KAR TANELERİ
Eğitimli olmak! Okumak ve okuyabilmek. Ve bunu da hayatın akışına yansıtmak. Bir de başkalarını da bu akışta aydınlatmak.
İnsanoğlu için bu aktivite büyük bir vasıf ve önemli gelişmedir. Çünkü 'eğitimli ve okuyabilen' kişi salt kendine faydalı değil.
Çevresine olduğu gibi; yarınlarına da getirisi olandır. Onun içindir ki Peygamber Efendimize Yüce Yaradan’ın ilk emri; oku olmuştur.
Boşuna değildir ki; 'okumak' hayatın rehberi, yarınların da 'ışığı' yaşamın da tecrübesidir diye. Bakın ünlü düşünür Platon ne diyor?
Özellikle 'eğitimli ve okumuşluğun' getirisi ve götürüsü noktasında nasıl; satırlar dizeliyor.
***
Şöyle diyor: Eğitim yetersiz olursa, demokrasi oligarşiye (zenginler egemenliğine) döner,
Eğitim daha da yetersiz kalırsa, demokrasi demagog (oy avcısı) yetiştirir;
Eğitim yetersizliği sürer giderse, demagog diktatör olur.
Nitekim dünya konjonktüründe 'eğitimli ve eğitimsiz' toplumların hal-i durumları malum.
Bugün yeryüzünde 'kıtalar ve ülkeler' düzeyinde 'eğitimli toplum' düzeyi açık farkla kendisini hissettirmektedir.
***
Bundan dolayıdır ki; bizim gibi gelişmeye adıl edilmiş ülkelerde 'eğitimli toplum ve nesiller' yetiştirme noktasında şu felsefe öncüdür.
'Okumak. Okumak. Okumak'!
Aslında 'atasözü' olsa bile yarınlar noktasında yol haritasıdır; 'Ağaç yaş iken eğilir' diye. Unutmamamız gereken bir 'hayat' kriteridir.
Onun için çocuklarımıza öğrenme alışkanlığını çok küçük yaşlarda kazandırmalıyız. Tabi bu eğitim 'salt' devlet okuluyla sınırlı olmamalı.
Bu 'okuma' ahlakı hayatın her evresi ve alanında 'icra' görmesi gerektiği gibi; desteklenmesi ve özendirilmesi gerekir.
***
Bakınız; Diyarbakır'da 'okuma ve kitapla tanışma' anlamında sosyal dokuya ivme kazandıran bir hamle geliştirildi.
'Kar Taneleri' projesi adı altında. SODES kapsamında Kayapınar Kaymakamlığınca üstlenilen 'Kar Taneleri' projesindeki amaç;
Kitap okumayan ve kitapla tanışmayan köy çocuğu bırakmamak. Dün bu projenin 'tanıtımı' vardı.
Sayın Mehmet Ali Altındağ'la birlikte Kayapınar Kaymakamı Cemal Hüsnü Kansız'ın daveti üzerine; katılım gösterdik.
Vehbi Koç İlköğretim Okulu salonundaki tanıtımda; İl Valisi Hüseyin Avni Mutlu konuştu.
***
'Bu projeyi önemsediğim için buradayım' diyerek başladığı konuşmasında; 'okumaktan başka çaremiz yok' diye seslendi.
Doğrusu; 'Muasır medeniyete ulaşmak lafla olmuyor'! Çünkü huzurun, güvenin, istikrarın ve barışın, kardeşliğin sağlanması için;
Yarınların da 'özgür ve bağımsız' olabilmesi için; 'Nesilleri eğitimle donatmalıyız.' Ama ne var ki en büyük eksikliğimiz ve zayıf noktamız da burası.
'Laf' üretiyoruz ama icra edemiyoruz. Bilmemize ve bildirmemize rağmen! Uygulamada gerçekçi bir duruş ve hamle geliştirmiyoruz.
Sevgili Kansız'ın ifade ettiği gibi; 'nesilleri' aldatmamalıyız.
