İŞGAL VE KÜRSEL SİNSİLİK!..
"Soğuk savaş cephe savaşına” döndü!. Putin Ukrayna'ya "savaş" açtı.. Önceki günden itibaren, taraflar arasına "kan girdi!.." Füzeler, tanklar savaş uçakları bomba yağdırıyor.. Rusya ilerliyor, Ukrayna ise savunmada "imdat çığlığıyla" dünyaya sesleniyor.. Şu ana kadar kayıp çok!… Bu gidişatın süreci, nereye varacak, hangi noktaya evirileceği belli değil.. Ama, "faturası taraflar kadar, dünya ülkelerine de" ağır olacaktır.. Nitekim, ekonomik dalgalanma işaretini verdi!..
***
Tabi Rusya'nın "işgale" giden Ukrayna savaşında, ilk raundu kazanmış gibi!.. Özellikle de, NATO, ABD ve AB ile olan "gerilimindeki" birbirlerine yoklamada da; 1-0 önde görülen Rusya!… Bu hamle domino taşı misali, Rusya'nın kazanımlarını getirebilir mi?.. Özellikle Batı’da, Beyaz Rusya ve Ukrayna’yı içine alan, doğuda ise Kazakistan ve özerkliği elinden alınmış Tataristan Cumhuriyeti ile tamamlanan bir sert çekirdek coğrafyası, Çarlık döneminin ruhunu dirilttir mi?…
***
Peki, Putin bu kadarıyla iktifâ edecek mi?.. Doğrusu hiç de öyle görünmüyor… Gidişat bir sonraki adımın, güvenlik kurgulu olacağını gösteriyor!… Ki Rusya, Doğu Avrupa’da konuşlandırılmış ve doğrudan kendini hedefleyen füze sistemlerinin teminatlı bir şekilde geri çekilmesini, yürütülecek "diplomaside" masaya koyacağı şimdiden konuşulmuyor değil?.. Nitekim, bir çok Uluslararası ilişkiler uzmanı, iki gündür "dikkatleri" bu alana çeviriyor.. Rusya, ister ABD ister AB patentli, kendisini "direk hedef" olacak, bir güvenlik yapısını istemiyor..
***
İşte bu strateji, Ukrayna'ya yönelik "işgalde" ikinci adım!.. Seyri, "pataküte" olacağı, pek gözükmüyor… Ama farklılık arz edecek.. Malum, Ukrayna bir NATO mensubu değil. Ancak NATO üyeliği noktasında uzun bir zaman dilimidir; gayret ve arayış içerisindeydi. Hatta, yasalarını da, mevzuatlarını da, bu minvalde dizayn etmişti. Ama bu "arzu" doğrudan NATO-Rusya gerilimini tetikleyecek gibi gözükmüyor.. Eğer ki, Rusya karşıtı politikada "yaptırımlardan" bir adım daha öne geçirilirse, o zaman gerilim doğrudan NATO-Rusya kapışmasına evirilmesi mümkün olabilir?!…
***
Bir çok uzmanın dışında, ben iki ihtimal üzerinde duruyorum… Ya Batı dünyası ile Rusya arasındaki "ihtilaflar" sona erdirilip, "soğuk savaş" atmosferinden, kurtulurlar.. Ya da, "ihtilaflar" derinleşerek, mevcut durum sinir harbi misali devam eder… Ama bu kesinlikle, NATO, ABD ve AB'nin Rusya ile "askeri" bir hesaplaşmaya dönmeyecek… Diyeceğim şu; Ukrayna'ya müdahalesinde Rusya cephesinde "Putin ve Rus hakimiyeti noktasında pekişmiş, kaynaşmış, birlik" güç oluşturduğunu görmek lazım.
***
Beri yanda!.. Ukrayna'nın düştüğü "virane halden" sorumlu olan, kışkırtan, provoke eden AB ve NATO, bir de ABD, tabi BM de hem kendi iç siyasetlerinde, hem de uluslararası ilişkilerde, hem de "ülkelerin birbirleriyle" olan bağlarında, ciddi ve kaygılı bir "kopuşları" içeren, dökülmeleri yol açtı... Halk deyimiyle, en çok "tokatlanan, sağlı, sollu silleler yiyen" ABD Başkanı Biden oldu!.. Kendi ülkesinde ve dış ülkeler nezdinde Biden'in itibarı şuan için, yerle-yeksan!.. Nitekim şimdiden Biden sonrası ABD konuşulmaya başlandı.. Onun için, Rusya ilk raundu kazandı, şimdi sırada "kazanan" raundu garantilemeye yönelik, ikinci adımda.. O da, kendisini hedef alan "Füze sistemlerinin" yönünü çevirmek!…
***
Enerji kaynaklarını da düşünürsek!?. Vaziyet, Dünyayı, Soğuk Savaş’a benzer bir iklime soktu.. Yol açtığı gerilim, karbon bazlı enerji kaynaklarını ellerinde tutan çevrelere ve silâh üreticisi şirketlere "o biçim" iştah açtırdı.. Dahası petrol ve doğal gaz üreticisi Rusya’nın da haliyle, cebini doldurdu ve direncini arttırdı “küresel yönde” söz sahipliğini de yükseltti.. Bugünkü girdiği her sahada "güç kazanımı da" silahtan, askeri yapıdan daha çok "enerjide" gelen kapital güçle kazanım elde ederek, ilerliyor… Bakalım, gidişat nelere kadir olacak!…
***
Dileriz ki, "savaş" daha fazla can kaybına yol açmadan "sulhla" sağlansın.. Çünkü, hiçbir savaş tek taraflı bir kayıplar getirmiyor.. Hesaplar neyi içerirse!.. Savaşan taraflara da, yer küresine de, insanlığa da, "acılı bedeller" ödetiyor!…
***
Zor bir dönemin başladığını, özellikle Türkiye açısından kabul etmek zorundayız. Dün de kaleme almıştım.. Ki, Cumhurbaşkanı Erdoğan da Afrika gezisi dönüşünde, açıkladı.. "Biz ne Ukrayna'dan ne de Rusya'dan vazgeçeriz!.." İşte bu stratejik ifade rotasında Türkiye ne Batı’ya yaslanmalıdır ne de Rusya’ya güven duymalıdır?.. Rusya coğrafyasının da Batılı ülkelerin veya Çin’in dikkat merkezinde olduğunu görmesi gerekir!.. Bundan dolayı da, "gerek sulh" noktasında ve gerekse kendi "coğrafyasını" koruma ve kollama adına, Türkiye üçüncü yoldan sapmayıp, ilerlemelidir.. Ki bu ilerleyiş devam ettiği müddetçe "sahadaki" varlığıyla gücüne güç katar!..
