MİLAT BİR KARAR!
Öyle ya.
"Asrın" davasıydı, Ergenekon!
Nihayet.
Hükmü noktada, "davada" karara bağlandı.
Yani;
Adaletin "tecellisinde" ilk adım atıldı.
Gerisi;
Yargıtay'da ve "temyiz" sonucunda.
Neyse!
***
Şu bir gerçektir.
Türkiye'de;
Demokrasi dışı "güçlerin" hâkimiyet devri kapandı.
Hem de, "ebedi" olarak.
Ki, TSK'nin "iç hizmet" kanunun, 35 maddesinin "çöpe" atılmasıyla, sonlandı.
Artık.
Elinde silah olan,
Ya da üniforma sahibi bulunan,
İcraatı kendinden makul zevat, "keyfiyet" arzıyla, darbe yapamayacak.
***
Hele ki.
Demokrasiyi, "kesintiye" uğratmak.
Ya da; "sandık dışı" faaliyet içerisinde bulunmak.
Yok artık.
***
Evet.
Asrın davasında çıkan karar.
Ve sanıklara hükmedilen "ceza" oranları.
Tahliyeler.
Yeni tutuklamalar.
Ceza "oran" şekilleri.
Yani Mahkemenin "suç nevisine" yönelik ceza tahsisi.
Bunlarla alakalı; "fikri mülahaza" içerisinde olunabilinir.
Pozitif ve negatif bazda.
***
Ancak.
Şu bir gerçektir ki, Ergenekon "terör örgütüdür".
Bu kesin.
Ve tabi ki;
Bu insanlar, yıllarca bu ülkeye "totaliter" bir ruhla baktılar.
İşlevlerinde,
Görev ve makam alanlarında, "hep" bu zihniyetin kollayıcısı oldular.
***
Öyle ki.
Toplumu, ülkeyi, kurumları.
Hatta;
Üstlerindeki "üniformaları".
Ya da, "işgal" ettikleri makamları.
"Tapulu" mal olarak gördüler.
Yasa ma,
Kanun mu,
Nizam mı,
Halkın iradesi mi, "demokrasi mi"..
***
Bırakın; İnsan haklarını,
Özgürlükler,
Eşitlik,
Ya da "kardeşlik" değerleri,
İnanç,
Dini ölçüler.
Gelenek, görenek, örf ve adetler.
Hepsi; "yok" hükmündeydi.
Tek hüküm,
Tek adalet "onların" hükmü vicdanlarıydı.
***
İstedikleri zaman; "darbe" yaparlar.
İstedikleri zaman; "hükümeti" devirirler.
İstedikleri zaman; "toplumu" saf dışı bırakırlar.
İstedikleri zaman; "katliamlara varan" cinayetleri işlerler.
***
Güneydoğu'daki olup biten.
50 bin insan katledildi.
17 bin faili meçhul cinayet.
Yerinden, yurdundan edilen milyonlarca insan.
Yakılan-yıkılan 3 bine yakın köy.
Ve dağlara "akıtılan" milyar dolarlar.
Hepsi, neye hikmetti.
***
Bu ülkede,
Bu toplum üzerinde "hegemonyalarını" sürdürmek için.
Her daim;
Onlara "ihtiyaç" varmı, hissini yaratmak için.
Ama artık yok.
Türkiye "eski" yolgeçen hanı ülke değil.
Değişti.
Ve Demokrasiyle "yoğrulmaya" başladı.
***
Evet.
Dün mahkemeden çıkan karar.
Farklı mülahazalar içerse de.
Şu kesin olmalı;
Karar bir milattır, bir devrimdir.
Ülkenin salih-i selameti açısından; "tarihsel" bir kimliğe sahiptir.
Ve şunu ifade edeyim.
Birileri diyebilir ki.
Bu insanlar "ülkeye" hiç mi hizmetleri olmadı.
Evet oldu.
Ama bu değildir ki;
"Suç işleyebilir, bu ülkeye ve millete "Hasımane" duygular ve işlemlerde bulunabilir.
Bu hak yok.
***
Ne demişler.
İnsanlar hem hayırlarıyla,
Hem günahlarıyla "yargılanırlar".
Ne günah, sevabı silebilir.
Ne de sevap, günahı silebilir.
İlahi adaletin, hükmü de bu meyandadır.
Velhasıl geçmiş olsun.
