MEDRESELER VE İCAZET!

Cumartesi günü.
Altındağ Dinlenme Tesislerinde "icazet" töreni vardı.
Altındağ Medresesinde; 
Molla Zeynel Abidin Çiçek'in "müderrisliğinde" eğitim gören 10 İlim talebesi.
Uzun yıllar aldıkları bir eğitimin yeterliliğiyle; "icazetlerine" kavuştular.
***
Fıkıh, siyer, akaid, kıraat, sarf ve nahiv…
Pek tabi ki, mantık ve belagat…
Ve daha birçok alandaki "İslami" ilim dalı...
İşte bu uzun soluklu ilmin, azmin ve meşakkatin neticesinde mezun olmayı başardılar.
İlimlerinden "Yeterlilik İcazetlerini" alıp, Ulema ordusuna "taze kan" olarak katıldılar.
***
Başarılar diliyoruz.
Yolları ve bahtları açık olsun.
Onlar artık; "birer" âlim.
Uzman.
Belli alanda fetva verebilecekler.
Müderrislik yapabilecekler.
Hiç kuşkusuz ki bu "icazet" vesikası, herkese nasip olamayacağı gibi; "laletayn"  kimseye de verilmez-verilemez de.
***
Evet, günümüz tabiriyle "diploma".
Ancak ve ancak başka bir seydadan, icazet almış olan "âlimler" verebilir…
Yani "silsileye" bağlılık şart…
İcazet alan "âlim" muhakkak ki icazetin altında imzası olan, "O Seydalardan da" ders almış olması gerekir.
Ve icazet denilen "yeterlilik" birçok "Âlimin" imzasıyla; vücut bulur.
***
Medreseler.
Ve Medrese eğitimi…
Paralellik noktasında; bir üniversite mahiyetindedir.
Mesela en çok örnek verilen bir üniversite Mısır'daki; El Ezher Üniversitesi…
Yani; "ilim" noktasında üniversitede hangi bölümler var ise.
Medresede de mevcuttur.
***
 
Tarihe bakıldığında.
Gerek Selçuklular dönemi olsun.
Gerek Osmanlı.
Bu dönemlerde; "Şeyhülislam" kabul edilirdi; "medreselerden eğitim gören ve icazet alanlara".
El üstünde tutulurlardı.
Devlet idaresinde. 
Hazinede, evkafta, adalette…
***
Ne yazık ki…
Cumhuriyet dönemiyle; "medreseler" ötelendi.
Prangalandı…
"İtibarsızlaştırma" kumpasları kuruldu.
Ulema kesimine karşı da; "sindirme" politikası uygulandı.
Tabiri caizse; "toplumu dinden, dini de toplumdan" uzaklaştırma, "gayreti" içerisine girildi.
Hemde şuursuzca..
***
Üstadın ifadesiyle.
Bunu da;
Şer ve batıl zihniyetin nam-ı hesabına icra ettiler.
Hele ki; tevhidi tedrisat kanunu var ya!
İslam coğrafyasını, "İslamsızlaştırdı?"
Zaten; tarih sayfalarını çevirdiğimiz de iki inkâr ve asimilasyon operasyonunu görüyoruz.
Biri; İslam'a yönelik.
Diğeri; Kürtlere yönelik.
***
Sonuç itibariyle.
90 yıllık "vesayet" artık kısmi olarak son bulmuş.
Ve bugün.
Medreseler "eğitimleriyle" varlıklarıyla yeniden "ayağa" kalkmakta.
Henüz eski; "güç" hâkimiyet almamışsa da.
Yaygınlaşıyor.
İşte; Cumartesi günü Altındağ Medresesi…
Dün de, Manisa Akhisar'daki Hilali Vakfı'ndaki "icazet" töreni.
***
Ve dönersek; Altındağ Medresesine ait icazet törenine…
İcazet töreni 4 saat sürdü. 
Merasim; muazzam, güzeldi.
Muhteşem bir tablo…
Gönüllere.
Kalplere.
Beyinlere "hitap eden" bir görüntü vardı ve istişare hâkimiyeti söz konusuydu.
 
***
Davetlilerin, "salâvatlarla" karşılanması…
Kısacası; Altındağ salonu dopdoluydu.
Yüzlerce âlim, meşaik ve kanaat önderleri.
Akademisyenler.
Bürokratlar.
Pek tabi ki, "icazet" alanların yakınları…
Takriben; binin üzerine insan salonda bulunuyordu.
Karışıklık yoktu.
***
 
Rıfat Albay'ın, okuduğu Kur'an-ı Kerim.
Ve ardından; peş peşe icra ettiği "kasideler".
Herkesi tabiri caizse, mest etti...
Konuşmacıların "uzun" süreli konuşmalarının dışında; her şey mükemmel bir seyirde, geçti.
***
Kimi, 7 yaşında.
Kimi 10 yaşında başladığı bu "ilmi" eğitimi, 30.
Ya da 35.
Hatta 40 yaşında tamamlayan 10 İlim Talebesi.
Salona; "salâvatlarla" alınmaları.
Arkalarında; Âlimler ordusuna katılmayı bekleyen gençlerin okuduğu kasideler.
***
Doğrusu!
İnsanın tüylerini diken diken ediyordu.
Çevreye baktım.
Özellikle tanıdığım bildiğim "Âlimlerin" yüzleri.
Duygu yüklüydü.
Bir taraftan gözyaşı, bir tarafta sevinç. Ve geçmişe; "gitmenin" feyzi.
***
Verilen öğlen yemeği.
Yemek, davetliler, âlimler ve talebeler açısından; "kaynaşma ve yakınlaşma" ortamına, vesile oldu.
Bir taraftan eski günler "yâd" edildi.
Diğer taraftan bol bol hatıra fotoğrafları çekildi.
***
MEDRESELER SAHİPLENİLSİN…
Bu ifade.
Yeniköy Medresesinin Hocası Molla Seyit Buhaddin'e ait.
Konuşması beni hayli etkiledi.
Uyararak şöyle dedi.
***
Bu coğrafyada;
İlim kaybolursa,
Âlimler azalırsa,
Maddi ve manevi dayanışma zafiyet gösterirse.
Medreseler.
Müderrisler ve talebeler "imkânsızlıklara" mahkûm bırakılırsa; "herşey tar-ü mar" olur.
Çünkü ahlaki zaaflar, akla hâkim olur.
***
Neden?
Medreseler devlet imkânından yararlanmıyor.
Destek görmüyor.
Medrese talebeleri "neden" burs alamıyor.
Ya da; "burs" verilebilinecek bir düzenleme yapılmıyor?
Bugün bu coğrafyada; 
İslam’ı bir bütünlük ve hassasiyet hala kendini "idame" ediyorsa.
Bu bilinsin ki; "Medreselerin ve buradan yetişen âlimlerin" varlığına dairdir.
***
Ne diyor.
Molla Zeynel Abidin Çiçek.
"İcazetin hem bu dünyası, hem de ukbası var."
Evet, İslam medeniyetini böylece dirilteceğiz.
El-Âlim olan Allah’ın yardım ve rahmetini hep birlikte celp etmeye çalışacağız.
Yeter ki; kafalar karışık olmasın.
Toplumun; medreselere.
Medreselerin de topluma ihtiyacı olduğu "hakkaniyetiyle" hareket etmeliyiz.
Yoksa "uçurumlar" hepimiz için kaçınılmazdır.