İRA MODELİ BİZE UYMAZ

Müzakere!
Kelime anlamı; istişare.
Yani vuku bulan hadise üzerinde 'mütalaada' bulunmak.
Ya da toplu tartışma ortamı içerisinde, etüt etmek!
Bir nevi 'fikir' tartışması ve bu eksende 'çözüm' üretici olabilmek.
Tabi bir de 'müzakere' arenasında fikirlerin çokluğu da önemlidir.

* * *

Çünkü önem arz eden etken; fikirlerin farklılık kazanmasıdır.
Özellikle de bu farklılığın 'olgunluğu' ve tecrübeyle buluşması çok önem arz eder.
Bu eksende tecrübelerin, ileri görüşlerin ve bilgi birikimlerin önemi yüksektir.
Bunların 'harmanında' fikirler harmanlanırsa;

* * *

İşte o zaman sonuçlar çözüme doğru ivme kazanır.
Ve burda en önemli etken de hadisenin çözümü yolunda 'yaratıcı' bir tekniğin ortaya çıkarılmasıdır.
Ki bu da sürecin hızlanmasını ve doğasındaki yapıyı 'işlerlik' kazandırır.
Kritik bir noktada; farklılık çözümde 'cuk' diye oturmuyorsa da, mutlaka 'detayın' rolü büyüktür.
İşte ‘müzakere' denilen kelime bunları ihtiva eder.

* * *

Gelelim sözü;
'Müzakere'den açmamın nedenine!
Malumunuzdur;
İki günden buyana Diyarbakır'da icra edilen; 'uluslararası' nitelik taşıyan bir konferans var.
'Uluslararası Müzakere ve Çözüm Deneyimleri'.
Konferans Demokratik Toplum Kongresi (DTK)'nin 'organizasyonu'.
Hatırlarsanız!
Benzer bir toplantı, aylar önce yine Diyarbakır'da ve DTK'nın ev sahipliğinde yapıldı.

* * *

Bu ikincisi. Cumartesi ve Pazar günü yapıldı.
Yani önceki gün ve dün icra edildi.
Konferans'a ben de davetliydim.
Aslında davet, bizzat Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir'den telefonla gelmişti.
'İster konuşmacı, ister dinleyici' olarak katılmamı istediğini bildirdi.
Bu yazının vesilesiyle önce 'davetten' dolayı Baydemir'e teşekkür ediyorum.

* * *

Evet!
Konferansın Cumartesi günkü ilk oturumunu izledim.
Tabi gönül isterdi ki;
'İki gün boyunca' kesintisiz izlemek ve oradan notlar almak.
İmkânlar el verip de, konuşabilmek.
Ama ne yazık ki;
'Gazetedeki' görev ve diğer işlerin sirkülasyonu 'zaman' şansı tanımıyor.
Zaten bu yüzden de birçok 'çalışmayı ve etkinliği' bizat-i izleme imkânı bulamıyorum.
Ve ekseriyet eleştiri almaktayım;
'Neden gelmediniz, neden katılmadınız?' diye.
Ama şunu ifade edeyim;
'Böylesi' etkinlikleri de 'iletişimin' imkânlarıyla kaçırmış değilim.
Mutlaka ama mutlaka; 'bilgi sahibi olmuşumdur’.

* * *

Neyse!
Zaten konferansın 6 oturumuna ilişkin ayrıntılara haber merkezinin takibiyle sahibim.
Öncelikle belirtmek isterim ki;
'Konferans' katılımcı davetliler açısından ve 'konu' başlığı seçiciliği noktasında bir hayli zengindi.
Diyarbakır'da da böylesi bir 'beyin fırtınası' arenasının da oluşturulması büyük bir kazanımdır.
Özellikle yarınlar açısından önemli.
Tabi! Konunun 'ehemmiyeti' ve konukların hadiseler açısındaki 'duayenliği' fikirlerin de farklılığı;
Böylesi konferanslara 'nefes kesicilik' yönünde ciddi bir hava estiriyor.
İzlemek ve konuşmak, dinlemek ister insan.

