İHMALLER ZİNCİRİ VE DEVLET RİCALİ!
Silvan'dayız.
Taziye için..
Başsağlığı dilemek için.
Malum;
8 hemşerimizi "arazi" anlaşmazlığına kurban gitti.
Kurban diyorum!
Çünkü.
Bölgemizin bu meyanda "sicili" ve utanç tablosu kabarık.
Çok kurban vermişliğimiz var.
***
Bu vakanın "vuku" buluşu.
Hele ki.
Ramazan-ı Şerif'te yaşanılır olması.
Hiç tartışmasız; Vahşet!...
Daha açık ifadeyle; İnsanlık "suçundan" öteye bir hadise!
Her ne kadar;
"Ateş düştüğü yeri yakar" deniliyorsa da.
Doğrusu bu mesele komplike yapıyla çevreyi de yaktığı gibi; "yürek" sancısı da yaratmıyor değil.
***
Nasıl olmasın ki?
Arazi davaları,
Kan davaları,
Ve Hasımane duygu ve feodalitenin derin-iğrenç yüzü!
Bölgemizin; "kaderi" olsa gerek.
Çok gördük hadiseleri.
Ama böyle bir vahşete ilk defa tanık oluyoruz diyebilirim.
Sanmıyorum ki;
Böyle bir acımasızlık "en radikal savaşlarda" bile yaşansın.
***
Evet,
Üstün ailesinin acısı tarif edilemez.
Hiç kuşkusuz ki;
Bölgemizin güzel örf, adet ve gelenekleri de yok değil.
Var.
Ki bunların başında da;
"Taziye ziyareti.
Ve Başsağlığı" dileğiyle, acıyı paylaşmak.
***
Elbette ki, "giden" geri gelmez.
Ama bur insanı; "ilişki ve duygu" paylaşımı var.
O'da; "gönül hoşluğu".
Araştırmacı-Yazar.
Başyazarımız; Sayın Mehmet Ali Altındağ,
Söz Haber ekibi.
Hep birlikte, "taziye" ziyaretindeydik.
Başsağlığı dileğinde bulunduk.
***
Ziyaret esnasında;
Hadiseyi ve seyr-ü seferini,
Pek tabi ki
"Vakanın" perde arkasını görme noktasında "net bir resim" gözlemledim.
Şöyle ki.
Bir taraftan yan yana dizilmiş 8 mezar.
Ki kabirlerin, hemen ötede de kurulmuş taziye çadırı.
İnsanlar akın akın geliyor.
***
Dillerde dualar,
Yürekte tepkiler ve gözlerde yaş!
Ölenler kardeş, dayı-yeğen ve kuzenler.
Yani ateş aynı eve düşmüş.
Kabirlerin bulunduğu yer.
Öyle bildiğiniz sıradan bir mezarlık değil.
Cenazeler aile fertlerinin yaşadığı mahallenin ortasındaki bir alanda defnedilmiş.
Öncesinde; Bahçeymiş.
Ama artık, "Üstün" ailesinin mezarlığı.
***
Silvan’da halk tepkili.
Ama tepki olduğu kadar düşündüren bir tablo da var.
Çünkü
Üstün ailesi ve vatandaşların görüşüne göre "bu katliam" göz göre göre yaşanmış.
Bas bas bağırılmış.
Yani, çığlık çığlığa geliyorum diyen bir "facia" bu vaka!
***
Şöyle ki.
Taraflar arasında bir süreden beridir anlaşmazlık yaşanıyormuş.
Ahali de,
Devlet ricali de, herkes "olup-bitenden" haberdar.
Ama ne var ki; devlet elitleri çözüm üretmemiş.
Mevzuyu; "sorumluluk" ikmalinde, sahiplenmemiş.
Bir nevi; "ne halleri varsa" denilmiş.
***
Nitekim de öyle olmuş.
Dün gazetemizde haberi vardı.
Üstün ailesi ve Silvan halkı bu olaya nasıl baktığına ilişkin.
Genel kanı;
Vaka sıradan bir arazi kavgası olarak görülmüyor-düşünülmüyor.
Onlara göre!
Olayda "devlet elitinin ihmali" olduğu kadar perde arkasında da siyasi elit bir tabaka var.
***
Bakınız;
2 kardeşini,
3 dayısını
Ve 3 kuzenini kaybeden Hasan Üstün.
Kameralara konuşuyor.
Yaşadığı acıya rağmen oldukça da çarpıcı açıklamalar yapıyor.
Diyor ki;
Karşı taraf figüran, olayı yönlendiren ve azmettirenler başkaları.
***
Tabi,
Bunları ifade ederken, net adres vermiyor.
Ama birilerini de "işaret" ediyor...
Peki, "Kim bu karanlık el-ellerin" sahibi?
