İyi ki; "yargı" var!..
Hakikatten de öyle.
Her ne kadar..
Yargı "üzerinde" sisli bulutlar varsa.
Gerilim.
Güven "polemiği" söz konusu ise de!..
Yine!..
"Yanlışa dur diyen" mekanizma..
***
Yoksa.
Evet yoksa Türkiye'de "yanlışa" kim dur diyebilecek?
Ne mümkün..
Diyarbakır..
Kadim şehirlinin çok konuştuğu "Dicle Vadi" ile ilgili önemli bir yargı kararı geldi.
Diyarbakır 1'inci İdare Mahkemesi..
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın Dicle Vadisi için aldığı "yapı rezerv alanı" kararını iptal etti.
***
Tarihi..
Ve gelecek açısından önemli bir karar bu..
Kararın ayrıntısına girmeyerek..
Özetle, aktarırsak..
Kararda şöyle deniliyor;
"Fen ve sanat norm standartları açısından ve gerekse imar planları ile üst ölçekli planlar açısından yerleşime uygun görülmeyen uyuşmazlık konusu taşınmazın 'rezerv yapı alanı' olarak belirlenmesinde ve dolayısıyla bu konuda yapılan başvurunun reddine dair işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı sonuç ve kanaatine ulaşılmıştır."
***
Yani..
Sonuç itibariyle; "Dicle Vadisi" havzası kurtuldu..
Tarihsel..
Sosyal,
Ve ekolojik dengesine; "kimse" göz dikemeyecek.
Rantta..
Yapılaşmaya; "imkan" bulamayacak..
Müjdeler olsun!..
***
Diyorum ki..
Yargı hakikat ölçeğinde "yanlışa" dur demişken..
Bir de;
Dicle Vadisi kıyısındaki "ucube" yapıları..
Ve, Şehrin silüetine "hançer" gibi indirilen, Kırklar Dağı'ndaki yapılar..
Bu yanlışlar için de;
Yargısal bir mekanizmanın işletilmesiyle "dur" denilemez mi?
***
Haydi..
Yerel dinamikler..
Bu konuda, tepki koyanlar.
Kollektif bir hamleyle; "mevzuyu" yargıya taşıyalım!..
Ki "yanlışa" dur denilsin..
Eğer ki, bu yapılmaz ise!..
Korkarım ki, Dicle Vadisi'ne yönelik alınan karara itiraz da; "emsal" gösterilebilinir?
İşte o zaman bu şehir çok şey kaybedebilir..
Uyanık olunmalı..
Benden söylemesi…
***
İç güvenlik paketi!
Üzerinde..
Çok ama çok, fikri beyan oldu.
Olumlu..
Olumsuzluk, noktasında.
Ki gerekçe de, 6-7 Ekim olayları..
Paketin muhtevasına..
Katıldığım maddeler, red ettiğim maddeler var.
***
Ama!..
Çağdaş, modern, demokratik bir ülke diye anılıyorsak.
Siyasal iktidar da; "biz bunun mücadelesindeyiz" diyorsa..
Ki diyor..
O zaman; "kamu düzenini" copla değil..
Polise "yüksek yetki" vermekle değil..
Yapılması gereken..
Kamu düzenini "adalet nizamıyla" sağlamak.
Bir de..
Hükümet "paralel" oluşumlardan rahatsız..
Devletin kurumlarına "nüfuz" ettiğine dair..
**
Şimdi..
Bu kadar yetkiyle donatılmış bir kurum ikmale gelirse..
Yarın kim garanti verebilir..
"Siyasal değişimle" yeni bir paralel yapı vücuda gelmesin..
Denilmez mi, "Türkiye polis devleti oldu?" diye..
Sizce..
***
AK Parti'den bir haber..
Haber şu;
Diyarbakır İl Kadın Kolları Başkanı atandı.
Genel Merkez kararlı.
Peki atanan kim derseniz?
Esra Güneş..
