"Kendi iç dünyamızı" kan gölüne çevirmemeliyiz!
Kobani'deki direniş sıradan değil.
Onurlu bir direniştir.
23 gündür IŞİD terörüne direniyor.
Hiç bir destek; görmeden!
Sadece elde tek bir kaleşnikofla; "var olabilmenin" savaşını veriyor.
Dört bir tarafı sarılı olmasına rağmen!
IŞİD denilen terör belasına karşı direnç gösteriyor.
***
Direniyor.
Daha da direnecek gibi.
Ama kan kaybetmiyor değil, kan oluk gibi akıyor.
IŞİD ise; "odaklanmış" hedefine.
Elde güçlü savaş silahlarıyla vuruyor "patronları" olan emperyalizmin emir komutasıyla!
İllaki Kobani düşürülecek.
İllaki, Türkiye sınırına komşu olacak.
İllaki, Kobani üzerinden Türkiye içerisinde "iç savaş" yaratılacak!
***
Çünkü IŞİD yapı itibariyle, "ahtapot" misali.
Çok kollu.
Çok amaçlı bir organizasyon.
Derin bir "planın" Ortadoğu'da hayata geçirilmesi için üretilen bir "yok edici!"…
Öfkeden doğdu, yürümesi ve yaşaması projelendirildi.
***
Dün itibariyle; Kobani'de savaş artık göğüs göğüse yapılıyor!
Sınırdan.
Tepelerden.
Kobani'deki direniş "çıplak" gözle görülür halde.
Düştü, düşecek!
Ki günlerdir bu ifade kullanıyor.
Ama dün iş hayli ciddi noktaya gelmişti.
Yani, insanlık suçu tarihsel olarak; "gün gibi" orta yerde işleniyor.
***
Ama ne var ki, "çok amaçlı" bu projenin vahşetine Dünya derin bir sessizlik içerisinde!
Akan masum insan kanını; "içer gibi" iştah belliyor.
Biliyorum, nasıl bir dünyadayız diye düşünüyorsunuz?
Nasıl bir insanlık hali ki anlam vermek mümkün değil.
Evet, yuh olsun, insanlığa!
"İnsanlık suçuna" âlem-i cihan bu kadar mı sessiz kalır?
Bilemiyorum.
Ama bildiğim "bunun bedelini" herkes ödeyecek.
***
Özellikle, Ortadoğu'daki ülkeler.
Batı.
ABD ve tabi ki Türkiye dâhil.
Dünya, bu vebalin altında ezileceği gibi bedelini de, ağır ödeyecek.
Zaten hal-i hazırda ödeniyor da.
Kimi bugün, kimi de zaman içerisinde.
Lakin vahşilik, canice bir ırkçılık-mezhepçilik, "planı" icra ediliyor.
Nereye kadar gidecek o da meçhulümüz?
***
Aslında, resim net.
Ama ne var ki; herkes işine geldiği gibi bakıyor.
Bu da haliyle "hakikatten" uzaklaştırıyor.
Daha, Irak ilk kez ABD tarafından işgal edilirken, demiştim.
Arşive bakıldığında görülüyor.
Demiştim ki; komşumuz artık, Irak değil Emperyalist güçler.
Şimdi de, Suriye ve Irak eksenli, yenileyerek diyorum.
***
Artık;
Komşularımız, ne Kürdistandır,
Ne IŞİD'tir, ne de Suriye'nin kendisidir.
Ne de, Özgür Suriye Ordusudur.
Komşumuz, Ortadoğu'yu "terör" laboratuarına çeviren emperyalist güçlerdir...
Coğrafyanın yaşayanlarını da, "kobay" olarak kullanma becerisine sahip olan; ABD'dir.
Ve onunla ittifak içerisindeki, Hıristiyan dünyasıdır.
***
Yer küresine bir bakın.
İşgal altındaki bir coğrafyada; "birbirini kırıp geçirenler" özgür olabilmişlerdir.
Hele ki, "iradesi" dışa bağımlı, piyon liderlerin yönetimindeki, ülkeler "bağımsız" olabilmişler midir?
