Nasıl bir haldir ki yaşıyoruz!
Akıl,
Sır erdirmek mümkün değil.
Şuan ki,
Toplumsal "yaşam" ikmalimize.
Ciddi manada;
Karekterist bazda, "erozyon" yaşıyor ve duygu kaybındayız.
Baksanıza; olup-bitenlere.
Deriz ya;
Toplum olarak "bize ne oluyor" böyle, "çıldırdık mı, biz nedir?
***
Anlam veremiyorum; ahali olarak ahlaksızlaştık mı?
Yoksa mafyalaştırıldık mı?
Ya da bi yozlaşma mı, inanç kaybı mı yaşıyoruz?
Veya "etkin düşmanlığın" batağına mı düştük?
Bu ne hizip,
Bu ne kin,
Bu ne nefrettir, "pik" yapmış durumda, beynimizi ve vicdanımızı kemiriyor.
Dört bir tarafı, sarmış!
***
Sapık;
Duygu ve düşüncelerin cenderesinde, "akıl yoksunluğu" yaşıyoruz.
Nedendir?
Kim ne yaptı ki biz ve toplum hale geldi.
Kim ne etti ki; biz "benlik ve duyguları" sildik attık.
Değerlerin üzerine ‘fisto’nu çektik.
Örf mü, adet mi, gelenek mi, görenek mi?
Bizi biz yapan;
Aile bütünlüğü mü, hepsini nerde?
Çöpe atmış durumdayız; atıl vaziyette!
***
Sebebi mucibesi nedir;
Bizi bu kadar dejenere eden unsur-lar!
Kemirgen gibi bizi hızla insanı ve vicdanı düzeyde; "değersizleştiriyor".
Bu hal-i durum;
Virüs gibi hızla yayılıyor.
Gittikçe de "bağımlılık" yaratıyor.
Morfin gibi, eroin gibi.
"Kolik"leşmiş vaziyetteyiz.
Öyle ki; toplumun tüm kesimini, günlük yaşamın her alanını "ağına" almış.
Hızlı ve derin bir performansla "tahrip" ediyor.
Benliği "çürüterek"!
***
Soruyorum,
Kendi kendime neden, niçin diye?
Şiddetin en dik alasına maruz kalıyoruz.
Kalmakla kalmıyor;
Karşımızdaki kişiye de uyguluyoruz.
Acıma duygusunu "hissetmeden" hissettirmeden.
Canavarca "katil" ediyoruz insanları.
Yargısız infazlar.
"Ceviz kabuğunu" doldurmayan gerekçelerle.
Kirlendikçe kirlenmiş durumdayız.
Daha da ilerisi.
Aynı candan, aynı kandan, aynı aileden aynı ırktan.
Aynı dinden olmamıza rağmen.
***
Sormuyor,
Soruşturmuyoruz ve göz önüne getirip, duygusallaşmıyoruz.
Ne anne,
Ne baba,
Ne bacı, ne kardeş demeden; boğazlıyoruz.
Kesiyoruz,
Biçiyoruz, parçalıyoruz!
Ve bir hiç uğruna paçavra gibi itiyoruz.
Yaşamın "batağına"!
***
Bakınız;
Ergani'de İnternet cafe'ye gelen çocuklara yönelik cinsel istismarda bulunan, sapık ruhluya..
10 çocuğa,
Bu zulmü ve aşağılım hal-i yaşatıyor. Aldığı ceza; 114 yıl.
Yerel mahkemenin,
Kararını Yargıtay uygular mı, uygulamaz mı, o bilinmez.
Hatta,
O cani diyebileceğim, "ruh değersizi" bu sürede yaşar mı, o da bilinmez.
Ya Mardin'deki, N.Ç..
Ya Siirt'teki, "kelli-felli" cinstlerin, yaptığı rezillik?
Velhasıl;
Gazetelerin üçüncü sayfaları.
Televizyon kanallarının "flaş" haberleri.
