'KÜRTLER BENİM KARDEŞİM'
Bir de 'uzun uzadıya' bir şiir eklemiş. 'Kürtler Benim Kardeşim' başlıklı kaleme aldığı şiir bir hayli 'dokunaklı'!
Duygular içeren ve bir 'içimde' hazmedilen yazı ve şiir olması münasebetiyle 'sizinle' paylaşmayı uygun buldum.
Özellikle 'Kürt Açılımı' veya diğer adıyla 'Demokratik Açılımla' gelişen umutlar yüzlerde oluşmaya başlayan 'tebessüm'.
Ve de 'kabaran' kardeşlik dalgası noktasında 'tam da yeridir' diyorum.
***
İnanıyorum ki; 'sizler de' okuduğunuzda hak vereceksiniz. Onun için de fazla sözü uzatmaya gerek yok.
Halil İbrahim Sarıkaya adlı 'emekli' öğretmen zaten yazıda 'kendini' anlatıyor. Tabi ki 'Kürt Kardeşlerini'!
Ben bir 'Türküm' diyor ve geçtiğimiz yıl 49 yıl önce 'görev' yaptığı köye gelip, 'hasret' giderdiğinden de söz ediyor.
Evet, artık söz Sarıkaya'da diyoruz. Bundan sonrası 'kendisi' konuşacak ve şiirini 'bizimle' paylaşacak.
***
"- Ben 1960 Yılında Mardin-Kızıltepe-Büyük Boğaziye Köyü İlkokuluna öğretmen olarak atandım. 3 Yıllık öğretmenlik hayatım Kürt Kardeşlerimizle sevgi ve saygı içerisinde geçti. O günden bu yana her bayram ve özel günlerde unutmadık bir birimizi. Dostluğumuz hep canlı kaldı.
Geçen yıl ziyarete gittim, aynı canlılık aynı sevgi aynı muhabbet sarıldık birbirimize sevgi gözyaşları döküldü.
Ben orada iken daha doğmamış bir genç hatip minbere çıktı, hutbe duasını okuduktan sonra: Ey Cemaati Müslim’in!
48 yıl öncesinden gelen vefa duygusuyla camimizi şereflendiren Muallim Efendinin hatırı için bu haftaki hutbemi Türkçe okuyacağım demez mi?
İnanın o an şahsıma yapılan bu nazik jestten dolayı gözlerim yaşardı ve ağladım. Ben B.Boğaziyeli Kürt ve Arap kardeşlerimi nasıl unutabilirdim. Hepsine selam ve saygılarımı sunarım.
***
KÜRTLER BENİM KARDEŞİM
Yağız delikanlı âdemoğluyum
Mardin-Kızıltepe, öğretmen işim,
Kırk sekiz senelik sevgi doluyum
Ben bir Türküm, Kürtler benim kardeşim.
Boğaziye beni kardeş bilirdi
Emine’miz ekmeğimi pişirdi
Dostluğumuz filizlendi yeşerdi
Ben bir Türküm, Kürtler benim kardeşim.
Mesleğe orada açıldı gözüm
Adem torunları sizedir sözüm
Şehmuzlar, Sülolar, Hadiler bizim
Ben bir Türküm, Kürtler benim kardeşim.
Hamit Ağa Veziri’nin kocası
Kış yaz tüter acı kahve, bacası
Molla Ali nüktedanı, hocası
Ben bir Türküm, Kürtler benim kardeşim.
Abdullatif can dostumdu ne yaman
Ahmet Çiftçi fıkra dolu her zaman
Eğlenceli sohbetleri hey aman
Ben bir Türküm, Kürtler benim kardeşim.
Kadın erkek hatırımı sorardı
İkram izzet inan akla zarardı
Sevgi, saygı sanki akan pınardı
Ben bir Türküm, Kürtler benim kardeşim.
Yağmur suyu içtik, artezyen çıkmaz
Hiçbir kadın Türkçe bilmez, konuşmaz
Yavrular tercüman, bizlerden kaçmaz
Ben bir Türküm, Kürtler benim kardeşim.
Kırk sekiz yıl önce geldim oradan
O güzel yılları andım sıradan
Vefalı herkese ders var buradan
Ben bir Türküm, Kürtler benim kardeşim.
Yürekleri vatan, bayrak sevgisi
Dostlukları Dini İslâm sergisi
Bu kardeşlik bize Hakkın vergisi
Ben bir Türküm, Kürtler benim kardeşim.
Ne ırka bakarım, ne yaşa, başa
Kürtlerden de çoktur ağayla, paşa
Sarıl kardeşine sevgiyle yaşa
Ben bir Türküm, Kürtler benim kardeşim.
Şer güçler ayakta dirlik zamanı
Vatan için ölmek, erlik zamanı
Fitne çığ gibidir birlik zamanı
Ben bir Türküm, Kürtler benim kardeşim.
***
İşte Muallim Sarıkaya'nın 'Kürtlerle' alakalı duyguları böyle. Düşünün 49 yıldır 'aynı' duygular içerisinde 'üç yıl' görev yaptığı 'köyle' sıkı sıkıya sarılı.
Onlarla 'hasret' gideriyor, onlarla 'sevinci ve acıyı' paylaşıyor. Ve diyor ki; 'Ben bir Türküm, Kürtler benim kardeşim'!
Peki, bizler ve bizlere dayatılan 'zihniyet' neydi ki; 'şiddetin, terörün, kanın, gözyaşının' cenderesinin içerisinde 'debelenip durduk'.
Ve bugünlere geldik. Aslında; 'olup-bitenin' nedeni, niçini ve nasılı tamamen şu iki kelimenin 'derin' deryasında saklıdır.
Biz Kürtlere bugüne kadar; 'İnsan odaklı bir zihniyetle' yaklaşılmadığından dolayıdır.
***
Ama bugün 'şartlar' değişti. Günlerdir 'umutlar' filizlenip yeşeriyor. 'Kürt sorunu' artık çıkmaz sokaktan çıkmış.
Çözüme doğru 'hamleler' geliştiriliyor. Korkusuz ve terörsüz yarınlar için. Türkiye'nin 'birlik ve bütünlüğünün' selameti için.
'Ortak akıl' geliştiriliyor. En önemlisi 'çözüme' taraftar olanların geliştirdiği 'İnsan' odaklı zihniyet. Çünkü 'birliktelikler' insani duygularla gelişir.
Kardeşliğin, ağabeyliğin, dostluğun ve yekvücut olabilmenin 'temelinde' insani 'beşeriyet' duygusu söz konusudur.
İşte bugün Türkiye bu "zihniyetin" dizginlerini 'özgür' bırakarak, hedefine doğru 'kararlı ve güvenli' gitmektedir. Bunun için de; 'herkesin' katkı sunması lazım.