İRA MODELİ BİZE UYMAZ!(2)
(Dünden devam)
Özetlersek; Biz halen dağdaki silahlı güçleri 'yok etme' siyasetinden medet umuyoruz.
Ve diyoruz ki; Onlar silah bıraksın.
Onlar bizi 'ikna' etsin.
Ellerini tetikten çeksin.
Doğrusu, Britanya'nın İra ile alakalı 'düşünce' yol haritası ile.
Türkiye'nin PKK'ya yönelik 'düşünce' modu arasında;
'Cudi' dağı kadar fark var.
* * *
Bu da şunu gösteriyor;
Örnekler iyi güzel de, bizim çözüm 'anlayışımıza' uymuyor.
Onun için; bizim farklı bir çözüm 'yolu' haritası belirlememiz gerekir.
O da sanırım Baydemir'in açılış konuşmasında ifade ettiği dayatılan 'modeldir'.
'Kendi Kürdünü yaratmak'!
Nitekim Genç'te şu 'gerçeğe' konuşmasında vurgu yapmıştı.
'Her ülkede çözüm farklıdır"
Ahmet Türk! Vekilliği düşürülen ve siyasi yasaklı.
Yani 'sürecin' en ağır bedelini ödeyen mağdurlarından.
Ki 'ılımlığı' tartışılmaz olduğu gibi uzlaşıcı biri.
* * *
Dün o da ifade etti;
"Keşke silahlar olmasa, silahları hak arama yöntemi olarak kullanmayı da doğru bulmuyorum''
Ve ekliyor; er ya da geç 'bu sorun mutlaka diyalogla' çözülecektir.
Hatırlarsanız!
Kandil'den ve Mahmur'dan; 'gelenler' oldu.
Binlerce 'insan' barışa ve kardeşliğe susamışlığı sokağa dökülerek gösterdi.
Ne oldu; 'farklı' düşünceler üretildi.
"Teröristler Kahraman ilan edildi ve öyle karşılandı" denildi.
Terörle Mücadele eden(!) paşalar elleri kelepçelenip, cezaevlerine atıldı.
Onlar 'sayından' vazgeçmedi, özel Mahkeme kurulup serbest bırakıldı.
Derken; ardından Güneydoğu'da günler süren 'gergin' atmosfer yaşatıldı.
* * *
Deyim yerindeyse 'sokaklar' savaş alanına döndü.
Batı illerinde 'Kürt-Türk' çatışması körüklendi.
Sonra; demokrasiye yönelik atılan 'adımlar' geri dönüş yaptı.
'Çatışma' körüklendi, gözaltılar revaca çıktı.
Nerdeyse bin 500 kişiden bahsediliyor; son gözaltı dalgası.
Ve bugün; 'sorunun çözümünü' konuşuyoruz.
* * *
Diyarbakır'da 'Kürtçe Müzikal' organize ediliyor.
İzlemeye İl Valisi gidiyor.
Dahası ona BDP'li Milletvekili Gülten Kışanak ve Baydemir 'oyunu' tercüme ediyor.
Diyarbakır'ı ziyaret eden Kültür Bakanı Günay.
Baydemir havaalanında karşılıyor. O da Belediye'yi ziyaret ediyor.
Ve soruna farklı bir yaklaşım gösteriyor;
'Yoksul evde kavga bitmez' diye!
Ve gönül ister ki;
"Şivan Perper, Neşet Ertaş ve Sezen Aksu'yu aynı sahnede görmek".
Günay "bunu hayal ediyorum" diyor.
* * *
İşte ilginç bir tablo!
Rüzgâr bi bakıyorsunuz ki 'çözümden' yana esiyor.
Bir bakıyorsunuz ki, 'çözümsüzlüğün' fırtınası olmuş rüzgâr.
Şuan için 'yeni' bir barışçıl rüzgâr esiyor.
Ama korku ve endişe hakim.
Düşünüyorum ve korkuyorum;
Karların erimesiyle 'eski günler' yeniden alevlenebilir mi?
Çünkü; hala 'silahla sorunun' çözüm zihniyeti hakim.
Ki bu her iki cephe için de bu 'zihniyet' geçerli.
* * *
Aslında 'çıkmaz' sokak;
Cesaretin, samimiyetin, şeffaflığın ve istikrarın 'sergilenmeyişidir'.
Bu yöndeki 'korkaklıktır'!
Demokrasi!
Ve Demokratik bir Cumhuriyetin.
En önemlisi 'halkları' özgürleştiren cunda anayasasından sıyrılıp Sivil Anayasa'nın icrasıyla.
Çözüme 'hamle' geliştirebiliriz.
* * *
Hak ve özgürlükler ancak böylesi 'bir sistemin' hayat bulmasıyla güvence altına alınabilir.
Aksi takdirde;
Ne İrlanda, ne İngiltere, ne de Güney Afrika'daki 'çözüm' modelleri bizim için bir tezdir.
Bizim ancak kendi kendimize özgü 'çözüm' modelimiz olmalıdır ki;
Örneklerden 'detayların' katkısını alabilelim.
Örnek 'cuk' diye oturmaz.
Çünkü bizde; zihniyet farklı.
* * *
Ha! Bu arada, 'konferansın' sonuç bildirgesini bekliyoruz.
Dün itibariyle henüz kamuoyuyla paylaşılmadı.
Sanırım bugün-yarın açıklanır.
Çünkü böylesi 'konferansların' sonuç bildirgesi ve 'kayıt altına' alınışı; önemli.
Nitekim bu tür 'beyin fırtınasıyla' gelişen müzakerelerin sonuçları;
'sorunun' çözümü noktasında farklı fikirlerin olgunlaşmasını sağlar.
Artı ile eksiler açısından..
* * *
DİYARBAKIRSPOR'DAN BİR NOT!
Ve Diyarbakırspor'un hal-i pür melali.
Ne yazık ki; hiç de 'iyi görünmediği' gibi; vahim bir durumda.
Tabiri caizse; 'kırmızı' alarm veriyor.
Gitt-gidecek misali.
İsterseniz bu 'acil' ve önem arz eden 'kritik' durumu;
Yarın geniş bir şekilde hasb-i hal edelim.
Çünkü bize ayrılan yeri doldurduk, hatta taştık.
Yarına konuşalım.