HA GAYRET! BİR ADIM KALDI
Diyarbakırspor dün 'dev' bir adım attı. Dosta-düşmana 'ders-i' ibret şeklinde.
32 haftadır sürdürdüğü mücadelede atılan tarihi bir adım.
Küçümsenemez, sıradan görülemez. Olağandışı.
Kendi evinde 2–0 yenik duruma düşmesine rağmen; maçı lehine çevirerek 3–2 kazandı.
Güngören Belediyespor'u 'puansız', hanesine de altın harflerle üç puan yazarak.
Artık son virajda. Önümüzdeki pazar günü 'atacağı' bir adımla; 'finiş' diyecek.
4 yıldan bu yana özlemle yanıp-tutuştuğu Süper Lig'e 'engelsiz', merhaba diyecek.
***
Maçın analizini. Ya da son dakika gelen gol’ün 'gizemini'.
Sahadaki 'aktifliği'. Teknik heyetin 'taktiği', yönetimin görevini.
Seyircinin 'dur durak' bilmeyen tezahüratı. Bunların 'üzerinde' durmayacağım.
Zaten 'maçın' seyriyle alakalı detaylı yazı - yorum ve resimler var.
Onu spor servisindeki 'arkadaşlar' kaleme aldı.
Ben; Diyarbakırspor'un 'başarısındaki' sırra yönelmek istiyorum.
Yani; 'Başarı' nedir ve nasıl elde edilir? Bunun için 'gerekli' olan kriterler nedir?
Bu kadar "ekonomik sıkıntı" yaşanırken, bu kadar 'masa başı' oyunlar sahnelenirken.
'Bizans oyunlarını' geride bırakan futbol otoritesindeki 'derin' oluşumlar var iken.
Diyarbakırspor'un 'her şeye' rağmen; bu seviyeye gelmesindeki 'sihir' nedir?
***
Aslında cevap sorunun 'kendisinde' saklıdır. O da; 'İhtiyaçtır'!
Çünkü hiç bir başarı 'ihtiyaçtan' kaynaklı gelişmez. Mutlaka 'ihtiyaç' hasıl olur ki; yol haritası işleme girer.
Aksi taktirde; 'ihtiyacın' vuku bulmadığı hiç bir işlem 'sonuç' getirmez.
Tabi 'üç ana' kuralı da unutmamak gerekir. Hani deriz ya; 'olmazsa olmazlar' diye.
O da; İnançtır, azimdir ve samimiyettir. Bu üç ana "kural", yaşamın kudretidir.
Başarının da "olmazsa olmazıdır"! Çünkü "varlıkları" ihtiyaca dayalıdır.
Taktir edersiniz ki; "ihtiyacı" olmayanın başarı gibi bir isteği olamayacağı gibi; sıkıntısı da olmaz.
Duyulan ihtiyaca göre "başarı" nitelik geliştirir.
***
Başarı 'hedefe' yürümektir. Azim, inanç ve samimiyette 'hedefe' ulaşmaktır.
Hiç bir zaman 'başarı' tesadüfi gelişen vaka değildir. Tamamen kararlılığa ve çalışma gücüne endekslidir.
Ancak şu 'kriteri' de göz ardı etmemek gerekir. O da 'Sabırdır'. Sabır, azmin, İnancın ve samimiyetin 'mayasıdır'!
Bir amaç uğruna gösterilen çaba, belki de bir ideal uğruna verilen ödündür.
Tabi buradaki ödün, kişilikten ve ideallerden ödün değildir.
Rahatından, zevkten, sefadan ödün vermektir. Amacına kendini adamaktır.
İşte bu dünyanın en onurlu, en saygı duyulası davranışı mücadele ve mücadeleciliktir.
***
Lakin şu gerçek vardır; mücadelede yollar her zaman taşlarla doludur.
Belki de kişi bu taşlardan birisine takılıp düşecek, belki de dizi kanayacak, zarar görecek, üzülecektir.
Ama davası başarıya ulaşacak kişi, yere düştüğünde ağlaya ağlaya geri dönen, "bana ne ben yapmıyorum" demeyen.
Israrla ayağa kalkıp, yoluna devam edendir. İnançla yoğrulmuş kararlı mücadeleci bir kişiyi kimse durduramaz.
Çünkü o kişi her düştüğünde daha da güçlenerek yoluna devam edenlerdir.
Azmin, inancın ve mücadelenin önünde kimse duramaz.
İnsanın inancı azmi ve mücadelesi başarıyı yakalamasına zorunlu kılar.
Kibir, azmin sinsi bir düşmanıdır, bir arada geçinemezler.
***
Birinin el attığı yerde ötekisi rolünü yapamaz.
Her insanın kendine göre hayalleri vardır, ileriye dönük. Bu hayaller insanın geleceğini etkilediği için, neredeyse hayati bir önem taşır.
Çocukluğumuzdan beri benliğimizde çeşitlendirdiğimiz arzular, istekler, ileriye dönük hedefler, bizleri hayata hazırlamanın başlangıcını oluşturur. İnsanın özlem duyduğu isteklere, hayallere, ulaşmak istediği hedeflere, ulaşma azmiyle yaşamak insanı her gün biraz daha güçlü kılar.
Güçlü olmak hayat bulmacasının yarısını çözmeye benzer. Ne mutlu güçlüyüm, dimdik ayaktayım ve başaracağım diyene.
