HASTANE ÜŞÜYOR
Yazmıştım!
Dağkapı yerleşkesindeki,
Eğitim ve Araştırma Hastanesi "buz" kesiyor!
Kalorifer yanmıyor.
Poliklinikler "buz hane".
Personel, doktor, hasta.
Ahali yekvücut, "donuyoruz" feryadını basıyor diye!
***
Günler geçti.
Şehir, "Sibirya" atmosferini üstünden hala atmış değil.
Gündüz, eksi 5.
Gece ise, eksi 15'lere kadar çıktı hava sıcaklığı!
Ama hala buradan, "şikâyet" alıyorum.
Yani, zafiyet sürüyor!
Kalorifer sorunu kısm-i olarak devam ediyor.
Çözülmüş değil.
***
Gelelim.
Elazığ yolu üzerindeki 450 yataklı, hastanenin hal-i vaziyetine!
Yazık!
Gelen giden, yönetimlerin zafiyetine, "kurban" gitti.
Öyle ki sorumsuzluklar zinciriyle devasa modern hastane "atıl" hale getirildi.
***
Nitekim.
Burada da üç gündür, "ısıtma sistemi" devre dışı!
Çalışmıyor.
Hastalar üşüyor.
Personel üşüyor,
Hasta bakıcıları donuyor,
Refakatçiler ise buz kesmiş durumda!
***
Doktorlar.
Soğuklar yüzünden "poliklinik" yapamaz hale gelmiş!
Öyle ki acil hastalar ve refakatçiler, "ısınacak" yer arıyor.
Fıldır-fıldır hastane koridorlarını aşındırıyorlar.
Neresi "sıcak ve ısıtıcı var" diye.
***
Tabi durum vahim olunca.
Hali hazırda;
Hastane elektrik "ısıtıcılarıyla" dolup taşmış durumda.
Her hastanın başında bir ufo.
Her doktorun odasında bir ufo.
Elektriklerin kesilmesi de ayrı bir muamma!
***
Ne günlere kaldık.
Denilene göre ısıtma sistemindeki arıza da, "su borularının" donmasından kaynaklı!
Sağlık Bakanlığı dün açıklama yaptı.
Arazı kısa sürede giderilecek!
"Ağır kış şartları" neden olmuş, ısıtma sisteminin devre dışı kalmasına!
Don erirse!
***
İyi de!
Çalışan bir sistem.
Hele ki hastane gibi 24 saat "işlev" görmesi gereken bir kurum!
Havaların Sibirya hali de malum.
Sistem daime işlev görmesi gerekli.
Nasıl oluyor da, "donmadan" kaynaklı devre dışı kalıyor!
Teknik bazda hayli zor!
***
Şöyle ki.
Isıtma sistemi bir saat çalışıp beş saat çalışan bir mekanizma değim.
Sürekli çalışması gerekiyor.
Ki haliyle "suyun devir dayımı da" süreklilik arz ediyor!
Demek ki neden başka?
***
Çünkü.
Sistemin "yıllık" bakımı yapılmamış!
Hele ki, yaz dönemindeki bakım!
Tıpkı, Asansörlerin "rezalet" durumu gibi.
Malum hatırlarsanız!
Hastanenin asansörlerinin bakım onarımını "temizlikçi firma" almıştı.
İhale karşılığı!
***
Sonuç ne oldu?
Bir süre sonra 22 asansör bir anda "devre dışı" kaldı.
Hele ki, 8 kişilik asansöre 15–20 kişinin bindirilmesi de ayrı bir muammaydı.
Düşen düşene!
Anlayacağınız.
Eğitim ve Araştırma Hastanesi her haliyle "zafiyet" kurbanı.
***
Eş'e, dost'a.
Yandaş'a "para" kazandırmak!
Vurgun.
Usulsüzlük ikmaliyle, "getirim" sağlamak.
Kısacası.
"İn'liklerle", koca hastane daha ilk yılında "darbe üstüne darbe" yemeye başladı.
***
Acil'i genişletiyoruz,
Çevre'yi büyütüyoruz,
Yanık ünitesi inşa ediyoruz,
Servis geçişlerini değiştiriyoruz,
Öyle ki, akıl binanın, "kazma-kürek" görmeyen metre karesi kalmadı.