***
Tabi..
Bir temenni ve beklenti var.
O da;
"iyi çocukların" hamisine,
"Kurşun atan da, yiyen de" diyen zevata,
28 Şubat'ın dokunulmaz "siyasilerine"
Halkın;
Vicdanın da "mahkumiyet" alıp, adaletin dokunmadığı "şer"
düşünce sahiplerine ne zaman, dokunulacak?
Çünkü..
Hal-i hazırda; dokunulan sadece bir zümre..
Yani resmin küçük bir detayı; "tümü" hala dokunulmazdır..
***
OKURDAN GELEN E-MAİL
Dün öğlen saatlerinde okurlarımdan Ferit Sertkaya!
E-maille bir yazı atmış.
Yorum mahiyetli bir yazı.
İçerik;
Ortadoğu başta olmak üzere.
Özellikle;
İslam ülkelerinde "yaşanan" iç ve dış çatışmalara atıf eden, bir yazı.
Doyurucu.
Sertkaya.
Israrlı bir ifadeyle, "lütfen yazımı yayınlayın" diyor.
***
Hiç kuşkusuz ki,
Siz okurlarla yazıyı paylaşacağım.
Ve tabi ki şu çağrımı da yeniliyorum.
İlimizde,
Bölgemizde,
Ülkemizde,
Ortadoğu'da ve Dünya'da "gelişen" hadiselere ilişkin.
Fikirlerinizi,
Yorumlarınızı ve mülahazalarını bekliyorum ki.
Fikrinizde-düşüncenizde, "bu köşe" bir harman alanı olsun.
***
Evet,
Sözü Sertkaya'ya bırakalım.
Bakalım;
İnsanlığı "sorgulayan" yazısında bize neleri aktarıyor.
***
KATLİAMA SON.
Neler oluyor dünyamızda?
Nasıl bir işkencedir bu, her gün ölümle uyanmak?
Nasıl bir gündür bu ölümü unutanlarla yaşamak.
Buradan insanlara seslenmek istiyorum.
Bu katliamlara dur demenin vakti gelmedi mi?
Emperyalist ve Kapitalist devletlerin sömürgeleri yüzünden kendi ülkelerinde kardeşçe yaşayan insanlar birbirlerini öldürmektedir.
Bu devletlere karşı bir olma zamanıdır.
***
Her gün ölen insanlardan bizim ne fazlamız var ki mücadeleden yoksun yaşıyoruz.
Sadece Mısır'da olanlar değil.
Rojava'da, Kerkük'te, Afganistan'da, Arakan'da, Filistin'de, Mısır'da, Suriye'de ve bilinmeyen onlarca yerde ölüm varken biz nasıl olurda hiçbir şey yapmadan bekleriz.
Dış güçlere, sömürüye yeltenenlere, insanların ölümünü izleyip keyif alanlara karşı birleşmeliyiz.
Hiçbir şey yapamıyorsak bile sokağa çıkıp katliamlar bitmeyene dek ayrılmamalıyız.
Bunun yanı sıra korkak yaşayan insanlar ve devlet liderlerine sesleniyorum.
Katliamlar karşısında sessiz duranlar insanlıktan nasibini almayanlardır.
***
Bundan dolayıdır ki güçlü olmak sadece ekonomi ve silahla olmaz.
Güçlü olmak demek insan olmaktır, ölüme karşı duyarlı olandır, çocuk ölümüne dur demektir, ezilenin yanında saf tutmaktır, korkamadan zalimlere karşı savaşmaktır.
Vicdansızlar ile Vicdan sızlar arasında kafiye vardır, fark vardır.
Bunu izaha gerek yoktur.
Her şey apaçık ortadadır.
***
Ya zalimlerden olursun ya da mazlumlardan.
Orta da durmak yakışmaz, ortada duran insan olmaz.
Zalimle zalim, mazlumla mazlum olunur.
Vicdansızlara değil vicdanı sızlayan kardeşlerime sesleniyorum.
Durmadan, yılmadan, korkmadan mazlumlarla aynı safta yer alarak vicdansızlara karşı savaşmanın mücadele etmenin zamanı geldi. Ölüme dur demenin vakti geldi.
Zalimlerin sonu geldi.
Zalimlere başkaldırma zamanı geldi.
Katliamlara ve ölüme dur demek için birleşmeliyiz.
(Ferit Sertkaya)