MEB’de Neden Toplu istifa?
Sahi;
Neden Silvan'daki 12 Okul Müdürü toplu istifa etti...
Hafta sonu;
Vakıf oldum, "hadisenin" neyle vücuda geldiğini...
Mevzuu,
Her ne kadar "yetkili" zevat için önemsiz görünüyorsa da.
Ciddiyeti,
Ve üzerinde hayli düşünülüp, hassasiyet gösterilmesi gereken bir "istifa" silsilesi bu.
Yoksa!
Müdür olabilmek için "onlarca" kapının aşındırıldığı bir dönemde...
Neden! Müdürlük "makamı" istifa ile terk edilsin.
Evet; 12 istifayla gelişen "İsyan bayrağı" açma misali istifaların kökeni şu.
"Ödeneksizlik."
Ve, Eğitim ve Öğretimin tüm kurumlarının "başlıca" muzdaribi olduğu, "hizmetli" personel yokluğu.
Yani; Halk diliyle "Hademe" olmayışı.
* * *
Düşünüyorum;
Hani hep "eleştiri" oklarını yönelttiğimiz Okul Aile Birlikleri.
Ve Öğrenim kayıtları esnasında "alınan kayıt" paraları.
Bir de;
Zaman zaman, öğrenciden alınan "aidat" adı altındaki meblağlar...
Bunlar;
Ekonomik gelir noktasında bu okulların kasalarına kapital olarak girmeseydi.
Sahi;
Okulların hali nice olurdu?
Çünkü;
Ne Milli Eğitim Bakanlığı tarafından.
Ne İl Valilikleri tarafından.
Ne de, İl Milli Eğitim Müdürlükleri tarafından, "okul giderleri" ölçeğinde, aktardığı tek bir kuruş yok.
Yani;
Elde avuçta olmayan bir kapitalle, elemanla ve hizmetliyle "siz okulunuzu" nasıl "Eğitim ve Öğretim" kurumu olarak, görebileceksiniz.
Maalesef...
* * *
Ama gel gör ki;
Silvan'da istifa etmek zorunda kalan Okul Müdürleri...
Tüm bu;
Çağın gerisindeki "anlayış ve çirkinliklere" rağmen bir dizi "imkânlar" geliştirmişler.
Okulun; Temizlik ve güvenliği için, "asgari" ücretli personel çalıştırmışlar.
Tabi; Sigortalı gösterilmedikleri için, Milli Eğitim Müdürlüğü başta olmak üzere, ilgili kurum sormuş.
"Sen, Nasıl sigortasız işçi çalıştırırsın. Al sana, şu kadar tazminat. Gel de öde..."
Şimdi;
Türkiye'de bu kadar "kayıt dışı" çalışan varken, "at gözlüğü" buralara görmüş.
Ne göz ama!
Okul Müdürleri de;
"Eğitim için- devlet için-millet için" yaptık, mükâfatı bu mu, deyip "hadi eyvallah" demişler.
Bizim;
İş bilenler de(!) hemen olur, gidin hükmüne karar vermişler.
* * *
MEB'den bazı önemli ilgililerin; Diyarbakır'a gelecekleri yönünde bilgilere vakıf oldum...
Gelişleri,
Ne hikmet doğrusu pek teferruatlı bilgiye sahip değilim.
Ama; MEB'in yapısını bildiğim için; klasik bir durum.
Ancak! Zat-ı muhteremlere buradan seslenmek istiyorum.
Gelişiniz;
Bir ölçüde "klasik" ise de, gelin bu kez olağandışlılık kazandırın.
Öyle;
Kapalı kapılar ardında Diyarbakır'ın eğitim çıkmazını tartışmayın.
Tabiri caizse;
Çıkın Diyarbakır'ın "Eğitim" arenasına. Okulları gezin, öğrencilerle görüşün...
Fazla da;
Söze gerek görmeden "ihtiyaçlarını" giderdikleri çift sıfırlı mekânlara bi bakın.