Yani, Diyarbakır'daki İl Teşkilatı yapılanması, kısm-i de olsa tamamlanmış olunuyor.
Buarada İl Kadın Kolları Kongresi de var..
O'nu da, 8 Şubatta yapacaklar..
Şimdiden, haydi hayırlısı diyelim!
***
Hangisi öncelikli..
Anayasa değişikliği mi?
Başkanlık "sistemi mi?"
İkisi "at" başı mı olmalı yoksa..
Doğrusu!..
Siyasi çelişki hal-i hazırda, söz konusu!..
Şöyle ki..
***
Yıllardır; Anayasa'dan dem vuruyoruz..
80 Anayasası..
Yok, 60 Anayasası kalıntısı..
Yani "yamalı bohça" her yerine, dikiş atılmış..
Toplumsal dokuya; "giydirilemeyecek" derece, çürümüş bir yapıya sahip mevcut Anayasa diyoruz!..
***
Peki, "sivilleşmesi" için..
Çağdaş, modern, eşitlikçi yapıya kavuşması için..
Devleti değil,
Bireyi "kutsayan",
Dili, dini, kimliği, rengi "üzerine" yasaklar inşa etmeyen.
Bilakis hepsini; "çatısı" altında toplayan, Türkiye Anayasası için bugüne kadar parlamento "samimi" bir duruş sergilemiş mi?
Hayır..
***
Mevcut hükümet dahil; 12 yıl oldu..
Ama hala, "Sivil Anayasa" deyip, duruluyor..
Şimdi!..
Yeniden seçim arifesine girdik..
Konuşulan ne?
Parti grup toplantılarının tartışma mevzusu ne?
Yazar-çizer ne diyor?
Konuşulan şu; "Başkanlık" seçimi..
***
Öyle görünüyor ki;
7 Haziran'daki seçimlerin en baba seçim propagandası bu olacak..
Yani, Başkanlık sistemi!
Anayasa değişikliği "yine gündem" kaybına uğrayacak?
***
Peki, bu durumda kim kaybedecek?
Doğrusu!..
AK Parti bu hengamenin içerisinde, en çok yara alacak parti olacak..
Çünkü!..
Muhalefet, daha hükümetin bu konuda "tek bir satırı" söz konusu değilken..
Davutoğlu,
Ak Parti sözcüsü,
Hükümet sözcüsü, "Başkanlık" sistemiyle alakalı, bir beyanı yokken!..
Sadece, Cumhurbaşkanının beyanı var..
İşte Muhalefet bu koridordan yükleniyor..
Nitekim, CHP, MHP ve HDP topyekün; "Başkanlık sistemine" karşı..
***
Hükümet zorlanacak..
Hem seçim meydanında;
Hem de muhalefetin seçim kampanyalarından.
Soru şu olacak..
Ülkenin yönetimine "bir kişi mi talip, yoksa parti mi" talip..
Hangisi ikmal edilse de; "oluşan tartışmayla" zarar verici.
Hele ki, Başbakan Davutoğlu için!..
***
Çünkü, Başkanlık sistemini destekliyorum dese!..
Denilecek ki Davutoğlu "emanetçi başbakandı?"
Karizma çizilir..
Bir de; neden kongrede seçilen isim olarak, böylesi bir vasfı hemen iade etsin ki?
Karşıyım dese ne olur?!..
O zaman da, Köşk'ü karşısına almış olacak?
Parti içerisinde; "ikili" bir durum söz konusu olur..
Tabiri caizse; "bıçak sırtı"
***
Başbakan Davutoğlu!..
Başbakanlık sistemini "dillendirmeme" noktasındaki suskunluğunu ne zamana kadar sürdürecek?
Bilemiyorum..
Ama bu suskunluk er ya da geç; "son" bulacak..
O zamana kadar da..
Muhalefet nefes kesmeden, "bindirme" yapacak..
Durum!..
Her halukarda; "geri tepmeli" bir fişek..
Yazarın Önceki Yazıları