HUTBELERİN TESİRİ KALMADI MI?

Öncelikle ifade edeyim..
Alim değilim..
Dini noktada; niyetim "ahkam" kesmek de değil..
Ama!..
Özellikle Cuma hutbeleri..
Vaaz içeriği..
İmam'ın, haliyeti ruhiyesi.
Ve, Cemaat'in, "donukluğu.."
Son zamanlarda..
Ben de..
Ki bir çok tanıdığım, "eş-dost" dahil olmak üzere ciddi bir "tepki" geliştiriyor..
"Hutbeler dinlenilmez oldu" diye!
***
İşte bu noktada, soruyorum..
Nedenler ve niçinler, babında..
Diyanet İşleri Başkanlığına..
Ve, Diyarbakır İl Müftülüğüne..
Soruyorum..
Neden ve ne gayeyle Cuma hutbeleri "kağıttan" okunuyor?
İmam, elinde "kağıt" parçası..
Cemaatin gözünün içine baka baka; önceden "dizelenmiş" bir metni "okuyor?"
Sözde "vaaz" veriyor..
***
Yani, vaaz kağıttan okunur mu?
Var mı yer küresinde benzer bir durum..
Sanmıyorum..
Ama Diyarbakır’ımızda, hayli mevcut..
Şimdi..
Kağıttan okunan..
Hele ki, İmam'ın bir de okuma arızası var ise..
Anlaşılmaz..
Ve "tesir" üretmeyen, bir hutbe cemaate ne verebilir?
Sağlayacak kazancı..
Ya da, mevzuu hakkında fikir sahibi olması; mümkün mü?
Ne mümkün!…
***
Bilemiyorum!..
İmam'dan mı kaynaklı..
Yoksa..
Diyanetin "tahakkümü mü" var, illa ki "vaazı" kağıttan okumak!..
Vaaz!..
Cemaatle mevzu konusunda; "sohbet" içerikli olması lazım.
Şöyle ki..
Eğer "önceden" planlı bir gün..
Ya da, "aciliyet" isteyen konu..
Ki şahsen; "şu gün, bu hafta" mevzularının "vaaz konusu" edilmesine, yaygın şekilde; "alet" edilmesine karşıyım..
Ama gerekliyse olabilir..
***
Bunun için de..
İmam..
İletilen mevzuyla alakalı "bilgi" hazinesiyle.
Var olan; "mevkutelerin" desteğiyle; "araştırma inceleme" yapmalı..
Bilgilenmeli..
Sonra, cemaatin huzurunda..
İnsanların "yüzüne" bakarak..
Göz göze gelerek..
Ruhu derinliklere nüfus edici; "üslup ve mimiklerle" vaazını vermeli.
Ama nerde..
Bakıyoruz ki her şey "otomatiğe" bağlanmış gidiyor..
***
Eeee..
Durum böyle hasıl olunca..
Cemaatte..
Vaaz yerine; "yanındakiyle" sohbet edip, namazı bekler oldu.
Ki dün, bunu bariz bir şekilde görüp yaşadım..
Üniversite camiinde..
İmam elinde kağıtla; "otomatiğe" bağlanmış şekilde okuyor..
Cemaat de..
Kendi arasında sohbet ediyor..
Namaz çıkışında bir çok eş dost şu eleştiriyi, getirdi..
Niye yazmıyorsun diye..
"Vaaz ve imamın anlatım şekli" insana tesir etmiyor..
Hutbeler artık insana "hitap" etmiyor..
Ruhu okşamıyor..
Donuk!..
Gördüğünüz gibi; "elindeki kağıttan" okuyup, gidiyor..
Böyle hutbe mi olur?..
Olmamalı..
***
İlahiyatçı dostların da ifadesiyle..
Bu hal-i vaziyet..
Cuma'nın da..
Hutbenin de; "mana değerine" ve ruhuna ters..
Çünkü..
Cuma hutbesinde; "hasb-i hal" edilecek konu; "halkı-cemaati" ilgilendiren mevzuular olmalı..
Günlük hayat içerisindeki sorunlar..
Hafta içerisinde; yaşanmışlar..
Hutbe, "insanın ruhuna" hitap eden, yaralarına "manevi" merhem olan, "niyetle" icra olmalı..
***
Yoksa!..
İmama "dikte" edilmiş mevzuu..
Başkalarının "yazdığı" metni, çıkıp minberde okuması; "hutbenin" hükmünü yerine getirmez!..
Arıza-i bir durum!..
Lakin, hiç kimsenin derdine derman olmadığı gibi..
Ne okuyan, ne dinleyen, ne de "dinlemek" istemeyen cemaat için!..
Onun için..
Bu mevzuya ciddi bir eğilim gerekli..
"Hutbe de, vaaz de" aslına dönmeli..
Hali hazırda..
Durum tamamen; "kolaylık ve miskinlik" arz etmektedir.
***
İMAMI DİLENCİ EDEN- EMİR!
Bir de;
İslam'ın izzetini üzerinde taşıyan İmamların "dilenci" konumuna sokulması..
Düşünün..
İmam minberde.
Vaazı okuyor, sonra onca ayet ve hadis.
Derken, dua..
Ama gel gör ki, "son cümlesi" hep şu oluyor..
Muhterem cemaat..
İl Müftülüğümüzün emriyle(nasıl bir emirse)…
Şuraya..
Buraya.. Bilmem ne için; yardımlarınızı talep ediyoruz.
Şimdiden; yapacağınız yardımdan dolayı "Allah razı olsun!..?"
***
Cami çıkışı..
Seccade serilmiş; yardım toplanıyor.
Allah rızası için..
Camii görevlisi..
Hemen yanında, sıralanmış "kadın, çocuk yaşı erkek" dilenciler..
hepsi bir arada; ellerini açmış..
Allah rızası için bir sadaka..
İki görüntü, iki de "düşündüren" mesaj..
***
Diyeceğim şu ki..
Dinin mümessilleri olan; İmamlar..
Bu insanları; "dilenci" konumuna sokmak, hiç ama hiç hoş değil..
Şık olmadığı gibi!..
Toplanan yardımlar konusunda da; "zan altında" kalmakta..
Ne demişler?
Paranın "işlev" gördüğü her yerde; "şüphe" hasıldır..
***
Sahi..
Camilerde; "müftü beylerin(!) emriyle" yardım toplanacaksa..
Her camiye!..
Cuma günleri bir görevli; "tahsis" edilsin..
Kolunda da; "yardım parası toplama görevlisi" denilsin..
Vatandaş ta!..
Cuma çıkışında; "gönlünden" geçen, sadakasını versin..
Ha o görevli..
Müftünün emriyle; 
“Ne verirsen elinle, o da gelir seninle! Allah razı olsun” çığırtkanlığını yapar..
***
Evet..
Bizden, cemaatten, eş dosttan "arıza-i duruma" serzenişimiz bu..
Bakalım..
Diyanet İşleri Başkanlığı..
Ve İl Müftülüğümüz; "mevzuya" köklü çözüm bulurlar mı?
İmamları..
Asli görev ve misyonlarına "kavuştururlar mı?"
Neyse!..
Bekleyip göreceğiz..
İslamiyet’in hakikati için; görev icra ettiklerini!…