KİMSE "TARAFSIZLIKTAN" SÖZ ETMESİN
Amma da; sıktınız be kardeşim.
Bu ne; Cemşit pilavı gibi "ısıtıp ısıtıp" aynı söylem.
Dönme dolap gibi.
Yetmedi mi?
Bıkmadınız mı?
"Aynı" ifadenin ekseninde, dönmeniz.
Gına geldi.
Yetti artık.
***
Kimse!
Ama hiç bir kimse demesin;
Cumhurbaşkanı Erdoğan.
Cumhur'un "başı" olma sıfatıyla.
Aldığı yüzde 52'lik oy tercihiyle.
Ettiği yeminle.
Yetki aldığı mevcut yasalarla; "tarafsız" kulvarda durduğuna dair.
Değil.
Hiçte değildir.
***
Bal gibi; "tarafsızlık" hal-i vaziyet ihlali açık.
Tarafgir.
Hem de bariz bir şekilde.
Aha seçime, 30 gün kaldı.
25 Nisan itibariyle.
Erdoğan'ın "toplu açılış" adıyla yaptığı mitinglere bakın.
Kaç il.
Sadece geçen hafta sonu. Ve Pazartesi günü.
Güneydoğu'da 4 il'e gitti.
***
Batman. Diyarbakır.
Mardin.
Ve "siyasi hülle"nin icra edildiğini.
Kendisini, "cezaevine" attıran şiirin okunduğu yer olma vasfıyla; Siirt.
Meydanda.
El'inde Kürtçe "Kur'an-ı Kerim" meali.
Propaganda yapıyor.
***
Bu Kur'an-ı Kerim Diyanetin.
Dün, Demirtaş açıkladı.
Ne kadar doğru bilmem.
Diyanetin değil de, Ensar vakfının bastığı bir meal diyor.
***
Şimdi tüm bunlar açık yerde.
"Fıtrata" aykırı mı; aykırı.
Faul mü, faul.
Tarafsızlığı ihlal mi, ihlal.
İlkelere.
Teamüllere.
Yerleşik düzene "aykırılık" teşkil ediyor mu ediyor?
O zaman!
Nedir bu "tarafsızlık" söylemi?
***
Baksanıza!
Zaten kendisi alenice ifade ediyor.
"Beni Cumhur" seçmiş.
Yüzde 52 oy almışım.
Benim anlayışımda; "klasik" Cumhurbaşkanı felsefesi yok.
"Fıtratıma da" ders.
Yani özetle.
"Oyunu kuralına" göre değil de.
Kendi "kuralına" göre, icra etmenin gayretinde Cumhurbaşkanı.
***
O'nun için de!
Ne Erdoğan.
"Bütün partilere eşit mesafedeyim" söylemi.
Ne AK Partinin.
Ne de, muhalefetin "ikilem üretici" tarafgir-tarafgir değil söylemi.
Hepsi!
Benim açımdan artık "havanda su dövmeden" öteye değil.
***
Çünkü!
YSK bile; HDP'nin "itirazına" red verdi.
Erdoğan'ın.
Mitin meydanlarında; "propaganda" yapmasında, "sakınca yok" dedi.
HDP şimdi.
Mevzuuyu Anayasa Mahkemesi'ne taşıyacak.
Sanmıyorum ki; "buradan da bir sonuç" çıksın.
Çıkmaz da.
***
Lakin!
Hal-i hazırda; "kuvvetlerde" çark yasal mevzuata göre dönmüyor ki.
Hepsi; "temayül" dışı.
Kural dışı.
İlke ve yasaların "değil", iktidar "modeli" işliyor.
Bunun için birileri avazı çıktığı kadar bağırmıyor mu?
Şuan da; "fili bir yarı başkanlık" sistemi işliyor diye.
***
Velhasıl!
Erdoğan "tarafsız" değil.
Hele ki, AK Partiye karşı hiçte değil.
400 vekil diyor.
Başkanlık sistemi "olması" için gerekli diyor.
Yeni Anayasa için de; "bu olmalı" diyor.
Ki iktidar partisinin "kurucusu".
Yani, "mitingler" tamamen "AK Parti" sandığına dairdir.
***
Peki!
Seçmen.
