HAFTA SONU, KULİSLERDEN ESİNTİLER!

İsterseniz,

Hafta sonu “kulislerine” kulak kabartalım.

Neler olmuş.

Kim kime göndermede bulunmuş.

Mesajlarda ana gaye nedir.

Pek tabi ki;

“Kimsesizlik” filmine konu olan Diyarbakırspor’u hal-i pür melali.

***

Evet,

Köşenin müdavimleri hatırlarlar.

Cumartesi günkü yazımda;

Kısm-i olarak Diyarbakır Valisi Mustafa Toprak’tan söz etmiştim.

Özellikle;

Onarımı yapılan okulların açılış töreninde yaptığı konuşmaya binaen.

Çünkü o konuşma; gün içerisinde “hayli” polemik konusu oldu.

***

Şöyle ki;

Vali Toprak’ın o konuşmasında şöyle demişti:

“Diyarbakır'ın ya da İstanbul'un bir köyünde, mezrasında problem oluyorsa şüphesiz ki; bu olaylar hepimizi ilgilendiriyor.

Hepimizin ortak gayretiyle konuşmaktan öte bu konularda ne katkı koyduğumuz da ortaya çıkıyor.

İşin doğrusu çoğu açıklamaları falan da görüyoruz.

Vicdanımız buna elvermiyor, hangi vicdan buna yakışır?

O zaman vicdanların oluşan problemler noktasında hangi katkıyı ortaya koyuyor, hangi engelleri ortaya koyuyor ki; o çocuklarımız yanlış noktalara gitmesinler?”

***

İşte bu beyanat;

Gerek açılış törenine katılanlar tarafından,

Gerek haberciler

Ve gerekse bilahare konuşmanın içeriğinden haberdar olan birçok kesimde şu algıyı yarattı.

Vali Toprak bu ifadeleriyle;

‘Teröriste ağlamayan insan olamaz’ açıklamasıyla dikkatleri üzerine çeken Emniyet Müdürü Recep Güven’e göndermede bulundu diye değerlendirildi.

Ki bende;

Cumartesi günkü yazımda “böyle bir anlam çıkardığımı” sizlerle paylaşmıştım.

***

Diyarbakır’ın,

Gündemine mevzuu bu haliyle çıkınca, hafta sonunda çok daha farklı yorumlar geldi.

Vilayete yakın kesimde;

Vali Toprak, nihayetinde “emri altında” olan birine nasıl gönderme yapar?

Şayet;

Varsa bir arıza-i durum; “emir verir, hükmü yerine getirir”.

Doğrusu,

Doğru bir tespit ve değerlendirme ki bende “ikna” oldum!

Peki,

Vali Toprak’ın cephesinden gelen bilgiler ışığında bu sözleriyle Güven’i kast etmemişse kimi kast etmiştir.

Onu da, kesin bir dille öğrendim.

Meğer Vali Toprak’ın kast ettiği kesim;

“twitterdeki mesajlarında “vicdan sorgusu ve çağrısı” yapan Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir ile Van Milletvekili Özdal Üçer imiş.

***

“Vicdan çağrısına”,

“Vicdan sorgusu” öneren Vali Toprak’ın meramı böyle.

Bakalım,

Hafta içerisinde, karşı cephede nasıl bir yansıma yaşanacak.

Gönderme karşılık görecek mi, görmeyecek mi?

Bekleyip göreceğiz.

***

Bu arada;

Hafta sonu gündemi salt bu değildi.

Yoğunluk arz eden mevzuular doğrusu birbirini kovaladı.

Özelliklen de;

“Ölüm” riskine dayanan, Cezaevlerindeki açlık grevleri.

Cumartesi günü;

STK’lar eylem yaparak sorunun geldiği “acı noktaya” dikkat çekti.

Daha sonra siyasilerin açıklamaları oldu.

Tartışmasız olan;

Açlık grevleri, “Kürt sorunundaki çözümsüzlüğün” tepkisi ve sonucudur.

***

Çünkü;

Kanayan hadiseye karşı çözümsüzlük derinleştikçe “kan akıyor, ölümler” yaşanıyor.

Çatışma,

Şiddet, operasyon ve sıralanan “ölüm tabutları”.

Onun için;

Bu konuda siyasi iradenin ivedilikle bazı adımlar atması gerekir.

Hele ki,

Cezaevlerinde “ölüm” riskine dayanan açlık grevleri 41’inci günün dolduruyorsa.

