HATİPOĞLU YOKUM?

Dostum.. Mesaj atmış..

Diyor ki..

*Hayırlı cumalar…

Bİr süredir yerel seçim dolaysıyla Diyarbakır Belediye Başkanlığına aday olduğum şeklinde bir haber dolaşıyor..

Bu haberler doğru değildir..

Rabbim dinine hizmetkar eylesin beni!.."

Hatipoğlu'nun mesajı böyle..

Sonradan baktım ki, "aynı mesaj" sosyal medyada da paylaşılmış..

"Ben yokum..!"

***

Peki..

Hatipoğlu'nun adı, neden siyasette zikredildi..

Ya da ediliyor..

Ki iki dönemdir böyle!!..

Özellikle; "yerel seçimler" noktasında konuşuluyor..

Doğrusu!...

Bu dönem, Hatipoğlu için Ak Parti ciddi bir çalışma yaptı..

Beklenti yüksekti..

Gerek saha çalışması..

Gerek anket çalışmaları..

Gerekse parti merkezi içerisinde "ibre kendisinden" yanaydı…

"Hatipoğlu en doğru isim olur.. Seçimi zorlar…"

***

Hatipoğlu üç gün önce Reis'le görüştü..

Birebir…

Görüşmeye dair kesin olmamakla birlikte denilen şu..

Hatipoğlu..

Reise, Diyarbakır dışında hangi şehir olursa olsun; "kabulümdür.."

İzmir olabilir..

İstanbul olabilir..

Bursa olabilir…

Ama, kendi şehrimde, Diyarbakır'da yokum demiş!…

Erdoğan da gelen cevaba karşı; "Hocam yolunuz açık olsun…"

Tercih meselesi!...

***

AK PARTİ ADAYI KAYYUM MU?!…

Halk deyimiyle… "Vallahi mi?"..

Hee vallahi…

Kesin kes…

Kayyum Cumali Atilla…

31 Mart'taki seçimlerde Ak parti Diyarbakır büyükşehir Belediye Başkan adayı…

Haydi hayırlısı…

Zaten kesin beyan, bugün yapılacak..

Reis, 40 il belediye başkan adayını törenle bugün açıklayacak..

Diyarbakır bu iller içerisinde..

Peki, artısı-eksisi…

Sandıktaki "yansıma" ya da seçmen nezdindeki intiba nedir derseniz?

Cevap mı, hele bi "açıklansın!.."

***

HDP'DE DURUM…

Net değil..

Öne çıkan isim yok.. Bir çok ad veriliyor..

Ama merkezin aklı; "kayyuma" karşı, kimin çıkacağında!…

Muhtemelendir ki; "bayan" aday olacak..

Eş başkanlı..

İbre, Merhum Elçi'nin eşini gösteriyor… CHP ve HDP'nin ittifakı; "Bayan Elçi"yi terazide ağır kılıyor..

Bekleyip görelim..

***

EKER NEREYE GİTTİ??..

Mehdi Eker mi?..

Kulislerin aktardığı bilgilere göre..

Ya var, ya yok..

Ama varlığına dair; Diyarbakır'daki "anti-pati" nedeniyle, kaydırıldı..

İstanbul Esenyurt'ta aday gösterilecek..

Partideki beklenti şu…

Burası, 2 Milyon nüfusa sahip bir ilçe..

Kürtlerin de "yoğunlukta" olduğu bir yer..

CHP ve HDP'nin ittifakına karşı; Belediye elden gidebilir..

Malum buranın belediye başkanı "görevden alınmıştı.."

Boşluğu Eker doldururmuş?

Ki kendi isteğiydi..

"Aman ha, Diyarbakır'da aday gösterilirsem, siyasi hayatım biter?..

Olmaz.."

***

YENİ REFAH PARTİSİ..

Kuruldu..

Dün itibariyle, Türkiye'nin "siyasi" kulvarında yerini aldı..

Başkan, Fatih Erbakan..

Merhum Neçmettin Erbakan'ın oğlu..

Biliyorum..

Diyeceksiniz ki, "mayası tutmaz..!"

İlk gün ifade ettim..