Bir anda akıllı bina "akılsız" hale getirildi.
***
Binanın, "proje" yapımı alt üst edildi.
Her gelen;
İdareci "duayen mühendis-mimar" misali yık-yap-boz!
Tabi tüm bunlar "akçe" kazandırma gayretiyle yapıldı.
Hem de, "milyonluk" ihaleler yapılarak.
Ki en son koca devasa hastanenin "drenajı" yok denildi.
O nedenle, "bina su alıyor" bahanesi üretildi.
Hatta izolasyondan dahi söz edildi.
***
Olur mu?
Olmaz, ama "olur" diye desise yaratıldı.
İhalesi de ayrı.
1.5 Milyon lira civarında, peşkeş çekildi.
Sonra, kış ortası kazı yapıldı.
Bakıldı ki, "drenaj var" hemen üstü örtüldü.
***
Kılıf bulma gayretine girildi.
Bu kez; "çalışmıyordu da ondan" ihale yapılıp onarılıyor denildi?
Bir iki kazmayla "iş bittiye" getirildi.
Dile kolay.
Koca hastanenin drenajı '-yeniden inşası-onarımı- "bir ay bile sürmedi!"
Kendilerince bitti!
***
Peki.
Geriye ne kaldı…
Geriye koca hastaneyi "harabeye, çamur deryasına" dönüştüren kalıntılar kaldı.
Atıklar bile temizlenmedi.
Hal-i hazırda, temizlenecek gibi de değil.
Hastanenin hali, insanda zihin bunalımı yaratıyor!
Müsebbipler neden sorgulanmıyor?
***
Bazı zevatlar da yazıp-çizdi
Kendilerince, hesap sorulmuyor diye!
Kendine vazife çıkararak.
Tabi hesabı;
Yönetimlere,
Zafiyet içerisinde olanlara, sorumlulara değil.
Neymiş, "inşaatı yapandan" sorun!
Vur abalıya!
***
Zaten!
Böyleleri yüzünden "hakikatler" hep gözardı ediliyor.
Onun için de!
Ehil ve liyakat sahibi olmayan,
Kendi menfaatinin dışında, "icra" düşüncesi bulunmayanlar.
Hele hele.
Sazanları "yemliyorsa" "istediği" şekilde at koşturabiliyorlar idarecilikte.
***
Klişeleşmiş bir ifade olacak.
Ama mevzuuya "cuk" diye oturmuyor değil.
Onun için ifade edeyim.
Diyarbakır sahipsiz bir kent.
Ve sessiz!
Haliyle "abalı" olunca, doğal olarak gelen vuruyor giden vuruyor…
Pardon, gelen soyuyor-giden soyuyor!
Küfrü de, tuz-biber oluveriyor!
***
Koca bir hastane!
İlgisizlikten,
Bakımsızlıktan,
Sorumsuzluktan "atıl hale getirildi?"
Kış ortası.
Hastalar, personel, gelin-giden "üşüyor"?
***
Tabi ki, bizde vicdansız sazanlar olmalayım.
Hal-i hazırdaki mevzuudan;
Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreteri Doç. Dr. İbrahim Uygun sorumlu değil.
Çünkü yeni göreve başladı.
Ki, kurumdan gelen biri de değil.
Dışarıdan geldi.
Ama mahiyetindekilerin, "vebali" çoktur.
Onun için, Sayın Uygun'un "işi de hayl-i zordur".
Allah yardımcısı olsun..
Enkazla nasıl baş edeceğini doğrusu merak ediyorum.
Kolay gelsin!
***
Sonuç itibariyle.
İvedilikle;
Şu "ısıtma sistemi" devreye sokulsun.
Hastalar, çalışanlar, "üşüme" işkencesinden kurtulsun!
Beklenti şimdilik bu!
***
BÜYÜKTİMUR'LA GÜNDEM!
Haberiniz olsun!
Bu akşam, saat 23.00'te.
Uzay ve Söz tv'de,
Büyüktimur'la Gündem var.
Yine,
Ülkenin ve bölgenin en sıcak konu başlıklarını ele alıyor.
Sizleri de, programa bekliyoruz!