KURALINA UYGUN BİR KATLİAM!
34 İnsan.
Yani, 34 Kürt vatandaşı.
Çoğunluğu da çocuk yaşta.
Bir gece;
Havadan ve karadan, "üzerlerine" bomba yağdı.
Mermiler.
Bombalar sonuç, Roboski bölgesi kan gölü.
Öldürüldüler.
Katledildiler.
Ne zaman oldu bu olay, bundan aylar öncesi!
Kaç ay geçti, üzerinden.
!00 günden vazla, yanı 3,5 ay geride kaldı!
Peki,
Var mı bir sonuç, ya da "müsebbipler".
Yok. Yok. Yok.
***
Malum,
Ailelerin "çığlıkları".
Kamuoyunun,
Hassasiyet ihtiva eden, tepkisi!
Belli,
Bir noktada, kendini hissettiriyorsa da, "saman alevi'.
Bir iki gün; sonra unut.
Bakın,
Aylardır bir beklenti içerisinde herkes "katliamın" müsebbipleri ve sırları nedir diye?
Orta yerde;
Heron görüntüleri.
Telsiz konuşmaları.
Telefon kayıtları.
***
Ve pek tabi ki;
Operasyonun "komuta" kademesi.
Emri veren.
Hepsindeki,
Muhteva neye hizmet ediyor diye?
Orta yerde.
Ama ses yok, konuşan yok, açıklayan yok.
Var olan;
Ailelerin, yerel yönetimlerin söyledikleri.
Resmiyette; "tık" yok.
Nihayet!
Evet, nihayet; TSK’den "açıklama" geldi.
Kime; "Meclis Uludere" komisyonuna!
Tabi bildik, üslup ve klişeleşmiş "cümleler" sıralanmış.
***
Denildiğine göre;
Roboskideki "operasyon" kurallara uygun.
Yani,
Zaman zaman icra edilen, "Sınır ötesi" harekat gibi.
Bu operasyon da;
"Sınır ötesi Operasyonların Kuralları" çerçevesinde yapılmış!
Suç,
Suç unsurları ve farklı düşünceye dayalı nev-i yok!
***
Malum.
Ki malumunuz üzre;
Sınır Ötesi harekât için, "Meclis'in verdiği yetki var.
Demek ki;
Emir Meclis'ten,
Komut komuta kademesinden,
Bombalar" pilotlardan
Yani; her şey; "kuralına" uygun!
***
Ne güzel.
Altan'ın dediği gibi; "Nerde Kural Allah aşkına?"
Köylülerin,
Sınırdan geçişini izleyeceksin.
Kaçak mal aldıklarını takip edeceksin.
Dönüşlerini de göreceksin.
Heronlar bilgi verecek.
Termal kameralar, görüntüleyecek.
Yerel,
Güvenlik birimleri, "Köylüler kaçağa gidiyor" bilgisine sahip olacak.
Komuta kademesine; "bilgi üstüne bilgi akacak?"
Velhasıl;
Tüm bilgi ve belgeler, "sizde" olacak, bileceksiniz ki hepsi sivil.
***
Ama buna rağmen;
Üzerlerine havadan bomba yağdıracaksın!
Bir kez yetmez!
İkinci kez hava harekâtı düzenleyeceksin.
Ardından;
Karadan bölgeye nokta atışı yapacaksın.
Ve buna;
"Nizam-i" operasyon diyeceksin, "kuralına uygun" hükmünde kabul göreceksin, göstereceksin?
Olur mu?
Kim inanır?
İnanmaz, inanamaz da.
***
Peki,
Bu gelişmeler neyi gösteriyor?
Genelkurmay raporundan basına yansıyana göre;
TSK olayın ayrıntısına girmeden genel bir savunma yolunu seçmiş.
Yani;
Genelkurmay’ın “Sınır dışı kurallara uygun olarak yapıldı” ifadesi,
Sınıra yaklaşan her kim olursa olsun tehdit olarak değerlendirilir ve imha edilir?
Birinci anlam bu.
Ne demek derseniz.
O da şu;
PKK’lı/kaçakçı, köylü her kim ise.
Ayrımı yapılmaksınız sınır dışından yaklaşan varsa kim olursa; "hedeftir imhası gereklidir".
Gerekli değil kim olduğu.
Diğer bir ifadeyle;
Genelkurmay savunma hattını öyle oluşturuyor ki,
Heron görüntülerinin öldürülenlerin bariz biçimde kaçakçı olduğuna,
Ya da en azından PKK’lı olmadıkları ihtimaline işaret etmesi önemsiz!
