HASTANELERİN HAL-İ VAZİYETİ!

Çocuk.

Doğum.

Ağız ve Diş.

Devlet.

Eğitim ve Araştırma!

Yani yekûnuyla hastanelerimizin maşallahı var!

İcraat hak getire.

Hep vukuatla, arz-ı endam ediyorlar.

Olumlu yok, olumsuzluk çok!

Şimdi de, "işgal" altındalar.

Aslında yeni türeyen bir sorun değil.

Yıllardır var?

Ama hal-i hazırdaki durum beri-berdanın da ötesine geçti!

***

Hastane bahçeleri!

Çaycıyı.

Simitçiyi.

Ciğerciyi, kebapçıyı bıraktık.

Sağlı sollu seyyar satıcılar da ayrı.

Önüne gelen, "tezgâh" kuruyor.

Yetmiyor, "çay" ocağı.

Olmuyor bu kez "cafe" inşa edilir hale gelindi?

Suyu da.

Elektriği de ne hikmetse hastaneden alıyor…

Bedava ya!

Kim nasıl yapıyor.

İzni veren kim meçhul.

Sahi buraların işletme ruhsatını kim veriyor?

Belediye mi, Hastaneler mi, Milli Emlak mı?

Hijyenik kontrollerini kim yapıyor?

Kontrol edeni var mı?

Bilemiyorum.

Ama görüntü "orman nizamı".

Hastane mi, semt pazarı mı, çöplük merkezi mi belli değil.

***

Hele ki, Çocuk Hastanesi.

Üç Kuyu hastanesinin bahçesi.

Diyarbakır'ın "çöp" toplama merkezi gibi mübarek.

Biraz da bizdeki pintilik eklenince!

Gelen giden hasta yakınları ya da refakatçiler.

Pek tabi hastane çalışanı da masum değil.

Her birinin bir izmariti yetiyor hastane bahçesini "geçilmez" kılmaya.

Çöplük ama ne çöplük.

***

Bir de şu, metruk binalar var!

Dağkapı yerleşkesinde.

Eski göğüs hastanesi.

Eski çocuk hastanesi.

Hali hazırda tinercilerin, balicilerin "mekânı" olmuş.

Geceleri, "âlem" yapılıyor.

Ki yanı başında; "karakol da var."

Ancak günün belli bir saatinden sonra o bölgenin "hâkimiyeti" onların elinde.

Her babayiğit geçemez!

***

Yıllardır söyleniyor.

Buralar yıkılacak yeni hastane binaları yapılacak diye?

Ama hala, metruk!

Tıpkı şehirdeki diğer "resmi" metruk yapılar gibi.

Ne soranı var ne de sorduranı var?

Beri-berdan!

***

Gerildiniz değil mi?

Bende öyle oldum.

Yok, mu bu kurumların idarecileri?

Nerede Başhekimler.

Nerede Hastane Müdürleri.

Nerede hepsinin tepesindeki yönetici Genel Sekreter…

Yok mu?

Olmaz mı var.

O koltuğu alabilmek için ne "ter döktüklerini" bilen biliyor.

Ancak koltuk "işgalinden" sonra!

Bugün idari kadroya bakarsanız, Türkiye'nin "en geniş" kadrosuna sahip Diyarbakır.

Ama işe gelince, ortada.

***

Boşuna söylenmiş bir söz değil.

Ayinesi iştir, lafa bakılmaz!

Bizimkiler de ne iş var ne de laf.

Diyeceksiniz ki, o zaman bu rezaletler neyin nesi?

Bunları görmüyorlar?

Ne diyelim.

Her halde görmüyorlardır ki, "müdahale" edilmiyor.

Ama sanmıyorum görüyorlardır.

Ancak ne hikmetse; "boşvermişler".

***

Doğrusu bu tavırları da der demez akla şu iki olasılığı getiriyor.

O da şudur?

Ya "tırsıyorlardır" bu işgalcilerden.

Ya da, "akçeli" bir ilişkileri söz konusudur.

Yoksa başka gerekçe öne sürülemez bunların göz yummalarına.

Ama bildiğim "tırsıyorlardır".

Neyse bırakalım tırsmalarını.

Tırsıyorlar da o makamda oturmazlar.

Ya da devletin polisi, hâkimi ve savcısı var?

***

Buradan diyorum ki.

Her şey tamam da bari "çöpleri" temizleyin.

Buna da bir gerekçeniz olmaz her halde.

Temizlik de.

Güvenlik de, "hizmet" alımı.

Çalışanlar "asgari" ücrete mahkûm ediliyorsa da.

Her yıl milyonlarca lira akıttığınız şirketler "onların" yemek ve yol parasına göz yumuyorsa da!

Belli bir sayıdaki "elemanı" hastane bahçeleri için görevlendirin.

Hem güvenlik.

Hem de çevre temizliği sağlansın ahali olarak biz de "burası hastane" diyebilelim...

Eee.

Buna da mazeret üretecek değilsiniz her halde.

***

Haydi, iş başına!

Takip edeceğim sizi bilesiniz.

Hangi idareci "vasfını" yerine getirip bahçesini temizlettiği?

Güvenliği sağlayarak kısmi de olsa "işgalden" kurtulduğu.

Tabi ki buradan da dillendireceğim!

Önümüzdeki haftadan itibaren, "birebir" mevzuu edeceğim!

Hastanenin adını. İdarecisini.

Ve işgallerin "kimler" tarafından nasıl icra edildiğini.

Çünkü bu konuda hayli; "doküman var?"

***

Unutmadan!

Uçkuyu’daki hastane yönetimi.

Ne oldu hastanenin "isim tabelasıyla" alakalı, suskunluk halen aynen.

Para bulamadınız mı?

***

Buarada aldığım birçok ciddi duyumlar var!

Son dakika misali.

Özellikle, "yüklü akçeli" ihalelerle alakalı.

Hizmet alımları.

Adrese teslim, "planlar" yapılıyor "Eski dostların hatırına binaen" kurgulama.

Neyse!

Şimdilik, "hastane" bahçesindeyiz.

Hastane merdivenlerini çıktığımızda durumu sizle hasb-i hal edeceğiz.

***

Bazı idarecilere de mesajım var.

İsim vermiyorum.

Zamanı gelince buradan ifade edebilirim.

Şehirden uzak, sessizliğe bürünmek.

Medyadan uzak kalmak.

Kimsenin olup bitenden "haberdar" olmayacağı anlamına gelmez.

Diyeceğim bu düşünce "kendilerine karanlık" yapmak olur.

Bırakıp kaçanlar.

Hele ki, arkasında enkaz bırakanlar.

Hakkında milyonlarca lira "zimmet" çıkanlar.

Havada uçuşan müfettiş raporlarını "hasır altı" etmeye çalışanlar.

Siyasilerin "arkasına" sığınanlar.

Herkes olup-biteni görüyor, onlar "gözlerini" kapatsa da!

Biz görüyoruz.

Önümüzdeki günlerde gördüklerimizi de "varanlarla" ortaya koyacağız!

Şimdiden ifade edeyim Sağlıkta, "çetin" bir hafta geliyor.

Bizleri takip edin.