* * *

Konu başlığı;
Kürt sorunu ve Demokratik açılım!
Uzun bir zaman dilimidir ülkenin ve bölgenin 'ana gündem' maddesi; 'demokratik açılım'.
Yani 'Kürt sorununun' çözüm süreci.
Malum; kangrenleşen hadisemiz tartışılınca zaman zaman 'dünyanın' diğer ülkelerinde;
Bizimle 'aynı kaderi' paylaşan ama bugün 'çözüme' ulaşmış olan ülkelerden örnekler verilir.

* * *

Ki bu ülkelerin başında da;
İspanya, İngiltere ve Güney Afrika gelmektedir.
İra, Bask ve Galler üçgeni!
Nihayet ilk kez hadisenin 'içerisinde' yer alan birinci ağızdan dinleyeceğiz.
Onlar çözüme nasıl bir hamle geliştirdi 'formülüne' vakıf olacağız.
Zaten konferansın birinci günkü oturumları da 'hep' bu yönde icra edildi.
'Deneyim ve Paylaşım'.

* * *

Konferans;
Osman Baydemir.
DTK'nın eş Başkanı Yüksek Genç ve Leyla Zana'nın 'açış' konuşmasıyla; başladı.
Ben buradan; değişik ülkelerden gelen konukların ve onlarla tartışılan 'ayrıntılara' girmeyeceğim.
Sadece; 'aldığım' bir kaç not vardı.
Onları size aktarmak istiyorum.
Yani; 'sorunun' çözümü noktasındaki 'kıvılcım.'
İrlanda.

* * *

Yani İra'nın 'silah bırakması ve çözüme' yönelik geliştirilen tezler.
Galler Ulusal Partisi Başkanı Dafydd Iwan ve Birleşik Krallık Parlamenteri Lord Raymond.
Sorunun 'ağır' başlıklı detayını aktarırken;
Şöyle diyor süreci nasıl işlettiklerine ilişkin.

* * *

Bağımsız kurullar oluşturuldu.
Uluslararası Komiteler varlık gösterdi.
Ve elbette ki; 'devlet ve siyasal' iktidar ile muhalefet hemfikir oldu.
Yani toplumun ekseriyeti 'genel bir kanı' içerisinde;
Bu iş çözülmeli.
En önemli etken de buradaki 'samimiyet ve şeffaflık'.
Ve de, 'Askerin' siyasi alanla 'aşina' olmayışı.
Yani; siyasetle' alakalı fikir üretmemesi.

* * *

Çünkü diyor:
İrlanda'da 'İra'nın elindeki silahları bırakması zordu.
Britanya Ordusu 'silahla' iknanın mümkün olmadığını anlayınca,
Mevcut 'oluşumların' elinin güçlenmesi noktasında, değişik metotlar geliştirdi.
Bunun başını da;
Ordu, halk ve siyasal iktidar ile devlet kurumları çekti.

* * *

Peki, bizde durum nasıl?
Tam aksi istikamette.
Şöyle bir demokratik açılım sürecine bi bakalım; neler yaşıyoruz.
Hani hepimizin bir adım ileri iki adım geri dediğimiz durum.
Mevcut siyasal iktidarın ve bu hadisenin mağdurlarının dışında 'çözüm' istediğini ifade eden var mı?
Bağımsız Kurullar!
Uluslararası Komiteler.
Ve en önemlisi siyasi muhalefet.
Bu alanda 'silahlı mücadele' yürüten Türk Silahlı Kuvvetleri.
Velhasıl; diğer tüm 'örgütlü' temsiliyet sahipleri. 
Bir de 'Kapital' güçler.
'Çözüm' elini güçlendirmede; hangisi 'samimiyet' duygusu içerisinde.
Ya da; 'sorumluluk' almış.

* * *

Örnek verilebilecek bir 'kurum var mı?'
Varsa da mutlaka 'hain, bölücü ya da işbirlikçi' elbisesini giydirmişiz. Çünkü hala bu ülkede; 'kar-daki yürüyüşten' söz eden var.
'Eli silahlı bir terörist kalana kadar terörle mücadele sürecek!'.                    
Devamı Yarın