Elbette ki;
Bunu ortaya çıkarması gereken taraf devlettir.
Lakin ne hikmetse hal-i hazırda "3 maymun" misali.
Görüntü bunu söyletiyor.
***
Önceki gün;
Başsağlığı sonrasında "hadiseyi" teferruatlı olarak öğrenmek.
En önemlisi de;
Yargısal süreç "nasıl işliyor" hangi aşamada diyerek.
Siz okurları da "son gelişmelerden" haberdar etmek için.
İlk olarak Silvan Kaymakamı ile görüşmek istedik.
Ama nerdeeee?.
Kaymakam bey (!) bu kadar önemli bir olayın yaşandığı dönemde ilçede yok.
***
Yazı İşleri Müdürlüğündeki personelin ifadesiyle diyelim.
Kaymakam bey, bir program nedeniyle şehir dışındaymış.
İyi.
O zaman cumhuriyet savcısına gidelim?
Hükümet konağına bitişik bir bina, Adliye binasi..
Gittik.
Ne var ki, Savcı Bey'i de bulamadık.
Dediler ki;
Bir toplantı nedeniyle makam dışında.
***
Öğreniyoruz.
Silvan Cumhuriyet savcılığı dosyayı soruşturmuyor.
Dosya; Bismil Savcılığının kapsamındaymış.
Bismil "soruşturuyor-sorguluyor" imiş.
Aslında.
Savcı Beyle görüşme imkânı sağlayabilseydik.
Şunu soracaktım, özellikle hadisenin Silvan ayağıyla alakalı olarak.
Diyecektim ki;
"Katliam yaşanmadan evvel, iki aile arasındaki "hizipleşme".
Kavga veya hukuk ikileminden, “haberdar mıydınız?”
***
Soru bizde kaldı.
Cevap gelirse..
Elbette ki, buradan yer vereceğimiz gibi, siz okurlarla da paylaşırız.
Peki.
Bismil'de "devlet" ricalı ne yapıyor?.
Onu da araşırdım.
Ne acıdır ki, orda da "durum" farklı bir işleyişte.
Yani devlet çarkı orda da arızalı.
Çünkü kaymakam bey yıllık izindeymiş!
***
Onun görevini.
Geçici olarak Silvan Kaymakamı yürütüyormuş..
Ama Kaymakam bey yok!
Anlayacağınız.
Dünya basını gündemine bile giren bu olayın yaşandığı Silvan ve Bismil’de hal-i vaziyet bu!
Peki, "devleti temsil edenler" yoksa buna ne demeli?
Denilecek söz, "herkes" kendi işine baksın..
***
Nitekim.
Taziye'de Mele Haddi Koç'un şu ifadesi oldu.
Özellikle yaşadığımız, çağ.
Ve bulunduğumuz, coğrafya açısından.
Mertliği de,
İnsanlığı da "silah ve iktidar gücünün" zulmü tar-ü mar etmiştir.
Aynen de öyle.
***
Evet.
Üstün ailesine yönelik katliamla ile ilgili yığınla iddia var.
En önemlisi de.
Olayın yaşandığı gün ve evelliyatında tarafların karakolluk olması.
Karakol önünde; "tehditlerin" savrulması.
Ki bir kaç kez de, "şikâyet" edilmiş.
Denilene göre, Karakol amirinin ifadesi şöyle olmuş "iki de bir ne çağırıyorsunuz, olay yok ki gelelim."
***
Yani.
Ne haliniz varsa görün denilmiş.
Ki sonuçta da; bu vahşet yaşandı.
Silvan halkı ve Üstün ailesine göre vakanın vuku bulduğu şekille "ihmaller" zinciri hayli fazla.
Aynı zamanda olayın sorgulama şekli ve aile fertlerinin iddiası.
Şu kaygıyı, üretmiyor değil.
Acaba; "olayın üstünü örtmeye yönelik" bir irademi ortalıkta geziniyor.
Siyasi "bir güç mü" var.
***
Sonuç itibariyle;
Silvan’da çok şey konuşuluyor.
Eee.
Konuşulanların hakikati,
Katliamı kimlerin işlediğine ilişkin hakikat.
Ve tabi ki, "arka" bahçesindeki güçlerin varlık gerçeği.
Bunları, deşifre edip "adaletin" önüne çıkaracak olan Devlet ricalidir.
Ama ne var ki;
Hal-i hazırda "bunu yapacak irade" pek ortada görüntü vermiyor.
***
Yani devlet;
Üstün ailesine yönelik katliamda,
Silvan’daki işleyişinde,
Tabi ki Bismil'deki "varlığını" göstermede ne hazindir ki; "saklı" kalmıştır.
Onun için de;
Yazıma başlık olarak "İhmaller zinciri ve devlet ricali" attık ise de..
Soru şu; "Silvan-Bismil'de Devlet Nerede?"