Senaryoları artık "sıradanlık" kazanmış böylesi "cinsel sapıklık" içeren haberlerle dolu.
***
Dilim varmıyor anlatmaya.
Olamaz diyorum kendime.
9 yaşındaki çocuğa tecavüz.
Öz kızının ırzına geçti.
Baba ve üvey anne kızlarını "fuhuş'a" sürüklerken basıldı.
Ailece "fuhuş" yapıyorlar.
Yaşlı, genç, çoluk-çocuk, evli, bekâr.
Sapkınlık, tecavüz ve taciz.
Beri yanda; "fuhuş".
Türlü türlü "rezalet ve rezillikler"!
Bu nasıl "ahlak" erozyonu.
Bu nasıl "ahlak" anlayışı?
***
Olur, mu; olmamalı. Kabul mü, kabulsüzdür.
Ama ne var ki "dik" alasını kesintisiz yaşıyoruz.
Ve oluyor.
İnançsızlık mı, dini değer yoksunluğu mu?
Hepsi. "Virüs misali" her geçen gün "yayılıyor"!
Allah'ı inkâr edenden,
Peygamber'e "dil" uzatandan.
İslamiyet'i "küçümseyen" düşünceden.
Bin yıllık "gelenek ve görenekleri" hiçe sayanlardan.
Kimi derseniz var?
Hele bir de; "Dini" maske olarak kullananlar.
Ve bu eksende; her türlü fitneyi, bağnazlığı ve hizipleşmeyi "geliştirenler"!
Topluma çelme vuruldukça vuruluyor.
***
Olmayan ne?
Hırsızlık mı,
Üçkâğıtçılık mı,
Soygun mu,
Kapkaç mı?
Rüşvet mi,
Yolsuzluk mu,
Usulsüzlük mü,
Adam kayırma mı?
Gün adamı mı,
Günün adamı mı?
Mafya mı, terör örgütü mü?
***
Kısacası bugün "Millet" olarak değer ölçülerini tüketmiş vaziyette her şeyi yitirmiş durumdayız.
Ve tüm bu sıraladıklarımızı;
Ne yazık ki "iliklerimize" kadar yaşıyor ve yaşar hale geldik.
Onun için de ne oluyoruz "beyler" demek yerine;
Ne oluyoruz ey ahali ne oluyoruz dememiz gerekir.
Ruhsal kaybı yüksek haldeyiz.
Demek ki;
Millet olarak "icra" ettiğimiz hayattın "bir noktasında" yanlışlık var.
Üstadın dediği gibi; "bir yerde yanlışlık yapıyoruz da nerde yaptığımızı bilmiyoruz?"
Aslında; hepsinin "ortak" noktası vardır.
O da "cesaret"! Ama kabullenmiyoruz.
"İdrak" da etmiyoruz.
***
Peki,
Olması gereken ve sarılmamız lazım olan, "değer" ne?
Özellikle bizim bu "ahlaki erozyonu" durdurmamız için; ahlaksızlıkların cesaret aldığı aksaklıları "bertaraf" etmeliyiz.
Çünkü Terör,
Krizler, kapkaç, asayişsizlik derken artış gösteren "ahlaksızlığa" dayalı mevzuular bugün ciddi boyutta.
Onun için de;
Asıl tartışılması gereken toplumsal ahlakın çöküşü, gizli sapkınlıklar, tecavüz ve taciz olayları.
Bu nevi'den olaylar kriz ve terör kadar tehlikeli?
Toplumda utanç veren tecavüz olaylarının artması kimseyi rahatsız etmiyor mu?
Bence ediyordur da; cesaret gösteren yoktur.
Ya da; mevzunun "sorumluluğunu" üstlenip.
"Bi saniye".
Bu milletin bin yıllık değil, binlerce yıllık "geleneği, göreneği, inancı ve yaşadığı kudret, taşıdığı kan, savunduğu görev, bağlı olduğu değerler" vardır.
Bunların "yaşanması" lazım.
Hayırlı Cumalar.