Kent gündemi yakıyor?
Hakikatten;
Kent gündemi "bela" bir durum!
Yıkıcı.
Yakıcı ve ürküten bir profilde.
Belirsizlikler.
Hele ki, keyfiyetler manzumesi.
Velhasıl.
Derinlikleri üreten bir hava esiyor, Şehir üzerinde.
Karabulutlar gibi.
***
Şöyle,
Harmanlarsak "bela" hadiseleri!
Ki en sıcak olanı;
DESOB Başkanı Alican Ebedinoğlu'nun kuzeni,
DESOB'un Sicil Müdürü Nurettin Gülsüm cinayeti.
Cinayet değil.
Vahşice,
Canavarca "yargısız" infazdan öte bir hal.
***
Önceki gece;
İçkale mevkiindeki Hazreti Süleyman yanında.
Otomobil içerisinde "önce" silahla vuruluyor.
Sonra da, otomobiliyle birlikte "ateşe verilerek" yakılıyor.
Nasıl bir kin,
Nasıl bir intikam duygusu bilemiyorum.
***
Vakayla ilgili, "üç gerekçe başlığı" ifade ediliyor..
Birincisi;
Alacak-verecekle yaşanan, "kan davası mı?"
İkincisi;
Nurettin Hazro Belediye Başkanının yeğeni ve aynı zamanda damadı.
Malum bir süre önce, Başkan Fetullah Mehmetoğlu PKK tarafından kaçırılmıştı.
Bilahare bırakılmışı.
İstifa edip, BDP'ye geçmişti.
Bu noktada, "siyasi" bir hesap mı?
***
Doğrusu;
Ki bu gerekçe de toplum ve çevre nezdinde; "zayıf" bir ihtimal olarak değerlendiriliyor.
Üzerinde durulan.
Ağırlıklı konuşulan, DESOB seçimleri.
Bilindiği gibi; 2014'ün Martında "seçim" var.
Gülsümde,
DESOB'ta "kilit" noktada görev yapıyor; "Sicil Müdürü".
***
Konuşulanlar bu.
Cinayetin,
Sır perdesi aralandığında "ne çıkar" bilmem.
Ama bu cinayetin,
Bu ölümün "faili meçhul" olarak kalmaması gerekir.
Pek tabi ki, "sorgulanan" bir durum var.
Güvenlik zafiyeti.
Çünkü o bölge, bir hayli "metruk" yapıya sahip.
İn-cin dışında, top oynayan çok!
***
Evet buradan,
Merhuma Allahtan rahmet,
Ailesine,
Ebedinoğlu dostuma da "başsağlığı" diliyorum.
Temennim odur ki.
Failler bir an önce ortaya çıkarılması.
Ve bu ateşin, yeni "ateş ve canları" yakmaması.
***
Savcı Eş, Koca insan saymadı.
Nasıl olur demeyin?
Oldu.
Hem de, Şehr-i Diyarbakır'da.
Hadise, Söz'ün dünkü manşetindeydi.
Güldane Poçak.
Onu herkes hatta Türkiye geneli dahi olmak üzere.
7'inci kattan kocası tarafından aşağı atılan "anne olarak" biliyor ve tanıyor.
Ki öyle bir aksiyona kurban gitti.
***
Savcı iddianame hazırlamış.
Diyor ki; "eş değil, "sevgili".
Şaşırdınız değil mi?
Bende şaşırdım, ama hakikat bu.
Dile kolay;
Güldane 17 yıl "cinayetten" sorumlu tutulan Gıyasettin Seyrek'le evli kalmış.
Ancak, İmam nikahlı.
Ama bu evlilikten de; "üç çocuğu" olmuş.
İddia bu.
Eşi, onu 7. kattan aşağı atıp öldürüyor.
***
Lakin, vakanın "Adalet" önündeki tecellisine gelince..
İddianame hazırlandı.
Davaya bakılıyor.
