KEÇİ BURCU, BİLDİĞİNİZ GİBİ?
Hava bir hayli içinizi ısıtacak derece güneşli.
Yazdan bir gün!
Dışarı da, hayli hareketlilik var.
Fırsat bu..Herkes parklarda, yeşil alanda, Sur diplerinde!
Öyle ya;
Yağışlı günler.
Yağmur-kar, hele ki daha bahara 1 ay varken.
Dün mükemmel, gönülleri hoş eden bir havanın hâkimiyetiyle; “baharı” yaşadık.
***
Evet,
Güne sizlerle birlikte, bu havayı “teneffüs” ederek başlamak istedim.
Öğlene doğruydu.
Zaman müsait dedim!
Ve şehir içerisinde kısa bir gezintiye çıktım.
Gazeteden,
Araçla yola koyulurken, birden kendimi, Mardinkapı’da buldum!
***
Çıktım Surlara.
Daha doğrusu, Keçi Burcuna!
Huzur veren esinti.
Ve güneşin, “kucaklayan” ısısı!
Bir de; Hevsel’in “muhteşem” tablosu.
Dicle Nehri. Ve ufuktaki, 10 Gözlü köprüsü!
Der demez; İnsanda duygu seli fırtınası yaratıyor.
***
Lakin
Sur’lara dönüp baktığımda!
Keçi Burcu’ndan,100 metre ötesi!
Köhne bir hal.
Harabe, yıkık, “tar-ü mar” bir vaziyet!
Kirlilik,
Çirkinlik hemen “yüzünüze” şamar gibi iniyor.
Evet, içim’deki o duygu seli “tepki” fırtınasına dönüyor.
“Zenginlik” içerisinde; tarih ve kültür “fakirliği” yaşamak-yaşatılmak!
Sahipsizliğe mahkum bırakılmak, kabul edilemez..
***
Biliyorsunuz.
Biliyoruz;
Bu yıl “2013 yılı Diyarbakır Surlar yılı” olsun, mücadelesi var.
Gaye; UNESCO kapsamında, Surlar Dünya Mirası olarak “korumaya” alınsın.
Kampanalar.
Ve organize edilen etkinlikler.
Gerek, Belediye, Valilik ve diğer kurumlar, vakıflar.
Ciddi bir gayretkeşlik var.
***
Elbette ki,
Bu çabaları, kampanyaları ve çalışmaları destekliyoruz!
Herkesin de;
Desteklemesi gerektiği gibi, “kendi” kabında, katkı sunmalı!
Çünkü bu işin ipini göğüslemek, “kolektif” bir işbirliğiyle mümkün.
Pek tabi ki; Şehrin, 7’den 70’e resmi ve sivili, tüm ahalinin, “inanmışlığı” gerekli!
***
Ancak ne var ki;
Keçi burcu’nun “sahipsizliği”!
Ve iki adım ötesi.
Ya da, hemen yanı başındaki tablo.
Doğrusu,
Şehir olarak bu kültür, tabiat ve tarihi “eserler” açısından, şu soru ikmale geliyor.
Biz, layık mıyız?
Ya da, layık oluna sahip miyiz?
Ne yazık ki ikisi de bizde mevcut,
Hoyratça bir, zulüm yapıyoruz-yapıyorlar!
***
Şehr-i Azam’ı,
Çepeçevre, saran “Balığı” andıran tarihi Surlar.
Ve Sur’ları süsleyen Burçlar.
Malum, 83 Burç bulunuyor, Surlarda!
Ki en gözde, alımlı ve hasb-i halı bol olan “Keçi Burcu”.
Bu şaheser yapı, bilindiği gibi yıllar önce restore edildi.
***
Valilik, imkânlarıyla, milyonlar lira harcandı.
Bir iki sosyal etkinlik yapıldı;
Cumhuriyet resepsiyonları,
Konferans,
İki de kokteyl, bir de defile.
Sonra!....
İşte bu sonra denilen zaman var ya, “zulmün” abidesi!
Aksaklıklar.
Vurdumduymazlık, “atıla” bırakma-bıraktırma becerisi!
***
Öyle ya burası;
Ticaret ve Sanayi Odası Başkanlığı’na “işletilmek” üzerine teslim edildi.
Keçi Burcu, yerli ve yabancı “turisti” ağırlayacak, şehrin “aynası” olması için.
