HAYRA ALAMET DEĞİL
Sevgili,
Üniversite öğrencisi kardeşlerim!
Bir saniye.
Sakin olup, şöyle bir derin soluklanın.
İki günden buyana;
Yaşanan ve yaşadıklarınız, “neye hikmet”.
Yani;
“Ne bu şiddet, bu celal”.
***
Şu görüş,
Bu düşünce demiyorum!
Sağ-sol’da.
Kim haklı kim haksız da demiyorum.
Pür, “dikkat” diyorum.
Çünkü,
Şuan ciddi manada bir “fitne” tuzağı içerisine sürükleniyorsunuz.
Öfke, kin ve nefret “geliştiren” bir tablo vaki.
***
Dikkat edin.
Ve tabi ki, 28 Şubat’ı,
Hele ki,
12 Eylül dönemini,
İsterseniz,
Daha evveliyatına, 1960’lara kadar gidin...
Şer yapılar;
Hep Üniversite “gençliğini” kendine yem olarak kullanmıştır.
***
Hele ki;
Tam da barış ve kardeşlik, sükûneti konuşulurken!
30 yıldan buyana;
Yaşanan ve yaşatılan çatışmanın, “son” bulması istenilirken.
7’den 70’e,
Herkes sürece “omuz” verme gayreti içerisinde bulunurken...
Gözlerin,
Odaklandığı Diyarbakır’da, “bu şiddet” üreten hadise hiçte hayra alamet değil...
***
Evet,
Derin “kozmik” yapıya sahip odaklar “son kozlarını” oynuyorlar.
Süreci,
Barışı,
Özgürlük ve çağdaş gelişmeyi “nasıl sabote” edebiliriz diye!
***
Yılların kronolojisine bakın.
Alevi-Sünni çatışması ürettiler.
Sağ-sol, “kimliği” üzerinde,
Olmadı;
Türk-Kürt çatışmasıyla, Onbinleri katledildi.
“Kardeş kavgası” olarak.
***
Böl-parçala ve yut politikasıyla; yıllarca denediler.
Baktılar ki;
Toplum iradesi “bölünmeyi” istemiyor.
Hele ki, “provokasyonlarına” gelmiyor.
İllaki; “barış” diyor, şiddet hayır diye!
Şimdi; farklı bir kavram geliştiriyorlar.
Her ne kadar;
Malzemeler geçmişteki gibi ise de, “kullanım ve geliştirme” alanı farklı.
***
Kürdü Kürde kırdırmak.
Ve bu eksende;
Üniversitelerde, “Kürt-Türk” çatışmasını, alevlendirmek!
İşte bugünlerde;
Dicle Üniversitesi öğrencileri arasında, “bu fitne” planı söz konusu.
PKK-Hizbullah çatışması!
Tıpkı,
191 ila 1998 yılları arasındaki; “tek kurşun” kıyımı gibi.
***
Gaye bu.
Yoksa;
Durduk yere barışın, huzurun ve sükûnetin adresi diyebileceğimiz.
Hele ki;
Son yıllarda “tek bir öğrenci” olaylarının yaşanmadığı Dicle Üniversitesi.
Neden;
Adres seçilip, “bu alevi” gürleştirmek istediler.
Onun için diyorum ki;
Öğrenciler arasındaki olaylar sıradan değil.
***
Gerek zamanlama.
Gerekse yöntem.
Ve gerekse, “sürecin” ikmal edildiği, takvim!
Bilinsin ki; Asla tesadüf değil.
Neden şimdiye kadar üniversitemizde bu denli olay olmadı da şimdi birden bire patlak verdi?
Şunu net ifade edebilirim ki;
Hesap ne Kürtlerin çıkarı,
Ne de Yüce dinimiz ve evrensel Peygamberimiz (S.A.V)?
Hiç sanmıyorum!
***
Ve şu iyi bilinmeli.
Ki her zaman ifade ederim;
Derin şer yapılar daima insanın damarlarına giren “sinsi şeytandır”.
Bakınız;
Batıda Ulusalcılar mahkeme basıyor, barış karşıtı ve savaş çığırtkanlığı yapıyorlar.
Ne hikmetse aynı gün;
Dicle Üniversitesi gibi bölgenin merkez üniversitesinde “karşıt görüşlü” öğrenci çatışması yaşatılıyor.
Hayra alamet değil.
***
Her daim;
İlk olarak bu tür “tinetli” yapılar gençleri kullanırlar.
Tarih sayfalarında; benzer vaka çok.
Neden mi?
Çünkü kanları akıyor, tez canlılar ve inandıkları ideolojilere ölümüne bağlılar.
Bu iş ateşe benzer.
Biraz odun attın mı ortalığı alevler alır.
İşte bizi bize kırdırmak isteyenler de bunu yapıyor.
***
Bakınız;
Bu olayların bir öncesi araştırılsın.
Sıkı istihbarat takibinde görülecektir ki; “çok farklı” bir yapı ortaya çıkacak.
Bu hakikatle; Aman gençler dikkat diyorum.
Ne olur; “sükûnetinizi” bozmayın.
İki gün önce nasıl, “sulh” içerisindeydiyseniz, bugün de “o ruhla” okulunuza gidin.
Kardeşlik, bütünlüğüyle!
Bilesiniz ki;
Bu coğrafya üzerine, barış olmasın diye leş kargaları bir hayli uçmakta.
Bunlara dikkat edilmezse ve süreç sabote edilirse!
Yine bilesiniz ki akacak kardeşkanının vebali hepimizin boynunda olur.
Diyeceğim bu!
Kimse siyasi ve üstünlük hesabı içerisinde olmasın.