KADİR GECESİ?

Ve bu gece; Kadir gecesi!

Bin aydan daha hayırlı bir gün.

Evet, bu gece idrak ediyoruz.

Elbette ki, bütün kâinatın rahmetle kuşatıldığı bir gece olacak.

Ki bu geceyi idrak etmek seksen senelik bir ömre bedel.

***

Kurban’ın dünya semasına nazil olduğu gündür; Kadir Gecesi!

İnşallah, bir kez daha rahmete susayan gönüllerimizi ihya edecek.

Yaklaşık bir aydır arınan kalbimiz, ibadetlerle Cenâb-ı Hakk’a yaklaşan ruhumuz bu gece arınmışlığın zirvesine yükselecek.

Zikrimiz ve fikrimizle!

Kur’ân okuyarak!

Namaz ve ibadetimizle gönül sevdamıza nakşedilecek.

Gözyaşları içerisinde tevbe ve istiğfar ederek!

Allah'ım sana sığınırım diyerek belki de seksen yıllık bir hayırlı ömür kazanabileceğiz.

***

Ramazan ayı.

Rahmetin, mağfiretin, sevabın, feyzin ve faziletin zirveye ulaştığı bir zaman!

Ama Kadir gecesi var ya.

Tabiri caizse, Hakk'a yaklaşmada "tepe zirvesidir".

İşte biz.

Ey İnsanoğlu diyerek.

Kadrini bilirsek!

İşte o zaman belki de bizim de Allah katında kadrimiz ve kıymetimiz olur.

**

Kur'an-ı Kerim şöyle ifade eder, inanlar için.

Der ki,

“Onlar Allah’ın kadir ve kıymetini hakkıyla bilemediler.”

Kur’ân-ı Kerimin birçok ayetinde hiç kuşkusuz ki;

"Allah’ın bizi hadsiz bir şefkatle, sonsuz bir mağfiret ve sınırsız bir rahmetle kucakladığını ve merhamet buyurduğunu" anlatmaktadır.

İşte bu mukaddes ve bin aydan daha hayırlı gece; Müslümanlar için zenginliktir.

***

 

Bakınız değerli okurlar.

“Kadir Gecesi bin aydan daha hayırlıdır” âyetini tefsir eden Üstad Bediüzzaman Hazretleri, bu gece okunan Kur’ân’ın her bir harfine otuz bin sevap karşılık geldiğini müjdelemektedir.

Üstadın bu tevsirini buraya alırken, vesile oldu.

Hele ki, şu sözü;

"Bin canım olsa, îmâna ve âhiretime feda etmeğe hazırım.

Malum, dün Üstadın Hakk'a ve ebediyete intikalinin, 53'üncü yıl dönümüydü.

Şanlıurfa'da, "Mevlid'i Şerif" ve Kur'an-ı Kerim okunarak, anıldı.

Hazret i Üstadı rahmetle anarak, mekânı cennet olsun.

***

Öyle değil midir ki; bağışlanmak en büyük gayemiz!

Affa uğramak için uğraşmıyor muyuz?

Günahlarımızı serip dökerek Rabbimizden mağfiret talep etmiyor muyuz?

Çünkü O’nun bağışlaması, affı, mağfireti, merhameti bizden razı olduğunun alâmetidir.

O’na döndürüleceğiz!

O’na gidiyoruz!

Bu gece O’nun kelâmını daha fazla okuyarak günahlarımıza şefaatçi yapalım.

***

Evet, sevgili okurlar.

Ne dersiniz?

Bu gece, O’na daha bir içten ve gözyaşları ile iltica edelim.

Affını ve mağfiretini isteyelim.

Cehennem’den âzâd olmamızı dileyelim.

Rızasını talep edelim.

Ve ortak duamız da şu olsun;

Cenâb-ı Hak, bu gece hürmetine dünyanın her yerindeki darda, zorda ve sıkıntıda olan Müslümanlara yardım ve inayet ihsan eylesin. Âmin.

***

Hiç kuşkusuz ki!

İslam dünyası. Müslümanlar.

Hal-i vaziyet içerisinde; birlik ve beraberlik inancıyla, ihlâsla ve fedakârlık ruhuyla hareket ettiğinde Allah'ın izniyle sanmıyorum ki, en zoru başaramazsın.