Siyasette "babadan oğula" geçen bir taht yok…

Ki geçmişte bir çok vakıa var..

En yakını, Merhum Özal'ın oğlu Ahmet Özal!…

Yani; "dikiş" tutmaz…

Neyse, siyaset dünyasına "hayırlı" olsun…

 

BİR KENTİN İMAJI!…

Aha da ifade edeyim..

Kimse gocunmasın..

Kimse gerilmesin..

Kimse "yok böyle değil, şöyle" demesin!..

Hakikat bu..

İster yerli..

İster yabancı..

İster yedi-düvelden biri olsun..

İsterseniz siz olun!..

Gidilen şehirde..

Gezilecek bölgede..

Yiyeceğinizden, içeceğinize kadar!…

Turlayacağınız..

Görmek istediğiniz; "mekanlar" noktasında şuna bakmazsınız!!!..

"Gördüğünuz" muamele!?…

İyi mi, kötü mü!…

Öncelikle; esnaf..

Ki bu alana; "bir çok meslek" grubu girer..

Taksiciden..

Minibüsçüsüne..

İşportacısından, butikçisine..

Alış-veriş merkezinden, AVM'sine kadar!!..

Hiç kuşkusuz ki;

Kentin girişi..

Yolları..

Kaldırımları..

Ve tabi ki; "çevresel" temizlik faktörü!…

Güler yüzlülük…

 

Eğer ki..

Bu kulvarda; "gördüğünüz" muamele iyiyse..

Hoşgörü..

Sevgi..

Saygı..

Dürüstlük..

Şeffaflık vaki ise o kent, o bölge "uğrak" yer olur..

Denilir ya; "turizmin gözbebeği"

Ama değilse..

Turisti "yolunacak kaz" olarak görürsen..

Bu minvalde; "mumamele" edersen!..

Ne imaj kalır..

Ne turizm bölgesi diye söz edilir..

Kötü derler…

Gidilmez..

Gidilmemesi gereken yer diye lanse edilir..

Algı üretilir..

İnsanları "kaz gibi" soyuyorlar…

Aman ha aman!...

Siz, istediğiniz kadar; "modern" bir kent inşa edin..

Yollarınız..

Kaldırımlarınız..

Caddeleriniz..

Vitrinleriniz..

En bulunmaz tarihi görselliğe sahip olun!..

Zerre-i miskal; katkısı olmaz!?…

Neyse..

Bu minvalde; muzdariplik çok..

Vaziyeti arif olan anlar misali, aktardık..!

***

ÖĞRETMENLERİMİZ!….

Bugün onların günü; 24 Kasım!…

Eli öpülesi öğretmenlerin günü…

Vicdan.. İzan.. Hayat.. Toprak misali yaşamı filizleyen; insandır öğretmen!!..

***

Sevgili okurlar…

Şu bir hakikattir..  Her meslek… Makam, yetki, görev hiç tartışmasız "vicdan" ile kamildir..

Onunla büyür.. Onunla küçülür.. Yani yücelme ve alçalma "o vicdani" sorgudadır…

Heleki öğretmen!…

Bir nesli yetiştiren.. Bir nesle ışık olan..

Bir nesli yarınlara, "düşünebilen, konuşabilen, yazabilen, irdeleyebilen birey olarak" eğitendir öğretmen!…

***

Dedik ya; toprak gibidir..

Toprak nasıl ki kendine düşen hiçbir tohumu kabul etmeyip dışarıya atmıyorsa..

Bağrına basıyorsa.. Onunla hasbihal oluyorsa… Kucaklıyorsa, yeşertiyorsa, filizlendirip, dal budak saldırıyorsa!..

İşte öğretmen de böyle bir şey..

Hiçbir öğrencisini geri çeviremez. Velev ki, zararlı olsa bile..  Kucak açıp onu bağrına basar.

Ona gerekli olan bütün mineralleri, suyu, velhasıl gerekli olan her şeyi verir…

***

Öğrenciyi kendisine göre sınıflandırmaz..

Güçlü ya da zayıf, başarılı ya da başarısız demez…

Kucaklar ve bağrına basar.   Öğrencisi için canla başla çalışır.

