KUMPAS İÇİNDE KUMPAS KURULUYOR
Hal-i vaziyet garip.
Dağınık.
Tar-ü mar, bir durum.
Allah selamet getire!
Ülke.
Devlet.
Hükümet.
Ve tabi ki, millet olarak "girift" bir zaman yaşıyoruz.
Tuhaf hadiseler de "boğulur hale" geldik.
***
Enva-i;
Şuursuzluk hâkim!
Yaşananlar açısından özellikle.
Berisindeki "halkalar" ve sirayet şekli.
İnsanda der demez "akıl" kilitlemesi yaratıyor.
***
Olur mu?
Nasıl olur?
Ya bugüne kadar yapılanlar neyin, nesiydi?
Bugünleri de mi görecektik?
Kim yaptı, niye yaptı?
Dünün düşmanı bugün dost olur mu?
Bugünün dostu ne oldu da düşman kesiliverdi?
Gibi sorular.
Evet, söylem ve vakalara ilişkin "karar ve oluşum" aksiyonu, ürkütüyor.
***
İşte 17 Aralık operasyonu.
Ve ortaya dökülen; "kirli" çamaşırlar.
Karşılıklı "restleşme".
Baş döndürüyor.
Hele ki, hükümetin "karşı hamlelere" ve çözüm gayreti de ayrı bir vahamet içeriyor!
Kumpas içinde, kumpas!
***
Farkındamısınız.
Konuşulanlara bakın.
Deniliyor ki.
Hükümet, cemaatten kaçabilmek için.
Yolsuzluk "iddialarından" kurtulmak için.
Paralel devlet denilen "nizamın" hışmına daha fazla uğramamak için.
Yerel seçimler,
Kişisel iktidar hırsıyla vahim bir rota "değişikliğine" girmiş gidiyor.
***
Demokrasiden,
Sivil hayat ikmalinden,
Özgür yapılaşmadan "uzaklaşmayı" göze alarak!
Cengiz Candar'ın dünkü köşesinde bir arkadaşının kendisine ifade ettiği söylemi de, dillendirerek…
Bugünleri de mi görecektik.
Hükümet bir yanına askeri,
Diğer yanına PKK'yı alarak "cemaate karşı" ittifak kurmaya çalışıyor.
Hem de, "akla-ziyan" formüller üreterek?
***
Yapılmak istenen ne?
Baksanıza!
Ulusalcı "etiketiyle" bilinen Barolar birliği Başkanı Metin Feyzioğlu aracı unvanını almış gidiyor.
Başbakan.
Cumhurbaşkanı.
Silivri "arasında" mekik dokuyor "sizleri dost" yapalım diye!
Ama ne dostane!
Maşallah!
Kendi formülü.
Olmazsa, 367'ninn mucidi Sabih Kanadoğlu formülü.
***
Neymiş.
Söylemlerinde frensiz olan Yalçın Akdoğan demiş ki?
Yargı Asker'e "kumpas" kurmuş!
Yani.
Darbe "girişiminde" bulunanlar.
Vesayeti "ikmale" getirmek isteyenler.
Islak imzalı planlar.
Elde edilen "silahlar".
Suikastlar.
Cinayetler, gibi "kaotik ortam" yaratıcı hamleler Asker'e karşı "kumpas mış?"
***
Bunlar yaşanmamış.
Hiç yapılmamış, görülmemiş!
Askerler.
Gazeteciler.
Sivil yapılar.
Siyasiler "bu noktada" hepsi masummuş.
Cezaevine atılmışlar.
Planı uygulayan.
İddianameleri hazırlayan "Savcı ve Hâkimler" paralel devlet imişler?
Velhasıl bu yapılanma Türk Silahlı Kuvvetlerine "kumpas" kurmuş.
***
Onun için.
Haydi, gelin; "iade-i muhakemeye"
Verilen cezalar.
Açılan davalar "hepsi" iptal olsun.
Yeniden; "yargılama" yapılsın, çünkü "kumpas" kurulmuş cezaevindekilere.
Bunun için de, "tek maddelik" yasal düzenleme.
Ya Anayasa değişikliği.
Ya, TMK'nunda bir değişiklik yapılmalı deniliyor!
Daha neler?
***
Hali hazırda.
