KAOS ÜRETİCİLERİ BOŞA KÜREK SALLIYOR!

Vahim..
Hem de çok vahim..
Ciddi..
Kaos üretici; "zihinsel bir tefessüh" hâkim.
Şuan ki medya arenasında!..
***
Baksanıza!
Havuz medyası mı?
Paralel medya mı?
Yandaş medya mı? 
Hiç fark etmez.
"Al birini vur ötekine"
Gurup grup; hadiseleri "körüklüyorlar"
***
Herkes.
Kendi meşrebinde; "hakikati" asimile ediyor.
Kimse.
Mevzuların "oluşturduğu" resme bakmıyor.
Kör bir taassup içindeler…
Varsa yoksa "garezine" mekik dokuyorlar.
***
Düşünün!
DHKP-C'nin "taşeronluğuna"
Savcının; hangi zafiyetler zincirine "kurban" gittiğine.
Akan kan.
Dökülen gözyaşı, oluşan kara bulutlar kimin nam-ı hesabına; "artılar" getireceğine bakılmıyor.
***
Sorgulamıyor.
Soruşturmuyor.
Mesleğin gerekliliği noktasında "sır perdesini" aralama gayretine düşmüyor…
Hamle de yapmıyor.
Tek yapılan; "birbirlerinin" kuyusunu kazımak…
Ötesi yok.
***
Zihniyete bakın.
Deniliyor ki;
"Çağlayan Sarayı "hadisesi" üzerinden iç güvenlik paketine; "meşruiyet" kazandırılmak isteniliyor"
Diğeri.
Dili varmıyor; eylemcilere "terörist" demeye.
***
Ötekisi.
Her iki tarafı; "hedef alarak" bunlar kaos çanakçısı diyor.
Yani alenice bir "zihinsel tefessüh" söz konusu…
Ahlak…
İlke… 
Kural ve nizam hak getire…
***
Aslında.
Salt Çağlayan Sarayı "hadisesi" değil.
Özellikle; son yıllardaki tüm "mevzuular".
Küresel sorunlarımız.
Hangi nokta.
Ve hangi siyasi kanattan gelirse gelsin; fail kim olursa olsun.
Kahredici bir "hizip" zihniyet, kemirgen misali "toplumu" değer yargılarından uzaklaştırma gayreti güdüyor.
***
Barışa.
Kardeşliğe.
Birlik ve bütünlüğe,
Toplumsal özgürleşmeye,
Demokrasiye,
İnsan Haklarına,
Hukuk ve adaletin eşit ve tarafsız işleyişine; "yek vücut" olmamız gerekirken..
***
Tam aksine.
Ama tam aksine; "zihinleri" dumura uğrar ruh hali geliştiriliyor.
Aklı da.
İnsafı da.
İzanı da,
Merhameti de, insani karakteri de; "değersizleştirme" gayretiyle; "insanın kimyasını" bozuyorlar.
***
 