Çünkü İslam dünyası ve Müslümanlar tarih içerisinde; "zor şartlar altında bile" Hakk'a ve Hakkaniyete baş koyarak, başarıya ulaşılabilmiştir.

İşte bu gece; "bizim o ruhu" bir kez daha diriltmemiz gerekir.

Evet, sevgili okurlar.

Bu vesileyle, Kadir Gecenizi en içten dilek ve temennilerimle tebrik ederim.

Geceniz mübarek olsun.

***

YAŞAM MARATONU?

İnsan hayatı "meşakkatli" bir yola benzer.

Her ne kadar varlığı ile yokluğu bir soluksa da.

O soluk, uzun bir maratondur aslında.

Yaşa ve yaşa.

Demem o ki, "insan" yaşam tünelinde "çok aşamadan" geçer.

Kimi zaman "düz" koşu.

Kimi zaman "engelli koşu".

Kimi zaman da "hiç koşmaz" koşturur.

Ve bu "uzun soluklu" maraton, "tecrübe" kazandırır.

Her engel "bir ders".

Her koşu bir "nimettir".

Kazanır ve kaybeder.

Önemli olan; "yaşadıklarından" ders çıkarmaktır.

Yanlışları "tekrar" etmemek.

Doğrulara ise "sımsıkı" sarılmak.

***

PEKİ, YA SEVGİ!

Sevgi.

Gerçek sevgi ise; bilinmelidir ki "çorak" vadileri bile yeşillendirir.

Ve o vadileri "güllerle" donatır.

Misk-i amber misali "hayata" koku salar.

Mutluluğun "en büyük" kazanım gücüdür.

Çünkü "çorak" vadiyi yeşillendirirken, orayı mekân edinenin "yüzünde" gülümseme eksik olmaz.

Bir deryadır sevginin "suları".

Tükenmez. Yeter ki; "o sevgiye" mutsuzluk gibi "kuraklığı" musallat etme.

Ettiğin an o tükenmez derya misali sular.

Okyanus dahi olsa "kurur".

Demem o ki;

Sevgi "hayata ve insanlara" bir bakıştır.

Yeter ki; "gözler yalan söylemez" şarkısına inanabilelim.

***

DOSTUNUZ VAR MI?

Ya bir de Dostunuz.

O sizin karşılığını bulmuş ihtiyacınızdır.

O, sizin sevgiyle ekip teşekkürle biçtiğiniz tarlanızdır.

Sizin sofranız ve ocak başınızdır.

Çünkü siz ona aç koşar ve huzura kavuşabilmek için onu ararsınız.

Dostunuz size aklından geçenleri açıklarken, kendi aklınızdan geçen ne "hayır" ne de "evet" demeyi ona söylemekten korkmayınız.

Ve o sustuğunda yüreğiniz onun yüreğini dinlemeyi sürdürsün.

Çünkü sözcükler olmasa da dostluklarda tüm düşünceler, tüm istekler, tüm umutlar doğar ve açıklanamayan bir mutlulukla paylaşılır.

Evet. Sevgili okurlar.

Bunların tümü "hayatın dersi-ibreti".

Tekrarında, "yanlıştan" kaçınmak, doğruda "tekerrür" etmektir.

Yeter ki, fikirlerden "ders" çıkarabilelim.

BİLGİ SAHİBİ OLABİLMEK?

Bilgili ve birikimli olmak.

Ya da; eğitimli olmak.

İnsanoğlunun "yaşam" maratonundaki en büyük zenginliktir.

Kazanımdır.

Bitmez, tükenmez, daima üreyen bir hazinedir.

Güçte, kudrette, nizamda, karakterde "tamamen" bu argümanlarda saklıdır.

Onun için de; hep şuna inanmışımdır;

İnsanın en büyük zenginliği "hayat birikimidir"!

Elde ettiği tecrübedir. Ve bunlardan "ders-i ibret" çıkarmaktır.

Çünkü en büyük emek, en büyük kudret ve en büyük kazanım;

"Yaşamın" zaman tüneli içerisinde elde ettiği "değer biçilemez" birikimlerdir.

Bu birikim; ne elle tutulur, ne de "parayla" satın alınır.

Tamamen yaşanır ve öğrenilir.

Yaşamın kazandırdığı insanın beynindeki "erdemliktir"

Büyük bir hazinesidir.

İstediğin kadar harca, istediğin kadar "değer" kazandır.

O daima; "ışıktır".