KENTİN TRAFİK YAŞAMI!!!
Takılmış gidiyoruz!
Seçim, siyaset ve terör.
Beri yandan; "mide" bulandıran Ergenekon Terör Örgütü.
Ve onun üzerinde "ortaya" çıkan karanlık ilişkiler.
Tabi; Ekonomik kriz. İşsizlik ve yoksulluk da cabası.
Siyasilerin "karşılıklı" düelloları da işin tuzu biberi.
Cinayet ve intiharlardaki "patlama" ise korku tüneli gibi!
Özetle "sosyal bir buhran" içerisindeyiz.
Bundan dolayı da "önümüzü" göremez hale geldik.
Öyle ki; "günlük" hayatın çekilmez sorunlarına dahi "duyarsız" vaziyetteyiz.
Sabah, öğlen, akşam, yatsı; hep söz konusu mevzularla "yatıp-kalkıyoruz"!
***
Mesela kentin trafik sorunu.
Veya trafik ışıkları.
Neyse!..
Mevzuya geçmeden zorunlu olarak "siyasi" bir noktaya değinmek istiyorum.
Dün DTP Diyarbakır merkez, merkez ilçe ve ilçelerle beldelerin belediye başkan adaylarını açıkladı.
Büyükşehir Osman Baydemir,
Suriçi Abdullah Demirbaş
Kayapınar Zülküf Karatekin,
Yenişehir: Selim Kurbanoğlu
Bağlar: Yüksel Baran..
Hayırlı uğurlu olsun..
Önümüzde daha çok günler var..
Hem vaatleri, hem seçim stratejileri..
Hem de; "kişisel" görüntüleri noktasında "çok konuşacağız"..
Şimdilik "Hayırlı uğurlu" olsunla kalalım..
***
Evet.. Mevzumuza geri dönelim.
Şu trafik kargaşasına.
Uzun süreden beri "değinmek" istediğim bir mevzu.
Ama olup-biten sıcak gelişmeler imkan vermiyordu.
Kısmet bugüneymiş. Tabi "bıçak kemiğe dayandı" atasözünü de hatırlatarak.
Şöyle ki; Trafik kurallarında maharetlerimiz oldukça fazla.
Nedeni de; "Trafik ışıkları" konusundaki keyfiyetimiz.
Işıkların "bir kural" ve yasal bir düzenleme olduğunu unutuyoruz.
Işıklar "kente görsellik" katıyor gibi bir düşünce var.
***
Çünkü "ışıkta" beklemeye gerek yok.
Zorunluluk da yok. Sağa-sola da bakmaya gerek yok.
Trafik polisi "çevrede" yoksa "tam gaz bas" geç.
Kim takar. Sakın Diyarbakır'ın "MOBESE" sistemi var diye söylemeyin.
Çünkü "onu" bile takan yok.
Özellikle toplu taşıma araçları "bu yönde" kural tanımaz.
Polis de "aynı" düşüncede.
Ne kırmızı ışık, ne sarı ışık. Ne de geçişi "gösteren" yeşil ışık.
***
Sonuç itibariyle "kural tanımam-azlıkta" üstümüze yok.
Bir de; "kuralın" icra edilmesi gereken yerde "kural koyucunun" olmayışı.
İşte burada da sıkıntı "kat be kat artıyor".
Dağkapı. Diyarbakır trafiğinin "kör" noktası.
Hastanelerin trafik akışının sağlandığı bir yol.
Hareketli. Toplu taşıma araçlarının "sıkça kullandığı" bir güzergâh.
Ama gel gör ki; "burada" trafik ışığı yok.
Trafik akışına "yön" verecek görevli de yok.
Bu duruma bir de "kural tanımam-azlık" eklenince "trafik kilitleniyor".
Maddi hasarlı "kazalar da" ardı ardına geliyor.
Gelelim "Çiftkapı"ya. Yani Trafik Bahçesi'nin "kavşağına"!
Burası da "trafik akışında" önemli bir nokta.
Ama ne var ki; "burada da" trafik akışının yokluğu "kilitleme" yaratıyor.
***
Önemli bir kural tanımam-azlık ta "Yayaların keyfiyeti"!
Karşıdan karşıya geçişteki "kuralsızlık".
Her yerden "geçilebilinir"!
Üst geçit mi "kim kullanır".
Kentin "görsellik" süsü.
Refüjlerden atlamak. 100 metrelik "engelli" koşucu gibi.
Çimlerden geçmek, bitkilere zarar vermek.
Yolun ortasında yürümek.
Ne olmuş yani?
***
Toplu taşıma araçları. Minibüs mü, otobüs mü?
Fark etmiyor. Büyük bir karmaşaya sahipler.
Özellikle "indir-bindir" duraklarında.
Duraklar yolcu indirme bindirme anlamında "ne kadar hassas" kullanılıyor.
Kimi zaman "sürücünün" kural tanımam-azlığı.
Kimi zaman da yolcunun "ne olur şuracıkta beni indir" ısrarıyla gelişen kuralsızlık.
Yani çeşitli bahanelerle şoförlere baskı kurmak.
Bir de; Melikahmet Caddesi.
Trafik kuralının "işlemediği" tek cadde dersem "doğru söylemiş" olurum.
Çünkü sağ-sola gelişi güzel "parklar". Hele bir de yanına ikinci araç parkı.
Mardinkapı'dan Balıkçılarbaşı'na doğru gelince.
Tabi sola park etmiş araçlardan "geçebilirsen"!
Aslında; Diyarbakır genel yapısıyla "trafik" akışını kaldırma anlamında altyapı eksikliğine sahip.
Şöyle ki;
Siz bu trafik "keşmekeşliğini" Kayapınar bölgesinde yaşıyor musunuz?
Hayır.
Peki neden?
Nedeni; "kentsel gelişme" anlamında; taviz verilmiyor.
Ana caddelerin ve kaldırımların genişliği.
Ama; beri Yenişehir, Suriçi ve Bağlar'a gelince.
"Durum vahim"!. Sıkıntı büyük.
Bu da; "geçmişteki" yerel yönetimlerin bize bıraktığı "altyapı" anlamındaki mirastır..
Elden ne gelir..
***
Durumu özetlersek; Yerel yönetimlerin şehir yaşamı konusunda çabaları eksik olabilir.
Az önce ifade ettiğim gibi;
Dağkapı "kavşağında" trafik ışıklarının yokluğu bir eksiklik.
Çiftkapı çıkışındaki "trafik karmaşasını" giderecek ışıkların olmayışı eksiklik.
Bunları çözecek Yerel idaredir.
Yani Belediye Başkanı Osman Baydemir'dir.
İnanıyorum ki; bu iki önemli trafik akışını sağlayan noktayla ilgili bir yaptırım gerçekleştirecek.
"Trafik ışıkları"' konulması anlamında.
***
Ama asıl çıkmazı geliştiren "kural tanımaz" bir toplum olmamızdır.
Ne kent kültürü, ne toplumsal yaşam biliyoruz.
Ne de halkın ortak kullanım alanına "riayet" etmeyi.
Ne de "gördüğümüz" eziyetin müsebbibinin kendimiz olduğunu.
Tabiri caizse; "daha çok fırın ekmek yememiz" gerekiyor.