HAYAT BİR SATRANÇ OYUNU!

Yaşam!
Ya da ‘hayatın’ kendisi.
Sarılmış vaziyette nefes kesmeden ‘ikmaline’ koşuyoruz.
Hayatın ‘maraton’ koşusu!
Hiç kuşkusuz ki ‘bu maraton’ satranç oyununa benzemekte.
Tabi en kritik durum bu süreçteki performanstır.
Eğer oyunda ‘akli’ hamlelerde bulunursan.
Bir sonraki hamlenin de idrakinde olursan.
Ve karşındaki rakibini de ‘küçümsemeyim’ ona göre strateji belirlersen.

* * *

En önemlisi hem kendine hem çevrene hem de ‘kutsal’ değerlerine değer vermen.
İşte bunları ‘hayatın’ içtimasında doğru yerde ikmal edersen;
Sonuç ‘Şah-mat’ olur.
Ama velakin ‘aksi’ istikamette maratonu icra edersen.
O zaman; ‘peşinen’ kaybetmiş olursun.
Ki bu hayatın her evresi için de geçerlidir.
Özellikle ‘eldekinin’ kıymetini iyi bilmeli. Ve ona göre hareket etmelidir.

* * *

Bakanın!
Zamanın birinde bir genç varmış.
Yöresinde tanınan-bilinen ve saygı duyulan bir bilgenin yanına gitmeye karar vermiş.
Dedik ya genç biri.
Başarılarla dolu bir hayat evresi içerisinde bulunmuş.
Babasından miras kalan ‘işleri’ kısa sürede büyütmüş.
Yörenin en zengin ‘iş adamı’ olmuş. Artık sayılır-güvenilir biri.
Herkes ona saygı gösterip, hürmet edermiş.

* * *

Kimsenin ona karşı ‘bir husumeti’ söz konusu olmamış.
Ha! Evlilikte yapmış. Bir kaç çocuk sahibi de olmuş.
Hani derler ya ‘Yürü ya kulum’ misali. Elini neye atarsa ‘kazanan’ biri imiş.
Bu kadar erken yaşta, başarı ve kazanç, para!
Ama bir süre sonra ‘ciddi manada’ değişme başlamış adamda.
Çevresindekilerini, ailesini, kısacası herkesi ‘küçük’ görmeye başlamış.

* * *

Öyle ki ‘hayatı’ önemsiz algılar olmuş.
Onun için; önemli hiçbir iş, hiçbir insan, hiçbir hadise.
Veya ‘değer’ verilmesi gereken kendisine göre hiçbir şey kalmamış.
Kimseyi dinlemiyor.
Konuşsa bile bir-kaç dakika. Kitap okuma, aile fertleriyle diyalog.
Velhasıl; envai durum mevcut.

* * *

Tabi tüm bu hayat felsefesini huzuruna çıktığı Bilge’ye anlatıyor.
Bilgede uzun uzadıya dinliyor. Genç adam anlattıkça o da kulak veriyor.
Bir süre sonra Bilge genç adamın yüzüne bakarak soruyor;
İyi de!
Yaparken zevk aldığın, her şeyden daha fazla ilgini çeken hiçbir şey kalmamış mı?
Bilge’nin buradaki amacı ‘hayatın’ felsefesini kendisine hatırlatmak.
Derken genç adam düşünüp cevap veriyor. ‘Var. O da Satranç’ diyor.
Ekliyor ‘o pişkin’ ruh halinin körüklemesiyle;
‘Ama satrancı çok iyi biliyorum. Bugüne kadar karşımda rakip görmedim’

* * *

Bu kesin kararlılık ifadesine karşı Bilge ‘güzel’ dedi.
Bak burada benim bir öğrencim var. O da iyi satranç oynuyor.
Onunla oynamak ister misin?
Bilge öğrencisine seslenip, satranç masasını kurdu.
Bilge ‘ombudsman’ olarak ikisinin başucunda oturdu.
Onlarda karşılıklı yerlerini aldılar. Taşlar dizilmiş.
İlk hamle de genç adamdan gelecek.
Ancak Bilge hamleye adım atılmadan bir saniye demiş.

* * *

 “Bu karşılaşma biraz farklı olacak.
Kaybeden, kafasını da kaybedecek.
Kaybedenin kafasını ben kendi elimle, kendi hançerimle keseceğim.
Tamam mı?”
Öğrencisi “Tabii efendim” deyince genç adam da daha zayıf bir ses tonuyla “Tamam” dedi.
Ve komutla oyun başlamış.
“Her şeyi en iyi yapan”,
“Her şeyde en başarılı” genç kendinden emin vaziyette ilk hamleyi yapmış.

* * *

Ama bir süre sonra her atak bilge öğrencisi tarafından ustaca savuşturuluyordu
Adam boncuk boncuk derliyordu.
Derken savunmaları düşmeye başladı. Tabiri caizse kan-ter içerisinde kaldı.
Öğrenci usta hamlelerle genç adamı sıkıştırmıştı.
Genç adam bir an bilge kişiye baktı. Gözleri korku doluydu.
Çünkü artık ‘şah-mat’ olacaktı.
Ve söz verildiği gibi ‘başı kesilecekti’. Eğer son hamle yapılsaydı.

* * *

Bilge kişi o an, bir el darbesiyle satranç masasını devirdi:
“Tamam bitti! Hiç kimsenin kafası kesilmeyecek!”
Genç adam önüne bakıyordu. Bilge kişi konuştu:
İşte tekrar tutkuyu yaşadın. Dikkatini toplamayı öğrendin...
Hiç kimseyi küçümsememen gerektiğini gördün...
Her an ölümün yanında yaşadığın için her şeye değer vermen gerektiğini anladın.
Sonra bilge ve öğrencisi yere saçılmış satranç taşlarını birlikte toplayıp kutusuna koydular.
Ve tabi ki ‘hayatın’ maratonun ‘kriterlerini’ bir kez daha genç adamış öğrenmiş oldu.

* * *

Peki, biz ‘nasıl’ bir hayat koşusu içerisindeyiz.
Sizi bilmem.
Ama ben bu ‘hayat’ hikâyesiyle hafta sonunu ‘sorgulama’ imkânı bulacağım,
Maratona karşı ‘nefes ve hamle’ başarım nasıl bir grafik içerisinde?
Haydi!
Güzel ve huzurlu bir haftasonu dileğiyle.