HSYK'NIN ISRARLI BEKLEYİŞİ?

Yine garip ve vahim bir rüzgâr esiyor. Hem de; 'keskin' fırtınalar yaratacak bir esintiyle.
Hedef bu kez 'Yargı' mekanizması. Tabi esinti 'Siyasal' iradeden veya siyasi kanattan gelmiyor.
Bizatihi 'kendi' içinden geliştirilen bir 'yıkım' gayreti var. Yıllardır 'varlığı ve konumu' tartışma konusu olan HSYK.
Yani Hakim ve Savcılar Yüksek Kurulu. 'Demoklesin kılıcı' gibi, 'yargı mekanizmasının' üzerinde sallanmakta.
Son bir haftadır 'Hakim ve Savcılar' düzeyinde ' yaz dönemi kararnamesine 'kilitlenmiş' vaziyette.

***

Bin 500 'Yargıcın' görev yeri değiştirilecek. Bu alanda Adalet Bakanlığı'nın 'taslağı' HSYK’DA.
Ama gel gör ki, 'bugüne' kadar eşi benzeri görülmemiş bir 'rötar' var. Ki bu rötar daha da devam edecek gibi görünüyor.
Hafta başından beri 'toplantı' yapılıyor, ince hesaplar üzerinde. Halen 'kesin' bir uzlaşı ve karar sağlanmış değil.
Dışarıya sızan ve giderek de 'kesinlik' kazanan bir 'tıkanma' söz konusu. Bu da; Ergenekon ve Temizöz' davası.
'Kilitlenen' bu iki önemli davayla alakalı HSYK'nın 'gayesi' hesap sormak.

***

Tıpkı Şemdinli Davasının savcısı Ferhat Sarıkaya 'gibi', her iki davaya bakan 'Hakim ve Savcıları' lağvetmek.
Bu anlamda bir hayli 'ısrar' söz konusu. Davalar 'iyi çocuklara' emanet edilsin, Şemdinli 'akıbetine', Ergenekon.
Ve Özellikle Güneydoğu'nun 'gerçeğini' ifşa eden 'Albay Cemal Temizöz' davası 'iğdiş' edilsin.
Savcıların ve hakimlerin 'yerleri' değiştirilsin, 'sürgün' misali. Bir daha da; 'böylesi' işlere kalkışan olmasın diye.
Hatırlarsanız 'Ferhat Sarıkaya' üzerinde yaratılan 'korku', birçok yargı mensubunu 'kabuğuna' çekmişti.

***

Vakaya ve HSYK’daki bu kilitlenmeye 'hesaplaşma ve rövanş' olarak bakmak istemiyorum.
Ama son 48 saat içerisinde, basına yansıyan HSYK üyeleriyle 'alakalı' haberler; 'kuşkulandırmıyor' değil.
İddiaya göre, HSYK Başkanvekili Kadir Özbek ile HSYK üyeleri Musa Tekin ve Orhan Cem Erbük 'YARSAV' üyesi.
Ki Ergenekon soruşturmasını eleştiren ve Ergenekon sanıklarına açıkça destek veren Ömer Faruk Eminağaoğlu'nun başkanlığını yaptığı 'YARSAV'.
Son dönemlerde bir hayli 'Yargıçlar' üzerinde, tabu geliştirmiyor değildi. 'Hükümetle Yargı' arasındaki çatışmayı 'körükleyen' tek mekanizma idi.

***

Ama şunu ifade edeyim. Eğer HSYK'da dışarı sızan bu fırtına 'ısrarcı' ve politik düşünceye 'kurban' giderse 'vahim' durum hasıl olur.
O zaman da; 'Yargıçların' güven duyacağı bir 'mekanizma' olmaktan çıkar. Tamamen 'politize' olmuş, işlevsiz bir kimlik kazanır.
Sonuç itibariyle; 'bekleyip' göreceğiz.  Ama Türkiye'nin 'karanlık' geçmişinin aydınlatılması. Faili meçhul cinayetlerin 'deşifre' edilmesi.
'İhtilale', darbeciliğe ve yıkıcı yapılanmalara meyil vermiş zihniyetlerin 'ortaya' çıkarılması için.
Mutlaka ama mutlaka, Diyarbakır'da, İstanbul'da bu alanda 'kolları' sıvayan hakim ve savcılara ihtiyacımız vardır.
Ve tabi ki; 'bunların' korunup-kollanması ve sahipsiz 'olmadıklarının da' bilinmesi gerekir.

***

KAPALI ALANDA SİGARA YASAK?

Gel gelelim 'sigarasız' hayata.
Evet. Ne güzel bir hava değil mi? Artık 'oh be' diyeceğiz. Çünkü 'kapalı' alanda zehirlenme son buluyor.
Dumansız ve zehirsiz bir 'havaya' kavuşuyoruz. Hem de çok ciddi ve hassas bir yaptırımla.
Kim ne derse desin? Nasıl bir 'gerekçe' gösterip, duruma 'karşı' çıkarsa çıksın. Önemli değil.
Zaten 'savunma ve arka' çıktıkları mevzuuyla 'kendilerini' sağlık açısından 'önemsiz' kılıyorlar.
Hangi mevzudan bahsettiğimi 'anlamışsınızdır'! Evet; 'her türlü kapalı alanda sigara içimi yasak'!

