Hastanedeki kepazelik!
Dağkapı’daki,
Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde yaşananlar.
Doğrusu,
Az sonra duyacaklarınıza.
Ve tabi ki,
Gazetenin birinci sayfasında yer alan haberi okuduğunuzda, “şaşkına” döneceksiniz.
Yuh diyerek.
Hem de binlerce kez yuh çekerek!
Bu nasıl;
Bir kepazelikler zinciri ki, “ulu orta” keyfe mayışa hadiseler vuku buluyor.
Akıl-sır erdirmek zor.
***
Hadise şöyle;
İsmi saklı 19 yaşındaki genç bir kadın.
Hafta içerisinde,
Polise sığınarak diyor ki, “Hastanede bir mahkûm tarafından tecavüze uğradım.”
Yanlış duymadınız; “Tutuklu bir mahkûm” tarafından diyor.
Başkasından söz etmiyor.
Ve şikâyetçi oluyor.
Polis şikâyeti soruşturma kapsamına alarak, harekete geçiyor.
***
Bunun üzerine;
İlk etapta, hastanenin güvenlik kameralarını inceliyor.
Görülüyor ki,
Kepazeliklerin başaktörü, Ercan K.
Nam-ı diğer; “hırsız” Ercan.
Bu suçtan dolayı da; Tarım Yarı Açık Cezaevinde tutuklu bir mahkûm.
Geçtiğimiz hafta,
Rahatsızlığı nedeniyle hastaneye sevk edilmiş.
İlk muayenesinden sonra; “Üroloji” servisinde tedavi altına alınmış.
***
Kamera kayıtlarında,
Ercan K. “tecavüzü” icra ettiği günü sabah erken saatlerde hastaneden çıkıyor.
Bir süre sonra da yanında şikâyetçi olan kadınla geri geliyor.
Mahkûm ile genç kadın, “bir odaya” giriyor.
Zorla mı, isteyerek mi meçhul!
Bir süre sonra;
Kadın hastaneden “büyük bir telaş ve hışımla” çıkıyor.
Direk polise gidiyor.
***
Şuan;
Tecavüze uğrayan kadın, devletin “koruması” altına alındı.
Resmi kayıtlara göre;
Kadın kimsesiz ve terk edilmiş biri.
Hatta bir süre;
Sosyal Hizmetlere Bağlı Sığınma evinde,
Daha sonra da,
Kendi isteğiyle buradan ayrılıp Belediye Sığınma evine gitmiş.
Tecavüz olayı da,
Kadının Belediye Sığınma evinden ayrıldığı gün yaşanmış.
Tesadüf mü?
***
Peki,
Nam-ı diğer Hırsız Ercan.
Nasıl oluyorsa;
Olayın ardından, hastaneden firar ediyor. Şuan sıra kadem.
Polis adli ve idari tahkikat başlatmış.
Sonuç ne çıkar, bilemiyorum.
Bekleyip-göreceğiz!
***
Şimdi gelelim;
Kepazeliklerin vücuda gelmesindeki zafiyetlere.
Öncelikle;
Tutuklu bir mahkûm, “ister siyasi ister adi” suçtan olsun.
Veya kapalı ya da açık cezaevinden, gelin biri olsun.
Sonuçta; “tutuklu ve mahkûm”.
Bu şahıs nasıl oluyor da, “hastaneden” elini-kolunu sallayarak çıkabiliyor.
Ve bu şahıs aynı meyanda yine elini kolunu sallayarak, hastaneye gelebiliyor.
Hem de yanında, “genç” bir bayanla.
***
Sonra da;
Bu bayanı, güvenlik kameralarının huzurunda odaya sokuyor.
Genç kadının iddiasına göre; “becerip” dışarı bırakıyor.
Tüm bunlara ek olarak da,
Şikâyeti ve ihbarı, fark ederek “hastaneden” kaçıp kayıplara karışıyor.
***
Sormak istiyorum;
Nerde hastanenin güvenliği,
Nerde hastanedeki tutuklu mahkumların bulunduğu koğuştaki, asker ya da gardiyan.
Ziyaretçi için,
Refakatçi için,
Hatta hastaneye gelen hasta için, “bin dereden su getiren”, güvenlik kordonu, Nam-ı diğer Ercan K’ye niye işlenmedi.
Bir de, güvenlik kameraları takip altında değil mi?
İllaki, hadise vuku bulduktan sonra mı, “O kamera görüntülerine” bakılacak?
***
Velhasıl,
Hadise nasıl kirli bir “ruhla” icra edilmişse.
Diyorum ki; aynı meyanda kirli ve karışık bir zafiyetle de destek görmüştür.
Tabi bir de; 19 yaşındaki kadının, “yaşam sırları da” ayrı bir muamma.
Sığınma evlerini dolaşmış.
Sonra da, ayrıldığı günün sabahı “tecavüze” uğramış.
Masumiyeti ciddi bir sorgu ister.
Neme lazım; “mevzuuda” itiraf ve suçlama da çıkabilir.
***
Evet,
Bu rezilliğin, her yönüyle ortaya çıkması gerekir.
Tüm bu sorular cevap aradığı gibi.
Sorumluluk, zafiyeti de ciddi sorgulanmalı.
Çünkü son dönemlerde cinsel yönden hastanelerde yaşanan rezillikler, sıradanlaştı.
İnsanlar, artık hastanelere korku ve tedirginlik içerisinde gidecekler.
Acaba başıma bir şey gelebilir mi diye!