KANDİL'E İKİNCİ MEKTUP

Çözüm süreci.

Plan.

Yani, Barış strateji.

Karşılıklı adımlarla, iyi işliyor.

Sona doğru, yaklaşılıyor.

Hükümet.

İmralı, Kandil ve BDP ile Avrupa!

Bir de;

“Akil İnsanlar” heyetinin, aktiviteleri.

Ve son olarak; Mecliste kabul edilen “Çözüm Komisyonu”.

***

Her ne kadar,

Muhalefet, CHP ve MHP karşı ise de.

Halk ta.

Meclis’in ekseriyeti de,

Hatta CHP ve MHP’nin tabanı bile; “destek” veriyor.

Velhasıl; “komplike” bir yapıyla, herkes çözümden yana.

***

Dün;

İmralı’dan Kandil’e beklenen ikinci mektup yola çıktı.

Malum.

Bu mektup; “çekilme süreci”.

Ve aynı zamanda; bilahare atılacak adımları; “ihtiva” ediyor.

Yani önemi büyük!

İmralı’dan, MİT “Kuryeliğiyle” Adalet bakanlığına.

Dün öğlen saatlerinde ise; BDP’ye ulaştı.

***

Siz bu yazıyı okurken.

BDP’nin üçlü heyeti; Erbil’de olmuş olacak.

Belki de; Kandil’e bile çıkmışlardır.

Heyette farklı bir isim var.

Bu kez, Selahattin Demirtaş’ın yerine, Güldan Kışanak var.

Diğer ikisi de;

Pervin Buldan ve Sırrı Sureya Önder.

***

Mektup.

İçerik konusunda henüz net bir bilgi yok.

Ama mektubun yol haritası biliniyor.

O da şudur;

Kandil’in mektuba vereceği cevap “süreci” netleştirecek.

Evet,

Silahlar bırakılıp çekilecek.

Yoksa “silahlarla birlikte” Kuzey Irak’a geçilecek.

Veyahut

Biz silahı bırakmak istemiyoruz ve çekilmiyoruz.

***

Yani üç şık var.

Ama

Gelen istihbaratlar. Ve BDP’lilerin beyanattı.

Pek tabi ki,

Öcalan’ın hafta içerisindeki görüşmede verdiği mesaj.

Özellikle;

Türkiye halkına mesajım var ifadesi.

Şu olasılığı yükseltiyor.

Güvence,

Talebiyle “Silahlı gerillalar” bölgeden çekilecek.

Denilene göre; “ekseriyeti” çekilmiş.

***

Madem

Barış isteniliyorsa.

Çözümde de herkes hem fikir ise; “silahlar susmalı.”

Ve elden bırakılmalı.

Sonra mı?

Ne yapılmalı,

Ne edilmesi gerektiğini “halis” bir zihinle “oturulup” konuşulur.

Evet, önümüzdeki son 48 saat “Çözüm süreci” için, büyük önem arz ediyor.

Tabiri caizse “doğum sancısı” misali.

***

HEKİMLER GREVDE!

Öncelikle, bir uyarım var.

Bugün için.

Sakın, hastalanmayın.

Ve tabi ki; “hastaneye de” gitmemeye çalışın.

Gitseniz;

Ne hekimi bulabileceksiniz, ne de diğer çalışanları.

Çünkü bugün; “grev” yapacaklar.

***

Haklı bir eylem.

Destekliyorum, hem de gönül birlikteliğiyle.

Neden mi?

Yaşadıkları, uğradıkları “şiddetten” dolayı!

Hele ki son dönemlerde.

Hekim dövmek,

Hemşire pataklamak, sağlık çalışanını bıçaklamak.

“Moda” haline geldi.

***

Hatırlarsak.

Geçtiğimiz yıl tam da bugün.

Dr. Ersin Arslan bir hasta yakını tarafından “öldürülmüştü”.

Bugün; “ölüm yıldönümü”.

Mekânı cennet olsun,

Ve bu nedenle;

Hekimler demokratik tepkilerini ortaya koyma noktasında, “bu grevi” yapmaktalar.

***

Eee.

Yasalar ve devlet nizamı aciz kalınca!

Mevzuu; “olabilirlik” olarak görülünce.

Ne yapsınlar.

Onlarda, “seslerini” bu şekilde, duyurmaya çalışıyorlar...

Bir de; hekimlerin kendi ifadeleriyle “Akıl dışı bir sağlık sistemi ortada iken.

***

Gelen de vurur.

Giden de vurur.

Soran mı; acildeki müdahaleci!

Başka da yok.

Neyse. Uyarımı dikkate alın; sakın hastalanmayın.

Tabi.

Acil servis.

Hele ki kanser hastaları, diyaliz ve yatan hastalar.

Onlar için; “tüm sağlık hizmetleri” yerine getirilecek.

***

Velhasıl.

Sağlıkçılar bugün grevde.

Ey ahali, hastalanmayın.

Ama bir şeyi yapın.

Şu demokratik tepkiye, “ahali olarak” bizde-sizde destek verin.

Ki “akıl dışı şiddet ve akıl dışı sağlık sistemi” bertaraf olsun.

Evet,

Sağlıkçılar yalnız değilsiniz.

Gönül birlikteliğiyle, yanınızdayız!