Ancak, savcı nezdinde 17 yıllık evlilik "sevgili" olarak görülüyor.
Elbette ki resmi nikah bir akit.
Ama velâkin, 17 yıllık bir evlilik ve üç çocuk ta, "bir hakikat" değil mi?
***
Kafamı kurcalayan bir nokta var.
O da şu.
Eğer ki; "eş olarak" kabul edilmiş olunsaydı.
Seyrek ağır bir cezayla yargılanacaktı.
Yani; "Altsoy, üstsoydan birine, eş veya kardeşe karşı kasten öldürme" suçundan yargılanacaktı.
Ve bunun ceza hükmü de; "ağırlaştırılmış ömür boyu ceza".
Ama sayılmadığı için..
Şimdi "Kasten öldürme" suçundan ömür boyu hapis cezasıyla yargılanıyor.
***
Bu arada;
Seyrek "ben itmedim, atmadım aşağı" diyor.
İnkar ediyor.
Lakin çocukları ağır ithamlarda bulunuyor..
"Babamız bizi hep dövüp, işkence ediyordu."
Vaka; pür dikkat ve karışık bir vaka.
Sonu nasıl bitecek, göreceğiz.
***
AK PARTİ'DE RÜZGÂR MI?
Biraz da;
Siyasi gündeme adaklanalım.
Sahi, AK Parti'de "aday" durumu ne oldu?
Belirsizlik sürüyor.
Şöyle ki.
İlahiyatçı Nihat Hatipoğlu salı günü basın açıklaması yapacaktı.
"Adaylık" teklifine varım ya da yokum diye.
***
Ne hikmetse, basın açıklaması yapmadı.
Basına da konuşmuyor.
Parti de.
Kurmaylar da bu noktada "sır" vermiyor.
Ne oluyor, ne bitiyor diye?
***
Acaba;
İkna "turları mı" devam ediyor.
Yoksa "yeni bir isim" arayışındalar mı?
Her ne ise AK Parti açısından bu "belirsizlik" hayra alamet değil.
Derler ya belirsizlikten, "hayırlı" bir sonuç çıkmaz!
***
BDP'DE NELER OLUYOR?
Peki ya, BDP'da durumne?
Doğrusu, BDP'de "sular" durmuyor.
Duracak gibi de değil.
Baksanıza.
"Hile, desise ve tehditler" parti içerisinde havada uçuşuyor.
***
Yenişehir "ön seçimi" hilesi.
Batman'da "Aday" tehdidi.
Parti, "soruşturma" açtık diyorsa da, olup-bitenler kaygı verici..
Gelişmeler neye hikmet derseniz?
Arıza-i bir durum.
Acaba, BDP taşıdığı "misyondan" uzaklaşıp, HDP çatısında Türkiye partisi olma yolunda "erozyona mı" uğruyor?
Şu an ki durum iyi bir hal ve seyir değil.
***
Hoş geldin, güle güle!
Kamu Hastaneler Genel Sekreteri değişti.
Muhammed Güzel Kurtoğlu gitti.
Yerine, İbrahim Uygun geldi.
Güzel..
Sahi, Kurtoğlu, "giderken" söylenmiş.
"Hainler bizi istemedi".
Sahi kim bu hainler?
Bir de cesaret gösterip söylese de "hainlerin" kim olduğunu?
***
Yoksa, müfettişe verdiği "ifadenin" gün ışığına çıkmasından mı?
Hani, "fahiş fiyatla" araba kiralama ihalesi.
Raporlanması mı; "hainlik mi?"
Mahkemeye intikali mi?
Bu ise hainlik ithamı.
Bilmelidir ki, Diyarbakır'a "potansiyel suçlama" getirip, hainlik fikrini beyan eden kendisi?
***
Ne diyelim.
Hayırlı, uğurlu olsun bu değişim!
Gelene hoş geldin,
Gidene, güle güle deriz.
Tabi ki güzellikle, kıymet bilen ve layık olana!