***

İtirazsız ve tavizsiz bir şekilde 'yasak'! Uygulama cumartesi günü itibariyle 'hayata' geçiyor.
Ciddi ve önemli bir yasal düzenlemeyle 'başlıyor'! Kapalı alanda 'sigara' içilmeyecek diye.
Artık 'temiz, lekesiz ve bol oksijenli' hava soluyacağız. Özellikle benim gibi; 'yıllarca' bağımlı kalıp.
Sonra da 'lanet' getirip, 'bağımlılığına' paydos çekip, özgürlüğüne kavuşmuş eski bir tiryaki olarak.
'Oh be diyorum'! Çünkü 'sağlıklı' alanda yaşamaya ve havayı teneffüs etmeye 'hasret' durumdayız.

***

Onun için de; 'telaş' içerisindeki tiryakilere bir kaç 'öneri' getirmeden önce; 'alışacağız' sözünü iyi algılamalarını istiyorum.
Niye derseniz? Biraz geçmişe gidelim.
Belediye 'otobüslerinde', Şehirlerarası 'otobüslerde', Tren'de. Hatta yanlış değilsem uçakta bile 'tiryakiler' fosur-fosur içiyordu.
Hem de; 'köküne' kadar. Ama şimdi; 'içmiyoruz'. Hem de 'hiç itiraz' etmeden, riayet ediyoruz 'sigara' içilmeyecek diye.
Yani 'alıştık'. Nasıl ki 'tiryakileri' kötü emellerine alet eden 'sigaranın' nikotinine 'alışıldığı' gibi.
Onun için de; 'kapalı' alandaki 'yasağa' da alışılacak.

***

30 yılını 'nikotine' heba ettiren ve 8 yıldır 'ilişiğini' kesen biri olarak halen 'acısını' çekiyorum.
Bıraktığı 'iz', yarattığı 'tahribat' kolay kolay 'silinecek ve onarılacak' değil. Hekim dostun ifade ettiği gibi;
'Sigara içmeden önceki 'halinize' bakın, bi de 'yıllarca içtikten' sonraki halinize bakın. Ve iki 'yüzü' karşı karşıya getirip.
Hangisi 'güzel' hangisi 'çirkin'. Hiç kuşkusuz ki 'içimizi' karartan 'nikotinin' yüzümüze yansıyan görüntüsüdür; 'iğrenç' olan.
Evet. 'Kapalı alanda sigara içmek yasak'! İtirazınız mı var? O zaman 'çık dışarıda iç'!

***

Ha! Açık havada 'içsen' bir şey olmaz deme? Olur. Hem de çok ciddi bir tahribat olar.
O da hem senin 'sağlığın' açısından tahribat olur, hem de atmosferi kirletmiş olursun.
Onun için de en doğru olan; benim gibi 8 yıl önce nasıl ki 'lanet' olsun bir daha seni içmeyeceğim dedimse.
Sizin de 'öyle' bir irade ortaya koyup, 'ben artık' içmiyorum diyebilin.
Ne kadar 'az içerseniz' ne kadar içmezseniz, hem birçok 'alanda' kar edersiniz.

***

Ekonomik mi, sağlık mı, sosyal mi, hatta kültürel mi? Tümünde 'kazancınız' vardır.
Üzerinize 'sinen' nikotinin 'pis' kokusundan da kurtulmuş olursunuz. Üstadın dediği gibi;
'Bir yerden başlamışsınızdır', ama bir yerde de noktalamanız gerekir. Bu da 'paydostur'!
Sonuç itibariyle unutmayın, sigara içmek bir tercih, ama sigara içmemek de bir hak.
Sigara içmeyenlerin sağlığını korumaya çalışmak ise en haklı hak olduğu gerçeğidir.
Bakın Ramazan-ı Şerif 'yaklaşıyor'. Burada 'Yasa’ da uygulamaya giriyor.

***

Öyle ise gelin; ' bari kurtulayım şundan" deyin. Unutmayın bu kötü alışkanlıktan vazgeçebilen tiryakilerin sayısı, sigara içenlerden az değil.
Siz de bunu başarabilirsiniz. İşte size bir kaç 'öneri'. Bağımlılığı 'alt' edip, özgürlüğünüze kavuşabilesiniz.
Sigara veya tütün ürünlerini bırakmadan önce kül tablalarını, çakmakları ortadan kaldırın, evinizde kimsenin sigara içmesine izin vermeyin.
Hele çalıştığınız işyerinde 'hiç' ama hiç müsaade etmeyin. 'İtirazları' da kabul etmeyin.
Günlük yaşamınızda bazı değişiklikler yapmayı planlayın. Örneğin yemekten sonra sigara içiyorsanız bunun yerine yürüyüşe çıkın.

***

Bir tane içmekten bir şey olmaz demeyin. Sigarayı bırakıp puro ya da pipo ile kendinizi kandırmayın.
Vücudunuza tütünün tadını ve hissini unutturun, arada bir içerek bunu devamlı hatırlatmayın.
Sigaradan uzak durmak için bazı alışkanlıklarınızı değiştirmenizde yarar var. Mesela birçok kişi sigara ve kahve keyfini birleştirmiştir. Oysa böyle zamanlarda sigarayı aklınıza bile getirmemelisiniz. Canınız sigara çektiğinde şekersiz sakız çiğnemek gibi başka alışkanlıklar edinin.
Göreceksiniz ki; Sigarayı bırakmayla birlikte tat ve koku alma duyusu iyileştiği için yemekten aldığınız keyif de artacaktır.
Ve en önemlisi, 'evliler' için geçerli olan 'nikotinin' üzerinize sinen 'kötü' kokusundan arınmış vaziyetle 'eşinizi' de rahatlatmış olursunuz.