HALA; BAŞKAN ATANMADI?

Bilmem!
Duyumunuz oldu mu ya da haberdar mısınız?
AK Parti Diyarbakır İl Teşkilat Başkanı kim oldu?
Ya da;
Hangi zat-ı muhteremde karar kılındı diye!
Veyahut,
Diyarbakır'daki "yoklamada" öne çıkan hangi isimler "yarışın" aktörleri sınavına dâhil edildi!
Doğrusu;
Sizin bu konuyla alakalı bilginizin ne olduğunu bilmiyorum.
Ancak benden sorarsanız;
Dün akşam saatlerine kadar ilk iki soru kesin bir dille cevap bulmuş değildi!
Yani;
8 yıllık ömre sahip olan AK Parti'de görev yapacak 6. İl Başkanı olma vasfını alacak kişide henüz hemfikirlik yok!

***

Tabi;
Bu hemfikirlik belirsizliği il başkanı olabilme liyakatinden mi kaynaklı?
Yoksa;
Ağabeyler noktasında aşılamayan engellerin varlığından mıdır?
Veya;
Diyarbakır'da icra edilen "yoklamada" öne çıkan isimlerdeki "istemez lük mü?".
Malum;
Formlardaki "anlatımların" oluşturduğu eleştiri rüzgârı hayli sert esmişti.
Özellikle;
Vesayet icra edilen bir yapının "duruma" karar kıldıracağına ilişkin.
Genel itibariyle;
Bunlardan kaynaklı bir hemfikirsizlik olacak ki, henüz karar verilmiş değil.
Yani anlayacağınız belirsizlik bu saat vaktiyle, aşılmamıştır.
Ama;
Bu değildir ki AK Parti'de bir sessizlik veya uyuma var.

***

Bilakis;
Aldığım son dakika bilgilerine göre Ankara eksenli hareketlilik son virajda.
Artık;
Son nokta konulacak babında bir seyir işliyor.
Çünkü;
Önceki gün Parti Genel Merkezinin çağrısı üzerine 5 aday şahsiyet Ankara'ya davet edilmiş.
Gelin görüşelim diye!
Bunlardan 3'ü daha önce Diyarbakır Merkez ilçe teşkilat başkanları.
Geriye kalan diğer ikisi ise; Parti'ye yakın iki zat!
Burda isimlerini vermek istemiyorum.
Niye diye sorarsanız, "üzerlerinde" söz dalaşı gelişebilir noktasında, şimdilik böyle diyorum.
Genel ifadeyle;
AK Parti'nin "teşkilat" yapısında yer alan isimler bunlar!
Belki;
AK Parti daha önce benzer durumların yaşandığı "dışarıdan" ithal edici bir isme evet demeyecek.
Belki;
İlk kez AK Parti bizlerin ve partililerin zorlamasıyla "liyakati" öne çıkaran bir tercihi ortaya koyacak.

***

Neyse!
Bakalım;
Mülakatta nasıl bir "liyakat" stratejisi çizilecek!
Ve,
Diyarbakır'ı yüzyılın seçimine hangi isim hazırlayacak?
Sanırım;
Hafta içerisinde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan "karar" verecek!
Malumunuz üzre;
Salı günü Parti grup toplantısından hemen sonra Parti Merkez Kurulu toplanıyor.
Öyle anlaşılıyor ki;
Ülke genelinde Milletvekilliği için istifa eden yaklaşık 30'un üzerindeki İl Başkanının yerine atanacaklar.
Bu toplantıda ele alınıp, kesinlik kazanacak.
Anlayacağınız;
Bir kaç gün daha "siyasi kulislerin" hareketliliğine.
Ve pek tabi ki; "merak" sayikasına kürek sallamaya devam edeceğiz; "il başkanı kim olacak" noktasında.

***

DERS-İ İBRET VESİKASI!

Önceki gün;
Bir bayan okurum aradı!
Defne Joy Foster'ın ölümüyle alakalı; fikrinizi görmedik?
Bu konuda;
Ne düşünüyorsunuz diye sordu?
Araya hafta sonu;
Girmesinden dolayı bugün düşüncemi açıklıyorum, "Defne'nin" ölümü sonrasındaki, tartışmaların eksensizliğini!
Hem;
Okurumun sorusunun cevap bulması.
Hem de;
Sizlerin fikrimize şahit olmanız babında, bugün konuşuyoruz!
Takdir edersiniz ki;
Her ölüm kendi iç dünyasında olduğu gibi, dışa vurgusunda ders-i ibret ihtiva eder!
Ki bu ekseriyetiyle;
"İnanç" ve tabi ki; ahlaki değerlerine "ağırlık" verilerek, konuşulur!
Hani deriz ya;
"Ölenle ölünmez" ama ölenin ardından bıraktığı, ibret vesikası nedir?
Ölümün;
İbret hali neye kâmildir diye?

***

Malum;
Defne Joy Foster'ın ölümü bir haftadan buyanadır konuşuluyor-tartışılıyor!
Öyle ki;
Üzerine fikri "harmanlama" yapmayan kalmadı.
Tabi;
Ölümün üzerine kurgulanan fikirler biraz çok biraz da uçuk!
Çünkü;
Defne'nin "yaşam değeri ve ölümle buluştuğu zaman ve mekan" açısından, hayli sorgulayıcı.
İşte bundan dolayıdır ki;
Herkes meselenin bir noktasında "ders-i ibret" kâmil etmek istiyor.
Bakın;
Kimi Defne'nin hayat şeklini.
Kimi ölümüne neden olan sağlığı.
Kimi, Ardında bıraktığı eş ve çocuğunun hal-i ruhiyeti!
Ve kimileri de;
Ahlaki yönüyle bir gecelik ilişkiye meyil olan hayat-i durumuna, düşünce getiriyor!
Velhasıl;
Şahsen "ölünün arkasında konuşmanın" manidar bir düşünce ihtiva ettiğini söyleyenlerdenim.

***

Ancak;
Sonuç itibariyle şunu vurgulamak istiyorum!
İbretlik bir ölümdü...
İbretimizi almamız gereken bir ders-i anlatımdır.
Ve pek tabi ki;
Toplumsal düzeyde bir kez daha "Ahlaki" sorgulamanın, yapılması gerektiği idrakine varmamız gerekir.
Her ne kadar;
Tartışılır bir yön var ise de.
Bazı kesimlerin;
Hedefi olan, hatta saldırılar düzenlenen Hıncal Uluç ki, pek meşrebimiz bir olmamasına rağmen.
Yazınının ekseriyetine katılmıyorsam da!
"Su testisi su yolunda kırılır" tanımında, haklı yanı da yok değil!
Zaten bugün toplumsal muzdaripliğimiz;
Fuhuş,
Uyuşturucu,
Rüşvet,
Suistimal,
Hırsızlık, üçkâğıt ve Ahlaki yoksunluğun getirdiği "dehşetli" tablo ortada.
Ahlaksızlığın bininin bir para olduğu gerçeği, göz ardı edilemez.
Yozlaşan bir ahlak, ha bire dehşet içerisinde "kemiriyor" toplumu!
Velhasıl;
Ölüm herkes içindir, ama ölümün ardından böylesi ibret vesikası olan bir "hayat şekli" deşifre olmaz ise.