KAPİTAL İÇERİKLİ ZARF!

Ucuz siyaset mi?

Yoksa

Siyasi ahlaksızlık mı?

Doğrusu.

Hal-i vaziyet, her şeyi söyletiyor.

Yaşanan vaka karşısında, ne söylense azdır derim!

***

Eee.

Diyeceksiniz ki;

Siyasi, “ahlakın” nasıl bir çöküntü içerisinde olduğu hepimizin malumudur.

Doğru.

Haklısınız, hem de yerden-göğe kadar.

Şuan değil.

Daha evvelden gelen bir sirayettir, siyasi dağınıklık.

Giderekte; “bozuluyor”.

Enva-i çirkinlik, bir lira misali.

***

Tabi, ruh ahvali böyle olunca.

O zat-ı muhteremler.

Hele ki, “ucuz” siyaset sahipleri.

Tekil, çoğul fark etmiyor onlar için.

Sanır ki, karşısındaki de, aynı “yolun yolcusu”.

En sıradan,

Siyasi aksiyonunda bildik zihnini uygulamaktan tereddüt etmez.

Uygular.

***

Doğrusu,

Bazen icrasında başarılı olmuyor değiller.

Oluyorlar.

Ki yüzde oranı çok değil, düşük.

Maazallah; yoksa ülkenin hal-i durumu perişan olurdu.

***

Evet,

Zihin bozukluğuyla elde edilen bu başarı onun daha bir “ruh bozukluğuna” şehvetli yaklaşmasına neden olmuyor değil.

Azıyor.

Azdıkça da devam ettiriyor.

Ama bazen de tabiri caizse “duvara” tosluyor.

***

Tıpkı,

Dün, MHP Diyarbakır İl Teşkilatında yaşanan “rezalet” gibi.

Vaka şu.

İl Başkanı Tayyar Karakoç.

Has bel-kader;

Kameraların karşısına geçip “Çözüm sürecini” yorumluyor.

Tabi ki; “parti” siyasi zihniyle.

 

***

Basın açıklaması yapıyor.

Süreci.

Ve tabi ki, Küt sorununu.

“İnkâr”,

Zihniyetiyle, “sanal” olarak gördüğünü söylüyor.

Kendi siyasi misyonuyla, icra ettiği zihniyet.

***

Katılırız.

Katılmayız, yorumlarız, etmeyiz.

Bu ayrı, bir hasb-i hal durum.

Onun özgür iradesi ve partisinin misyonu!

Kendini bağlar.

Ancak,

Beyanatı sonrasında yaşanan çok çirkin bir durum var.

***

Şöyle ki;

Açıklamaya katılan “gazetecilere” bir sarf uzatılıyor.

Beyaz bir sarf.

Sarı değil, beyaz uzunca bir zarf.

Sarı olsa;

Daha ilk dakikada, meslektaşlarımız “çakarlar”.

***

Malum;

Türkiye’nin siyasi çirkinliğinde, “sarı sarf” meşhurdur.

Kimlerin.

Hangi gazeteci ve köşe yazarların.

Yâda; “rüşvetçi” zihniyete sahip, devlet ikmalinde olan bazı niyet bozuklar.

Özellikle; “duayen” dediğimiz, “ulusal” gazetelerin de bazı köşe işgalcileri.

“Sarı zarflarla” çok konuşuldu-konuşuluyor.

***

İşte bu çirkinlikler.

İlk anda arkadaşlarımızın aklına gelirdi.

“Bu kepazelik bir durum” diye!

Açıklamanın,

Yazılı metni ve davetiye görünürlü zarf ilk etapta alınarak, çantaya konuluyor...

***

Haber için;

Buraya gelince, zarf açılıyor.

Ve farkına varılıyor meğer “zarf kapital” içeriyor.

Yani; paralı zarf.

İçerisine; 50 TL konulmuş.

***

Hemen!

Diğer arkadaşlar da uyarılıyor.

“Oyun var”.

Sinsi bir kepazeliğin “tezgâhı” bu deniliyor.

Ve bahse konu;

Kapital içerikli zarf “iade” edilip, tepki koyuluyor.

***

İl Başkanı Karakoç.

Haberdar ediliyor.

Başkan bu ne kepazelik diye!

İlk savunması diyor ki; “haberim yok.”