Yaptıkları kadar yapamadıkları da aklında, zihninde olur.

Her şeyin, en iyisi ve en güzeli olmasıyla hareket eder.

Ve hep güler yüzlüdür..

***

Hiç bir şekilde; "yaşadığı sıkıntıları" dışa vurmaz…

Öğrenciye yansıtmaz!… Tabiri caizse içine atar..

Biliyorum.. Bugün bir dizi nutuklar atılacak.. şöyle-böyle denilecek..

Sorunlara değinilecek.. Çözümsel ifadeler sıralanacak.. Ama; gün bitimiyle, "eski tas eski hamam" misali olunacak..

İşte bu noktada diyorum ki; "sıkıntılarına" dair iki kelam biz edelim…

Doğrusunu isterseniz… Öğretmenlerimizin o kadar çok sorunu var ki…

Kitaplar dolusu, aylarca zaman lazım…  Yola çıksak, ABD'ye yol olur!?.

Tabi ki sorunlar bugüne özgü değil, yıllardır aynı sistematik içerisinde kangrenleşti..

Çözümsüz!?..

***

Özetle ifade edersek.. Kendi geleceğini güvence altına alamayan…

Kendi sorunlarını çözemeyen… Mutluluk denilen kavramı yakalayıp yaşayamayan…

İster öğretmen.. İster başka bir kişi olsun, nasıl kendine güvenen mutlu nesilleri yetiştirebilir..

Ya da dört dörtlük dediğimiz bir "görevi eğitimi, öğretimi" yerine getirmiş olabilir?

Ne mümkün..

***

Öğretmenler için… İlgili ve yetkili zevat.. Sorunlar ekseriyetiyle maddiyat odaklı olması münasebetiyle..

Maneviyatın da hamuruyla; "olaya bir de bu açıdan bakmaları" gerekir!…

Ne diyor üstad.. "En büyük yatırım, insana yapılan yatırımdır.?"

Öğretmenler için yapacağımız ne ise bilinmelidir ki "çocuklarımız, neslimiz, yarınlarımız, ülkemiz içindir?"

Biliyorum!.. Bir çok öğretmenimiz bu ifadeye karşı şunu diyorlardır..

Nerdeeeee?

Ne yazık ki; "hep bir bahane sıralanmıştır.."

Birilerine var, birilerine yok.. Velhasıl kelam…

Laf olsun olacak.. Ama ne diyelim..

Herşeye rağmen;

Ne moralleri bozalım.. Ne umutsuzluklara girelim,

Ne de yarınlara dair neslin ışıkları noktasında; "vicdani" hesaba girmeyelim!…

Emekçi sloganıyla; "bir gün mutlaka..!"

Evet..

Eli öpülesi öğretmenlerimiz; "öğretmenler günü kutlu olsun?"

***

STADYUM HAZIRMIŞ?..

Dün yazmıştım..

Stadyumu inşa ettik.. Ama "faaliyet" yok..

Ne milli..

Ne yerli..

Ne ulusal.

Ne bölgesel herhangi bir maç ve sosyal etkinlik yok..

Niye?..

Böyle giderse; "atıl diye" rapor tutulacak, demiştim..

Etkili ve yetkili ne der diye de; "sormuştum..!"

Ne gariptir ki..

İş, işlevden söz edilmesi gerekirken..

Kerameti kendinden menkul; "paylaşım" yapmış "Stadyumumuz hazır..!"

İyi de, hazır değil diyen yok ki..

Hazır..

Ama boş bir hazırlık..

Neyse ki, "öteleme, zorlama, de hadi" demenin sonucu; "Amedspor" anlaşmaya varacak gibi!..

Kesin olmamakla birlikte..

Bir sonraki maçı; "Yeni stadyumda" yapacak..

Oh be diyelim..

Buarada, Spor'la ilgili istişare toplantısında "stadyum" neden konuşulmamış diye de eleştirim vardı..

Yetkili bir dost aradı..

Görüştük..

Ama beyana, yer vermedik!…

Haklısınız..

Yazdıklarınız bize "yol gösterici" deyip, beyanda bulundular..