HAREKETLİLİK VAR, HEYECAN YOK
Dünkü sohbetimiz; "kentin trafik akışı ve trafik ışıklarının yokluğu" üzerineydi.
Günlük yaşamın "çekilmez" mevzularından biri.
Özellikle; nüfus artışına paralel araç sayısındaki patlama.
Ve bu patlamayı karşılayamayan "alt yapı"!
Beri yandan da; "Kent kültürü" noktasındaki zaafiyetimiz.
Tüm bunların "bir araya" gelmesiyle oluşan; "keşmekeşlik"!
Sohbete "olumlu" yönde "kapsamlı" tepkiler aldım.
Durumun "eğitimle" alakalı olduğu gibi; yerel yönetimin de "hizmet" anlayışı önemli.
Mevzuya yeni fikirler de geliştirildi.
Mesela; Balıkçılarbaşı, Urfakapı, Bağlar dörtyolda "neden trafik ışıkları" yok diye.
Sohbeti bu yönde koyulaştıracaktım.
Ancak; "Siyaset ve Diyarbakır'daki hareketlilik" öne çıktı.
O nedenle; "Siyasi trafiği" bugün öne aldık.
Onu konuşacağız.
***
Bildiğiniz gibi; 29 Mart Seçim takviminde "yapraklar" hızla düşüyor.
Zaman daralınca hareketlilik ve tansiyon da bir o kadar "yükseliyor"!
Kentte Trafik yoğun. Konvoylar kalabalık.
Tabi bunların da "trafikte yaşanan keşmekeşliğe" yakalandıklarını düşünürsek.
Aman ha. İnanıyorum ki resmi görmek istemezsiniz.
Neyse. Hava sisli olsa da "seçim bereketi" dün yüksekti.
Hatırlarsanız önceki gün; DTP "çıkarması" vardı.
Ahmet Türk ve diğer parti kurmayları kentteydi.
Hem Diyarbakır Belediye Başkan adaylarını.
Hem de bölgenin birçok kentinin başkan adaylarını açıkladı.
"Bu seçimler varlığımızdır" mesajı verilerek.
Ve ardından Türk, yanında Baydemir'le birlikte Avrupa'ya gitti.
5. Kürt Konferansına katılmak üzere. Dün de oradan mesaj verdi;
"Kürt sorunu, Filistin-İsrail sorunundan daha büyüktür" diye.
***
Fazla konu dağıtmadan.
Seçim "yarışında" DTP rahat.
Bir önceki "seçimlerde" sergilediği ince hesapları düşünmüyor.
Veya düşünmediğini hissettirerek, başka "markajlarla mı" işi götürmek istiyor.
Yoksa bir önceki seçimdeki "oy farkının" rehaveti mi üzerinde?
Bilemiyorum.
Ama görüntü; "nasıl olsa" alırız hissettiriyor...
Eğer "DTP seçimi" çantada keklik görüyorsa; "büyük bir yanlışın" içinde.
Riskli bir durum.
Çünkü mevzuu "tercih" meselesi olunca; "değişkenlik" kaçınılmaz olur.
Onun için de; "dikkatli olmak" gerekir.
***
Gel gelelim.
AK Parti'ye.
Onlar da dün Parti "kurmaylarının" desteğiyle; arz-ı endam ettiler.
Tıpkı DTP gibi adaylarını tanıttı.
Genel Merkez patentli "bir görüntü" geliştirerek.
Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker.
Genel Başkan Yardımcıları Abdulkadir Aksu.
Hüseyin Tanrıverdi ve Necati Çetinkaya.
Tabi Milletvekilleri de "tam kadro hazır!
Eksiksiz bir şekilde.
DTP de Genel Başkan ve Kurmayların "katılımıyla" poz vermişti.
AK Partililer dün;
"Başbakan Erdoğan'dan Diyarbakır halkına selam getirdik" diyerek söze başladılar.
İlginin ve önemin "arz" ettiği bir ortamda; adaylar bir adım öne çıktı.
Arzu'nun Diyarbakır'la tek cümlelik bir vaadi vardı:
"Sevginin, barışın, kardeşliğin ve zenginliğin paylaşıldığı bir Diyarbakır vaat ediyorum" diye.
***
Öyle ya.
Bundan sonrası "oy reytingini" artırmaya yönelik; siyasi aktiflik.
