İL MİLLİ EĞİTİM; YAZBOZ TAHTASI!…
Ne yazık ki, Diyarbakır İl Milli Eğitim Müdürlüğü “idari” yönde, böylesi bir karakteristik özelliğe ve ruha sahip!.. Bugün değil; bildim bileli “keyfiyet” içerisinde, “seyrine seyirlik” katıyor… Ama olumsuz yönde; hep!.. Ki mevcut politize olmuş kurumların da başını çektiği tartışılmazdır..
***
Kurum idarecileri noktasında ise gelen gideni de hazin bir şekilde aratıyor?.. Son yıllarda kaç il müdürü değişti “neden ve nasıl görevden alındılar” hepimizin malumu!.. Ha keza, ilçe müdürleri, merkez ilçe müdürleri de dahil; mantığındaki kilitlendiği bir mekanizma!!..
***
Yani yazboz tahtasının da ötesinde!.. İşte son değişiklik; Yenişehir İlçe Milli Eğitim Müdürü Hüsamettin Atlı.. Ve bazı şube müdürleri.. Ki, Atlı’nın mevcut haline bir roman yazılır.. Bir geldi, bir gitti, bi daha gitti.. Artuklu Üniversitesi’ne kadrosunu taşıdı, sonra mahkeme kararıyla görevine geri döndü.. İade süreci, krizli geçti.. Ve önceki gün bu görevden el çektirildi.. Kesin olmamakla birlikte, Milli Eğitim Bakanlığının müfettişlerinin “akçeli işlerle” alakalı yürüttüğü soruşturmaya dair hazırlanan rapora istinaden alındığı söyleniyor…
***
Neyse, Atlı faslı denir ya “ateş olmayan yerden duman çıkmaz” gerçeğiyle, çok konuşulacak.. Ve hakikat perdesi de, aralanacak.. O zaman belki detaylı, hasbi hal edeceğiz.. Ancak söz müfettişlerin yürüttüğü soruşturmalardan açılmışken, çok kez yazıp çizdiğim, sorguladığım ve bir dizi de soruları ikmale getirerek, cevap istediğim konulardan biri de; il ve ilçelerdeki öğretmen evlerinin hal-i durumu!.. Enva-i türlü, “olumsuzluklar” zincirini barındırdığını, müfettiş raporları ifşa ediyor… Ama ne hikmetse; “eyleme” sokulmuyor..
***
Sanırım, İl Milli Eğitimin işleyişindeki yanıt aranan “kilit soru da” bu?!.. “Eyleme” sokulmayışındaki ana tema; “hamleye karşı hamle için koz olarak mı?” tutuluyor?!.. Yani, yeri ve zamanı gelince “servise sokma” misali!.. Yoksa, iki yıl süreyle 60’a yakın “yolsuzluk, usulsüzlük, rüşvet, görevi kötüye kullanma” gibisinden açılan soruşturmalarla alakalı hazırlanan raporlar, “idari ve adli” yönde ivedi bir şekilde işleme sokulurdu.. Ve kimsenin de gözünün yaşına bakılmazdı?!..
***
En önemlisi de, “öğrenci taşıma ve iaşeleriyle” alakalı ihalelerde bariz şekilde, organize işlerin icra edilmesine; “göz yumulmazdı?..” Hakkında onlarca idari soruşturma, hatta adli vaka tutanakları olanların bile; “idarecilik” yönünde, sürekli bir basamak üste taşıma, hallerine cevaz verilmezdi.. Ve Milli Eğitim İl Müdürlüğünde, bu yönde “kutuplaşan, gruplaşan, cemaatleşen saflar aleni bir şekilde birbirlerine sağlı-sollu kroşeler çekmezdi!..” Sosyal medyada; “arsızlıklar” şiirlere dönüştürülmezdi!…
***
Maalesef; Diyarbakır’da Milli Eğitim’deki bu “vahim ve yıkıcı politize olmuşluk” hali, eğitimi de, öğretimi de “yerlerde” süründürüyor.. Dikkat edilirse, bir dizi sınav yapıldı, sonuçları açıklandı, Diyarbakır’ın başarısıyla övünülecek, işte kentin, işte eğitimin gururu denilebilecek, göğüs kabartacak bir sonuç vaki mi; değil?!.. Bırakın büyükşehirler içerisinde, 81 il içerisinde, sonları aşındırıyoruz!.. Hasılı; eğitim ve öğretim, ahbap-çavuş ilişkisine dönünce, kadim şehrimin hal-i perişanlığı da böyle olur!.. Ama kime diyeceksin, “mal müdürü bozuk!..”