Yani 7 Haziran'da "sandığa" gidecek olan ahali.
Cumhur.
"Reisin" bu tavrına nasıl bir "tepki" koyacak.
Bence asıl "hayati" karar burada.
Pozitif mi, negatif mi, sandığa yansıyacak?
O'nu göreceğiz.
Ama sokağın bana yansıyan söylemi; "tarafgirliği sandıkta gümleyecek?"
***
CEBE İNEN VAATLER.
Dün; Partilerin "seçim vaatlerini" özetlemiştim.
Özelliklen de; "ekonomiye" dayalı vaatler.
Asgari ücret.
Emekli.
Gençler.
Yoksulluk.
Aile gelirine dayalı; "iyileştirme" vaatleri.
***
Yazıya dair; "çok" dönüşler oldu.
Özellikle; "kanalım mı" diye yapılan sorgulama.
Tabi; "tercih" arayan.
En önemlisi de; "sandığa" gidecek seçmende.
Lakin.
Şunu hissettim, "seçim vaatlerinin" nasıl bir "etkileşim" oluşturduğunu.
***
Durum şu.
Aile bütçesine "giden".
Cebe inen.
Günlük hayat koşuluna "iyileştirme" umudu veren.
Kısacası "akçeli" taahhütler "etkili".
***
Trafik haftasındayız.
Birçok etkinlik yapılıyor.
Trafik şube.
İlgili kurumlar, dâhil.
Evet, trafik denince "aklımıza" hemen taşılar geliyor.
Yani otomobil, minibüs, otobüs, kamyon!
***
Ama!
Trafik salt "taşıtlardan" ibaret değil ki.
Bu işte;
"Yaşayan" ve yürüyen "her canlı" var.
İnsan.
Ve Hayvanlar "trafiği" oluşturan olgulardır.
Hiç kuşkusuz ki.
Nüfus.
Ve ekonomik gelir seviyesindeki artış…
Özellikle; "taşıt" noktasında büyük artışa neden olduğu gibi paralelinde "trafik sorunu da" baş göstermeye başladı.
Yolların yetersiz kalışı.
Hele ki, şehir içi…
***
Bunun yansıra; Eğitim!
Hem sürücü açısından.
Hem de, yaya yönünde.
Bu artış.
Zafiyetler serisiyle birlikte "maalesef" trafik canavarı oluşmaya başladı.
Bilgisiz ve cahil insanlar.
Trafik kurallarına uymayınca.
Sürücü ve yaya açısından; "ölümlere, yaralamalara, maddi hasara" neden oluyorlar.
***
Evet.
Trafik haftası münasebetiyle, "yemekte bizim de" tuzumuz olsun diye.
Uyarımız şu.
Cadde ve sokaklarda yaya kaldırımlarından yürümeli.
Karşı kaldırıma yaya geçitlerinden geçmeli.
Karşıdan karşıya geçerken, önce sola, sonra sağa ve tekrar sola bakarak geçmeli.
Trafik polisinin olmadığı yerlerde, trafik ışık ve işaretlerine dikkat etmeli.
Üst geçit olan yerlerde mutlaka üst geçidi kullanmalı.
Taşıtlara asılmamalı.
Taşıtlar durmadan inip binmemeli.
Taşıtların sağından inip binmeli.
Duran bir taşıtın hemen önünden ve arkasından geçmemeli.
***
Ya sürücüler.
En hassas,
En kuralcı,
En sabırlı ve duyarlı "olması" gereken olmalı.
Hızı.
Sollamayı kendisine "ölümün" tuzağı olarak görmeli.
Özellikle; genç sürücüler.
Siz de bir cansınız.
Bilin ki, önünüzdeki araçta.
Kaldırımda yürüyen de, yolu karşısına geçmek isteyen de "insan."
Hele ki.
Otopark konusundaki "sorumsuzluk."
Kaldırım.
Ya da yolun sağına-soluna "gelişi" güzel yapılan parklar.
Trafik kazalarına davetiye çıkaran önemli etkenler bunlar.
Onun için.
Aman ha aman "kendi canınız ve emniyetiniz için" illaki dikkat ve sorumluluk şart.
Hayırlı cumalar.
Yazarın Önceki Yazıları