Bilemiyorum!
7 Haziran bir ders-i ibret sorgusu olur mu?
Yani bu "tahribata" bir derman olur mu?
Doğrusu; "umutluyum.?"
Ama, seyir bu noktada giderse…
Ne yazık ki, "daha vahim" bir neticeyle, "işler sarpa sarar"
***
Ki o zaman da.
Bugün iştahlı iştahlı "kaos çıktı" naraları atanlar, "bak biz demiştik" diyerek, ahkam kesecekler..
Aman Allah’ım…
Bizi, böylesi bir batağın resmiyle "yüz yüze" getirme..
Duamız bu olsun…
***
SORUN TAVANDA, TABANDA DEĞİL….
Ama; her şeye rağmen; "kaos üretilmesine" rağmende..
Fitne…
Fesat ve "hizipleşmeyi" körüklemelerine rağmen..
Dün gördüğüm manzara karşısında.
Şu kanaatim bir kez daha perçinleşti.
Ne yapılırsa yapılsın; "kimse bu toplumu" bir birine düşman ettiremez.
Bölme ve parçalamayı hiç yapamaz.
Çünkü, "tavan" dağınık olsa da, "taban" sağlamdır..
***
Evet, Cuma namazı sonrası; "başsağlığı" için, Diyarbakır Adliyesine gittim.
Başsavcı Ramazan Solmaz'a..
Odası hayli kalabalık, gelen giden çok…
Yargı mensupları…
Sivil halk…
Bürokratlar, yani Diyarbakır ahalisi; "orada"
***
Savcı Mehmet Selim Kiraz için.
Acıyı paylaşmak.
Ve Başsağlığı dileğinde bulunmak…
Acılı günde; "yan yana" durabilmek.
İnsanı üstün kılan karakter de bu olsa gerek.
Duamızı ederken; "çay geldi"
***
Solmaz.
Merhum Kiraz'ı "yakından" tanıyan biri…
Arkadaşlığı var.
Ki anlattı, bazı aile fertleri, Diyarbakır'da bulunuyor…
Bahsetti.
Kiraz’ın "umreye" gittiği…
Namazında.
İmam hatipli, fakirlikten gelen bir savcı olduğunu…
***
Camiada.
Sevilen, sayılan biri.
Mesleğini de; "layıkıyla" yerine getiren.
Ve aile'de; "hukuk" koşucularını çoğaltan, biri imiş…
Eee.
Boşuna söylenilmiyor ki; "iyi insanlar bu dünya da" pek bırakılmaz diye.
***
Salonda; Ağır ceza reisleri var.
Onlar da.
Tanıyan tanımayan; "aynı duyguları" ifade etti.
Bu saldırı.
Ve yürek yakan acı; "tüm Türkiye'nindir"
Onun için de; "kenetlenmeliyiz"
***
Hatır isterken.
Başsavcı Solmaz, gitmeyin.
Birazdan; Merhum meslektaşımız için "helva dağıtacağız" siz de katılın..
Birlikte; Adliye bahçesine indik.
Büyük bir kalabalık; Adliye personelinin dışında vatandaşlar da var…
***
Solmaz kısa bir konuşma yaptı…
Sonra, Adalet komisyonu Başkanı Cihat Kart konuştu.
Temennide bulunarak.
"Temennimiz şudur ki; böyle üzücü terör eylemleri bir daha yaşanmasın. Ne adliye camiasında ne de diğer kurumlarımızda ve ülkemizde yaşanmasın"  
***
Bugün de.
Saat 14.00'te, Ulu Cami’de.
Merhum Savcı Kiraz için; "Kur'an-ı Kerim" okunup; "hatim" indirilecek.
Hiç kuşkusuz ki; "giden geri gelmez"
Ama..
Önemli olan; acıda, tazada ve sevincle "bir olabilmek.."
 
***
Buarada; şöyle de bir deyim var; "her şerde bir hayır var.." diye.
Öyle inanıyorum ki;
Ülke;
Kürt meselesini çözme noktasında ortaya koyduğu irade orta yerde iken..
Masanın etrafındakiler; "barışa" kucak açmışken.
Türkiye'nin, bölgede küresel güç olma yolunda, mesafe kat ederken..
***
Birileri.
Hele ki, "taşeronluk" göreviyle…
Ve ülkedeki;
Kinden, kandan, nefretten ve seküler yapıdan "beslenenlerin" çanak tutmasıyla…
Tüm bu kazanımların; "tarumar" edilmesine sanmıyorum ki; "taban" rıza göstersin.
Göstermeyecekte.
Onun için de diyorum ki "kaos üreticileri" boşuna kürek sallıyor.
Ne demişler; "ağır taşı ne yel alır, ne sel alır?"
***
Evet bir kez daha…
Bu vesileyle;
Savcı Merhum Kiraz'a Allah’tan rahmet..
Ailesine…
Sevenlerine ve Yargı camiasına başsağlığı diliyorum..