MECLİS'İN İRADESİ
Malumunuzdur!
Türkiye’mizin 'en iğrençlik' arz eden yüzünün;
'Faili meçhul cinayetler' olduğu.
Bir başka ifadeyle 'siyasi' cinayetler.
Ve tabi ki buna bağlı bir de 'kayıplar' var.
Yürek dağlayan 'hadiseler' zinciri!
Düşünebiliyor musunuz?
Bu iğrenç ve acımasız yüz bugüne kadar 'yüzlerce' değeri hedef aldı.
Binlerce insanı 'sorgusuz-sualsiz' kayıplar dünyasına attı.
Ne hazindir ki 'halen' de aynı minvalde 'kan dökmekte'!
Peki!
İğrenç yüzün 'deşifre' edilmesi.
Ülkeye ve millete 'bu karanlık' hadiseleri yaşatan.
Acımasızlık içerisinde 'insanlara' kurşun, bomba 'yağdıran' zihniyet.
Ve bu zihniyetin 'tetikçileri' gerçek manada; 'deşifre' edildi mi?
Maalesef!
* * *
Sadece 'üstün-körü' bir davalar silsilesi var.
O da; Ergenekon! Diyarbakır'daki Cemal Temizöz!
Gerisi; hiç yok.
Şuan için kimse diyebilir mi ki; 'işte' faillerden biri bu diye?
Ya da 'ama' kelimesini eklemeden; müsebbip gösterebilsin.
Veya 'Yargı' önünde cezaya çarptırılmış birini örnek verebilsin.
Mümkün değil!
Çünkü belli bir noktadan sonra 'vesayet' bir durum hâsıl.
Yani 'Devlet sırrı'!
Susurluk'ta 'alenice' gördük.
Şemdinli’de deseniz daha bir dik alası.
Ergenekon 'kör-topal'.
Temizöz! Salt Şırnak'la münhasır.
Bakınız! Bir süre sonra 'bunların da' akıbeti!
Susurluk ve Şemdinli 'gibi' elde var sıfır olacak.
Hani derler ya;
"Çarşambanın gelişi Perşembeden bellidir" diye!
* * *
Şimdi!
Diyebilirsiniz ki; 'geçmiş hükümetlerin' bıraktığı kirliliktir.
Ve onların döneminde tüm bunlar icra edildi.
Kürt-Türk çatışması körüklendi. Dağa binlerce insan nakledildi.
Diyarbakır'da, Batman'da, Şırnak'ta 'tek kurşunla' cinayetler işlendi.
Köy baskınları icra edildi, toplu yakmalar yaşandı.
İnsanlar diri diri toprağa gömüldü. Asit kuyularına 'atıldı'!
Toplu mezarlar yaratıldı.
Bölge insanı potansiyel suçlu olarak gösterildi.
Sahte fişlemeler, keyfi gözaltılar, ahlak dışı 'suç' isnatları.
Ve daha sıralayabileceğimiz 'yüzlerce' hadise şekli.
Evet! Tüm bunlar 'geçmiş' hükümetlerin döneminde icra edildi.
Ve bugüne 'miras' geldi.
Buraya kadar doğru!
Ama mevcut hükümetin de bu kirlilikleri temizleme noktasında yemini olduğunu unutmamamız gerekir.
İşte beni böylesi derin bir karamsarlığa sürükleyen etken de; 'ettiği' yeminin arkasında dik durmayışıdır.
Mevcut hükümetin bu eksende 'Meclis'i çalıştırma noktasında aktiflik gösterdiğini söyleyemeyiz.
Çünkü
Bugüne kadar yapılan da, edilen de 'kurumsal' düzeyde yürütülen yasal işlemlerdir.
* * *
Şöyle ki;
Hükümet!
Şu son dönemlerde ardı arkası kesilmeyen 'Darbe planları'.
Sayıları binlerin üzerinde olan Faili Meçhul Cinayetleri.
Yine bir-kaç binden bahsedilen kayıp insanlar.
Ve Güneydoğu'da yaşanan-yaşatılan on binlerce 'karanlık' vaka.
Bunlarla alakalı olarak; Meclis Araştırma Komisyonu kurmuş mu?
Ya da; 'kurulması' yönünde aktif bir düşünce üretmiş mi?
Hayırdan başka bir cevap yok.
* * *
Bakınız!
Geçtiğimiz hafta Meclis'te 'ciddi bir' ziyaretçi trafiği vardı.
Üç ayrı grup!
Bir grup yakınlarını 'siyasi cinayetlere' kurban gidenler teşkil ediyordu.
Diğer iki grup da ; 'kayıp çocuklar' ve 'Kayıp yakınları'.
Amaçları 'faillerinin' ortaya çıkarılması yönünde 'Adalet' istemeleri.
Ve 'soruşturmaların' zaman aşımına uğramaması için.
Meclis'teki tüm 'siyasi' partilerin temsilcileriyle görüşmelerde bulundular.
Anlayacağınız! Tüm kapıları çaldılar.
Peki sonuç!
İşte o sonucu da; Uğur Mumcu kızı Özge Mumcu'nun ima ettiği bir ifade:
"Bizden yüce, hepimizi aşan bir güç var"
Bu da şunu gösteriyor;
'Meclis'in, yani milli iradenin üzerinde bir irade var ki;
Türkiye'nin çirkin yüzünü teşkil eden cinayetlerin aydınlatılmasını engelliyor.
* * *
Aslında 'Milli İradenin' üzerinde bir irade yok. Olamaz da!
Demokrasiye inanmış, hukukun üstünlüğünü benimseyen!
Cumhuriyetin 'varlığıyla' payidar olmayı amaçlayan Devlet dokusunda;
Tek hâkimiyet vardır; 'O da' millettir.
Milleti de temsil eden meclistir.
Ancak burda; 'cesaret' söz konusudur. İşte bu cesareti gösteren pek yok.
Eğer Meclis!
Mahkemelerin ve Polisin 'cesaretli' duruşuna 'ciddi manada' irade tavrı koyarsa.
O devletin 'sır küpü' denilen her türlü pislikleri içinde barındıran 'Derinlik' neşter alır.
Onun için bilmeliyiz ki;
'Sırlar hukuku' ancak 'Muz' Cumhuriyetinde vaki olur.
Meclis 'üstüne' düşeni yapmalı.
Tabi ki; 'Susurluk ve Şemdinli' gibi yüzüne-gözüne bulaştırmadan.
Aksi takdirde 'iradesinin' üzerinde daima irade görecektir.
Kâbus misali!