***

Kurban Bayramı’nın arifesindeyiz.

Bir çağrıda bizden;

Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah Gül

Ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan “bir adım” atsın, açlık grevleri son bulsun.

Yoksa bu grev,

Bayram’ı da içine alırsa olabilecek “ölümlerin” toplumdaki yansıması da korkarım ki kötü olacaktır.

Gelin;

Topyekûn “Bayramı” barışın, kıvılcım tarihi olarak, ilan edelim.

Hem vicdanlara seslenelim,

Hem de vicdanları sorgulayalım ki; “ölümler” ed-i bes olsun.

***

...Ve gelelim spordaki utancımıza!

Yani;

Diyarbakırspor’un rezil-ü rüsva haline!

Dün, maçı vardı, sahaya çıkmadı.

Utanç verici bir durum.

Bizler ve kent açısından, kabulü mümkün olmayan bir sahipsizlik!

Baksanıza;

12 bin TL tutarında otel ve uçak bileti parası bulunamadığı için takım maça çıkamadı.

***

Aslında;

Diyarbakırspor’un yaşadığı hadiseler bir bütünlük içerisinde tam bir “araştırma tezi” olabilecek bir vaka

Bir-iki satırla geçiştirilmeyecek kadar;

İhanetlerle,

İç hesaplaşmalarla dolu olaylar silsilelisini içinde barındırıyor.

Mesele 12 bin TL’nin;

Bulunamaması ya da verilmek istenmemesi mi?

Değil, daha derini var?

***

Mesela şu kayyum neden 1,5 aydır atanmıyor?

Ya bir de; Müfettiş raporları!

2 yıl önce hazırlandı, olay yargıda ama bir arpa boyu kadar ilerleme var mı?

Yolsuzluklar, usulsüzlükler diz boyu.

Peki, tüm sorun bu mu?

Bana göre olay çok daha farklı.

Siyasi otorite Diyarbakırspor’u cezalandırıyor.

Ve bunu da açıkça değil sinsice ve erite erite yapıyor.

***

Bugün;

Dünya spor kamuoyunda alay konusu Diyarbakırspor!

Aslında;

Fakat farkında olmadıkları bir şey var, eriyen her ne kadar Diyarbakırspor’un kurumsal yapısı ise, alay konusu yapılan kendileridir.

Tepkiyi de,

Öfkeyi de, bedduayı da, kendileri alıyor.

Bu halk bunun muhasebesini mutlaka yapmaktadır.

Bedeli ağır olacak!

Ama bugün, ama yarın!

***

Çünkü

Diyarbakırspor salt spor kulübü değil, bölge için bir kaynaşma dengesiydi.

Moraldi, atta kimlikti.

Nasıl bir değere ihanet ettiklerini er veya geç öğrenip-görecek!

Belki o zaman da siyaset arenasında onlar olmayacak.

***

Gel gelelim;

Diyarbakırspor’da bunlar olurken, Büyükşehir Belediyespor doğrusu göğsümüzü kabartıyor.

Dün Üsküdar Anadolu’yu 3–1 yenerek ligde tabiri caizse 7’de 7 yaptı.

Henüz erken ama adım adım şampiyonluğa koşuyor.

Uygun ve doğru adımlarla gidiyor.

Kısa sürede seyirci ile de bütünleştiler.

Şu an kupa dâhil Türkiye’de tüm resmi maçları kazanan tek takım.

***

Doğrusu,

Diyarbakırspor’un bir nebze de olsun, üzüntüsünü unutturuyorlar.

Bundan dolayı da;

Metin Kılavuz Başkanı, teknik heyeti ve futbolcuları kutluyorum.

Biraz erken olabilir ama benim bazı uyarılarım da olacak.

Diyarbakırspor’u idari anlamda ve tribün bazında el âleme rezil eden anlayışın içinize sızmasına dikkat edin.

Son zamanlarda bakıyorum bazı zevatlar Büyükşehir Belediyespor’u ele geçirmeye çalışıyor.

Aman dikkat!

***

Ha bir de isim olayı var.

Kulübün kente mal edilmesi için 1968 Diyarbakırspor veya Diyarbekirspor fark etmez, sağlam bir tüzükle hayat bulabilir.

Her renge saygımız var!

Ama Yeşil-Kırmızı’nın özel anlamı var.

Bize ulaşan bilgilere göre bu konularda çalışma da varmış; uyarıma dikkat edin!