İşte Diyarbakırspor'daki 'başarı' da, bu serüvene naildir.
***
Dile kolay. Sahanın kahramanı 'futbolcuların' maç başı alacakları 32 maçı bulmuş.
Transfer taksitlerinin sadece yüzde 70'ini alabilmiş.
Alınan başarıya karşılık ödenmesi gereken 'primlerin' ekseriyeti ödenmiş değil.
6.5 Milyon TL bütçeyle kuruldu. Ancak şuana kadar bu meblağın yarısı bile 'ödenmediği gibi harcanmış" değil.
Diyarbakırsporun 'hiç bir' geliri yok. Var olanın da 'üzerinde' temlik var.
Anlayacağınız tek bir kuruş 'akıcı' gelir söz konusu değil.
Bu sıkıntıya rağmen 1,5 Milyon TL 'Süper Lig' döneminden kalma yabancı futbolcuların alacakları olarak FİFA'ya ödendi.
***
Bakınız! Sezon başından bugüne kadar 'defalarca' buradan 'ekonomik krizle' alakalı yazılarım oldu.
Ki bugün de aynı minvalde "kriz takımı' diyorum. Ne para, ne pul, ne destek.
Takım 'krizlerle' boğuştu. Takım 'dağılma' noktasına geldi. Devre arasını hatırlayalım.
Kamp dağılmış, takım iddia turnuvasından atılmış, ara transferde 12 futbolcu 'terk' etmişti.
Nerdeyse 'kapıya' kilit, Diyarbakırspor'a da 'silgi' çekilecekti.
Ama olmadı. İnanç, Azim, Samimiyet ve 'Sabır' herşeye 'rağmen' dedi.
***
Beşeri ilişkiler, oyuncuların 'onurlu' duruşları, Yönetimin 'samimiyeti'.
Teknik heyetin de 'özverisi'. Kulüpte çalışan aşçı, temizlikçi kadınlar.
10 aydan buyanadır 'maaş' alamamalarına rağmen. Herşey 'Diyarbakır ve Diyarbakırspor' için denildi.
İşte bu 'ilkeler' devreye girip başarının 'hamurunda' buluşunca; Diyarbakırspor 'inançla' yürüdü.
Ve bugüne gelindi. Artık 'Süper Lig'in kapısında. Bir adım kaldı.
Yani; 26 Nisan Pazar günü kendi sahasında Kasımpaşaspor'u 'yenerse' finişi göğüslemiş olacak.
Süper Lig'e çıkma ve Şampiyonluk 'turunu' atacak. Atacağına da inancım sonsuzdur.
***
Dün 'kâbus dolu' dakikalardan sonra alınan başarının kent üzerinde yarattığı 'sinerji' görülmeye değerdi.
Şehir merkezinde 'otomobillerle' ellerinde Diyarbakırspor bayrağıyla 'şehir turu' atan taraftarlar.
Ofis semtindeki 'gösteriler'. İnsanların yüzlerine yansıyan 'sevinç' ve mutluluk.
Bunlar 'parayla' sağlanacak veya satın alınacak 'duygular' değildir.
Gönüldür, duygudur, içten gelen samimiyetin 'dışa' vuruşudur. İnsanlar inanılmaz bir mutluluk yaşadı.
Onun için son çağrım olacak. Ki defalarca da ifade ediyorum.
Eğer Diyarbakır 'Büyük şehir' ise. Ve Güneydoğu'nun 'Süper incisi' ise.
O zaman 'gönlü de, yüreği de, samimiyeti de' Süper lig'de olmalı.
Gönül verdiği Futbol takımı da "Süper Lig'de bulunmalı.
Bu 'hedefe' ulaşmada ise 'bir adım' kaldı. O adım da; Pazar günü Kasımpaşa 'karşısında' alınacak galibiyettir.
O zaman da sevinç te, mutluluk da "doruk' noktaya ulaşacaktır.
***
Peki, bu takıma karşı görevini yapmayanlar bu tablodan hiç ders çıkarmıyor mu?
Bu kentin en büyük sosyal eğlencesinin Diyarbakırspor olduğunu ne zaman idrak edecekler?
Deve kuşu misali 'kafalarını kuma' gömenler ne zaman; 'gerçeklerin' farkına varacaklar?
Bilemiyorum. Ama bildiğim şudur; Gelin bu başarıyı 'taçlandıralım'.
İl Valisi Hüseyin Avni Mutlu'nun 'katkıları' küçümsenmez.
Ancak son bir isteğim olacak. Şu 32 Maç alacağına "çözüm" bulun. Sanırım toplam 300 bin TL tutarında.
Futbolcuların "maç alacağı", kulüpteki personellerin maaşları "ödenirse".
Pazar günkü Kasımpaşaspor maçına herkes "tam motivasyonla" çıkmış olur.
Ki bu motivasyonla sahaya çıkış rakip karşısında '1–0' önde çıkma anlamına gelir.
Müjdeli haberi Vali bey'den bekliyorum.
Evet. Diyarbakır'a bu mutlu ve sevinçli 'günleri' yaşatan;
Futbolculara, Teknik Heyete ve Yönetime Diyarbakır ahalisi adına, kendi adıma 'teşekkürlerimi' sunuyorum.
Ve 'Ha gayret'.