***
Çünkü 'kitap ve kitaplar' dik duran ve sağlam temele dayalı bir düşünceye sahiptir. Hiç bir zaman 'aldanmaz ve aldatmaz'!
Yol haritasında bu düşünceye sahip 'dostlar' ve işler edinmesine vesile olur. Onun için 'manevi değerler' ölçeğindeki eğitim;
İnsancıl ve kucaklayıcı bir neslin yetişmesinde en büyük etkendir.
Bu anlamda 'proje' önemsenilmesi lazım. İlk etapta 'kırsal kesimdeki' 4 bin öğrenciye 'kitap okuma' aşılanacak.
Bu projede 100 öğretmen görev yapacak. Yıl sonuna kadar; hedefe ulaşılmış olacak.
***
Dün o 'kar taneleri' adı verilen öğretmenlerden bir kaçıyla sohbet etme imkânı buldum. Mesleğin henüz ilk basamaklarındalar.
Ama hepsi 'idealist'! Ve Bir o kadar da mücadeleci, ne istediğini bilen. Akdibek Köyü Okulu öğretmeni; isteklerini sıralıyor.
Tam bu esnada Vali Mutlu'ya 'öğretmenimizin bazı sorunları var?' diyerek; sohbete dahil ediyorum.
Köyde su var, ama okulun suyu yok. Bir de; 'ana sınıfının', cam ve çerçevesi değişmesi gerekir. Ders yapamıyoruz.
Tuvalet te yok! Aslında tuvalet sorunu; kırsal kesimde 2000 yılından evvel inşa edilmiş tüm okullarda mevcut.
Ne hazindir ki; medeniyetin aynası denilebilecek bu 'tuvalet' hadisesi eğitim kurumlarımızda yakıcı.
***
O nedenle; hassasiyetini bildiğim için sohbete dahil ettiğimiz Vali Mutlu 'not aldırttı'. İl Milli Eğitim Müdürü Zülfü Toman'a.
Ve Kayapınar İlçe Milli Eğitim Müdürüne! Öğretmen hanımın 'isteklerini' yerine getirin diye! Ve öğretmene de şart koştu.
'Okulun suyu, tuvaleti ve cam-çerçevesi' giderilmezse, mutlaka bana ulaş. Biz de buraya hadiseyi aldık; birileri inkâr etmesin diye.
Artık kayıt altında; bir de takipçisi olacağı 'denildiği' gibi tez elden o istekler yerine gelecek diye.
Tabi bu esnada Vali Bey önemli bir noktayı da, aktardı.
'Medeniyetin' aynası olarak görülmesi gereken; okullardaki 'tuvalet' sorunuyla ilgili başlattıkları bir proje var diye.
Bu yıl içerisinde; 180 okul'a 'onarım ve yeni' olmak üzere tuvalet inşa edilecek. Bunun için de; 2 milyon TL ödenek sağlanmış.
***
İl Milli Eğitim Müdürü Toman 'güzel' bir de haber verdi. Benim de uzun yıllardır 'takip' ettiğim bir hadiseydi.
Hani şu Hamravat'taki 'fahiş' fiyatla katakulli bir senaryoyla satın alınan 'Okul Arazisi' vardı ya. İşte oraya nihayet 'okul' inşa edilecek.
Toman; 'İhalesini' yaptık. TOKİ oraya 'okul' yapmaya başlayacak. Yani; yıllar önce 'alel-acele' alınan sonra da atıl bırakılan o arazi.
Bizim 'uyarı ve tepkilerimizle', amacına uygun bir kazanım aldı. Haydi hayırlısı. Her ne kadar; Hamravat sakinlerinin bir bölümü; karşı çıksa da.
O okuldan çok önemli nesil yetişecek?
***
Sonuç itibariyle; ufkumuzu genişleten, beynimizi geliştiren, hayal dünyamıza ivme kazandıran 'Kar tanelerinin' okuma sevgisine dahil olalım.