***
YOK YA, EVET ÖYLE!….
Dünkü yazıma dair, aldığım telefon, mesaj ve görüşmelerin ekseriyetinde sohbetin son cümlesi bu oldu… Onlar “yok ya” dedi.. Ben ise hep; “evet öyle” dedim.. Tıpkı, eğitim ve öğretimdeki “keyfiyet ve zafiyetin” yarattığı tahribat gibi, ne yazık ki Diyarbakır’a özgü yatırım endeksli işler de böylesi, bir muamele ve sonuca mahkum ediliyor…
***
Yoksa, 199 milyon liraya ihale edilen Diyarbakır İçmesuyu İsale Hattı 2. Kısım inşası, 14 ay boyunca “tek bir çivi çakılmadan”, öyle bırakılmazdı!.. Ve bilahare hatıra binaen katır yüküyle işin tasfiyesine gidilmezdi.. Diyarbakır’ın 2055 yılına kadar “içme suyu” sorununu kökünden çözecek proje, “askıya” düşmezdi.. DİSKİ’nin nam-ı hesabına işi yüklenen DSİ 10. Bölge Müdürlüğü, “büyük bir basiret(!)” göstermezdi!..
***
Ama kime diyeceksin, bir kere “mal müdürü bozuk!..” Dünkü yazımda belirtmiştim.. Diyarbakır’a ortalama 350 milyon lira civarında mal olacak olan; İsale hattı muhtemelen yapılacak yeni ihaleyle, 1 trilyon lira civarında olacak. Sorumluluklarını yerine getirmeyen DİSKİ ve DSİ 10. Bölge Müdürlüğü yüzünden, Diyarbakır halkının cebinden, 650 milyon lira “hiç yoktan çıkacak.?”
***
Ve bu para, “kuzu postlu” muhtemelen “şantiyem var” deyip, müteahhitleri egale edecek firmaya cebellezi edilecek!.. Eee, DSİ’de işler hep böyle yürümüyor mu.!.. Ne yazık ki böyle!… Yazımda, İl Valisi Ali İhsan Su’dan, adli yönde bir işlem icra edilmiyorsa da, “idari yönde bir hesap sorulması gerekmez mi” diye, beklentimi ifade etmiştim…
***
Vali Su’nun “sessiz kalmayacağını” biliyorum!.. Ama ben, bu işe yönelik en çok yüksek dozajlı sesini yükseltmesi gerekenlerin, Diyarbakır’ın seçilmiş siyasilerinin olacağı beklentisiyle, ne hazindir ki; “tık” yok.. Büyük bir umursamazlık içerisinde.. Beri yanda, Sivil Toplum Örgütleri de suspus!.. İş siyasi ve ideolojik mevzu odaklı olunca “bülbül”, ahaliyi hayati yönde ilgilendiren mevzulara “dut yemiş bülbül” gibiler.. Nokta.. Ama şimdilik…
***
ANLAYAMADIM!…
Evet ya anlayamadım!.. Cumhurbaşkanı Erdoğan, her daim sahada, meydanlarda. Dur durak da bilmiyor.. Kendi ifadesiyle; “sahadan gelen, sahanın adamıyım.?! Ve siyasetin tüm merhalelerini de, sahadaki başarısıyla” elde etmiştir…
***
Ne var ki, son günlerde mahalleden yansıyan haberlerin ana başlıkları; “sahaya indiler, iniyorlar” cümlesiyle bitiyor.. Ki bu cümle de, ilginçtir Erdoğan için değil, Erdoğan’ın çevresindeki zat-ı muhteremlere ilişkin, söyleniyor…
***
Denilen şu.. AK Parti kurmayları sahaya inmek için, kolları sıvadı.. Dolu dizgin, sahaya hüküm.. Bakanlar, Vekiller, indi.. Teşkilatlar, ev ev, sokak sokak, il ve ilçe turlarına hazırlanıyor.. Ve daha bilmem; “inişler?”…
***
İyi de, sormak gerekmez mi!?.. Yahu, reisten önce bu zatların “sahada olması gerekmez mi?!..” Galiba, AK Parti’yi hızla ruhundan uzaklaştıran da; Erdoğan dışındakilerin, “olması gerektiği yerde olmayışlarındandır..”.. Sizce..
***
GÜNÜN SÖZÜ
Sahada olmayanın, maç kazanma veya kaybetme gibi bir derdi olmaz ki…