Erdoğan'da,
Köşk'te "hem fikir" imiş bu konuda!
Çünkü dün, Feyzioğlu bunu deklare etti.
Sıcak bakılıyor diye.
Silivri ise "dünden" razı, herkesin malumu!
***
PKK ile olan ilişki!
Belli.
Çözüm süreciyle yürütülen demokratikleşme!
Olması gereken seyirde gidiyor.
Tabi, "çatışmasızlık"!
Hükümet için.
İstikrar, güven ve ekonomik bazda, "rahatlama".
Bu bozulmasın.
Meşguliyet hâsıl olacak ortam yaşanmasın!
***
Evet.
Boşuna denilmiyor ki, burası Türkiye!
Her an her şey olabilir diye!
Kimin eli kimin cebinde belli değil?
İşte, yaşananlar.
Galiba.
AK Parti "yolsuzlukla" alakalı ciddi bir batakta.
Tabiri caizse; "kuyruğu" fena kaptırmış.
Ki bundan olsa gerek baksana; "yılana" sarılıyor.
Hükümet "cemaat" üzerinden,
Yargı'daki "yolsuzluk" operasyonu aktörleri üzerinden.
Gündeme getirdiği, Paralel devlet "yapısından" kurtulmak için, askeri vesayete sarılma gayretinde!
***
Yani bir ölçüde.
Askeri cuntaya karşı kullandığı güçlere karşı, şimdi tekrar "askeri vesayet" kimliğine sahip güce başvuruyor.
Doğrusu.
Bu zihin ve gayret "hükümet ve Türkiye" için bir kumpas!
Kendi eliyle;
Kendi idam fermanını vermek bu olsa gerek.
Hükümette şuan bunu tercih eder gibi.
***
Aslında her şey bir tarafa.
Bu tuhaflığın, "şifresi" nettir.
O da şu.
AK Parti ve Cemaati iyice çatıştırmak.
Sol'u ve Ergenekon'u "güçlendirmek".
Böylece
27 Mayıs, 1980 gibi "yeni bir vesayet" iktidarını Ergenekon'la yaşatmak!
Ava giderken avlanmak!
***
Derim.
Demokrasi bu işlevle kimlik kazanmaz!
Hükümette kendini kurtaramaz!
Sanmıyorum.
Çünkü.
Her geçen gün; "daha kaotik" oluşumlar yer almaya başladı.
Sonuç derseniz;
Bir vesayet başka bir vesayetle uzaklaşarak, "demokrasiyi, milli iradeye sahip iktidarı" yaratmak mümkün değil.
Yol da, yöntem de benimsenen dost da yanlış!
İki yanlış bir doğru etmez!
***
Buarada.
Sulh mektubu da ayrı bir meziyet!
Getirilişi.
Götürülüşü.
Okunuş şekli.
Muhatapların kimlik ve kurumsal yapılar.
Ve ifade edilişi, satır araları ders-i ibret içerdiği gibi "tehlikenin de" kıvılcımına matuf!
Anlayan anlar misali!
***
Bir de.
Şu Kahraman(!) Savcı Zekeriya Öz!
"Beleş tatili" deşifre oldu.
Dün "kep düştü, kel göründü".
77 bin liralık bir haftalık, Dubai gezisi
Çoluk-çocuk, ailece.
Dikkat!
Parayı veren, kim derseniz?
Daha bir iki hafta önce, yolsuzluktan gözaltına aldığı "Ali Ağaoğlu".
***
Garip değil mi?
Kimin eli kimin cebinde, haydi gelin karar verin.
Ne mümkün?
Kısacası böylesi bir hal-i vaziyet ve ortaya konulan stratejiler "yarını" aydınlık göstermiyor.
Çünkü şuursuzca atılan adımlar var.
Ki bu adımlar da var olan karanlıktan daha beter karanlığa "götürüyor."
Kendimize gelelim!
NOT.
Büyüktimur'la gündem programım var.
Bu akşam.
Kentsel Dönüşüm,
Suriçi Mastır İmar Planı,
Dicle Vadisi projeleri konuşulup-tartışılacak?
Konuklar konuların birebir muhatapları.
Saat 23.00'te.
Uzay ve Söz TV’nin ortak yayınıyla, ekranınızda olacak?
Kimseye randevu vermeyin.