NASIL BİR BAŞKANLIK?


Başkanlık Sistemi!…

Sistem… Ve muhtevası itibariyle; "modeli" nasıl olacak?

Sıkça sorulan bir soru..

Denilen o ki…

"Türk işi" bir Başkanlık sistemi!

Ama ne var ki; "içeriğe" pek kimse vakıf değil.

 

 

***

 

Net bir fikri "bilgilendirme" yok…

Var olan… Olabilirlik "içeren" hurafe misali, söylem…

Tabi bir de… Sistem'e iki zıt bakış var..  Ki kutuplaşma yaratıcı..

Şöyle ki…

 

***

 

Bir kesim… Başkanlık "sistemini" ucube görüyor…

Hatta "tek adam"… "Diktatöryal" bir yönetim yaratacağından söz ediyor…

Anti-demokratik bir rejim olur…

 

***

 

Bir kesim de… Daha fazla demokrasi,

Daha fazla özgürlükler, Daha fazla insan hakları,

Hakların ve halkların "eşitliği" için… İlla ki; "başkanlık sistemi" olmalı diyor…

 

 

***

 

 

Aslında… Sistemi "ucube" gören, ant-i demokratik bir rejimin oluşabileceğinden çekinenlerin; "ekseriyeti…"

Sistem'den çok… Erdoğan odaklı bir "korku" ve istemezlik var..

Zaten kimse de "sistemin" ne getireceğini, ne götüreceğini konuşmuyor?

 

***

 

 

 

Bilinen gerçek de şudur ki; "Parlamenter" sistem, her daim "kriz" yaratıcı konumda..

Tabiri caizse; "mayın" tarlası gibi.. Durum böyle olunca…

Parlamento dışı "vesayet" üretici, güçler devreye giriyor.. Özelliklen de; "kuvvetler" ayrılığı noktasında…

Çünkü denetleme ve dengelenme "mekanizması" yok…

 

***

 

Malum! Hal-i hazırda; "halkın seçtiği" bir Cumhurbaşkanı var…

Ki yüksek bir oy tercihiyle… İki eksenli; "Milli İrade'nin temsiliyeti"

Ama biri sorumlu, diğeri sorumsuz-sorumlu değil…

 

 

***

 

Peki. Erdoğan'a göre, "Neden Başkanlık" sistemi?

Bu soruya. Başdanışmanı Mehmet Uçum, 8 maddede cevap veriyor?

İşte; "Erdoğan'ın aklından gecen, başkanlık modeli?"

 

 

***

 

-Türkiye'nin Osmanlıdan beri başkanlık geleneği var. Yerelimize bakın, mahalle muhtarı, belediye başkanı, kalkınma bölgeleri... Anadolu insanında da başkanla sorun çözme kültürü var. Yani bize en uygun seçenek başkanlık sistemi…

 

 

***

 

-Meclis şu an tamamen yürütmenin kontrolünde çünkü milletvekilleri güçsüz durumda. Grup başkan vekilleri ne derse onu yapıyorlar.

Oysa Başkanlık sisteminde, hele de dar bölge sistemi ve geri çağırma yetkisi getirilirse milletvekilleri daha fazla sorumluluk üstlenir.

 

 

***

 

 

-Denge ve denetleme meselelerinde de başkanlık sisteminin üstünlüğü var. Meclisin görevi hükümeti denetlemektir.

Parlamento çoğunluğunu oluşturan parti içinden çıkmış bir hükümetin kendi parlamenterlerini objektif bir şekilde denetlemesi mümkün değildir.

 

 

***

 

 

-Başkanlık sisteminin en önemli özelliklerinden biri başkanın kanun teklifi verme hakkı olmaması.

Obama 7 yıl boyunca bireysel silahsızlanmanın daraltılması için müthiş çabalar harcadı ama kabul etmediler.

Bu da katı kuvvetler ayrılığı sisteminin getirdiği bir şeydi.

Yani başkanlık sisteminde başkanın parlamento çoğunluğunu şimdiki başbakanın kontrol ettiği gibi kontrol etme ihtimali son derece düşüktür.

 

***

 

 

-Başkanlık sisteminde halk, hem yürütmeyi hem de meclisi belirler.

Hükümet ve koalisyon derdi olmaz.

Kriz çıktığında da halka gidilirse milli egemenlik her aşamada devreye sokulmuş olur.

 

 

***

 

 

-Başkanlık sisteminde Bakanlar Meclis'ten değil, dışarıdan seçilir.

Dolayısıyla en iyisini seçme imkânına sahip olursunuz.

 

 

***

 

-Şu anki sistemde siyasi partiler sadece seçim çalışması yapmaya odaklılar. Oysa gerçek anlamda toplumun ihtiyaçlarını siyasete dönüştürmenin aracına dönüşmeliler.

Başkanlık sistemi bu imkânı getirecek.

 

 

***

 

-Mevcut düzende bütçe kontrolü meclise hükümetin kontrolünde geliyor. Uygulamayı da hükümet yapıyor.

Başkanlık sisteminde ise bütçeyi gerçekten meclis yapıyor.

