İKİYÜZLÜLÜK EROZYONU!

Farkındamısınız.

Toplumdaki dağınıklığı.

Görüntü korkunç, fark ettiriyor.

Şuan.

Ülkede, ciddi bir "iki yüzlülük" erozyonu yaşanıyor.

Tabi ki, "tek" tip!

***

Ne var ki.

Vahim olan; "iki yüzlülük" herkese sirayet etmesi.

Ve bunun futursuzca icra edilmesi.

Öyle hükümet mi,

Öyle muhalefet mi,

Ya da, farklı bir "siyasi' mekanizma mı?

Yoksa.

Devleti “kutsayanlar mı”?

***

Hayır.

Onlar dâhil, herkes.

Öyle ki, maruz görün ülkenin 7'den 7'ine herkes.

Bilaistisna!

Ciddi bir "karakter' erozyonu yaşıyoruz.

Kurumlar ve siyasi yapılar dâhil olmak üzere.

İster birey, ister toplum ve cemaat olsun.

Fark etmiyor.

Dağınık.

Ki herkes kendince "birbirine" maske giydiriyor.

***

İlginç bir çağ.

Şahsiyetler, kendisine özgü kavramın vasfını icra ediyorlar.

Hatta "patent" tescili alarak.

Ancak.

Hayat ikmaline gelince "ne mümkün" zerre-i miskal, uygulamazlar.

Yoktur da.

Kabulü de mümkün değildir.

***

Buyrun.

Sokakta, "sol" düşünceye sahip birini çevirin.

Kendisine deyin ki "Sosyal Demokrat mısınız?"

Sorun!

Bir daha sorun; "Siz Sosyal Demokrat mısınız?".

Hiç kuşkusuz ki pat tepki verir..

Ve çıkışarak der ki "Ne demek" istiyorsunuz?

Pek tabi ki; "Sosyal Demokratım".

 

***

Ama hayır!

Yanından bir adım atıp, ayrıl!

Ve dönün bak, neler yaptığına?

O Sosyalim diyen,

O Demokratım diyen şahsiyet görüyorsunuz ki ikisini de gasp etmiş!

Ne var ki hiç birini de hayatına idame etmiyor.

Bakıyorsunuz ki.

En faşizan,

En despot,

En tahkiyeci bir..

Ve "toplum bilimciliğiyle" arz-ı endam ediyor.

***

Hayat ikmalinde; "sosyal demokrat" denilen bir karakter yok.

Yıkıcı.

Gezi Parkında gördük!

Söz de Sosyal Demokratların gerçek yüzünü.

Ne oldu?

Sandıkla gelen, milli iradenin tercihini alan "İktidarı".

Öyle ki, enva-i desiselerle alaşağı etmek istediler&.

Sosyal-Demokrat anlayışın ötesinde "ihtilale"  gittiler.

Hem de; "kanlı ve kirli" bir pusu, dış mihrakın ittifakıyla.

***

Şimdi.

Siz buna; Sosyal Demokrat diyebilir misiniz?

Sanmıyorum.

Ben demiyorum.

Diyemem de.

Sizde muhakak demezsiniz..

***

Ya Muhafazakâra ne diyorsunuz?

Sağcısı.

O da aynı meşrebe sahip!

Sorsanız; “toz kondurmaz" muhafazakarlığına..

"Dindar mısınız?".

Sağcı mısınız derseniz?

Cevabı maskeli sosyal Demokrattan daha, sert olur.

Sen ne diyorsuuuun diye uzatarak, tavır koyar.

***

Elbette ki;

Müslüman’ım..

Beş vakitte namaz kılarım.

Ancak görüyorsun ki o şahsiyet...

Ne İslam'ın şartlarını,

Ne İmanın şartlarını "yerine" getirmediği gibi.

Ahlaklının da zerre-i miskalini de uygulayan değil.

Varsa, yoksa kendi menfaati!

***

 

Hele hele.

Son dönemlerde.

Makam.

Mevki için "enva-i" fırıldaklıklarda bulunanlar da ayrı.

Bir önceki siyasal iktidar döneminde gece-gündüz sarhoş olanlar.

Bugün bakıyorsun ki,

Muhafazakarların "en tepe" yerinde, ön safta "işkembe" şişiriyorlar!

Bukalemun gibi.

En baba ihaleleri alırlar.

***

Dayı kıyağı mı,

Yenge kıyağı mı,

Amca kıyağı mı,

Abi kıyağı mı..

Ne dersen o bicim kıyak var?

***

Faşistine.

Kapitalistine,

Feministi dâhil olmak üzere.

Liberali bile.

Al birini vur ötekine, "menfaat" bağımlısı olunmuş.

Herkes.

Kendi meşrebinde, "vasıfsal üstünlük" diyor.

Ama bir teki dahi "vasıfsal" bazda hayatına uyarlamıyor.

***

Bakınız.

Bilaistisna diyorum.

Kürtlerin hakları açısından.

Neler yaşandı,

Neler yaşatıldı, bu uğurda "kaç can" verildi.

Evinden-yurdundan edilenlerin sayısı.

Toplumdaki erozyon.

Ne derseniz deyin hepsi iliklere kadar yaşandı.

***

Şimdi.

Az önce.

Siyasal "karakter" alan, tüm bu kesimler için diyorum.

Ki bu meseleye "siyaset" üstü diye bakıyoruz.

Derseniz ki hadiseye ne diyorsunuz.

Diyecekleri ilk söz şudur.

"Kürt-Türk" kardeştir ve eşittir, ayrıştıran da kalleştir.

***

İyi güzel de!

Hani nerde; kardeşlik, eşitlik, hakların özgürlüğü.

Ve kimliksel tanım.

Yok!

Demek ki.

Yüzler ve yürekler "hayli kaypak" olmuş!

Gün oğlu misali.

***

Çözüm sürecindeyiz!

Ölümler yok.

Çatışma,

Silah sesleri yok.

Tabutlar gelmiyor.

Haydi; "barış diye" toplum çığlık atıyor.

***

Ama gel gör ki.

Bukalemun yüzler.

Karşı.

Ve üzüntü içerisinde, "çözümü" nasıl provoke edebilirim hesabında.

Sosyal demokratı,

Muhafazakarı,

Liberali,

Milliyetçisi, faşisti. Hepsi, "çözüm süreci" nerden çıktı diyor?

***

Anlamak.

Akıl sır erdirmek.

Doğrusu.

Karakter erozyonunun yarattığı travma karşısında.

Düşünen biri olarak.

Dün de ifade ettim.

Bazı kelimeler var ki, "cam kırığı" gibi.

Söylemezsen; "acıtır".

Söylersen "kanatır" diye.

Sizce…