***
3.5 ay sonra;
Bunun açıklanması “TSK asli görevini yaptı” demeye getiriyor?
O nedenle;
Gözler kamuoyu vicdanını rahatlatacak karar için yürütülen adli soruşturmaya dönüyor.
İşte bu noktada;
Uludere katliamının, "Yargısal" süreci önemli!
Ordu'nun,
Meclis Uludere komisyonuna, "gönderdiği" rapor.
Ve rapor üzerine;
Komisyonun yaptığı açıklama ve üzerine gidilen, "polemik" noktasında dün, Yargı da, "sessizliğini" bozdu.
Önce;
Davadaki "gizlilik" kararını hatırlattı, sonra "yetkisinden" söz etti.
Basına yansıyan ifadeye göre.
"Bizden başka kimse bilgi veremez."
***
Diyarbakır Özel Yetkili Cumhuriyet Başsavcı Vekilliği.
Meclis,
Uludere komisyonunun, "belge ve bilgi" istemine karşı!
Diyor ki;
Soruşturmayı biz yürütüyoruz!
Genelkurmay Başkanlığından da, belge ve bilgi verilmemesini istiyoruz.
Dosyada gizlilik kararı var.
Bu nedenle bizim bilgimiz dışında, hiç kimse bilgi ve belge veremez."
Ancak,
Bu açıklama bir de parantez açılarak deniliyor ki.
Meclis;
Böyle bir talepte bulunursa, belge ve bilgi açısından.
O zaman;
"Değerlendirilebilinir?"
***
Dün,
Cumhurbaşkanı Gül'de "mevzuuya" dâhil oldu.
Tabi,
Onun açıklaması, "herkesin emin ve güven içerisinde" olması noktasında!
Diyor ki;
”Ortada sivil, asker, hepimizi çok üzen bir, maalesef olay oldu.
Üzüntümüz hala hepimiz için çok geçerlidir.
Bunun nasıl olduğunun ortaya çıkartılması ile ilgili çalışmaların titiz yapıldığından herkes emin olsun”
Peki;
BDP MSB'nin, Genelkurmay adına olayla alakalı Meclis'e gönderdiği rapora ne diyor?
Kaplan konuştu;
"Acizlik vesikası."
***
Sonuç;
İtibariyle Uludere olayı, 'sıradan bir hadise" değil.
Ortada;
34 insanın "ölümü" var.
Ve gerideki acılar!
Aileler de,
Uludereliler de, bölge insanı da,
Türkiye'nin,
Topyekûnu de, "beklenti içerisinde", hadisenin "iç yüzü" nedir diye?
Malum.
İnsanları,
Tatmin etmeyen, beyinleri "kemiren" sorular ve açıklamalar, hep yapılıyor.
***
Hele;
Geçmişte benzer vakaların "sıklıkça" yaşanır olması.
Vesayetçi,
Hal-i ikmallerin, icra edildiği.
Silaha "demir boru",
Darbe planına "kağıt parçası" diyen, zihniyetin gerçeği.
Pimi çekilmiş;
"Bombaların" erlerin eline verilmesi,
Kendi askerine;
"Mayın tuzağı" kuran komutanın varlığı, hepsi "dünün" vahimliği.
O nedenle;
Vuku bulan her olay "toplumsal kuşku", almaktadır.
***
Kısacası;
Meclis Uludere Komisyonu,
Genelkurmay Başkanlığı,
Diyarbakır Özel Yetkili Savcılık
Ve diğer,
Kurumlar, "bilirkişiler" yetkililer, "ellerini çabuk" tutmalı.
Mevzuuya "kurala uygunluk", kuşkusunu değil,
Toplumu "tatmin ve emin kılan",
Vicdanları rahatlatan gerçekleri kısm-i de olsa, "kamuoyuyla" paylaşmalı.
Zaman geçtikçe; yeni kurgular gelişmekte.
Mesela;
Bende ki birçok düşünür de aynı noktada.
Acaba;
AK Parti iktidarı, askerî vesayeti bitireceğim diye gidip o vesayete teslim mi oldu.
Ne diyeyim, olur da olmaz da?
Güzel bir hafta sonu dileğiyle.
Pazar günü;
Uzay Tv’deki "Pazar sohbetini" sakın kaçırmayın.
Saat 12.00'de, ordayız.