HESAP, GÖZDEN GEÇİRİLSİN?

AK Partinin; "değişim" dediği 11 kişilik aday listesi önümde!
Dün gibi;
Bugün de "ince eleyip-sık dokuma" vaziyetiyle, inceliyorum!
İyi mi, kötü mü, süreç noktasında neler getirebilecek diye?
Tabi, isimlerle alakalı bir de "kendi kendime" empati kuruyorum...
12 Haziran'da,
Seçim arenasına konulacak "sandık" için, nasıl oy alabilirim!
Kimler,
Benden yana tercih koyacak, kim partisel "teveccüh" gösterecek.
Ve pek tabi ki;
En büyük yarış rakibim BDP'nin Bağımsız adayları. Onları nasıl geride bırakacağım?
Düşünüyorum;
Elimde bir de kalem var.
Matematiksel anlamda "kazanç" hanesi ne olacak?
Önümdeki liste ve beri taraftaki bloknot hareketsiz vaziyette durdu.
Aktif,
Bir durum hâsıl olmadığı gibi artıları sağlayacak veri de oluşmadı.

* * *

Dün;
Buradan AK Parti'nin "adaylarının" özetle siyasi profillerini ortaya koymuş.
Diyarbakır seçmeninden gelen;
Tepkilerin de yarattığı etkileşimle düşüncelerimi aktarmıştım.
Belki aşağıdaki ifadelerim bir nevi dünün tekrarı olacak ama!
Gerçeklerin,
Farkına varılması noktasında, "tekrar" ifadenin, kazanım tarafı var diye düşünüyorum.
Onun için de,
Tekrarda fayda var diyorum.
Çünkü;
Yüz yılın seçim arenası "kolay" bir süreç ihtiva etmeyecek!
Hani derler ya; "göğüs göğse"  işte böyle bir seçim markajı olacak.
Evet,
Üzeri çizilen mevcut 5 Milletvekili'yle alakalı karara "elleriniz sağlık" diyenlerdenim.
İyi oldu!
Siyasiler,
Ve Güneydoğu üzerine "kurgulu" hayat idam etme gayesinde olanlara; bir nevi "ders-i ibret" oldu.

* * *

BİR ÖNCEKİ SONUÇ ALINIR MI?

Ama velâkin;
Bay-Pass’a getirilen "değişim" olgusu, "vahim" ve parti içinde harakiri anlamında bir liste benimsetilmiş diyorum.
Yineliyorum;
Bireylerin şahsiyetlerine, parti hassasiyetlerine ve düşüncelerinin muhtevasına, diyeceğim yok!
Ancak, seçimler hele böylesine kritik değişimin ön görüldüğü süreçlerde.
Eskilerin yerine gelecek olan;
Yenilerin "eskileri" aratmaması gerektiği söylemek istiyorum.
Seçim bölgesindeki ahalinin tanıdığı, bildiği ve aşina olduğu zevat daima kazanç getirendir.
Çantacı,
Kişi ve zihniyeti "geçici" olduğundan dolayı pek muteber karşılanmaz.
Destek te görmez!
Ne yazık ki;
Bu "kritik" ama can alıcı, nokta pek dikkate alınmış değil şuan ki mevcut listede bu minvalde.
Diyeceksiniz ki;
Diyarbakır seçmeni, 2002'den buyana "adaya" değil, Başbakan'ın bizatihi kendisine oy veriyor?
El hak! Gerçek te budur.
Seçmenin yüzde 70-80'ni hükümete ve Başbakan Erdoğan'a oy veriyor.
2002'de gördük.
2007'de gördük.
Mahalli seçimlerde de, vakıf olduk "adaydan" çok partiye alakanın olduğu.
Nasıl ki;
BDP'nin Bağımsız Milletvekilli adaylarına.
İsim,
Ve sıralama gözetmeden sadece ve sadece "kimlik" noktasında, oy veriliyorsa.
AK Parti'ye gönül verenler de;
Aday "her kim ise" önemli değil, düşüncesiyle sandık başına gidiyor.

* * *

Tabi,
Bu rüzgârın esintisi bugün düşmüş durumda!
İki dönemdir;
Başbakan ve Hükümet benimseniliyor. Ancak; üçüncü dönem sorgulayıcı!
O nedenle
Bu kriteri göz ardı etmemek gerekir!
Seçmenin hepsi değil!
Adayın da vasfı, vizyonu ve ismi de, parti kadar, lider radar artık önemlidir.
Hele bir de;
Yüz yılın seçimi olacak olan;
12 Haziran'daki seçimde "bu düşünce" önemli bir etkiye sahip.
Etkileşimini görüyoruz!
AK Parti'nin "aday" listesinin.
Ve BDP'nin,
"Demokrasi bloku" adı verdiği Bağımsız adayların yanı sıra; "alternatif" isimler bu seçimde var.

* * *

KİTLEYİ KİM SÜRKÜLE EDECEK?

Hele Diyarbakır'ın,
Duygusal yöndeki "hassasiyetini de" iyi bilmek gerekir.
İnadına, inadına, gelişecek rüzgâr birçok veriyi alt üst eder.
Tıpkı şimdiden ifade edildiği gibi!
AK Parti'nin "avantaj" olarak gördüğü Mehdi Eker ve Galip Ensarioğlu "cenahına", karşı konulan isimler.
Küçümsenilmemeli!
Mesela Eker'e gidecek oylar "duraksayacak".
Nedeni de CHP'nin liste başı Salih Sümer.
Eker ve Sümer akraba! Aynı beldenin nüfusuna kayıtlı.
Galip Ensarioğlu'na,
Gedecek oylar da aynı minvalde aksama gösterecek?
Lakin,
Karşısında Amcası M. Salim Ensarioğlu var ve Bağımsız aday!
Üst üste,
Binen dezavantajların yaratacağı tahribatta ek olarak.
Listenin gerisindekilere;
Baktığınızda "bunu" telafi edecek, yani listeye sürküle kazandıracak isim de yok!
Yani kitleleri,
Ve tabi ki nüfuzlu aileleri yanında bulunduracak kimse olmayınca!
Doğal olarak, "seçmende" ciddi kaymalar oluşacak.

