MADDİYATA TAPINCA?
Tar-ü mar olmuşuz!
Terk-i diyar ettik; maneviyatı.
Tapar olduk, maddiyata.
Sevgisizlik. Ahlaki çöküntü. Ve katledilen insanlık duygusu!
Dayatılan asimilasyon.
Şekilcilik ve gösteriş.
Değerlerimizi "ayaklar" altına alarak, uzaklaştık.
Elimizle! Sözde beynimizle yaptık.
Düşmüşüz, "düştük" medenileşme(!) tuzağına!
***
İşte, hali vaziyet; perişanlık.
Aile yapımız!
Toplumsal değerlerimiz.
Örf. Adalet.
Gelenek ve görenekler.
İnancımız!
Şuan, dinamitlenmiş durumda!
Birey. Hele ki, Aile ve tabi ki Toplum,
Dinamitlenmiş vaziyette "cinnet" geçiriyor.
Ve ne yazık ki, ders-i ibret alınmıyor.
Devlet nizamı da, Hükümette "alakasızlık" göstererek, süreci dinamitliyor.
***
Bakınız!
Batman'da "kız isteme" yüzünden 7 kişi öldürülüyor.
4'ü kadın, 2'si çocuk 7 kişi!
Vahşet!
Dün katliamın faili de ölü bulundu.
İntihar mı, cinayet mi, belli değil.
Ama "silahla vurulmuş" olarak ölü bulunmuş.
Toplumsal bir cinnet.
Gel gör ki, kimsenin kılı kıpırdamıyor.
Öyle ki, "insanlık ölmüş."
Sıradan küçük bir hadise görülüyor.
Eee, medyaya baktığınızda "tek sütunluk" haber.
***
Peki ya ahlaki çöküntü.
Taciz.
Tecavüz.
Uyuşturucu, hırsızlık, rüşvet.
Silahlı, eli satırlı, "insanların" doğranarak öldürülmesi alabildiğine!
Düşünün ülkede her bir saatte 12 kişi ölüyor.
Kaza mı, cinayet mi, hastalık mı her ne ise günde 320 kişi hayatını kaybediyor.
Ve ahlaki çöküntü dedik ya!
İşte Hatay'daki vahim mevzuu!
Bir öğretmen...
6 öğrencisine cinsel tacizde bulunuyor.
Hem de yıllarca.
Görüntüleyip, şantaj yoluyla bu kepazeliği yapıyor.
Ya Konya'da!
Tabiri caizse beterin beteri.
8'i erkek, 2'si bayan 10 öğrencisini taciz eden okul idarecisi!
Öğretmen camiasını tenzih ediyorum.
Eli öpülesi öğretmenlerimiz çok.
Ama bu şahsiyetler "camianın" yüz karası kişiler.
***
Tabi bunlar gün ışığına çıkanlar.
Ya çıkmayanlar.
Mesela Diyarbakır'daki "taciz" rezaleti.
Okul Müdürü 14 yaşındaki kız öğrencisini taciz ediyor.
İğrençliği su yüzüne çıkıyor.
2 müfettiş soruşturma yapıyor.
İdari tahkikat ise devam ediyor.
Ama sonuç varma yok çünkü dosya hasıraltı.
Rezaletin bir boyutu da Okul Müdürüne ceza verilmesi gerekirken, "terfi" ediliyor.
Hem de Okul müdürlüğünden Milli Eğitim Müdür Yardımcılığına.
Peki, tacize uğrayan kız'ın akıbeti ne?
Meçhul!
İşte böylesi bir "maneviyat" tahribatı içerisindeyiz.
Herkesin yaptığı "yanına kar kalınca."
Bu mevzucu bilahare derin derin irdeleyeceğim.
Ulaştığım bazı belgeler var.
Teyidi sonrasında sizlerle paylaşacağım.
***
Hele ki, yolsuzluk ve rüşvet!
Demiştim ya!
Sağlıktaki "varanlar" rezaleti serim başlayacak.
Kimin nasıl vurgun yaptığını.
Ve kimin bunlara nasıl göz yumduğunu?
Önümüzdeki günlerde startını vereceğim.
Çünkü bir hayli doküman birikti.
Bir önceki yazımda; bir çağrım olmuştu hastane idarecilerine!
Özellikle; "hastanelerin hijyenik" durumu.
Hastane bahçelerinin çöplük ve işgal altında olduğuna ilişkin.
Bir de, "metruk yapıların" suçluların barınma merkezi haline geldiğini.
***
Ne yazık ki, kimseden ses yok!
Galiba bayram uyuşukluğu içerisindedirler.
Biraz bekleyelim!
Tabi beklerken, "metruk yapılarda" vahim bir hadise yaşanırsa, bilsinler ki "suç ve vebal" onların boynunda.
Çünkü yazımdan sonra çok telefon aldım.