Ama çatır çatır da hesabını soruyor.

 

 

 

***

 

Uçam…

Erdoğan'ın "ısrarcı" duruşuna dair de şöyle bir yorum getiriyor.

Tabi ki gelen eleştirileri de, harmanlayarak…

Cumhurbaşkanına olan bu önyargılı yaklaşım çok büyük haksızlıktır.

Bu yaklaşımı gerçekleştirenler ya siyaseti bilmiyor ya da bildikleri halde çarpıtıyorlar.

Mevcut sistemde cumhurbaşkanlığı pozisyonu vesayet makamı olarak düzenlenmiş.

Meclis yamuk yaparsa parmak sallayıp, canlarına okusun diye.

Fakat vesayetçi akıl bir gün cumhurbaşkanını halkın seçeceğini hesap etmemiş. Erdoğan'ın çok geniş yetkileri var.

Hepsini kullanmıyor.

Ayrıca meclis kanunla cumhurbaşkanına görevler verebilir"

 

 

Erdoğan, AK Parti "ilişkisine" dair de.

Yani Partili Cumhurbaşkanı…

Bu noktada Uçam şöyle diyor.

Cumhurbaşkanı AK Parti üzerinde son derece etkilidir.

İstediği kanunu da çıkartır.

Mevcut sistemi devam ettirirsek Erdoğan'dan sonra gelen tüm yetkileri kullanır. "

 

***

 

Bu haliyle… Vahim derecede; "sistem otoriteleşir"…

Ki böylesi yapıya da elverişlidir…

Sonuç itibariyle... Erdoğan bu sistem sorununu çözmek ve demokratik bir sistem kurulması için Başkanlık istiyor.

 

 

***

 

 

Velhasıl… Türkiye açısından, gelinen aşama…

Vesayetçi anayasa.. Tekçi yasalar… İnsanı değil "devleti" kutsayan kanunlar…

En halisi; "eşitlik ve özgürlükten" uzak, sistemin geldiği nokta "atıl" halidir…

İşte bu atıl durumdan kurtulmamız gerekir…

 

***

 

Önce Anayasa. Sonra da, yönetim sistemindeki "tıkanıklığı" giderecek, yeni rejim…

Kaotik ortamdan çıkışta… Bu iki "mekanizmanın" denetleme ve denge unsurunun, ikmalinde…

Bilmem siz ne dersiniz?

 

 

 

**

 

 

SÜRECE YENİ PARAMETRELER!

 

 

AK Partiye yakın isim… Abdülkadir Selvi. Dünkü yazısında, hükümetin "çözüme dair" yeni serüveninden söz ediyor…

Atılacak adımlar nedir diye? Yani, "Yeni sürecin parametreleri" neler olacak…

Selvi'ye göre; "yol haritasında" ilk 6 madde şöyle…

 

 

***

 

BİR; Başbakan ilk olarak Doğu ve Güneydoğu bölgelerindeki barolarla bir araya gelecek. Hukukçuların değerlendirmelerini ve önerilerini alacak.

 

***

 

İKİ; Terörün zarar verdiği kesimlerin başında iş dünyası geliyor. Çözüm süreciyle birlikte bölge canlanmış, yeni yatırımlar yapılması gündeme gelmişti. Çözüm sürecinin cazibe merkezi olan Diyarbakır, Mardin, Şanlıurfa gibi illerimiz terör nedeniyle kan ağlıyor. Sadece Habur sınır kapısından dolayı bölgenin zararı ölçülemeyecek duruma geldi.

 

***

 

ÜÇ; Başbakan Doğu ve Güneydoğu'daki esnaf, sanayi ve ticaret odaları ile bir araya gelecek. Bölgenin ekonomik olarak röntgeni çekilecek, iş dünyasının önerileri alınacak.

 

 

DÖRT; Bölgenin çok güçlü bir STK deneyimi var.

Hem ülke ve bölge sorunları konusunda duyarlılar, hem de sürekli fikir üreterek çözüm sürecine katkı yapmaya çalışıyorlar.

Başbakan, STK'larla, birkaç grup halinde bir araya gelecek.

 

 

BEŞ; Yeni dönemin adı, çözüm süreci değil dedik.

Adı istişare süreci de olsa ele alınacak konu Kürt sorununun çözümü, PKK ve çözüm süreci olacak.

Ne zaman ki Kürt sorununun çözümü gündeme geldi, ilk olarak görüşlerine başvurulan kesim, aydınlar oldu.

Başbakan Davutoğlu, bu kez İstanbul Dolmabahçe'de aydınlarla çok geniş kapsamlı bir toplantı yapacak.

Kürt sorunu konusunda sadece belli bir bakış açısına sahip aydınlar davet edilmeyecek.

Milliyetçi, sosyalist, muhafazakâr, liberal aydınlarla Kürt sorununun çözümü konuşulacak.

 

ALTI; Başbakan, bölgede farklı partilerde, farklı görüşler altında siyaset yapmış farklı isimlerle bir araya gelip bölgenin siyasi aktörleriyle ayrı ayrı toplantılar yapacak. Böylece onların birikimlerinden yararlanmış olunacak.