HESABI SORULMAYACAK MI?…

Sohbetimiz dünden devam!.. Malum, dün ne demiştik.. “Ya tasarruf, ya da susuzluk..”  Bu aciliyet ve önem arz edici çağrıyı, ahalinin “sorumluluk” karinesi içerisinde yapmıştık.. Yani, vatandaş mevcut kritik zamanda, “azıcık tasarruf” yapsın, israfa meyil vermesin, kent “kerbela hayatı” yaşamasın, susuzlukla, yüz yüze gelinmesin”.. Özetle; DİSKİ bu yaz mevsiminde su kesintisine gitmesin diyoruz!…  

***

Hiç kuşkusuz ki, “bu çözüm” geçici!.. Şehrin “içme suyu” kapasitesini ve aktarımını artırmak için kalıcı ve köklü çözüm şart.. Nüfus katlanıyor, yaşam alanları genişliyor, tüketim de aynı paralelde artıyor.. İşte bu noktada, DİSKİ’nin nam-ı hesabına DSİ 10. Bölge Müdürlüğü, Diyarbakır İçmesuyu İsale hattı 2. kısım adıyla hazırlanan bir projeyi yapma görevini üstlendi.. Projenin kapsamında, Dicle Barajında “Yeni Pompa İstasyonu” binası ve “32 kilometrelik çelik boru döşenecek” hattın yapım işini gerçekleştirecek.

***

Ki proje tamamlandığında, Diyarbakır 2055 yılına kadar hiçbir şekilde “içme ve kullanma suyu” sıkıntısı yaşamayacak, ihtiyacı tamamen karşılanmış olacak. İsale hattı devreye girdiğinde 94.6 metreküp su temin edilerek, toplamda Diyarbakır’a 189,2 milyon metreküp içmesuyu ulaştırılmış olacak…Çeyrek asır, kadim kent ilçeleriyle, köyleriyle birlikte “temiz, içilir suyu elde etmiş” bulunacak. Ve bu isale hattının yapım işi de; 24 ay gibi kısa sürede tamamlanacaktı?!…

***

Nitekim bu işin, ilk adımı da geçtiğimiz yıl Şubat ayında atıldı.. Pompa Binası ve 32 kilometrelik çelik boru döşeme işinin ihalesi yapıldı. “199 milyon liraya teklifle” ihale edilen projenin yapım işine, 22 Nisan 2021 tarihinde başlandı. Hatta dönemin merkeze alınan Valisi Münir Karaloğlu, “kaynak töreni” düzenlemişti.. Ve şu açıklamayı yapmıştı.. “2021 yatırım programında bu yoktu, girişimlerimiz sonucu kabul ettirildi..  2 bin 200'lük çelik borularla içme suyu Diyarbakır’a taşınacak..”

***

O gün, Karaloğlu iddialı bir laf etmişti!.. “Diyarbakır'ı geleceğe taşıyacak çok önemli işler yapıyoruz. İnşallah 2022’nin Haziran'ında bu yeni terfi istasyonumuz tamamlanacak. Yeni terfi istasyonu devreye alındıktan sonra artık Diyarbakır’ın su riskini azaltmış olacağız.” Peki sonra ne hazin tablodur ki, ortaya çıktı ki “iş o kaynak yapılan tören günüyle” öyle kalıp durmuş!.. Kimse bir çivi dahi çakmamış..

***

Dile kolay o günden bugüne!.. Denir ya, günler değil, haftalar değil, sene devrildi.. Ki, 2022 Haziran ayını da geride bıraktık… Şuan, Temmuz ayındayız.. Resmiyete göre, müteahhit taahhüdüne ve şartnamesine göre, geçtiğimiz Haziran ayında bu iş, bitmiş olacaktı.!..  Ve bu ayda; 32 kilometrelik “Çelik Boru döşeme” işi bitmiş, istasyon binası tamamlanmış, Diyarbakır’a 94.6 milyon metreküp su bombalanmaya başlamasının keyfini çıkaracaktık.. Açılış töreni tertipleyecektik.. Havai fişekler patlatacaktık, “işte tarihi yatırım” diyecektik!.

***

Ama yok.. Ne yapılmış bir istasyon binası var ve ne de döşenmiş 32 kilometrelik çelik boru isale hattı var.. 14 ayda yapılan iş; mevcudiyetin sadece yüzde 3’ü!.. Yani, hiçbir imalat yapılmadan, o biçim zaafiyet ve keyfiyetin şantiyesinde oturulup, uyunmuş.. Kim ne der bilmem!.. Ama burada açıkça, bir kasıt, bir ihmal, bir basiretsizlik ve bir yetersizlik, rant merkezli bir çıkar trafiği vardır ki; “14 ay” yan gelip, yatmış, uyumuşlar.. Yazık değil mi Diyarbakır’a ve Diyarbakır halkına.. Elbette ki yazık ve bizde “yazıklar olsun” diyoruz..