Ve destek verelim ki; 'yaşam' anlam içersin. Aksi taktirde Kitapsız yaşamak dilsiz, kör, sağır yaşamaktır.
Onun için çocuklarımızı okutarak ve onlara okuma alışkanlığını kazandırarak onları kör, sağır ve dilsiz olmaktan kurtaralım.
Kitaplar sayesinde geçmişin olayları günümüze kadar gelmiştir. Eğer kitaplar olmasaydı geçmişimiz hakkında belki de hiçbir şey öğrenemeyecektik. Yani 'kar tanelerinin' değerini bilmeliyiz. Ki; yarınlar aydınlık ve insancıl olsun.
***
Ünlü düşünür bakınız 'kar taneleri' için ne diyor? Kar tanesi olmak için güneşte yanmayı, sıcakta buharlaşmayı soğukta kırılmayı bilmek gerekir.
Sanata, yazıya, oyuna, neşeye dönüşmeyi bilmek gerekir. Vakti gelince zamanın altın diliminden damlamayı bilmek gerekir.
Hangi düş toprağa yazı ile yazılabilir? Hangi rüya onunki kadar güzel olabilir. O yağarken kaç afacan çocuk yerinde durabilir.
Onları kim tutabilir, kim engelleyebilir? Heyecanımızı sıcak bir evden soğuk alanlara çeken, bizi ıslak zeminlerde mutlu eden acaba nedir?
Hiç şüphesiz bu coşku, bu mutluluk, bu güzellik kar taneleriyle gelir.
***
İŞLER SARPA SARDI!
Ha bir de dünden devam dememiz gerekir. Yani DTP'nin kapatılması ve Milletvekillerinin istifalarını sunup 'Sine-i Millete' dönme mevzusu.
Yarım kalmıştı, bundan sonra ne olacak diye? Meclis 'sine-i millete' onay verecek mi?
Bu soru 'cevapsız' bir trend aldığı gibi; işler 'sarpa sardı'. Şöyle ki Vekiller istifa ediyorum deyince istifa edemiyor.
O istifaların milletin diğer vekillerince kabul edilmesi gerekiyor. Kuralları belirleyen Anayasa ve meclis içtüzüğü.
O da Anayasa'nın 84. maddesi.
***
"İstifa eden milletvekilinin milletvekilliğinin düşmesi, istifanın geçerli olduğu TBMM Başkanlık Divanı'nca tespit edildikten sonra, TBMM Genel Kurulu'nca kararlaştırılır" derken, TBMM içtüzüğü ise "TBMM üyeliğinden istifa eden milletvekilinin istifa yazısının gerçekliği başkanlık divanınca 7 gün içinde incelenip tespit edildikten sonra üyeliğinin düşmesine genel kurulca görüşmesiz karar verilir" ifadelerini kapsıyor.
Buna göre milletvekilleri istifa dilekçelerine Meclis'e sunduktan sonra başkanlık divanının 7 gün içinde toplanması gerekiyor.
**
Divan dilekçeyi şekil yönünden inceleyecek. Sonra da raporunu genel kurula sevk edecek.
Ama iç tüzükte genel kurulda kaç gün içinde görüşüleceği konusunda bağlayıcı bir hüküm yok.
Genel kurulda gündeme alınırsa, görüşme yapılmayacak, doğrudan istifa dilekçeleri okunacak ve oya sunulacak.
Milletvekilliğinin düşmesi için kabul oylarının redden fazla olması yeterli.
Tabi Kararda belirleyici AK Partili vekillerin tavrı olacak? AK Parti'li vekillerde eğilim istifaların reddinden yana.
Muhalefet milletvekilleri ise karara saygı duyarız mesajı veriyoruz deseler de; 'oylarının rengi' net değil.
Yani; DTP'nin kapatılması 'Meclisteki' işleri ve işleyişini de 'bir hayli' etkileyecek.
Bekleyip göreceğiz!