Daha önceki yazılarımda "duruma" kısmi bakışlar getirdim.
"Evet, şartlar eşit. Ancak; "kozlar" eşit değil".
Önümüzdeki günlerde; "kozların neden eşit" olmadığını dillendireceğim.
Çünkü daha çok konuşacak konu ve zaman vardır.
Ama ben önce; AK Parti'deki "heyecanı" göz önüne getirmek istiyorum.
Yani "heyecan analizi"
Hani derler ya; "işe dört elle sarılma" var mı, yok mu diye.
Bu anlamda seçimi "kazanmada istekli mi, isteksiz mi"?
Ne kadar istiyor, ne kadar istemiyor?
Başarırlar mı, başaramazlar mı?
***
Değişkenliği "göz ardı" etmeden; Seçim takviminde "gelişebilecekleri" de düşünerek.
Şuan için AK Parti'de "bir rahatlama" göremiyorum.
Bu rahatlama "seçimi" kazanırım rahatlaması değil.
Kendi içindeki "siyasi" yapıda rahat değil.
Onun için de; tedirgin.
Ama bir o kadar da 'heyecansız'!
Neden böyle bir kanı gelişti?
Çünkü dünkü "tanıtım esnasındaki" alaka düşüktü.
İlgi az, atmosfer heyecansızdı.
Nitekim bu yönde; birçok kişi aradı.
"Kalabalık var mı yok mu?"
Çünkü AK Parti'nin seçim öncesi ilk "gövde gösterisi"
Pek de; "pozitif" bir anlatım veremedim. İlgi azdı.
Belki diyebilirler.
Havanın sisli oluşu nedeniyle Parti Kurmayları ve Adaylarımız "hava ulaşımı" rötarına takıldı.
Diyarbakır yerine Mardin'e indiler. Gelişleri-gidişleri zaman aldı.
Saat 10.00'da başlaması gereken toplantı; 14.00'de başladı. Bu nedenle "ilgi düşüktü".
Gelenler vardı, zaman gecikince gittiler.
Kısmen haklı olabilirler.
Ama özde; durum biraz öyle bir resim getirmiyor.
Bu kadar parti "kurmayına" rağmen, ilgi düşük.
Yarın diyebilirler bir düğün salonunu dahi doldurmayan meydanları nasıl doldurtur?
Kendinden emin olmayan, seçimi kazanmada nasıl emin olur diye?
***
Seçmeni ikna etmek güç.
Evet. Düşünmüyor değilim.
"Son dakika" aday manevraları "küskünler mi" geliştirdi ki; "istenilen" kalabalık yoktu.
Ya da birileri "Arzu"yu mu istemedi ki; "heyecanlı" bir atmosfer oluşturulmadı.
Bilemiyorum.
Ama bildiğim; "tanıtım toplantısıyla" alakalı elime ulaşan görüntüler.
Ve aktarılan bilgiler "durumun" heyecan taşımadığıdır. İlginin de düşük olduğu.
Yani iktidar partisine "yakışır" bir tanıtım yoktu.
Önümüzdeki günlerde bu durumun "açıklayıcı" bilgileri gelecek.
Kulis arkası diye. Ancak Arzu'nun şu ifadesi bana biraz manidar geldi.
"Başbakan'ın emanetiyim"!
Arzu'nun işi zor. Hele hele "heyecanı ve ilgiyi" yükseltme anlamında "çok çaba" sarf etmeli.
Arzu'nun Diyarbakır'la alakalı "ortaya koyacağı" projeler.
Ve kafasındaki "düşünceler" önemli.
Şayet; "o önemli" projeleri ve yapmayı planladıklarını tanıtım toplantısındaki "görüntüyle" halka anlatılırsa; bir hayli yorulacak gibi geliyor bana.
Fazla söze gerek yok.
Arzu'nun işi zor.
Rakip güçlü.
Rakip "yerel anlamda" heyecanı geliştirmekte usta.
Rakip nabzı "elde" tutmada bilinçli.
O nedenle; "Kale düşürmek" kolay değil.
Hele bir de "iki dönem" kalenin idaresinin rakibin elinde olduğunu düşünürsen.
Ama her şeye rağmen;
"Seçim startı" hayırlı olsun.
Demokrasiye "yakışır" bir ortamda seçim süreci işlem görsün.