KONGREYE DOĞRU!

İktidar'a yakın çevreler..

Partililer..

Ki muhalefettekiler dahi; merak saikasıyla soruyorlar..

Ki sormayan da yok..

Öyle ki çok…

Merak edilen şu, biz de soruyoruz..

AK Parti Diyarbakır İl Kongresi "ne zaman" yapılacak?

Bilen var mı?

Ya da takvim açıklayan?

Maalesef yok..

Yani; "gün" açısında bir belirsizlik var..

Sır misalı..

Ama!

Bilinen şudur ki kongre "Şubat" ayı içerisinde ikmal edilecek..

Bir hafta sonu…

Kesin olan da şu, Mart'a sarkmayacak…

***

Malum İl Başkanı atandı..

Eee..

Yoğun kulisler..

Kafa-kol ilişkileri..

Adamcılık..

Değilsinlik…

Açık, kapalı görüşmeler gibi "kumpasvari" faaliyetler icra edildi..

Ve sonunda; "hendek" aşıldı..

Abiler kazandı, yeniler kaybetti misali..

Ki hep öyle olmuştur..

Erdoğan ikna edildi…

Süleyman Serdar Budak yetkilendirildi..

Görünen o ki "seçime tek liste" ile gidilecek..

Karşı bir rakip yok..

Hizip üreten de..

Herkes durduduğu yerden memnun..

Ki, "merkezde" böylesi bir "kriz üretici" duruma vize vermez!

***

Diyarbakır açısından diyorum..

2002'den bu yana..

Hep tek liste ile seçime gidilmiştir..

Önce atama..

Sonra seçim..

Ki seçimsiz atamalı yıllar deviren de oldu?

Ama, 16 yılda, 9 başkan değişti..

Ne de çok "tüketmişliğimiz" var?

Arıza kimin?

****

Peki, "kongreye" dair bir hazırlık var mı?

Yönetimsel; "değişiklik" adına..

İşte; burası önemli…

Hazırlık var…

Hem de; "aksiyonel" bir gidişat içerisinde…

Pimler çekilmiş..

Koruma ve kollama, dışlama o biçim...

Yönetime "kimler, kimlerin referansıyla" yer alacak; çekişmesi!

Nitekim!

Şimdiden; "parselasyon" yapılıyor..

Odalar, masalar, selfieler "arz-ı endam" ediliyor..

"Yer kapma yarışı!"

***

Neyse!

Yönetime dair naçizane beklentiler var…

Ki Ak Partililerin isteği..

Geçmişten alınan ders-i ibret noktasında..

Ki, ileriyi düşünmeli..

Çünkü, 2019'a dair; "büyük sınavlar" var..

Üç ayrı sınav..

Yerel..

Genel..

Ve Cumhurbaşkanlığı seçimi…

Ki oluşacak kadro bu sınavlara "odaklı" strateji ortaya koyacak..

***

Onun için de..

Ehil..

Liyakatli..

Çözüm üretici..

Seçmen tanıtıcı…

Vizyon ve misyon sahibi olmalı..

İş olsun, partili görünsün değil..

Etiketi menfaate odaklı işleten olmamalı..

Beşeri ilişkileri..

Diyalogu..

İnsani ve vicdani duyguları; iyi okumalı..

***

Proje üretmeli...

Projeyi sahada tatbik etmeli…

Sorunlara…

Olabilecek neticeleri bilmeli, tahlil etmeli..

Zihniyle…

Fikriyle…

Duygusuyla entegrasyon sağlamalı...

Bürokrasiyi denetleyen…

Ama bürokrasiye "akçeli işlerin" rantıyla yaklaşmamalı…

İş takibi…

İşçi kadrosu…

İş-Kur…

Yani paraya, pula, servete!

Rabbena hep bana dememeli..

***

Değişimi..

Dönüşümü..

Pek tabi ki "davaya inanmışlığı" önemli..

Ak partili olmalı..

AKP'li değil..

İşte böylesi bir perspektifte il yönetimi oluşturulmalı..

Yoksa..

"Eski tas eski hamam" olur!..

Aynı söylem ve beklenti..

İl Yönetimi kadar…

Tabi ki;

Kadın Kolları için de,

Gençlik Kolları için de,

Parti içerisindeki diğer mekanizmalar için de; geçerli olmalı!

En önemlisi de..

Yetkilenen her kim ise..

"Davul" boynunda "tokmak" başkasının elinde olmamalı!

Ana ilke; dürüstlük ve mütevazılık olmalı..

Velhasılı kelam!

Gelen gideni aratmamalı...

***

KEMAL GİTMELİ Mİ?

Gitmeli..

Ki miadı doldu.. Çünkü getirisi yok..

Kaç seçim kaybetti?

Yerel..

Genel..

Referandum..

Ki, Cumhurbaşkanlığı seçimi değil…

Sürekli "yenilgi"...

Sürekli "kaybeden" oldu…

Nitekim...

İktidara şans..

Ülkeye bêla teşkil etti..

***

Kim gelir telaşında değilim..

İnce mi?

Kocasakal mı?

Eminağaoğlu mu?

Yoksa Çabuk mu?

Bilmem..

Ama, İnce'nin CHP'ye "incelik" kazandıracağına inanıyorum!

Çünkü, "uğraşı" yeni değil..

Eski..

Diğerlerine göre de; ileride..

***

Tabi..

Önem arz eden de; CHP'deki zihniyet!

Yönetim..

Ve kadrolardaki; zafiyet durumu!

Köklü bir revizyon..

Köklü bir değişimi ortaya koymalıdır..

Lakin iş yürümüyor..

Politika ortaya konulmuyor..

İktidarı düşünen bir CHP görünmüyor..

Aksi takdirde…

Mevcudiyet curcunası devam eder..

Dünden beter olur..

Kemal gitmeli..

CHP'nin..

Ülkenin..

Ve Milletin bekası için bu gerekli!

***

Neyse!

Genel kanaatimizi ortaya koyduk..

Gitmeli diye..

Amma velâkin, vaziyet öyle görünmüyor…

"Gitmesin" diyenler..

Bu minvalde telaşa kapılanlar için diyeceğim şu..

Kesin kez..

Kehanet değil..

Maharet de değil..

"Görünen köy kılavuz istemez" misali; "Bu Kemal'in gideceği" yok!

Yani relaks…