İlginç ifadeler sıralayarak, ekliyor.

Derler ya.

Şüyu vukuundan beter bir ifade şekliyle.

***

Savunması şöyle;

“Partide bulunan arkadaşlardan biri yapmışsa bu bizi bağlamaz. “

Sonra ekliyor.

“Denilen şahıs şuanda yok.

İlçeye gitti.

İl Başkanını karalamaya çalışmak doğru değil.

Konu netleşirse, açıklama yaparız.

Nasıl verdi, kim verdi bilmiyorum.”

***

Maşallah; ne diyelim!

Evet,

Zarfı veren denilene göre İl Sekreteri.

Yani Ömer Bozkaya diyorlar!

Sahi

İl Sekreteri kendi başına, aklıyla böyle bir işe soyunur mu?

Ha bir de;

“Neye hikmet” kapitalli zarf veriyor.

***

Sanmıyorum ki, kendi zihniyle bu işe kalkışsın.

Birileri haberdar.

Tabi zarfı vermesindeki gaye, haber için.

Haberin, servis edilmesi için.

Yoksa hangi zihni beyana göre, “paralı zarf” aklına gelir ve verme niyeti oluşur.

***

Diyeceğim.

Vaka;

Şık olmadığı gibi çirkinlikten de öte.

Rezalettir.

Kepazeliktir,

Ahlaksızlıktır ve itibar kaybına yönelik, “sinsi” bir tuzaktır.

***

Tabi.

Bu hem, görevi kamuoyunu aydınlatmak olan.

Onuru,

Şerefi

İlkeleri, herşeyin üstünde olan gazeteci arkadaşlar.

***

Ve

Her ne kadar arıza-i duruma sahip olanlar var ise de.

Birçok siyasetçi,

Hele parti temsilcileri de, aynı meyanda

Onur,

Şeref ve

Siyasi ilkelerini “herşeyin” üstünde görürler.

Diyorum ki;

Bu durum, MHP için de, Gazeteci arkadaşlar için de.

“Sinsice bir tuzak”

***

Öyle inanıyorum ki;

İl Başkanı Tayyar Karakoç bi işin “hakikatini” ortaya çıkaracak.

Ve bizleri de kamuoyunu da; bilgilendirecek.

“Özür” dilemiş.

Kabulümüzdür.

Ama o “işgüzarı da” bildirmesi gerekir.

***

Dün;

GGC ve Diyarbakır Gazeteciler Cemiyeti Başkanları.

Ayrı ayrı beyanatlarıyla, çirkin ve ucuz hadiseyi kınadılar.

***

Buarada;

MHP Genel Başkan Yardımcısı Tuğrul Türkeş.

Konuya ilişkin;

“Herkes bu olay karşısında dehşet içinde" diyor.

Özellikle;

İcra edilen süreçle alakalı olarak.

Diyor ki;

Zamanlama ve Diyarbakır’da olayın cereyan etmesi; “manidar”.

***

Evet.

Mevzuu karışık bir yapıyla “ucuz bir tezgâh”.

Meslektaşlarımız; “tezgâha” gelmedikleri için.

Çirkin;

Ve itibar kaybına yönelik, “aşağılık” durumu, ortaya çıkardıkları için.

Bizleri de;

Haberdar edip, “hassasiyet” istedikleri için de.

Tebrik ediyorum.

***

Evet beyler..

Güneydoğu’da;

Kelle koltukta, “ateşteş gömlek” misali bu mesleği icra eden..

Şehitler veren..

Mabuslar yatan..

Onuruyla, şerefiyle ve şeffaflığıyla “bu görevi” ifa eden..

***

Karın tokluğuna bile olsa..

Tavizsiz,

Mesleğini dün olduğu gibi bugün de yerine getirme gayretinde olan..

Gazeteci meslektaşlarıma ne kimse; “şer bir fikirle” bakabilir..

Ne de; satın  alabilir.

Hele ki, “kalemlerini” hiç ama hiç satın alamazlar..

***

Diyeceğim;

Bu birilerine “ders-i ibret” ihtiva ederek kulaklara “küpe” olsun!

Bir daha;

Ama bir daha kimse “girişimde” bulunmasın hele ki aklının ucundan bile geçirmesin.

Hayırlı Cumalar.