gezegen olarak da bilinen Satürn’ü ve daha birçok gök cismini gözlemleyerek uzayın gizemli derinliklerini keşfetmeye yoğunlaşmaları!… Hele ki alanda, kurulan çadırlar, bir başka ambians katıyordu, oradaki havaya!… Yerli ve yabancı bilim adamlarının yansıra, Büyükelçilerin eşleriyle birlikte etkinliğe dahil olmaları… Diyarbakır'a ve bölgeye özgü, müziğin yükselen sesi de!.. İkramlar…
***
Tabi etkinlik salt "ay ışığında gecenin derinliğine dalıp, gök yüzündeki yıldızları elleyip, okşamanın" muhteşem seyriyle bir alem olmakla değildi.. Gün içerisinde, teknoloji ve uzay bilimi hakkında, yapılan konuşmalar, bilim adamlarının sunumu!.. Yarışmalar ve Deney yap Türkiye, su roketi, Galileoskop yapımı, insansız hava aracı pilotluk eğitimi, uydu yapımı, uzay-zaman sürekliliği, Mars aracı yapımı gibi atölyelerin hareketliliği!
***
Herşey bir bütünlük içerisinde, Diyarbakır yılların, asırların ihmaliyle "tarihsel kimliğiyle" ilk kez bu kadar yakın ve özüne dönmüş, zaman dilimi içerisinde, seyrediyordu!…
***
Bakan Varank'ın, şu cümlesi anlamlıydı!… "Diyarbakır'ı gözyaşı ve acılarla değil, üretim, istihdam, teknoloji ve uzay bilimleriyle anmak istiyoruz.." Bu söz aslında, 7'den 70'e Diyarbakır'ın yüreğinden çıkan, seslendirilen ve dünyaya haykırandır… Ama denir ya, bu kadar muhteşem zenginlik içerisinde, kadim kent "kısır çekişmelerin yarattığı kanayan hadiseler yüzünden…" Ve çözüm üretemeyen kifayetsiz olup, ehil ve liyakatten ırak bir kesim seçilmiş ve atanmışların despotik anlayış ve felsefelerinden dolayı; "ötekileştirildi?"…
***
Yoksa!.. Evet böylesi bir anlayışın havası kadim şehrin üzerine kabus gibi yıllar yılı zulümkarca hakim olmamış olsaydı!.. Hafta sonu, Zerzevan kalesinde, topu topu bin 500 kişi olmazdı!… On binler, yüzbinler, hatta milyonlarca kişinin akın akın ettiği, Zerzevan Kalesi, o üç bin yıllık tarihi yapısıyla, daha bir "coşkuyla" muhteşem yıldızını parlatmış olurdu?…
***
İlk mekanik robotun, Diyarbakır'da yapıldığını, insanoğlunun ilk yerleşik düzene, Çayönü’nde geçtiğini tarihteki notlarda hatırlarsak!.. Söylenecek söz, bu kadim şehre çok ama çok "ihanetlikler" yapılmıştır…
***
Ama her şeye rağmen; Diyarbekir görülmeye, yaşamaya, havasını solumaya değer "kutsal" bir şehir.. Yaşayanına şeref, misafirine de arz-ı hürmette "başım gözüm üstüne…" İl dışından gelen meslektaşıma seslendiğim gibi; "ser sera ser çavan hati!!!…" Ve emeği geçen herkese kadim şehir adına, teşekkürler.. Darısı, gönül dostluklarının kazanımında olsun..
***
İDARİ ZAAFİYET Mİ?..
Gel gelelim, idari işleyişe!… Hep ifade ederim, "iki kurum" ya da yaşamın iki alanıyla alakalı hayli, "hassasiyet" sahibiyim.. Denir ya, "lafı edildi mi ayaktayım?".. Sağlık ve Milli Eğitim…
***
Önce Milli Eğitim'den başlayalım… Doğrusu, Milli Eğitim yine bildik, "zafiyetler" zincirine sahip!.. Yüz yüze eğitim başladı.. Bir dizi sorunlar ve sıkıntıların gölgesinde.. Ki daha 24 saat geçmedi ki, gelen şikayetler, gösterilen tepkiler, eğitim camiasında yükselen "vahim" bir hal-i durumdan söz ediliş.. Yani, her şey yerlerde!?..
***
Bakar mısınız, Selahattin Eyyubi Anadolu Lisesi’nin haline.. Eğitimin başladığı gün; "okul" onarıma alınmış.. Öğrenciler de, Ziya Gökalp Anadolu Lisesi'ne nakledilmiş.. İki okul birleşince, gel de curcunaya bak.. Mevcudiyet üç bin…
***
Derslik azlığından dolayı da "Okul ikili eğitime geçmiş!.." Bu da öğlenciler için, okuldan çıkış en az saat 20.00 suları.. Yani gecenin bir vakti… Eğitim Sen 1 No'lu Şube Başkanı Emine Akşahin mülakat vermiş.. Diyarbakır'da "eğitim vahim gidişat" sinyalini çakıyor!…
***
Peki, iki yıl okullar kapalıyken, "okulun onarımı ve bakımı" akıl edilmezken, neden okulların açıldığı haftaya "ihaleler ve bakım onarımlara" başlandı… Herkes kendi işkembesinden, bir şeyler söylüyor… Ama en gülüncü ise; Ağustos ayında "ödenekler geliyor da ondan imiş?".. Hadi ya!…
***
O zaman, eğitim ve öğretim takvimini "değiştirelim!.." Bu arada pandemi diyoruz, 40 öğrenciden fazla sınıflarda mevcudiyet olmamalı, diye nara atıyoruz, genelge yayınlıyoruz.. Ama Diyarbakır’ımızda, mevcudiyet 50 ila 70 arası!…
***
Ne diyelim "balık baştan" kokar misali!… Çünkü, "dikiş tutturamayan" bir eğitim sisteminde ve bakanlığından ne beklenebilir ki, "hali perişanlıktan" başka!.. Fazla da söze gerek var mı; "rant çarkının" tam teşekküllü dönmesi açısından!… Yok!…
***
Gelelim, "Sağlıktaki" hekim istifalarına.. Skandalların merkezine dönen Gazi Yaşargil'de son bir ayda; 24 hekimin istifa ettiği.. Ana nedenin de; "mobing" uygulaması!.. Yani idari keyfiyetlerin ve yoğun mesai ile, döner sermayenin verilmeyişi!… Yolsuzluk, usulsüzlük ve sağlık kurulundaki büyük sahteciliğin adli ve idari soruşturmasının devam ettiği bir dönemde; hala idari bir istikrarın da sağlanılmamış olması; kurumsal bir manidarlık içerdiğini ifade ederek..
***
Diyeceğim şu!… "Sağlıksız" bir eğitim, sağlıksız bir "nesli" doğurur.. Ki "Sağlıksız" bir sağlık sistemi ise; "yaşayanı" öldürür.. Maalesef, bu iki kurum ülke sathında olduğu gibi Diyarbakır’ımızda daha, "korkunç, dehşet ve vahim bir" işleyişle, "nesli de insanları da" heba ediyor!…
***
GÜNÜN SÖZÜ
İçtenlik ile nezaket birleşmedikçe zarafet, yetenek ile çaba birleşmedikçe marifet meydana gelmez.