Hayır.
O zaman; "IŞİD ve Kobani" üzerinde yaratılmak istenilen fırtınayı görmek lazım.
Yoksa çok çabuk "dehlizlere" düşeriz.
Ki, Türkiye şuan bu noktaya doğru hızla "sürüklenilmek" isteniliyor.
***
Serhildan çağrısı.
Ve ardından; sokakları "savaş alanına" çeviren ateş!
Kobani öfkesiyse de.
Özü itibariyle; Kürtlere yönelik "komploya" bahane yaratmaktadır.
Çünkü çözüm süreci kesintiye uğrarsa.
Türkiye "iç çatışmanın" cenderesine girerse.
Kürt-Türk ırkçılığını körükleyerek, yeni çatışmalı alanlar oluşur ki maazallah!
***
30 yıllık çatışmalı dönemin ilk gününe gelinirse!
Türkiye.
Ve Dört ayrı coğrafyaya bölünen Kürtler.
Pek tabi ki, coğrafyanın diğer halkları dâhil olmak üzere.
Bir kez daha;
Emperyalizmin Ortadoğu’da kurduğu "laboratuarda" kobay olarak kullanılır oluruz.
1916'yı unutmamalıyız!
***
Şu ayrıntı ve çatışma cephelerini okumak bile yeter.
Laboratuarda ne kadar kobay var?
Bakalım, kim kime fayda getiriyor.
IŞİD.
Kime saldırıyor, Kürtlere, PYD'ye ve Özgür Suriye Ordusu(ÖSO)'na.
Esed'e saldırmıyor.
Bağdat'a saldırmıyor.
ABD'ye saldırmıyor.
ÖSO kime saldırıyor, Esed yönetimine ve IŞİD'e.
PYD nasıl bir strateji içerisinde.
Esed'e saldırmıyor.
Kendisine cephe açan, IŞİD'e karşı direniyor.
***
Esed kime saldırıyor ÖSO!
Başka da yok.
Peki, ABD ve Emperyalist güçler, hal-i hazırda kime saldırıyor.
Görünürde; IŞİD.
Başka da yok.
Ki IŞİD kendisi bile, hava harekâtı için beyanat veriyor.
Diyor ki, ABD uçakları "boşaltılan" köyleri vuruyor.
***
Kobani'deki kuşatmaya, müdahalesi var mı?
Var.
Ama IŞİD mevzileri değil.
Karavana!
Zaten, "bir savaşın, operasyonun" sadece hava harekâtıyla, başarıya ulaştığı görülmüş müdür?
Yok.
Barzani, daha yeni Kobani için koridor istiyor.
Türkiye izin versin, Peşmergeler Kobani'ye, Türkiye üzerinden geçsin!
Biraz geç olmadı mı?
***
Gelelim; Türkiye'nin Kobani politikasına.
Suriye, Ortadoğu'daki denge yapısıyla, alakalı, politikası farklı bir mülahaza ister.
Ama Kobani için, doğru olmayan bir tavır içerisinde tıkandı!
Bu kadar, kan dökülmeden.
Kendi içyapısında, "sokakları alev topuna" çeviren hadiseler yaşanmadan.
KDP ve ÖSO üzerinden; çok rahat "askeri" destekle, IŞİD geriletebilinirdi?
Bunu yapmış olsaydı, tarihsel süreçte bir kez daha "Bin yıllık" kardeşliği tazelerdi.
Yapmadı.
Eee. Vebali de, "hal-i hazırda"
***
Velhasıl!
Kobani'de, bir insanlık suçu işlendiği kesin!
Eğer ki, beşer isek.
Eğer ki, "insan" olarak kendimizi addediyorsak.
Kürt, Türk, ayırımı yapılmaksızın.
Etkin kimlik, boyutlarına girilmeden.
Empati yaparak; sahiplenmeliyiz.
Karşı çıkmalıyız.
Ama bunu yaparken de, "kendi iç dünyamızı" kan gölüne çevirmemeliyiz!
Çünkü mevzuu çok amaçlı kumpasların, organizasyonu!