Lütfen Vali ve Emniyet Müdürü buralara gelip bir görsün!
Ki yanı başında polis karakolu var.
Lakin karanlık çöktü mü buranın hâkimiyeti tinerci ve balicinin elinde.
***
Anlayacağınız!
Maneviyatı kaybediyoruz hem de vahim bir hızla.
Tapıyoruz şuursuz ve ilkesiz bir şekilde; maddiyata!
Eee.
Diyeceksiniz ki, toplum mu kendini bu hale getirdi, yoksa idare edenler mi?
Doğrusu!
Ne demişler "balık baştan kokar" diye.
Şöyle de bir tabirimiz var.
Halka mal olmuş bir tabir denilir ki "İmam… Ederse, cemaat ne yapmaz ki."
***
"Para her şeyi yapar" diyen abis haliyeti ruhiyatın himayesindeyseniz!
Yani idareciniz.
Devlet büyüğünüz, hükümetiniz!
Hatta aile reisiniz bile bu ruhun yaşayanıysa!
Siz de diyen iseniz.
O zaman "Para için her şeyi" yapmaya müsaitsizin demek.
Zaten bu anlayış "körükledi" ahlaki çöküntüyü!
Kardeşin kardeşe karşı;
Sevgisini, merhametini, bağlılığını, şefkatini işte bu yüzden kaybettik.
Ne oldu; "maneviyatın" yerini maddiyat aldı.
***
İşte bu hali tahribat şunu gösteriyor.
Toplum olarak;
Bozulduğumuzu,
Kokuştuğumuzu,
Felakete doğru hızla sürüklendiğimizi gösteriyor.
Annelerini, babalarını öldüren evlatlar.
Miras için birbirini öldüren aile fertleri.
Bunlar, toplumun sicil kaydını dolduran "cinnet" halimiz!
Eğer bir anne doğan bebeğini sokağa terk ediyorsa.
Eğer bir baba öz kızına tecavüz ediyorsa.
Eğer bir evlat annesini-babasını doğrayarak öldürüyorsa.
Bir torun nenesini "uyuşturucu" parası diye bıçaklıyorsa.
Vay o toplumun haline.
Bu gidiş, hiç iyi bir gidiş değildir.
Bu durumun sınırı olmadığı gibi, günden güne toplumun her yerini sarmaktadır.
***
Soruyorum.
Ki sormak da gerekmez mi?
Korumasız, savunmasız ve çaresizleri insanlık erdeminden uzak zalimlerin insafına bırakan bizler değil miyiz?
O zaman, gelinen noktanın sorumluluğundan kendimizi kurtaramayız.
Onun için de, vicdanlarımızın gümbürtüsüne kulaklarımızı kapamamalıyız.
Feryatlara sağır olmamalıyız.
Toplum olarak gelecek nesillere nasıl bir ülke, nasıl bir hayat, nasıl bir dünya bıraktığımız noktasında sorgulanmalıyız.
Bütün bunları vicdanlarımızda tartmalıyız.
Mazlumların acılarını bir nebze olsun dindirmek için, gönüllere müracaat etmek en kestirme yol olduğun idrak etmeliyiz.
***
Anlayacağınız.
Bu cinnetten,
Bu ahlaki çöküntüden,
Maneviyatı terk edip maddiyatın batağından kurtulmak için!
Toplum olarak.
Çekirdek kadro olarak aile bireyleri.
Her şeyden önce sadece cebini dolduran maddiyatçılardan kurtulmamız lazımdır.
Bunun için de;
Kendimizi de çevremizi de idarecilerimizi de "gözden geçirmemiz" lazım.
Ki o zaman Sevgi toplumu olabiliriz.
Yoksa "baba-anne, bacı, kardeş, eş, evlat ve devlet" denen manevi bütünlüğün varlığını unutmamız an meselesi.
Çünkü her gecen gün maneviyatın uçurumuna doğru ilerliyoruz!
***
…VE
BÜYÜKTİMUR'LA GÜNDEM bu akşam!
Evet.
Ramazan-ı Şerif ve Bayram münasebetiyle ara verdik.
Bugün; "Bismillah" diyerek, kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Gündem, malum "kavurucu ve yıkıcı" bir atmosfere sahip!
Cumhurbaşkanlığı seçimi.
Ortadoğu'daki kanlı çatışmalar.
Ve Çözüm sürecinde yaşandığı ifade edilen "kilitlenme".
İşte bu konu başlıklarını;
Bu akşam BÜYÜKTİMUR'la GÜNDEM'de katılımcı konuklarımla irdeleyeceğiz.
Saat 23.00'te; Uzay ve Söz TV’nin ortak yayınıyla ekranınızda!
Tabi ki, soru ve eleştirilerinizi, canlı telefon bağlantılarınızı bekliyorum.
Şimdiden hayırlı seyirler.