İşletilsin,
Hem istihdam yaratsın, hem gelir imkanı oluşsun.
Olmadı.
O zaman da,
Yazdık-çizdik, burası “heba” edilmesin, ranta gitmesin diye!
Kimseyi; inandıramadık, engelleyemedik!
***
Sonra.
Sonra mı, “tarih” katliamı yaşandı.
Bir gün; Restorasyonu yapılan alana “iş makineleri” sokuldu.
Ki; Sit alanına “iş makinesinin” sokulması, adli ve idari ceza hükmüne sahip!
Kepçeler vurdu.
Neymiş; “ıslak” zemin için, kanal ve alan yaratılacak diye!
Onu da yazmıştık!
***
Müdahale edildi.
Tahribatın, asli dokunun bozulmasına engel olundu.
Peki sonra.
Bırakıldığı gibi; halen atıl.
Dün, Çevreye ve mekânın yapısına alıcı gözüyle baktım.
O gün neyse, bugün de daha beteri.
***
Burç’ta bir kaç kişi.
Şehir’e özgü bir iki kürsü,
Ve Demli çay!
Garip bir durum.
Ama şunu ifade edeyim; bir bakıma iyi ki bu şehir çocukları (!) var.
Yoksa burayı teslim alan anlayış “sayesinde” kimler cirit atmazdı ki.
Yazık. Hem de, çok ama çok yazık!
***
Akıl sır erdiremiyorum!
Kaç yıl geçti,
Nerdeyse, 6–7 yıl gibi uzun bir zaman tükendi.
Keçi Burcu;
Neden bir türlü “turizmin” hizmetine sokulmuyor?
Beklenen ne?
Sormak lazım;
Ticaret Odası’na madem burayı aktif hale getirmeyecektiniz ne diye devraldınız?
10 yıllığına, “nüktenize” çektiniz?
Sebeb.
***
Sakın.
Ama sakın, bildik “basma-kalıp” gerekçeler sıralamayın.
Dile kolay; 7 yılda, insanlar “ülke” inşa ediyor.
Siz, hala “restore” edilen bir Burcu “işletmeye” açamadınız?
Bırakmıyorsunuz, başkası da açsın!
Bir önemli; akıl arızası durum da “meseleye” seyirci kalınması!
Hele ki; bu seyirciler, “devletin” aklına sahip, olanlar olunca.
İdareciler.
Yerel yönetimler.
Ve tabi ki, Ticaret ve Sanayi Odası.
***
Şimdi, açık ifade edersek.
Biz, mevcut 83 Burç’tan 82’sini de onarsak.
İçkale deki, restorasyonu, tamamlasak.
Müzeyi de oraya taşısak.
Sur içi’ni, kentsel dönüşümle, “açık hava müzesi” haline getirsek.
Bir de, 2013 yılını, Surlar yılı olarak “kabul” ettirsek.
Ki ettirdik diyelim.
Zihniyet,
Değişmedikçe, “değişen” ne olur.
***
Biz işletmeye, turizme halkın beğenisine, “sunamıyorsak”.
Ne kalır; kıymet-i harbiyesi!
Ne demişler; “Ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz.”
Hal-i âlem ortada.
Bir an evvel.
Ama bir an evvel, “Keçi Burcu” ihtişamlı yüzüyle, “turistleri” ağırlasın.
Çevre düzenlemesi yapılsın.
Ha. Unutmadan;
O bölgeye, Kervansaray karşısına yapılan otopark çok güzel!
Tabi ki, birilerine “peşkeşe” kemal da olmasın.
***
Biliyorum.
Sıkıldığınız gibi, gerildiniz de.
Yazdan bir gün dediniz.
Keyiften, gönül huzurundan söz ettiniz.
Sonra geldiniz;
Tansiyonu “yükselten” sinir uçlarına basan, “çirkin ve sahipsiz” hal-i durumumuzu yüzümüze vurdunuz.
Tepkiniz bu!
Haklısınız.
Ama velâkin, “hakikatleri de”, şehrin gerçeklerini de, “göz ardı” etmemek gerekir.
Hele ki bu bizim; “ortak kullanım” alanımız ve nimetimiz ise!
Hesap sormalıyız;
Beyler, bu çirkinliklere ne zaman son vereceksiniz?