* * *

Haber merkezindeki,
Arkadaşlarım dün gün boyu Diyarbakır halkıyla "görüşüp" nabız yokladılar?
Hepsinden gelen ilk tepki "bu adaylar kim?" diye!
Şimdi tüm bu yukarıdaki ifadelerin "analizinde" siz tanımadığınız birine "oy" vermede ne kadar cesaretli davranabilirsiniz.
Yoksa salt onun içerisine dâhil olduğu "siyasal" akıma ve liderine mi, oy verme düşüncesinin cesaretiyle mi hareket edeceksiniz?
Evet.
Dişe dokunur bir aday profilinin olmadığı noktasında; herkes hemfikir!
İnadın mı sonucu, başka faktörlerin mi etkisi bilemiyorum
Meçhul.
Ancak bir neticenin verimi olan bu değişim, 'bir önceki seçimin' sonucunu verir mi?
Şayet böyle bir soru üretirseniz.
Cevabım,
Hiç te "2007'nin" sonucu alınmayacak.
Zaten;
Bu kanı gelen itibariyle var olması nedeniyle, BDP'de çok rahat hareket etmeye başladı!
Bayram ediyor.

* * *

DEĞİŞİMİN KAPISI AÇIK

Sonuç itibariyle adayların tespit süreci içerisinde, AK Parti için şöyle bir önerim olmuştu.
"Hem Ak Parti’nin bütün Türkiye’ye hitap eden söylem ve duruşuna sahip olup,
Hem de bölgede BDP çizgisinden farklı bir yerde durabilen,
En önemlisi de durduğu bu yeri topluma da gösterebilen adaylara ihtiyaç var, bunun önemsenilmesi gerekir" diye!
Peki, sizce bu vasfa sahip biri veya birileri var mı?
Hadi,
Bunun yorumu ve ifadesi size kalsın.
Bu seçimlerde
2007’den daha kötü bir tabloyla karşılaşabilir AK Parti.
Buna da hazırlıklı olması lazım.
O nedenle; "liste değişimi" imkanı hasıl iken "tez" davranmalı ki, "evdeki bulgurdan" olunmasın.
Ve pek tabi ki;
Eskilere de "haklılık" payı yaratılmasın.
Yoksa; alınacak sonuçtan "kendilerine" pay çıkarma gayretine girerler.
Her şeye rağmen;
Diyarbakır seçmenin ifade ettiği gibi bu seçimlerde "gerilim istemiyoruz ve olmasın".

* * *

ÜÇ BAĞIMSIZA VETO GELEBİLİR Mİ?

Gelelim; BDP'ye!
Doğrusu, onlarda bir keyif ve rahatlama hâsıl.
Nedeni de; AK Parti'nin "aday" listesi.
Tabi; bu işin bir yönü.
Ancak, YSK ve Yargı nezdinde bir sorun silsilesi var.
Özellikle;
Leyla Zana, Hatip Dicle ve Murat Bozlak için!
Yani;
YSK'dan kendilerine "veto" gelebilir!
Malum;
Anayasa gereği ''Terör suçundan mahkûmiyeti bulunanlar'' milletvekili seçilemiyor.
İhtimal var mı?

* * *

Hatırlarsanız;
2007'de bahse konu suçtan mahkûmiyeti bulunan Hatip Dicle'nin adaylık başvurusunu YSK reddetmişti.
Ancak ''Memnu hakların iadesi'' durumunda adaylık mümkün bulunuyor.
Eski milletvekilleri Zana ve Dicle, 2 Mart 1994'de tutuklanmış, haklarında örgüt yöneticiliği suçlamasıyla dava açılmış ve 15'er yıl hapis cezasına çarptırılmıştı.
10 yıl cezaevinde kalan Zana ve Dicle, 2004'de tahliye edildi.
Murat Bozlak ise, 1998'de Terörle Mücadele Yasasına muhalefet suçundan bir yıl hapis cezasına çarptırıldı.
Bu cezalar;
Ve anayasanın 76 maddesini "karşı karşıya" getirdiğinizde, kritik bir durum söz konusu.
Bilindiği gibi;
Anayasa'nın 76. maddesi, ''Terör eylemlerine katılma ve bu gibi eylemleri tahrik ve teşvik suçlarından hüküm giymiş olanlar, affa uğramış olsalar bile, milletvekili seçilemezler'' hükmünü taşıyor.
Milletvekili seçimi kanununda da ''Terör eylemlerinden mahkûm olanlar milletvekili seçilemez'' deniliyor.

* * *

Hukuki bir tartışma!
Ama;
BDP'nin "kurmayları" ve hukukçuları, bu "hassasiyet" ihtiva eden, mevzuuyla alakalı araştırmaları olmuştur.
Tabi;
Mutlaka bir "çıkış ve hukuki" yol görülmüş olunacak ki; "aday" tercihinde karar kılınmıştır.
Ancak,
Aldığım son dakika bilgilerine göre "bu yönde" olası bir karar olması halinde.
Bağımsız adaylık için,
Başvuran 14 kişi arasında "yedek" isim var. Onun da, Abdulkadir Güleç olduğu söyleniyor.
Neyse!
Bekleyip göreceğiz, nasıl olsa son kararı YSK verecek?