***
BM'nin hali ortada, hiçbir etkinliği yok. Rusya bu zafiyetten yararlanarak egemen ülkelerin sınırlarını zorlayarak kendine yol açıyor.. BM bu zemini düzeltmek için bir çaba da harcamıyor?.. Ortaya çıkan tablo, "Dünya 5'ten büyüktür" sözü bir kez daha tescillenmiş oluyor.. Dünyanın yeniden şekillendiği süreçte, Türkiye otonom siyasetini devam ettirerek, Ukrayna ve Rusya dahil bütün ülkelerle "taraf" olmadan ilişkisini sürdürmeli.
***
İç siyasetteki “ne işimiz” var denilen Türkiye’nin son yıllarda hem bölge barışı için değerini teyit edici hamlelerde bulunuyor, hem de eskimekte olan küresel güçler karşısında milli çıkarlar adına, tarihsel adımlar atıyor.. Irak'ta, Suriye'de, Libya'da, Karabağ'da, Doğu Akdeniz'de alınan inisiyatifler; bu noktada büyük bir kazanım sağlatıyor; “otonom siyaset”!…
***
Her türlü politik mülahaza ve kişisellikten ayrı olarak Erdoğan'ın Türkiye'ye kazandırdığı bu özgüven, asırlara damga vuracak, gelecek nesillerin kaderini değiştirecek kadar önemli olduğu gibi; Ukrayna ve Rusya savaşında ortaya konulan tavır da bir o kadar kıymetli diyebiliriz!.
***
Sonuç itibariyle Türkiye "coğrafyasıyla" bulunduğu kıtadaki ülkelerle ilişkilerini güçlendirerek, sırtını sağlama almaya devam etmelidir!.. Ne Batının "sömürgeci" devlet yönetimlerinden, ne ABD'den ve ne de 70 yıldır üyesi olduğu ama zerre-i miskal hayrını görmediği NATO'nun "aklından" medet ummamalıdır.. İslam coğrafyasında, Osmanlı'nın medeniyetini yaydığı coğrafyada kendisini güçlü kılmalıdır..
***
Rusya'nın tarihine baktığımızda, tarih boyunca coğrafyasının gücüne sırtını dayayıp, gelişerek büyüdü, ayakta kaldı.. Tarih sayfası gösteriyor ki, Ortadoğu'da çözülmeler yaşandığında hep güçlenen Batı olmuştur.. Ne zaman, birlik ve güçlenme olduğunda, "çözülme batıda" olmuştur.. Türkiye Batı’ya dayanarak güç devşirme dönemini geride bırakmalı… Ama bunu "çatışarak" değil, Küresel aktör olarak yapmalı!..
***
PARK VE BAHÇELER!…
Dün Sayıştay Denetçisinin Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Başkanlığına, 2020-2021 yılları arasında dikilen ağaçlarla ilgili yönelttiği soruya dikkat çekmiştim.. Denetçi "kentte yetişen ağaçlar ile rayiç bedelleri" sormuştu.. Belli ki; kesilen faturalar, dikilen ağaçları "karşılaştırıp" maliyeti çıkarmak istiyor.. İşte bu noktada, zihinleri bulandıran soruların yanıt bulması noktasında bir dizi sorular sormuştum… Özellikle palmiye ağaçlarıyla alakalı!… Kurumdan, yazıma ilişkin henüz bir yanıt gelmiş değil?!.. Ki yanıt bekliyorum!..
***
Ama okurlardan bir hayli mesajlar geldi!!.. Özellikle de, Park ve Bahçelerde görev yapan bir çok kişiden, "yok daha neler" dedirten bilgi aktı.. Meğer ki, Daire Başkanlığında neler olmamış ki?!.. "Yağma Ahmet'in böreği" misali.. Mesajlarda dikkat çekiliyor kısa süre önce; "personel alımı" konusunda Daire başkanının mevkidaşıyla "yumruk yumruğa" girmesinin "sırrının" çözümüne ilişkin… Ki görevden alınmasına rağmen, halen Diyarbakır'da…
***
Yani özetle, "Park ve Bahçeler Daire Başkanlığının" kentte yürüttüğü ve adına "hizmet(!)" denilen faaliyetlerine çok yönlü bir neşter vurulması gerekiyormuş?. Ki bu neşter derince vurularak; "şişen kirli irinin" temizlenmesi elzem bir hal almıştır deniliyor.. Aksi takdirde, çürüme kurumu "kangren misali" saracak.. Şişirilen faturalar çok!… Eee; boşuna söylenip durulmuyor da, tüm paralar "çiçeğe-böceğe" gidiyor diye!…
***
GÜNÜN SÖZÜ
Düşünme, itaat et diyenlere değil; düşün, sor, sorgula diyenlere kulak ver.
***