***

Peki mevcudiyetin geldiği aşama nedir!?.. Son durum şu.. İhaleyi 199 milyon liraya alan Müteahhit Firma, işin yüzde 3’te olması fırsatıyla, “tasfiye” talebinde bulunmuş.. Malum bir mevzuat oluşturdular, özellikle “maliyetlerin” artmasından dolayı, yüzde 15’in altındaki “işler tasfiye edilebilir” diye.. Firma da bu talebini DSİ 10. Bölge Müdürlüğüne bildirmiş.. Ne hikmetse “tasfiye” talebine büyük bir mahirlik gösteren DSİ 10. Bölge Müdürlüğü, “hemen kabul etmiş?”…  Yani mevcut hal “sil baştan” olacak!…

***

Mevzuyu bir uzman dosta sordum!.. Ki, kendileri de bizatihi işi yakından takip eden biri.. Dedikleri şu.. “İsale hattını” DSİ 10. Bölge Müdürlüğü, DİSKİ’nin adına inşa edip, sonra teslim edecekti. Buraya yaptığı harcamayı da, 30 yıl süreyle geri alacaktı.. İşin ilk ihale bedeli, 199 milyon lira idi.. Eğer yapım devam edilmiş olunsaydı, fiyat farkları, keşif artışları muhtemelen 24 ay’da işin bitimi, sağlanarak maliyette ortalama 350 milyon lirayı bulmuş olacaktı?..

***

Ne var ki, iş başlamadan durdurulmuş!.. Burda, müteahhit firma “neden işi yavaşlatmış, yapmama eğiliminde bulunmuş?”.. Ve buna karşı, DSİ’nin tavrı, yazışmaları, müdahalesi nedir bilinmiyor?.. Muhakkak ki, bir gerekçe ortaya konulmalı.. Aksi takdirde, “vahim bir kasıt” söz konusudur.. Yer teslimi itibariyle, 14 ay geçmiş ama iş hala, yüzde 3’te!.. Eğer ki, müdahale edilmiş olunsaydı, iş programına göre imalatlar yapılmış olunsaydı, bugün işin bitim yüzdesi en düşük şekliyle yüzde 40 ila 50’lerde olması gerekirdi.. Ama yok…

***

Bundan sonraki süreç nasıl işleyecek!?.. Muhtemelen ihale yeniden yapılacak.. Ve fiyat, 3-4 katına çıkacak.. O gün 199 milyon lira idi.. Bugün büyük olaslıkla bu rakam, 800’e çıkar.. Hatta 1 trilyonu bulur!.. Dile kolay; bir taraftan kaybedilen 2 yıl.. Diğer taraftan Diyarbakırlıların cebinden çıkacak, 4-5 misli para.. Ve kentin içme suyu konusunda yaşayacağı sıkıntılar da, işin cabası!…

***

Ve geçmiş bir çok ihalede edilen tecrübe noktasında muhtemelendir ki,  yenilenecek olan bu ihaleyi de yine aynı müteahhit firma alacak.. Çünkü, bir dizi gerekçesi olacak, diğer müteahhitlere karşı.. Diyeceği şu.. Benim orada şantiyem var, orda iş makinalarım var, ciddi bir yatırım söz konusu..” Yani iş benim diyecek ve kimse de “ciddi bir teklifte” bulunmayarak, mal yine bildik şekilde “adrese teslim” olmuş olacak…

***

DİSKİ’nin mevcut halle ilgili bir sorumluluğu var mı yok mu, noktasında Genel Müdür Fırat Tutşi’ye geçtiğimiz Cuma günü sordum.. Yanıtı şu oldu; “Bizim işin yapım aşamasıyla alakalı bir yaptırım yetkimiz yok.  DSİ işi bitirir, bize teslim eder, ondan sonraki aşamalardan sorumluyuz. Bahsettiğiniz konuya yanıtı DSİ yetkilileri verebilir?”… Tabi bu ifade aslında; “işin hakikatinden kaçmaktır?” Niye derseniz, sizin nam-ı hesabınıza bir iş yürüyor ve 14 aydır yaprak kıpırdamıyor siz de olup-biteni keyfiyet içerisinde izliyorsunuz?. Sormazlar mı, hayrola bu nasıl bir rahatlık!!?..

***

Gel gelelim DSİ 10. Bölge Müdürlüğüne.. Bu yazıma yetkilileri nasıl bir yanıt verirler bilmem!.. Ama zaafiyetin ve keyfiyetin her şekliyle kendisini hissettirdiği aşikardır.. Diyarbakır’ın yüzlerce milyon lira haksız şekilde cebinden çıkmasına, 2 yıl zaman kaybına uğramasına ve bu evrede içme suyu yönünde yaşayacağı sıkıntıları da göz önüne alarak mevcut durumun “adli yönü” olmazsa da, “idari yönden” bir hesap sorulmuşluğu olmalıdır?..

***

İl Valisi Ali İhsan Su’nun bu ve benzer mevzulara yaklaşım yönündeki hassasiyetini görev yaptığı diğer illerden bildiğim için; bu meseleye ciddi bir eğilim gösterecek!.. Gerek DSİ 10. Bölge Müdürlüğü ve gerekse de Genel Müdürlük nezdinde; “hesap sormuşluk mekanizmasını” işletecek.. Çünkü, hiçbir idarecinin “keyfiyetiyle, olası rant temini ve sağlayıcılığıyla” Diyarbakır kadar Türkiye insanının ve devletinin “ne zaman açısından ne de maddi yönden” zarara uğratma hakkı ve yetkisi yoktur…

***

GÜNÜN SÖZÜ

Devlet düzen içinde yönetildiğinde ancak dünyada barış tesis edilebilir