Ne kadar temiz, Ne kadar hijyenik, Ne kadar, güvenli?...
Okulların,
Sınıfları, idareci odaları, bahçeler. Velhasıl; eğitim kurumlarını bi görün.
Gördükleriniz,
Eğitimin kendisi ve himaye ettiği evlatlarımızın yaşam alanları, ne kadar "çağın ötesinde" olduğunu anlar ve görürsünüz.
Belki;
Bugün ve yarın yapacağınız okulları "pak" görebilirsiniz. Ama aldanmayın; çünkü "kuşlar" haber salmıştır.
* * *
Neyse!
Şimdi sormak lazım...
İsyan bayrağı çekerek, "beş parasız hizmet olmaz" deyip istifa edenlerin hal-i durumuna, seyirci kalanlar.
Duyarsızlıkları;
Gırtlağa kadar batak hal alan zat-ı muhteremler nerdesiniz?
Milli Eğitim'in zevat-ı,
Ses verip ilçeye gitmiştir. Okul müdürleriyle görüşmüş, öğretmen ve öğrencileri dinlemiş.
Ve tabi ki, sorunu da "kökünden(!)" halletmiştir.
Sanmıyorum.
Çünkü; Dün Eğitim Bir-sen İl Temsilcisi Yasin Yıldız'ın da ifade ettiği gibi; "herkes ketum".
Yazık!
Eee. Boşuna denilmemiş, "At binene göre kişner" diye.
Bizim; Eğitim'deki bedbaht halimiz de aynı minvalde.
Söyleye söyleye, kendimiz artık uzanır olduk.
Eğitim'deki; Kalite ve başarı oranımız.
LGS’ mi, ÖSYS mi?
Hepsinde, sonlardayız.. Ülkede 81 il var, gelin son sıralarda yer alın.
Hani; Ülkenin 16 Büyükşehir'inden biriyiz?
Kim ne derse desin;
Sanırım en büyük cehalet, mevcut eğitimimizdeki işleyiş cehaletidir.
* * *
Daha önce de sormuştum.
Yeri gelmişken bir daha sorayım.
Belki birileri, "rahmete" gelir de; bu çarpıklık giderilir.
Diyarbakır'da,
Engelliler için Orta Dereceli okul yok. Olmadığı gibi; öğretmen de yok.
Bakın;
B. Yıldız E.M.L Lisesinde sınıf açılmış. Kalabalık bir öğrenci grubu var.
Ama ne hazindir ki;
Öğretmen yok. İşaret dilinin ne olduğunu bilmeyen, bilgi sahibi olmayan öğretmenler sözde; eğitim veriyor.
Yani;
Öğretmen öğrencinin yüzüne, öğrenci öğretmeninin yüzüne bakıyor.
Duygularla anlaşıyorlar.
Ne yapsınlar, onları yönetenler duygusuz ya. Kimin umurunda; "özel engelli" okumuş mu, okumamış mı?
Lise'ye gitmiş mi, gitmemiş mi?
Ve gel; bu engelli ÖSYM'de eşit sınava tabi olsun?
Nasıl bir anlayış.
* * *
Sahi;
Şu son günlerdeki "idari kadrolardaki" değişim rüzgârı hayli fırtına gibi esiyor.
Bilemiyorum.
Hatırı sayılır siyasilerin hışmından mıdır, yoksa başka bir durum hâsıl mıdır ki.
İki ayda bir;
Okul idarecileri değişiyor.
Ne yapalım diyeceksiniz?
Eğitimin kurumsal yapısı; politika olmuş.
Sahi;
Eğitimi politize olmuş bir neslin hikmeti de politik olur.
Ki bundan değil midir ki; şu anda yaşanan ve yaşatılan vesayetler zinciri.
Ne diyelim;
Bu kadar sözden sonra, Arif olan anlar demekten başka!